Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (February 2006) > Türkiye Siyaset > Kürt muhalefetine ihtiyaç var mı?
Türkiye Siyaset
Kürt muhalefetine ihtiyaç var mı?
Kutbettin Kılıç
KÜRT­LE­RİN hâ­li­ha­zır­da ya­şa­dık­la­rı so­run­la­rın de­mok­ra­tik açı­lım­lar­la çö­zül­me­sin­den ya­na olan­la­rın üs­tün­de mu­ta­ba­ka­ta var­dık­la­rı bir tes­pit var: “PKK, Kürt­le­ri tem­sil et­mi­yor.” Bu tes­pit­ten ha­re­ket­le Kürt­le­ri tem­sil ede­cek bir mu­ha­le­fe­te ih­ti­ya­cın ol­du­ğu so­nu­cu­na ula­şı­lı­yor. Bi­rin­ci tes­pit ne ka­dar doğ­ru ise, di­ğe­ri o ka­dar so­run­lu bir yak­la­şı­mı ifa­de edi­yor. Söz ko­nu­su yak­la­şı­mı be­nim­se­yen­le­rin iyi ni­ye­tin­den kuş­ku­lan­ma­ya ge­rek yok. Ne var ki bu yak­la­şım, Kürt­le­ri kon­trol al­tın­da tut­mak için yak­la­şık yüz el­li yıl­dan be­ri kul­la­nı­lan fa­kat çö­züm ge­tir­me­yen bir stra­te­ji­nin ye­ni­den üre­til­me­si­dir. PKK’dan ra­hat­sız­lık­la­rı­nı di­le ge­ti­ren­le­ri Kürt mu­ha­le­fe­ti ya da Kürt­le­rin tem­sil­ci­le­ri ola­rak ni­te­len­dir­mek uy­gun de­ğil­dir. Kürt­le­rin tem­sil­ci­le­ri TBMM’dir, cum­hur­baş­ka­nı­dır, baş­ba­kan­dır, si­ya­sî par­ti­ler­dir, Kürt böl­ge­le­rin­den se­çil­miş mil­let­ve­kil­le­ri­dir ve dev­le­tin il­gi­li ku­ru­luş­la­rı­dır. Bu an­la­yış, atı­la­cak de­mok­ra­tik adım­lar­la tah­kim edil­me­li­dir ve yu­ka­rı­da sa­yı­lan ku­rum­lar ve ki­şi­ler ta­ra­fın­dan iç­sel­leş­ti­ril­me­li­dir. PKK’nın kar­şı­sı­na bir Kürt mu­ha­le­fe­ti dik­mek çö­züm de­ğil­dir, hat­ta uzun va­de­de so­run­dur.
PKK’nın Kürt­le­ri tem­sil et­me­di­ği, Kürt­ler ta­ra­fın­dan da dil­len­di­ri­len son de­re­ce hak­lı bir tes­pit­tir. AB yo­lun­da de­mok­ra­tik açı­lım­la­rın de­vam ede­ce­ği biz­zat Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan du­yu­rul­muş ve mü­za­ke­re ta­ri­hi­nin ge­lip çat­ma­sı­na az bir za­man kal­mış­ken, PKK’nın te­rör ey­lem­le­ri­ne baş­la­ma­sı bu tes­pi­ti doğ­ru­lar ma­hi­yet­te­dir.
Bü­tün de­mok­ra­tik açı­lım­la­ra ve böl­ge­de­ki gö­re­ce­li hu­zu­ra rağ­men PKK’nın te­rör ey­lem­le­ri­ni sür­dür­me­si, ken­di­le­ri­ni Kürt­le­rin tem­sil­ci­le­ri ola­rak gös­ter­me­ye ça­lı­şan­la­rın top­lum­sal ba­rı­şı sa­de­ce Öca­lan’ın ser­best bı­ra­kıl­ma­sı­na bağ­la­ma­la­rı ve ne­den­se bu­gü­ne ka­dar ak­la gel­me­yen, Öca­lan’ı ha­pis­te zi­ya­ret et­me fik­ri­nin mü­za­ke­re ta­ri­hi­ne az bir za­man ka­la fi­ili­ya­ta ge­çi­ril­me­si açık­ça gös­ter­di ki, PKK’nın ve yan­daş­la­rı­nın te­mel kay­gı­sı Kürt­le­rin hu­zu­ru ve ra­ha­tı de­ğil, ken­di men­fa­at­le­ri­dir. Zi­ra AB yo­lun­da iler­le­yen bir Tür­ki­ye’nin önü­ne taş koy­mak Kürt­le­rin de ya­ra­rı­na de­ğil­dir.
Tüm bun­la­ra rağ­men “PKK, Kürt­le­ri tem­sil et­mi­yor”un kar­şı­sı­na “Bir Kürt mu­ha­le­fe­ti­ne ih­ti­yaç var” söy­le­mi­nin in­şa edil­me­si so­run­lu bir çö­züm öne­ri­si­dir ve yıl­lar­ca de­nen­miş, ba­şa­rı­sız ol­du­ğu aşi­kâr olan bir stra­te­ji­nin fark­lı bir düz­lem­de ye­ni­den üre­til­me­si­dir. Bu stra­te­ji, Kürt­le­ri aşi­ret man­tı­ğı için­de ha­re­ket eden bir top­lu­luk ola­rak gö­rür ve baş­kal­dı­ran bir aşi­re­ti, ra­kip bir aşi­re­ti des­tek­le­mek su­re­tiy­le den­ge­le­me man­tı­ğı­na da­ya­nır.
Bu stra­te­ji­nin üre­til­me­si­ne ze­min ha­zır­la­yan aşi­ret ya­pı­sı­nın olu­şu­mun­da iki ta­rih­sel olay önem­li rol oy­nar. Bi­rin­ci­si II. Mah­mut’un mer­ke­zî hü­kü­me­ti güç­len­dir­mek ama­cıy­la Ana­do­lu’da­ki bey­le­rin ve Kürt prens­lik­le­rin üze­ri­ne se­fer­ler dü­zen­le­me­si­dir. Bu se­fer­ler son­ra­sın­da özerk ve dev­let ben­ze­ri Kürt prens­lik­le­rin bü­yük bir kıs­mı or­ta­dan kal­dı­rı­lır­ken, so­nun­cu­su­ da 1847 yı­lın­da Ab­dül­me­cit ta­ra­fın­dan yok edil­di. Prens­lik­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı da aşi­ret/ağa­lık man­tı­ğı­nın yo­lu­nu aç­tı.
İkin­ci ta­rih­sel olay ise 1859 Os­man­lı top­rak re­for­mu­dur. Bu re­form­la amaç­la­nan; ka­pi­ta­list Av­ru­pa dev­let­le­rin­de var olan top­rak ka­nun­la­rı­nı mo­del ala­rak, Os­man­lı top­rak sis­te­mi­ni ye­ni­den ya­pı­lan­dır­mak­tı. Re­form­lar son­ra­sın­da ye­rel Kürt zen­gin­le­ri, ge­niş ara­zi­ler üze­rin­de ön­ce kul­la­nım, da­ha son­ra­la­rı ise mül­ki­yet hak­kı­nı el­de et­ti­ler. Bu du­rum Kürt­ler ara­sın­da eko­no­mik ta­ba­ka­laş­ma­yı be­ra­be­rin­de ge­tir­di. So­nuç ola­rak abar­tı­lı ­da ol­sa Türk film­le­rin­den aşi­na ol­du­ğu­muz ağa-köy­lü iliş­ki­si or­ta­ya çık­tı.
Bu­na pa­ra­lel ola­rak, ge­nel iti­ba­riy­le mu­ha­fa­za­kâr olan Kürt­ler ara­sın­da, la­ik oto­ri­te ola­rak ni­te­len­di­ri­le­bi­le­cek ağa­lı­ğa kar­şı di­nî oto­ri­te­yi tem­sil eden ta­sav­vuf şeyh­le­ri de bü­yük et­ki­ye sa­hip­ti. İki oto­ri­te kay­na­ğı is­te­dik­le­ri her an Kürt­le­ri ha­re­ke­te ge­çi­re­bi­le­cek gü­cü bün­ye­le­rin­de ba­rın­dı­rı­yor­du. İş­te bu top­lum­sal ya­pı­da, si­ya­sî oto­ri­te, ken­di­ne baş­kal­dı­ran her­han­gi bir ağa­ya kar­şı ra­kip aşi­ret ağa­sı­nı des­tek­le­di. Bu stra­te­ji, 1984 yı­lın­da PKK’nın te­rör ey­lem­le­ri­ne baş­la­ma­sıy­la te­da­vül­den kalk­tı. Bu ta­ri­he ka­dar bü­tün Kürt ayak­lan­ma­la­rı ağa­la­rın ve­ya şeyh­le­rin li­der­li­ğin­de mey­da­na gel­miş ayak­lan­ma­lar­dı. Fa­kat PKK, fark­lı bir ya­pıy­dı. Bu ha­re­ke­te, alı­şıl­mı­şın dı­şın­da, ağa­lar/şeyh­ler de­ğil; bü­yük şe­hir­ler­de oku­yan ve ba­tı­lı/se­kü­ler bir ide­olo­ji olan Mark­sizm’den et­ki­len­miş Kürt öğ­ren­ci­ler ön­der­lik edi­yor­du. Do­la­yı­sı ile is­yan­cı ağa­la­ra ve­ya şeyh­le­re kar­şı, ra­kip­le­ri­ni des­tek­le­me­ye da­ya­lı den­ge­le­me stra­te­ji­si uy­gu­la­na­bi­lir­li­ği­ni/et­kin­li­ği­ni yi­tir­di. Böl­ge­de ba­zı aşi­ret­ler PKK’ya kar­şı des­tek­len­di, fa­kat bir ve­rim alı­na­ma­dı.
“PKK Kürt­le­ri tem­sil et­mi­yor” söy­le­mi­nin kar­şı­sı­na “Bir Kürt mu­ha­le­fe­ti­ne ih­ti­yaç var” söy­le­mi­nin in­şa edil­me­si de bu yüz­den so­run­lu­dur ve mez­kûr stra­te­ji­yi anım­sat­mak­ta­dır. Kürt­le­rin si­ya­sî, eko­no­mik ve kül­tü­rel so­run­la­rı­na vur­gu ya­pan, top­lum­sal ba­rı­şı önem­se­yen kim­se­le­rin söy­le­dik­le­ri­ne ve uya­rı­la­rı­na de­ğer ve­ril­me­li­dir. Fa­kat bu grup­la­rı il­le de Kürt mu­ha­le­fe­ti ola­rak ni­te­len­dir­mek­ten ka­çın­mak ge­re­ki­yor. Ko­lay bir şe­kil­de Kürt­le­rin tem­sil­ci­le­ri ko­nu­mu­na yük­sel­ti­len bu ki­şi ve­ya grup­la­rın men­fa­at­le­ri, uzun va­de­de Kürt­le­rin men­fa­at­le­riy­le ka­rı­şa­bi­lir. Bu so­ru­nu şim­di­den ön­le­mek için, bu­gün PKK kar­şı­sın­da söy­lem ge­liş­ti­ren her ki­şi ya da gru­bu Kürt mu­ha­le­fe­ti ola­rak ni­te­le­mek ye­ri­ne, Kürt­le­rin so­run­la­rı­na vur­gu ya­pan bi­rey­ler ola­rak gör­mek ve bu kim­se­le­rin uya­rı­la­rı­na de­ğer ver­mek ge­re­ki­yor. Sa­de­ce PKK’ya mu­ha­lif söy­lem­ler üret­tik­le­ri için bu ki­şi­le­re de­ğer ve­ril­me­si, ger­çek so­run­la­rın ıs­ka­lan­ma­sı­nı be­ra­be­rin­de ge­ti­re­bi­lir.
So­nuç ola­rak, PKK’nın Kürt­le­ri tem­sil et­me­di­ği ar­tık her­kes ta­ra­fın­dan dil­len­di­ri­len bir ger­çek­tir. Bu du­ru­mun özel­lik­le Kürt­ler ta­ra­fın­dan ifa­de edi­li­yor ol­ma­sı önem­li bir de­ği­şi­min işa­re­ti­dir. Fa­kat bu­nu dil­len­di­ren Kürt­le­ri il­le de Kürt mu­ha­le­fe­ti ola­rak ko­num­lan­dır­mak uzun va­de­de­ki so­nuç­la­rı iti­ba­ri ile so­run­lu­dur. Kürt­le­rin hâ­li­ha­zır­da­ki en bü­yük prob­lem­le­ri, eko­no­mik sı­kın­tı­lar­dır. Kürt böl­ge­le­rin­de ya­pı­la­cak eko­no­mik iyi­leş­tir­me­ler top­lum­sal bü­tün­lü­ğü ve ai­di­ye­ti per­çin­le­ye­cek­tir. Et­ni­si­te ko­nu­sun­da uz­man aka­de­mis­yen­le­rin de be­lirt­ti­ği gi­bi et­nik so­run­la­rın çö­zü­mün­de güç­lü ve zen­gin dev­let­ler için en bü­yük araç, el­le­rin­de bu­lun­dur­duk­la­rı zen­gin­lik­le­rin ye­ni­den bö­lü­şü­mü­dür. Bu­nun ya­nın­da kül­tü­rel ve si­ya­sî re­form­la­rın, son gün­ler­de­ki pro­vo­ka­tif ey­lem­ler­den et­ki­len­me­den de­vam et­me­si ha­ya­tî önem ta­şı­mak­ta­dır.

Paylaş Tavsiye Et