Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2006) > Müzik
Müzik
50 Türk Müziği Bestekârı
M. Fatih Salgar
İstanbul: Ötüken Yayınları, 2005
Fa­tih Sal­gar, göz ka­maş­tı­rı­cı zen­gin­lik­te­ki Türk mü­zi­ği kül­li­ya­tı­nı, ya­yım­la­dı­ğı ki­tap­lar­la or­ta­ya ko­yan emek sa­hi­bi bir in­san... II­I. Se­lim ve De­de Efen­di üze­ri­ne ya­yım­la­dı­ğı ça­lış­ma­la­rın­dan son­ra şim­di de mu­si­ki re­per­tu­arı­mı­zı vü­cu­da ge­ti­ren Türk mü­zi­ği bes­te­kâr­la­rın­dan 50 ta­ne­si­nin bi­yog­ra­fi­le­ri­ni ve se­çil­miş eser­le­ri­nin no­ta­la­rı­nı bu ki­tap­ta bir ara­ya ge­ti­ri­yor. Ki­tap, güf­te­si Şark’ın bü­yük şa­i­ri Ha­fız-ı Şi­ra­zî’ye ait olan Ma­hur Kâr ile baş­lı­yor: “Gül-i bi-rûh-i yâr hoş ne­bâ­şed”. Garb’a il­ham ve­ren Ha­fız’ın baş dön­dü­ren şi­i­ri, Me­ra­gî gi­bi bü­yük bir bes­te­kâ­rın nağ­me­le­riy­le bu­lu­şun­ca ru­hu sa­ran ve şi­fa ve­ren bir ef­su­na dö­nü­şü­yor.
Kı­sa sü­re­li­ği­ne mü­te­va­zı bir top­lu­luk­la be­ra­ber ken­di­sin­den eser meşk et­me bah­ti­yar­lı­ğı­na eriş­ti­ğim Ka­nu­nî Re­ha Sağ­baş, ilk der­si­miz­de biz­le­re Me­ra­gî’nin bu ese­ri­nin no­ta­sı­nı ver­miş, ic­ra­dan son­ra da “Bir ya­ban­cı ge­lip ‘Ba­na Türk mü­zi­ği­ni bir eser­le özet­le’ de­se, ona Ma­hur Kâr’ı din­le­tir­dim” di­ye­rek ese­rin es­te­tik in­ce­lik­le­ri üze­ri­ne de­tay­lı açık­la­ma­lar­da bu­lun­muş­tu. Yi­ne baş­ka bir va­kit­te rah­met­li Ci­nu­çen Tan­rı­ko­rur’un evin­de yap­tı­ğı­mız bir meşk es­na­sın­da, me­yan kıs­mı hay­li çet­re­fil­li olan bu ese­ri ça­lı­şır­ken hem sâ­zen­de­le­ri (Ney­zen Fur­kan Ab­ba­soğ­lu, Ke­ma­nî Mu­rat Na­ki­poğ­lu ve Udî Si­nan Pa­muk) hem de hâ­nen­de­le­ri (ben­de­niz ve Ser­kan De­li­ce) şevk­len­dir­mek mak­sa­dıy­la Re­ha Bey şöy­le söy­le­miş­ti: “Rah­met­li Ci­nu­çen Bey, ‘Eğer bi­ri Ma­hur Kâr’ı kon­ser­de hiç yan­lış­sız oku­ya­bi­li­yor­sa, ben o şah­sın sa­na­tı­nın ke­ma­le er­di­ği­ne hük­me­de­rim’ der­di.” Ya­ni Ma­hur Kâr, Ci­nu­çen Bey’in gö­zün­de san­ki us­ta­lı­ğa ge­çi­şi sim­ge­le­yen bir ‘ica­zet­na­me’dir.
Ki­tap­ta on dör­dün­cü yüz­yıl­dan iti­ba­ren Ab­dul­ka­dir Me­ra­gî ile baş­la­yan zin­cir, It­rî’den Za­har­ya’ya, Ebu­be­kir Ağa’dan Tan­bu­rî İsak’a, Şa­kir Ağa’dan Su­yol­cu­za­de Sa­lih Efen­di’ye, Ni­ko­ğos Ağa’dan Me­de­nî Aziz Efen­di’ye, Ley­lâ Ha­nım’dan Sub­hi Ez­gi’ye ve Tan­bu­rî Ce­mil Bey’e uza­nı­yor ve 1992’de kay­bet­ti­ği­miz zin­ci­rin son hal­ka­sı Ye­sa­rî Asım Ar­soy ile ta­mam­la­nı­yor. Eser­ler ise, 600 yı­la ya­yı­lan kül­li­ya­tın ni­ce­lik zen­gin­li­ği­nin ya­nı sı­ra, form çe­şit­li­li­ği ile ni­te­lik zen­gin­li­ği­ni de göz­ler önü­ne se­ri­yor. Kâr’dan Bes­te’ye, Peş­rev’den Se­mai ve Şar­kı’ya ka­dar çe­şit­li form­lar­da yak­la­şık 250 ci­va­rın­da ese­rin no­ta­sı ti­tiz­lik­le ha­zır­lan­mış.
Ki­ta­bın Ön­söz’ünü ka­le­me alan Prof. Nev­zat At­lığ’ın de­di­ği gi­bi, “mü­zik an­to­lo­ji­si” gö­rü­nü­mün­de­ki bu kıy­met­li eser “mu­si­ki kü­tüp­ha­ne­mi­zi ka­zanç­lı çı­ka­ra­cak” de­ğer­li bir ça­lış­ma. Ki­tap, kon­ser­va­tu­ar öğ­ren­ci­le­ri ve mu­si­ki der­nek üye­le­ri­nin ya­nı sı­ra, ama­tör­ler ve ye­ni baş­la­yan­lar için de sıh­hat­li bir ha­ri­ta çi­zi­yor. / Cihat Arınç

Tavsiye Et
Köprüler: İki Dünya
Gürol Ağırbaş
Yapım: Ada Müzik, 2006
 
Sin­nig zwic­hen bei­den Wel­ten
Sich zu wie­gen, lass’ ich gel­ten;
Al­so zwisc­hen Ost und Wes­ten
Sich be­we­gen se­i zum Bes­ten!
 
Mü­zik di­rek­tör­lü­ğü­nü ve aran­jör­lü­ğü­nü Gü­rol Ağır­baş’ın üst­len­di­ği Köp­rü­ler: İki Dün­ya ad­lı bu al­büm, yu­ka­rı­da­ki şi­i­rin­de “Her iki dün­ya ara­sın­da sa­lın­mak ne bü­yük ma­ha­ret­tir; Do­ğu ile Ba­tı ara­sın­da ge­zin­mek ben­ce en iyi­si ol­sa ge­rek­tir!” di­yen J.W. von Go­et­he’ye ya­pıl­mış çağ­daş bir na­zi­re ola­rak din­le­ne­bi­lir. Go­et­he, Ha­fız-ı Şi­ra­zî’nin şi­ir dün­ya­sın­dan öy­le­si­ne et­ki­len­miş­ti ki, Fars şi­i­ri­nin sem­bo­liz­mi­ni ve kur­gu­su­nu be­nim­se­ye­rek Al­man ede­bi­ya­tı­na bir ‘Di­van’ (West-öst­lic­her Di­van) ka­zan­dır­dı. Hâl­bu­ki meş­hur şar­ki­yat­çı Oleg Gra­bar’ın de­yi­şiy­le, Go­et­he, Fars­ça da­hi bil­mi­yor­du ve Ha­fız’ın şi­ir­le­riy­le Avus­tur­ya­lı şar­ki­yat­çı J.F. von Ham­mer-Purg­stall’ın yap­tı­ğı iki cilt­lik di­van ter­cü­me­si sa­ye­sin­de ta­nış­mış­tı. Yi­ne de Ha­fız’ın rin­dâ­ne ta­bi­atı­nın bü­yü­le­yi­ci te­si­riy­le, ro­man­tik şa­ir de di­van şa­ir­le­ri­nin mah­lâs kul­lan­ma âde­ti­ni sür­dü­re­cek ve Di­van’ın­da ken­di­si­ni ‘Hâ­tem’ mah­lâ­sıy­la ana­cak­tı. Klâ­sik Türk mü­zi­ği­nin seç­kin eser­le­ri­ni, da­ha ev­vel pek çok de­fa kla­sik Ba­tı saz­la­rın­dan din­le­dim. Bil­has­sa rah­met­li Mü­nir Nu­red­din Sel­çuk’un oğ­lu Ti­mur Sel­çuk’un bu hu­sus­ta gös­ter­di­ği gay­ret­ler her­kes­çe bi­li­ni­yor. Ke­man vir­tüö­zü Ci­hat Aş­kın da al­büm­le­rin­de kla­sik Türk mü­zi­ği re­per­tu­arı­nın çe­şit­li ör­nek­le­ri­ne yer ver­di. İsim­le­ri ço­ğalt­mak müm­kün. Fa­kat kla­sik Ba­tı mü­zi­ği­nin şa­he­ser­le­ri­ni Türk saz­la­rıy­la ve rit­mik ya­pı­sı­nı da Türk mü­zi­ği usul­le­ri­ne uyar­la­ya­rak ic­ra ede­ni­ne bu­gü­ne ka­dar en azın­dan ben hiç rast­la­ma­dım. Bu açı­dan Gü­rol Ağır­baş’ın Er­kan Oğur, Okay Te­miz, Ha­lil Ka­ra­du­man, Ah­met Koç, Er­can Ir­mak, Sa­mi Sav­ni Özer gi­bi us­ta mü­zis­yen­ler­le bir­lik­te or­ta­ya çı­kar­dı­ğı bu al­büm tak­di­re şa­yan. Ses ya­pı­la­rı bir­bi­rin­den fark­lı olan iki mü­zik ge­le­ne­ği­ni har­man­lar­ken kı­vam tut­tur­mak Go­et­he’nin de­yi­şiy­le çok bü­yük ‘ma­ha­ret’ (sin­nig) is­ter, o se­bep­le al­büm­de Bi­zet’in ‘Car­men’ini ya da Mo­zart’ın “Ei­ne klei­ne Nach­tmu­sik”ini or­kes­tra mü­zi­ğiy­le bir­leş­ti­rir­ken gös­te­ri­len ba­şa­rı­ya şap­ka çı­kar­mak ge­re­kir. “Do­ğu-Ba­tı sen­te­zi” adı al­tın­da be­ce­rik­siz­ce or­ta­ya ko­yul­muş yüz­ler­ce ürün­den fer­sah fer­sah uzak bir eser­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Al­büm­de Vi­val­di’nin “Dört Mev­sim”inin Ba­har’ını din­ler­ken, ese­rin için­de Sa­mi Sav­ni Özer’in oku­du­ğu Ba­har Ga­ze­li’nde “Bık­tım dün­ya­nın kı­şın­dan, gel­sin ar­tık şu gü­zel ilk­ba­har” de­ni­li­yor. Gü­rol Ağır­baş bir söy­le­şi­de bu ga­ze­le de­ği­nir­ken, “Ora­da­ki kı­şın an­la­mı da çok de­rin ol­du, her­kes is­te­di­ği gi­bi an­la­ya­bi­lir” di­yor ve sa­vaş­lar­la çal­ka­la­nan dün­ya­mı­za sa­nat­çı du­yar­lı­lı­ğıy­la ör­tük bir gön­der­me­de bu­lu­nu­yor. Go­et­he, on do­ku­zun­cu yüz­yı­lın ro­man­tik at­mos­fe­rin­de köp­rü­nün Ba­tı ya­ka­sın­dan şi­i­riy­le ses ver­di. Bir grup Türk mü­zis­yen ise, yir­mi bi­rin­ci yüz­yı­lın ço­ğul­cu postmo­dern at­mos­fe­rin­de köp­rü­nün Do­ğu ya­ka­sın­dan mü­zik­le du­yu­ru­yor ses­le­ri­ni. Bir ta­raf­ta He­gel’in “Ge­ist’ın en saf ha­li” di­ye­rek var­lık hi­ye­rar­şi­si­nin en üs­tü­ne yer­leş­tir­di­ği şi­ir, öte yan­da Scho­pen­hau­er’un “Me­ta­fi­zik İra­de’nin doğ­ru­dan yan­sı­ma­sı” ola­rak ni­te­len­dir­di­ği mü­zik... Aca­ba or­ta­lı­ğı sa­vaş tam­tam­la­rı­nın gü­rül­tü­sü­nün kap­la­dı­ğı bu kar­ga­şa ça­ğın­da, Ba­tı ya­ka­sın­dan bu se­se ku­lak ve­ren çı­ka­cak mı? Sa­nat, top­lum­lar ara­sın­da­ki iliş­ki­le­ri nor­mal­leş­ti­rir ve ge­ri­lim­le­rin ‘kış’ın­dan kur­ta­ra­rak ‘ba­har’ı ge­ti­rir. Si­ya­se­tin ‘ça­tış­tır­dı­ğı’ me­de­ni­yet­le­ri, sa­nat ‘bu­luş­tu­ra­bi­lir’ an­cak. / Cihat Arınç

Tavsiye Et
Klâsikler
İstanbul Devlet Klâsik Türk Müziği Korosu
Şef: Ender Ergün
Yapım: Kalan Müzik, 2001
Bi­lim ve Sa­nat Vak­fı’nın 2004 yı­lın­da ger­çek­leş­tir­di­ği “Kla­si­ği Ye­ni­den Dü­şün­mek” baş­lık­lı ulus­la­ra­ra­sı sem­poz­yu­mun açı­lış otu­ru­mun­da ko­nu­şan si­ya­set fel­se­fe­ci­si Prof. Fred Dall­mayr şöy­le de­miş­ti: “Kla­sik­ler za­man­la­rı ve me­kân­la­rı aşan eser­ler de­ğil­dir; geç­miş­te ve şim­di­de ge­çer­li­li­ği olan eser­ler­dir. On­lar za­man­lar üs­tü de­ğil, her za­ma­nın gün­ce­li­dir.” Bu ay si­ze her za­man gün­cel olan ve bu say­fa­lar­da bir­çok ör­ne­ği­ni ta­nıt­tı­ğım Türk mü­zi­ği­nin Kla­sik­ler’ini su­nu­yo­rum. Ab­dul­ka­dir Me­ra­gî’nin Rast Kâr-ı Muh­te­şem’in­den Ga­zi Gi­ray Han’ın Ma­hur Peş­rev’ine, Ha­cı Sa­dul­lah Ağa’nın Hü­ma­yun Yü­rük Se­ma­i’sin­den II­I. Se­lim’in Su­zi­di­lâ­ra Bes­te’si­ne, De­de Efen­di’nin Rast Kâr-ı Nev’in­den Gi­rift­zen Asım Bey’in Uş­şak Şar­kı’sı­na uza­nan 35 par­ça eser, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı İs­tan­bul Dev­let Klâ­sik Türk Mü­zi­ği Ko­ro­su ta­ra­fın­dan ses­len­di­ril­miş. Ki­tap­çık ve 2 CD’den olu­şan al­büm, ar­şiv­ler­de bu­lun­ma­sı ge­re­ken bir ha­zi­ne... Ben­lik bi­lin­ci­mi­zin sar­sıl­dı­ğı, sa­vaş­la­rın ka­sıp ka­vur­du­ğu bir “ka­ran­lık çağ”da ya­şı­yo­ruz. Prof. Dall­mayr şöy­le bi­tir­miş­ti sem­poz­yu­m­da­ki ko­nuş­ma­sı­nı: “Şid­det­li ve ka­ran­lık dö­nem­ler­den ge­çer­ken, kla­sik­le­rin öğ­re­ti­le­ri­ni ha­tır­la­ma­nın tam vak­ti­dir!”/ Cihat Arınç

Tavsiye Et