Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Asılıyorum
“Kelle İsterük”
Şevket Muamma Toksöz

Si­ne­ma se­zo­nu açı­sın­dan müm­bit bir ay ge­çir­dik.

Fil­min bi­rin­de Ata, pa­di­şah ol­du.
Kim­se­nin gı­kı çık­ma­dı.
Otur­duk, gel­mi­şi­mi­ze, geç­mi­şi­mi­ze ga­ni ga­ni rah­met oku­duk.
Ba­na so­rar­sa­nız, pa­di­şah ro­lü­nü Ata isim­li bir ak­tö­re oy­nat­ma­sı, yö­net­me­nin hı­ya­ne­ti de­ğil ise en azın­dan gaf­let ve da­la­le­ti­dir.
Ama hey­hat ki ulu­sal­cı ke­sim Can Dün­dar’a gös­ter­di­ği ke­sim ar­zu­su­nun bin­de bi­ri­ni Ga­ni Müj­de’ye gös­ter­me­di.
Hal­bu­ki tam da kur­ban vak­ti.
Ma­dem Cum­hur­baş­ka­nı ile Baş­ba­kan’ı ke­se­mi­yo­ruz, yö­net­men de mi ke­se­me­ye­ce­ğiz?
Di­ye­bi­lir­ler ki film, müj­de­li ha­ber içe­ri­yor.
Os­man­lı ile dal­ga ge­çi­yor.
Onu ni­ye ke­se­lim?
Ben de fil­me ben­zer duy­gu­lar­la git­miş­tim.
İs­te­dim ki bi­raz gü­le­yim, eğ­le­ne­yim.
Ec­da­dı­mı­za te­bes­süm ede­yim.
Ama o ko­mik bil­di­ği­miz adam film bo­yun­ca hü­zün­lü bir por­tre çi­zi­yor!
Hem sa­kal­lı hem hey­bet­li!
Hem fes­li hem iç­li!
Av­ru­pa Ya­ka­sı’nda­ki adam­dan zer­re eser yok or­ta­da.
Film baş­tan so­na tam bir As­ya Ya­ka­sı ta­dın­da!
Uçurt­ma­nın rüz­ga­ra kar­şı dur­ma­sın­dan bi­le dem vu­ru­yor.
Böy­le­lik­le film ulu­sal­cı ça­ba­la­ra des­tek ve­ri­yor­muş gi­bi ya­pı­yor.
An­cak kar­şı dev­rim ça­ba­la­rı­na me­ze ol­mak­tan kur­tu­la­mı­yor.
Yö­net­men bu art ni­ye­ti­ni giz­le­mek için Ata­se­ver so­yad­lı bir ba­yan oyun­cu­dan me­det um­muş.
Ama iki yan­lış Ata’dan bir doğ­ru çık­ma­mış.
Bu yüz­den fil­mi kı­nı­yo­rum.
An­la­yış yet­ki­li­le­rin­den der­gi­de bir Kı­nı­YORUM kö­şe­si aç­ma­la­rı­nı ta­lep edi­yo­rum.
 
DÜN­DAR­LA­YIN YU­MU­ŞA­CIK OL­SUN
Di­ğer film, dü­şün dün­ya­sı­nın en ağ­la­mak­lı ka­bi­li­ye­ti­nin ese­ri.
Bu film de ma­ale­sef yö­net­me­ni­nin “Mıs­tık’ı per­de­ye kıs­tır­tı­rım, üç mum yak­tır­tı­rım, sey­ri­ne bak­tır­tı­rım” prag­ma­tiz­mi­ne kur­ban git­miş.
Rek­lam dün­ya­sı­nın bir slo­ga­nı­nın fil­min omur­ga­sı­nı oluş­tur­du­ğu, on­ca ça­ba­ya rağ­men giz­le­ne­me­miş.
Kir­li, ka­ra çar­şaf­lar ver­nel­le­nip na­sıl yu­mu­şa­cık olu­yor­sa, Can da san­mış ki res­mî ta­rih de Dün­dar­la­nın­ca yu­mu­şa­cık olu­ve­re­cek.
Mis gi­bi ko­ku­ve­re­cek.
Ama bi­zim­ki­ler ani­den to­par­la­nın­ca yö­net­men Han­ya’yı Kon­ya’yı an­la­dı.
Bi­zim sof­ta­lar bu ilk film­de kül yut­ma­mış­lar­dı.
He­men ayak­la­nı­ver­di­ler.
Ne söy­le­me­le­ri ge­re­ki­yor­sa hep­si­ni bir bir söy­le­di­ler.
“Bu ka­dar soft din ol­maz” de­di­ler.
“O ye­re in­mez” de­di­ler.
“O iç­ki iç­mez” de­di­ler.
“Onu uy­ku tut­maz” de­di­ler.
“Onun kar­nı acık­maz” de­di­ler.
“Di­ni­me küf­re­den ba­ri Ke­ma­list ol­sa” de­di­ler.
“Can’ın ca­nı­nı al­mak is­te­rük” de­di­ler.
“Kelle isterük” dediler.
“Şe­ri­at is­te­rük” de­di­ler.
 
AKA­İD
Az kal­sın ye­ni bir Me­ne­men va­ka­sı­na şa­hit ola­cak­tık.
An­cak bi­ri­le­ri “O yal­nız de­ğil­di, et­ra­fı ka­la­ba­lık­tı” de­yin­ce Can “Ha­yır efen­dim yal­nız­dı” di­ye ıs­rar et­ti.
İş­te Can’ın bu ıs­ra­rı, Hu­me’un Kant’ı uyan­dır­ma­sı gi­bi be­ni de­rin uy­kum­dan uyan­dır­dı.
Bak­tım aka­idi­mi­zin en te­mel il­ke­si­ne sa­de­ce Can vur­gu ya­pı­yor.
De­mek ki de­dim, her şe­ye rağ­men o içi­miz­den bi­ri.
Yok­sa her­kes bi­lir ki “Dün­dar­la­ya­lım yu­mu­şa­cık ol­sun­cu­lar”a kar­şı ben “Dün­dar­la­ma­ya­lım kas­ka­tı kal­sın­cı­lar” sa­fın­da­yım.
Ama saf de­ği­lim.
Ara­mız­da­ki bu maç an­lam­sız de­ğil.
An­cak bu ma­çın şim­di sı­ra­sı de­ğil.
Bu ne ya­pa­ca­ğı­nı bi­le­me­me ha­lin­den sıy­rıl­ma­mız ve saf­la­rı sık­laş­tır­ma­mız la­zım.
Her şey­den ön­ce de kork­ma­ma­mız, pa­nik­le­me­me­miz la­zım.
Tek­ke­ye, ha­re­me, sa­ra­ya, ka­dın-er­kek ara­sın­da­ki öl­çü­lü iliş­ki­le­re, fark­lı bir za­man ve me­kan al­gı­sı­na gön­der­me­ler ya­pan Din­le Ney­den’in esa­mi­si oku­nu­yor mu?
Okun­mu­yor.
O za­man ne­den kor­ka­ca­ğız?
Kor­ka­cak­sak ta­ri­hin su­yu­nun çı­ka­rıl­ma­sın­dan kork­ma­lı­yız.
Cem Yıl­maz ne yap­tı me­se­la?
“Ma­dem ta­ri­hî film­ler fur­ya­sı mo­da, en es­ki­si­ni çek­mez­sem şe­ref­si­zim” de­di.
Mi­lat­tan ön­ce­si­ne git­ti.
Ba­na so­rar­sa­nız böy­le cid­di­yet­siz ya­pım­lar ta­ri­hin içi­ne edi­yor.
Frag­man­lar­da gö­rü­yo­ruz;
Ken­di­ et­tik­le­ri­ni yan ya­na ge­ti­rip söz­de sa­nat ese­ri ya­pı­yor.
Hal­bu­ki iki Ata’nın yan ya­na gel­me­si ile bir sa­nat ese­ri or­ta­ya çık­ma­dı­ğı­nı az ön­ce is­pat­la­dım.
Ba­na so­rar­sa­nız buz gi­bi bir es­pri.
Ona so­rar­sa­nız buz dev­ri­nin es­pri­si an­cak bu ka­dar ya­pı­lır.
Son­ra bir tu­zak sah­ne­si gö­rü­yo­ruz.
Kur­duk­la­rı tu­zak­la av­la­rı­nı av­la­ya­cak­la­rı­nı dü­şü­nür­ken av, tu­za­ğı par­ça­la­yıp ge­çi­yor.
Şim­di Sn. Cem is­te­di­ği ka­dar “Bu sah­ne mi­lat­tan şu ka­dar ön­ce ge­çi­yor” de­sin.
Ben bu sah­ne­de ken­di­me, be­nim­gil­le­re ve sü­re­gi­den da­va­ya ağır bir ha­ka­ret se­zi­yo­rum.
O es­ki nu­ma­ra­lar ar­tık sök­mü­yor, ava gi­den av­la­nı­yor dik­len­me­si gö­rü­yo­rum.
Bu tav­rı da şid­det­le kı­nı­yo­rum.
Kı­nı­YORUM kö­şe­sinin önü­müz­de­ki sa­yı­dan iti­ba­ren der­gi say­fa­la­rın­da yer al­ma­sı tek­li­fi­mi şid­det­le yi­ne­li­yo­rum.
 
YÜ­RÜ KO­ÇUM
Ma­dem Buz Dev­ri’nden ba­his aç­tık.
Ora­dan de­vam ede­lim.
Buz Dev­ri 2 fil­min­de iki tar­la fa­re­si var­dı.
Bir teh­li­ke ile kar­şı­laş­tık­la­rın­da bu iki tar­la fa­re­si ken­di­le­ri­ni ye­re atıp ölü tak­li­di ya­pı­yor­lar, teh­li­ke ge­çe­ne ka­dar yer­le­rin­den mi­lim kı­pır­da­mı­yor­lar­dı.
Bir gün fil­min kah­ra­ma­nı ma­mut on­la­rı kor­kak­lık­la suç­la­dı.
“Bi­raz ce­sa­ret” de­di.
Ko­ca ma­mut ta­bi­i.
Dev gi­bi cüs­se­si, de­lin­mez pos­tu, upu­zun diş­le­ri var.
Ne­şe­si ye­rin­de, key­fi ke­ka.
Fa­re­le­re ce­sa­ret der­si ve­ri­yor.
Fa­re­ler­de ma­mu­ta bir ders ver­di­ler.
Ko­ca ma­mu­ta kaş­la­rı­nı ça­tıp, par­mak­la­rı­nı uza­ta­rak “Biz tır­sı­ğız ve pı­sı­rı­ğız, ta­mam mı?” de­di­ler.
“Bu ha­li­miz­den de go­cun­mu­yo­ruz.
Ha­ya­tı­mı­zı an­cak böy­le ida­me et­ti­re­bi­li­yo­ruz.”
Ben de o fil­mi iz­le­dik­ten be­ri fa­re­le­rin bu atak tav­rı­nı ken­di­me şi­ar edin­dim.
“Bi­raz ce­sur ol be kar­de­şim!” di­yen­le­re he­men se­si­mi yük­sel­te­rek “Ben tır­sı­ğım ve pı­sı­rı­ğım, ta­mam mı?” di­ye kar­şı sal­dı­rı­ya ge­çi­yo­rum.
Kar­şım­da­ki afal­la­yıp ka­lı­yor.
İkin­ci adı­mı at­ma­ya ce­sa­ret ede­mi­yor.
“İkin­ci adım da ne?” di­ye­cek­si­niz.
He­men izah ede­yim:
Bi­ri­si siz­den ne­den ce­sur ol­ma­nı­zı is­ter?
Dü­şü­nün ba­ka­lım!
Ken­di­si­nin tek ba­şı­na ata­ma­ya­ca­ğı bir adı­mı si­ze at­tır­ta­bil­mek için.
Siz­den ce­sa­ret is­te­yen bi­ri kıs­men ve­ya ta­ma­men ar­sız ol­ma­nı­zı is­ter­ken ne is­te­di­ği­nin far­kın­da­dır.
İs­te­nen­se ken­di­sin­den is­te­ni­len­den bi­ha­ber­dir.
“Ar­sız­lık­la ce­sa­re­tin ne ala­ka­sı var?” di­ye­cek­si­niz bü­yük ih­ti­mal­le.
Ce­sa­re­tin or­ta­sın­da­ki “ar”ı çı­kar­tın ba­ka­lım.
Or­ta­da ne ka­lır?
Ce­set.
“Yü­rü ko­çum!” di­ye ko­mut ve­ren­ler ço­ğun­luk­la ma­mut­lar­dır.
Yü­rü ko­çum de­ni­len­ler kim­ler­dir pe­ki?
Ne­re­dey­se her za­man kur­ban edil­mek is­te­nen ku­zu­lar­dır.
Ana ku­zu­la­rı ço­ğu za­man bu tok ses­li çağ­rı­ya ka­nar­lar.
Gö­nül rı­za­sıy­la ken­di­le­ri­ni ate­şe atar­lar.
Öl­me­ye can at­tık­la­rın­dan de­ğil.
Öl­me­ye­cek­le­ri­ne olan inanç­la­rın­dan.
Ma­mut­la­rın ken­di­le­ri­ne kol ka­nat ge­re­cek­le­ri­ni san­dık­la­rın­dan.
Hal­bu­ki ma­mut­lar san­dık di­zay­nı ça­lış­ma­sı yap­mak­ta­dır­lar.
Di­zayn is­te­nen so­nu­cu ver­di­ğin­de ölen öl­dü­ğüy­le, ka­za­nan ka­zan­dı­ğıy­la ka­lır.
Uzun la­fın kı­sa­sı:
Tırs­mak ve pıs­mak za­ma­nı, tırs­mak ve pıs­mak ge­re­kir.
Evet, her da­im tır­sa­rak ve pı­sa­rak ya­şan­maz.
Bu bir ger­çek.
Ama ge­rek­ti­ğin­de tırs­ma­yın­ca da ya­şan­maz.
Bu da baş­ka bir ger­çek.
Öm­rü bu mem­le­ket­te geç­miş her ölüm­lü bu acı ger­çek­le­ri bi­lir.
Bu iki ger­çek ara­sın­da bir den­ge ku­ra­bi­le­ne “si­ya­set­çi” di­yo­rum.
Bu iki ger­çek ara­sın­da bir den­ge ku­ra­ma­ya­na “po­li­ti­ka­cı” di­yo­rum.
Bu iki­sin­den bi­ri doğ­ru, di­ğe­ri yan­lış di­ye­ne “Sen bi­lir­sin” di­yo­rum.
Her iki­si de yan­lış di­ye­ne “Yü­rü ko­çum, kim tu­tar se­ni” di­yo­rum.
 
OBA­MA
Kı­zıl­de­ri­li­ler ken­di­le­ri­ne sal­dı­ran be­yaz­la­rın ya­nın­da­ki si­yah ada­mı gö­rün­ce şa­şır­mış­lar.
“Ha­di” de­miş­ler “be­yaz­la­rı an­la­dık, ama şu ka­ra be­yaz ada­ma ne olu­yor ki!”
Bu anek­do­tu çok sev­di­ği­ni be­lir­ten bir oku­rum kö­şem­de ya­yın­lan­mak üze­re bir güf­te yol­la­mış.
Adı Te­mel’miş, Ka­ra­de­niz­liy­miş.
O yüz­den Oba­ma’ya bir sem­pa­ti­si var­mış.
Sem­pa­ti­si­nin ne­den kay­nak­lan­dı­ğı­nı an­la­ma­dım ama güf­te­yi be­ğen­dim.
İşin ga­ri­bi san­ki bes­te­si­ni de bi­li­yo­rum gi­bi ge­li­yor ba­na.
 
Uy Oba­ma, Oba­ma       Uy Oba­ma, Oba­ma
Sa­kın vur­ma oba­ma       Sa­kın vur­ma oğ­lu­ma
Uy Oba­ma, Oba­ma       Uy Oba­ma, Oba­ma
Sa­kın gir­me oda­ma        Çık­ma sa­kın yo­lu­ma
Uy Oba­ma, Oba­ma       Uy Oba­ma, Oba­ma
Sa­kın vur­ma bu­ba­ma     Uy­ma­ya­sın şey­ta­na
Uy Oba­ma, Oba­ma       Uy Oba­ma, Oba­ma
Sa­kın vur­ma ka­rı­ma       Çık­ma­sın yü­zün ka­ra
Uy Oba­ma, Oba­ma       Uy Fa­di­me, Fa­di­me
Sa­kın vur­ma kı­zı­ma       Tez ce­le­sun ya­nı­ma
 
SON TAHMİN
Tarih dünyevileştirir, dünyevileştirecek...

Paylaş Tavsiye Et