Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2004) > Dosya > KÜRESEL İMPARATORLUK ARAYIŞINDAKİ ABD
Dosya
KÜRESEL İMPARATORLUK ARAYIŞINDAKİ ABD
İkinci Dünya Savaşı’na kadar ABD dünya sahnesinde ancak büyük kriz anlarında yer aldı. Soğuk Savaş’tan sonra ise bütün dünyayı Amerikan liberalizminin zafer çığlıkları çınlatıyordu. Amerikan ilkeleriyle bağdaşmayan, yahut ona boyun eğmeyen her türlü hayat tarzını silip yok eden bir bulaşıcı hastalık dünyaya yayılıverdi. Küreselleşme, “Amerikanlaştırma”ya indirgendi. Soğuk Savaşın demirperdesinin yıkılmasından 12 yıl sonra, 11 Eylül, Amerikalılar (=Batılılar) ve Amerikalı (=Batılı) olmayanlar arasına yeni bir ‘demirperde’ çekti ve küreselleşme paradoksal bir evrime yol açtı. Temel sorun, kapitalist sistemin son aşamasında ABD’nin kendisini küresel bir imparatorluğa dönüşme mecburiyetinde hissetmesidir. Dış politikasının kurucu temeli Avrupa sömürgeciliğine karşı çıkmak olan ABD, yeni sömürgecilik imparatorluğunun mümessili haline gelme arzusunda. Halbuki ne medeniyet perspektifi ne de ekonomik yapısı bu metamorfozu desteklemiyor. “Kel Kartal” yaşadığı gerilimin etkisiyle saldırganlaştıkça, dünya düzeni kaosa dönüşüyor.
ABD, pratik sorunlara pragmatik çözümler üretmede muhteşem, sıradan insanlarla mükemmel işleyen bir sistem kurmada göz kamaştırıcı ama medeniyet idrakinde zayıf. Türkiye ABD’nin stratejik ortağı, 55 yıllık müttefiki ama öte yandan imparatorluğun hakimiyet mücadelesi verdiği savaş alanının tam kalbinde yer alıyor. Bugün Türkiye, medeniyet derinliğine sahip bir merkez ülke olarak, geçmişte köprü vazifesi gören bir kanat ülkesiyken olduğundan çok daha yararlı olabilir. Şayet görmek isterse, Türkiye’nin, ABD’ye makulü göstermesi ve küresel anlamda gerçek bir model ülke olması mümkün. Bu hem ABD’nin hem de dünyanın hayrına olur.

Paylaş Tavsiye Et