Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2008) > Müzik
Müzik
The Wind / Rüzgar I-XII
Kayhan Kalhor, Erdal Erzincan
Yapım: ECM, 2006
Ge­le­ne­ğin Ya­ra­tı­cı­lık­la Bu­luş­ma­sı: The Wind
Ha­ni ba­zı mar­ka­lar ürün­le öz­deş­leş­miş­tir ya. Hat­ta öz­deş­leş­mek­le kal­ma­yıp bi­rer özel isim­ken o ürü­nün cins is­mi hâ­li­ne gel­miş­ler­dir. Mar­ga­rin­le, tı­raş bı­ça­ğıy­la, de­ter­jan­la öz­deş­le­şen mar­ka­lar­dan söz edi­yo­rum. Hal­kın ara­sın­da ürü­ne ken­di adı­nı ve­re­cek ka­dar be­nim­sen­me­nin son ör­nek­le­rin­den bi­ri mü­zik­le ala­ka­lı ve dün­ya ça­pın­da ge­çer­li. Sek­tö­re çok son­ra­dan gi­ren bir mar­ka, o ka­dar ba­şa­rı­lı bir ürün çı­kar­mış­tı ki “mp3 ça­lı­cı” adı, ye­ri­ni “iPod” ke­li­me­si­ne bı­rak­tı.
Mü­zik­te bu­na ben­zer baş­ka bir öz­deş­leş­me da­ha var; iPod ör­ne­ği ka­dar yay­gın de­ğil ama var: ECM. Bir plak şir­ke­ti­nin adı bu. Ama za­man­la il­kin bir say­gın­lık, ar­dın­dan da bir mü­zik tü­rü hâ­li­ne gel­di ECM.
Al­man­ya kö­ken­li bir şir­ket bu. Ku­rul­du­ğu yıl­lar­dan iti­ba­ren as­la de­ğiş­me­yen bir ya­yın il­ke­si var: Za­ma­ne (con­tem­po­rary) mü­zi­ği­nin en iyi, en has, en yük­sek dü­zey­li ör­nek­le­ri­nin dı­şın­da hiç­bir şey bas­ma­mak! Hak edil­miş bir ba­şa­rı­dan söz edi­yo­ruz ya­ni.
O yüz­den ECM de­mek, za­ma­nı­mız­da hem kla­sik mü­zi­ğin, hem caz mü­zi­ği­nin, hem de çağ­daş sa­nat mü­zi­ği­nin en seç­kin ör­nek­le­ri de­mek.
 
ECM’de Bir Türk
Öy­ley­se afo­riz­ma­mı­zı pat­la­ta­lım: Ba­na han­gi ECM’le­ri din­le­di­ği­ni söy­le, sa­na kim ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­ye­yim.
Bir ECM pla­ğı az ba­sı­lır, has ba­sı­lır; az sa­tı­lır ama pa­ha­lı sa­tı­lır. Bu­ra­da­ki has bas­kı ifa­de­si­ni lâ­fın ge­li­şi say­ma­yın. Çün­kü ECM’nin­ki gi­bi in­ce ay­rın­tı­lı bil­gi­ler ba­rın­dı­ran, ha­ri­ka fo­toğ­raf­lar ve ne­fis ka­pak­lar­la be­ze­nen, fev­ka­lâ­de şık ta­sar­la­nan ve iti­nay­la ba­sı­lan bir baş­ka ki­tap­çık gö­re­mez­si­niz. İyi iş­le­ri ya­yın­la­yan, işi­ni iyi ya­pan ve üst dü­zey mü­zi­kal zev­ke ses­le­nen bir fir­ma, da­ha doğ­ru­su bir mü­zi­kal an­la­yı­şın adı­dır ECM.
Ve ni­ha­yet bu en say­gın plak şir­ke­ti­nin ka­ta­lo­ğun­da bir Türk’ün de adı var: Er­dal Er­zin­can!
Bu iş­ten sa­hi­den an­la­yan­la­ra gö­re Tür­ki­ye’nin AB’ye gir­me­si ka­dar mü­him sa­yı­lan bu ba­şa­rı­da, Er­dal Er­zin­can’ın bir de or­ta­ğı var: Kay­han Kal­hor. O da İran­lı. Al­bü­mün adı da The Wind/Rüz­gar... Ya­hut Kay­han Kal­hor’un söy­le­yi­şiy­le Rü­zi­gâr.
 
İr­ti­ca­le­nin Sih­ri
Arif Sağ’ın ta­le­be­si Er­dal Er­zin­can 5 bin yıl­lık çal­gı­mı­zı, mil­li çal­gı­mız bağ­la­ma­yı ko­nuş­tu­ru­yor al­büm­de; Kay­han Kal­hor ise ke­men­çe­yi. İki­li­ye di­van bağ­la­ma­da Ulaş Öz­de­mir eş­lik et­mek­te. Kal­hor’un ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da ya­yım­la­nan üçün­cü al­bü­mü bu, Er­zin­can’ın­sa ilk. Ama gök­ten zem­bil­le in­mek bu­na den­se ge­rek.
12 par­ça ba­rın­dı­ran al­büm, Ga­zel (Gha­zal) gru­buy­la bir­lik­te ses­len­dir­di­ği The Ra­in ile po­pü­ler bir mü­zis­yen hâ­li­ne ge­len Kal­hor ile Er­zin­can’ın ilk bu­luş­ma­sı. Ay­nı za­man­da Türk ve İran mü­zik­le­ri­nin yıl­lar son­ra­ki ka­vuş­ma­sı. Her ka­vuş­ma ka­dar se­vinç ile hüz­nü, has­ret ile tut­ku­yu har­man­la­mış. Do­la­yı­sıy­la mü­zik­ler de öy­le.
Türk ve İran mü­zik­le­ri­nin, ku­la­ğa ba­zen çok bi­lin­dik, ba­zen de de­ği­şik iz­le­nim­ler bı­ra­kan ör­nek­le­ri var al­büm­de. Her iki ül­ke­nin de hem kla­sik, hem de halk mü­zik­le­ri­ni ay­nı an­da sen­tez­le­ye­rek ba­rın­dır­dı­ğı­na gö­re The Wind, na­sıl ol­du da bun­ca ti­tiz ya­yın il­ke­le­ri­ne sa­hip ve o kı­rat­ta da ya­ra­tı­cı sa­nat kay­gı­sı ta­şı­yan ECM’den çı­ka­bil­di? Öy­le ya, pi­ya­sa­da bu tür sen­tez­le­ri ön­ce­le­yen; otan­tik çal­gı­lar­la ic­ra edil­miş ge­le­nek­sel mü­zik ya­yı­nı ala­nın­da uz­man bun­ca “world mu­sic” şir­ke­ti var­ken...
İş­te me­se­le de bu. Ya­ni The Wind, o tür şir­ket­ler­den çı­kan yüz­ler­ce, hat­ta bin­ler­ce al­büm­den çok da­ha baş­ka bir özel­lik de ba­rın­dı­rı­yor da onun için: Ya­ra­tı­cı­lık. Da­ha çok do­ğaç­la­ma­lar­da, ya­ni za­ten bi­zim mü­zi­ği­mi­zin en ayırt edi­ci va­sıf­la­rın­dan bi­rin­de. İş­te bu yüz­den al­büm, şim­di­den çağ­daş mü­zi­ğin kla­sik­le­ri­ne aday den­se ye­ri.
İlk kez Tür­ki­ye için Türk­çe bas­kıy­la çı­kan al­bü­mün, il­ginç baş­ka bir özel­li­ği da­ha var: ECM al­büm­le­ri ül­ke­miz­de or­ta­la­ma 35 ilâ 100 YTL ara­sın­da fi­yat­la sa­tı­lır. Ama The Wind özel bir fi­yat­la sa­tı­lı­yor: 15 YTL. ECM be­he­ri­mi­ze “Ar­tık şa­he­ser­le­re bu se­fer ih­mal­kâr dav­ran­ma­yın!” de­mek is­ti­yor san­ki. / Hasanali Yıldırım

Tavsiye Et
Coleman Hawkins 10 Cd Set
Coleman Hawkins
İstanbul: TIM, 2001
 
Kül­li­yat Şart
Ede­bi­yat­la bir okur dü­ze­yin­de il­gi­len­me­yi aşan­la­rın bil­di­ği bir il­ke var­dır: Bir ya­za­rı ta­nı­mak de­mek, as­la en çok sa­tan ya­hut da en iyi eser­le­ri­ni oku­mak de­mek de­ğil­dir. Bir ya­zar, an­cak kül­li­ya­tıy­la kav­ra­na­bi­lir. Dü­şü­nür­ler için de, da­ha­sı in­san bi­lim­le­ri­nin pir­le­ri için de ay­nen ge­çer­li bir il­ke bu.
Pe­ki ya mü­zik­te?
Hem de na­sıl! İs­ter ic­ra­cı ol­sun, is­ter bes­te­ci, özel­lik­le ölü­mü son­ra­sın­da bü­tün ça­lış­ma­la­rı ya­yın­lan­mış mü­zis­yen­ler için kül­li­yat şart. He­le sö­zü­nü et­ti­ği­miz Co­le­man Haw­kins gi­bi, adı­nı caz ta­ri­hi­nin en önem­li say­fa­la­rı­na ka­zı­mış, 100 ci­va­rın­da al­bü­me im­za at­mış bir isim­se bu hem şart, hem de zor. Özel­lik­le de mü­zis­yen ol­ma­yan­lar için. O za­man da ko­lek­si­yon­cu­la­rın pek iti­bar et­me­dik­le­ri bir tarz dev­re­ye gir­mek zo­run­da: Top­la­ma­lar!
Co­le­man Haw­kins’in top­lam 10 al­büm­den mü­te­şek­kil ve Co­le­man Haw­kins 10 CD Set adıy­la pi­ya­sa­da bu­lu­na­bi­le­cek bu der­le­me, sak­sa­fon­cu­nun bü­tün mü­zi­kal ka­ri­ye­ri­nin bel­li baş­lı ayak­la­rı­nı kap­sa­mak­ta.
 
Caz­da Sak­sa­fo­nun Ba­ba­sı
Önem­li de. Şu­nun için: Haw­kins hem kla­sik ca­zın, hem ana akım ca­zın, hem be­bop’un, hem swing’in, hem de ca­zın için­de­ki mü­him ana alt akım­lar­dan big band’in, ay­nı an­da tem­sil­ci­li­ği­ni üst­len­miş na­dir bir isim. “Caz ta­ri­hi­nin en bü­yük üç sak­sa­fon­cu­su han­gi­le­ri?” so­ru­su­nu ce­vap­la­yan bir caz­se­ver, Haw­kins’in adı­nı ih­mal eder­se ona hoş göz­le ba­kıl­maz. Çün­kü ne de ol­sa caz ta­rih­çi­le­ri­nin ço­ğu­nun “caz sak­sa­fo­nu­nun ba­ba­sı” say­dık­la­rı bir isim söz ko­nu­su. Çün­kü te­nor ve bas sak­sa­fo­nun ya­nın­da klar­net­te de üs­tad ka­bul edi­len bi­ri.
Çok genç yaş­ta, he­nüz 10 ya­şın­day­ken mü­zi­ğe ve 16 ya­şın­day­ken pro­fes­yo­nel ka­ri­ye­ri­ne baş­la­yan Haw­kins, o dö­nem­de­ki zen­ci caz­cı­la­rın ço­ğu gi­bi alay­lı ol­ma­yan bi­ri. Wash­burn Ko­le­ji’nde­ki ar­mo­ni ve kom­po­zis­yon ders­le­ri al­dı­ğı yıl­lar­da, üf­le­me­nin dı­şın­da pi­ya­no, vi­yo­lon­sel ve çel­lo da ça­lış­tı. Bü­yük­lü kü­çük­lü bir­çok grup­la ça­lan Haw­kins, yak­la­şık on yıl sü­rey­le Fletc­her Hen­der­son Or­kes­tra­sı’nda çal­dı.
Akor­la­rın de­ği­şi­mi­ne ge­tir­di­ği ye­ni­lik­le mü­zik ta­ri­hi­ne ge­çen Haw­kins’in en ün­lü par­ça­la­rı, ta­bii bu ara­da “Body&So­ul”, “Night and Day”, “An­gel Fa­ce”, “My Blu­e Hea­ven” gi­bi hit­ler de bu top­la­ma­nın mün­de­ri­ca­tın­da.
 
De­rin­den Ge­len Bir Ne­fes
Bir ic­ra­cı­nın ha­ki­ki çap ve eba­dı, eş­lik sı­ra­sın­da de­ğil de so­lo at­ma­la­rın­da gö­rü­lür. Haw­kins’in so­lo­la­rı­nın ih­ti­şa­mı­nı en “da­mar­dan” ve­ren par­ça­lar­dan bi­ri ni­te­li­ğin­de­ki “Body&So­ul”, baş­ka bir açı­dan da ta­ri­hî bir öne­me sa­hip­tir. Haw­kins’ten ön­ce sak­sa­fon, or­kes­tra­da ritm boş­lu­ğu­nu dol­du­ran bir alet­ti. Onun ça­lı­şıy­la bir­lik­te sak­sa­fon bir vod­vil ens­trü­ma­nı ol­mak­tan çık­mış, de­yim ye­rin­dey­se ken­di so­lo ka­ri­ye­ri­ne baş­la­mış­tır. İş­te bu ka­ri­yer­de “Body&So­ul”ün ye­ri bü­yük...
John Col­trai­ne ve Sonny Rol­lins gi­bi iki de­ve de il­ham kay­nak­lı­ğı et­miş Haw­kins’in top­lam 196 par­ça­sı­nın, baş­ka bir ifa­dey­le ca­zın en önem­li kay­nak­la­rın­dan bi­ri­nin ha­zi­ne­si sa­ya­ca­ğı­mız TIM ad­lı şir­ke­tin ya­yın­la­dı­ğı bu top­la­ma, bir ba­kı­ma dis­ko­te­ği­ni­zin zen­gin­leş­me­si için de bir fır­sat. Eko­no­mik açı­dan da. Çün­kü top­la­ma­yı, şu an akıl al­maz bir fi­ya­ta pi­ya­sa­da bu­la­bi­lir­si­niz. / Hasanali Yıldırım

Tavsiye Et