Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2004) > Ekonomide Gündem
Ekonomide Gündem
Dünya ekonomisi Mart 2004
Dolar, Amerika’nın siyasi ve ekonomik gücüyle de ilişkili olarak dünya ekonomisi için herhangi bir para birimine göre çok daha fazla anlam taşıyor. Doların fiyatı, dünya genelinde ticarî dengeler, sermaye akışları, büyüme oranları, kârlar, hisse senedi fiyatları, enflasyon ve faiz oranları gibi temel ekonomik göstergeleri etkiliyor. Birçok ülkenin rezerv para olarak dolara öncelik vermesi de doların gücünü artıran faktörler arasında yer alıyor. Bu nedenle, dolarda uzun süredir devam eden değer kaybı sadece ABD tarafından değil, ekonomileri dolarla yakından ilintili olan diğer ülkeler tarafından da dikkatle izleniyor.
Önde gelen birçok para birimi karşısında gerilemesini sürdüren doların, 1 Ocak 2002 tarihinde tedavüle giren euro karşısındaki değer kaybı, %43’e ulaşmış durumda. Doların fiyatındaki gerileme ABD ürünlerini dünya pazarlarında ucuzlatarak ABD’ye rekabet avantajı sağlıyor. Diğer yandan ABD, yüksek miktardaki cari açığını da bu yolla azaltmaya çalışıyor. Avrupalıların şikayetleri ise dolardaki değer kaybının çok şiddetli ve uzun süreli olduğu; bunun Avrupalı şirketlerin ihracatına zarar verdiği noktasında toplanıyor. Doların gerilemesi konusunda farklı görüşlere sahip olan ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının düşüşe müdahale edip etmeyeceği uzun süredir merak konusuydu. Başlıca sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu Yediler Grubu’nun (G-7) 6-7 Şubat tarihlerinde Florida’nın Baco Raton kentinde bir araya gelen ekonomi kurmayları, bu konuda görüş farklılıklarını törpülediler ve ortak bir karara vardılar. Zirve sonrası yayımlanan bildiride döviz kurlarında daha fazla esneklik sağlanması, “aşırı dalgalanmalardan” ise kaçınılması gerektiği vurgulandı. Bu açıklama, ABD’nin isteği doğrultusunda doların daha fazla değer kaybetmesine yeşil ışık yakıldığı, Avrupa Merkez Bankalarının döviz piyasalarına müdahale etmelerine de izin verildiği şeklinde yorumlandı.
G-7 zirvesinin ardından, Avrupa Merkez Bankalarından beklenildiği gibi bir müdahale gelmeyince euro, dolar karşısında zirve tazeleyerek 1,2927’ye yükseldi. Çin ve Japonya başta olmak üzere Asya ülkeleri ise piyasalardan yüksek miktarda dolar satın alarak kendi paralarının dolar karşısında daha fazla değer kazanmasını önlemeye çalışıyorlar.
Öte yandan, 2003 yılının son çeyreğine ilişkin büyüme rakamları 2004’e yönelik umutları artırdı. ABD ekonomisi üçüncü çeyrekteki %7,3’lük büyümenin ardından, son çeyrekte de %4 gibi yüksek bir büyüme oranı yakaladı. Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Japonya ise, yılın son çeyreğinde %7 büyüyerek son 13 yılın rekorunu kırdı. Euro bölgesinde toparlanma işaretleri bu kadar güçlü değil. Son çeyrekte %0,3 büyüyen euro bölgesi ekonomisi 2003 yılının bütününde ise ancak %0,6’lık bir büyüme oranı yakalayabildi.

Tavsiye Et
Türkiye ekonomisi Mart 2004
Ocak ayında enflasyon oranlarındaki düşüş devam ederken, ağır kış şartları ve Antalya’da etkili olan sel felaketi nedeniyle tarım fiyatlarının yükselmesi, tek haneli enflasyon rakamları hedefinin bir ay daha ertelenmesi neticesini verdi. Türkiye’nin uzun yıllar sonra Şubat ayında özellikle toptan eşya fiyatlarında tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşması bekleniyor. DİE verilerine göre, Ocak ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) %0,7, Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) %2,6 artış gösterdi. Yıllık bazdaki rakamlarda ise TÜFE son 31 yılın en düşük rakamı olan %16,2’ye, TEFE son 29 yılın en düşük rakamı olan %10,8’e geriledi.
Türkiye’nin enflasyonla mücadelede yakaladığı başarının yanı sıra büyüme, üretim, ihracat ve kapasite kullanım oranları gibi temel ekonomik göstergelerde ortaya koyduğu ekonomik performansı uluslararası finans piyasalarında kredi notunun yükselmesine yol açtı. Önde gelen uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch, Türkiye’nin uzun vadeli döviz ve yerel para cinsinden kredi notunu B’den B+ seviyesine çıkardı. Görünümü ise değiştirmeyerek durağanda bıraktı. Fitch uzmanları açıklamalarında, enflasyon ve faiz oranlarındaki düşüşün sürdürülebileceğini belirterek, hükümetin, yürüttüğü reformlar sayesinde kısa vadede dış finansman sorununu ortadan kaldırdığına yer verdiler.
Türkiye’de kısa bir süre önce devreye giren bireysel emeklilik sistemine talep her geçen gün artıyor. 27 Ekim 2003 tarihinde faaliyete başlayan bireysel emeklilik sisteminde 11 emeklilik şirketinin kurduğu 72 adet yatırım fonu katılımcıların hizmetine sunuluyor. Ocak ayı sonu itibariyle sisteme katılanların sayısı 40 bine ulaşırken, emeklilik yatırım fonu toplamı 37 trilyon lirayı aşmış bulunuyor. Bireysel emeklilik sistemi uygulamasına yeni başlanan ülkelerde, yatırım fonu varlıklarının toplam değerinin GSMH’ya oranı %5-10 arasında değişirken, Türkiye’de de orta vadede buna paralel bir büyüklüğün yakalanması bekleniyor.
Dünyadaki en büyük kupürlü banknota sahip olan Türkiye 2005 yılından itibaren bu unvanını terk edecek. Türk Lirasından altı sıfır atılmasını öngören yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın geçici maddelerine göre, halen tedavülde bulunan Türk Lirası banknotlar ile madeni paralar, 1 Ocak 2005 ile 31 Aralık 2005 tarihleri arasında Yeni Türk Lirası banknotlarla ve yeni çıkarılacak madeni paralarla birlikte geçerli olacak. Euroya geçen ülkelerde perakende satıcıların dönüşüm oranlarındaki küsuratlardan dolayı fiyatlarda yukarı yönlü bir ayarlamaya gitmesi, geçiş sürecine özgü enflasyonist bir etki oluşturmuştu. Türkiye’de dönüşüm oranın “1 milyon TL eşittir 1 YTL” gibi kolay bir hesap olması yüzünden bu etkinin kuvvetli olmayacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’de vergi yükü 2003 yılında rekor kırarak %25,7’ye ulaştı. Bunda, son yıllarda bütçede yer alan yüksek miktardaki faiz ödemelerinin ve içi boşaltılan bankalardan doğan zararları karşılamak amacıyla çıkarılan vergilerin önemli etkisi oldu. Türkiye’de %67 olan dolaylı vergilerin oranı ise AB ve ABD rakamlarının çok üzerinde bulunuyor. Bu vergilerin oranı AB’de %30, ABD’de ise %20 seviyesinde seyrediyor.
Merkez Bankası, İMF ile yürütülen programa bağlı kalınması ve bu çerçevede makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli ölçüt olan enflasyonun düşüş trendini dikkate alarak 2004 yılının ilk faiz indirimini gerçekleştirdi. Buna göre gecelik faiz oranlarından borç verme faizi %31’den %29’a, borçlanma faizi ise %26’tan %24’e indirildi.

Tavsiye Et