Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (February 2006) > Merhaba >
Merhaba
Gerilim yükseliyor; hem dünyada, hem Türkiye’de. Avrupa’da halk, elitleri ‘takmıyor’. İran’da halk, reformculara ağızlarının payını veriyor. Irak kargaşası sürüp gidiyor; Lübnan tedirgin; Suriye ateş hattında. Böyle bir ortamda Türkiye’nin sükûnet içinde olması beklenebilir mi? Demirel bile gözünü yeniden Çankaya’ya diktiğine göre, bakalım daha neler olacak.
 
Türkiye’de gerilim var; fakat gerilim konuları insanları utandıracak kadar basit. Sadece kamu hizmeti alanlar mı başörtülü olabilmeli, yoksa bu hizmeti sunanlar da başörtü takabilmeli mi? İmam-hatip ve meslek liselerinden mezun olanların haklarının yarısı mı yenmeli, üçte biri mi? Bu süfli gerilim can sıkıcı. Bereket, canın sıkkını gevşeğinden iyidir.
 
Türkiye’nin AB ile alakalı hesapları da giderek karmaşıklaşıyor. AB, başka şeyler bir yana, ABD karşısında Türkiye’nin elini güçlendiren bir maniveladır. Gevşemeye devam ederse, önümüzdeki çeyrek yüzyılda küresel bir oyuncu olma kabiliyetine sahip olamayacak; bu statüyü Çin ve Hindistan gibi Asyalılara; veya Türkiye-odaklı İslam dünyasına kaptıracaktır. Kösebalaban’ın dediği gibi, “Bir zamanlar Vietnam’a uzanan küresel ufkuna karşın, şimdi Avrupa’yı Paris veya Amsterdam’ın kaybedilmesi korkusu sarmış durumda.”
 
Bu ayki dosyamız, siyasî bir ideoloji olarak muhafazakârlık. Özellikle AK Parti iktidarıyla gündeme iyice yerleşen muhafazakârlığın teorik temelleri neler? Akla, geleneğe, birey ve topluma bakışı nasıl? Türk muhafazakârlığının ayırt edici özellikleri var mı? AK Parti, muhafazakâr demokrasi kavramının içini doldurabildi mi; yoksa öylesine bir laf olarak orta yerde duruyor mu?
 
SöyleşiYORUM konuğumuz Walden Bello, köktenci bir muhalif. İstanbul’da kurulan ve Bush ile Blair’in yargılandığı Uluslararası Irak Mahkemesi’nin en renkli siması. Adaletli bir dünya düzeninde soyut piyasa mekanizmasının veya şirket çıkarlarının değil, toplum yararının öne çıkarılması gerektiğini ileri sürüyor ve “böyle bir düzen mümkündür” diyor.
 
İmkân, imanla mukayyettir.

Paylaş Tavsiye Et