Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (February 2006) > Toplum > Siyaset ve bürokrasi: Siyam ikizleri
Toplum
Siyaset ve bürokrasi: Siyam ikizleri
Nurettin Kaldırımcı
Sİ­YA­SET ile bü­rok­ra­si, bir ger­çe­ğin iki fark­lı yü­zü­dür. Ni­te­lik­le­ri iti­ba­riy­le, ba­zı açı­lar­dan bir­bi­ri­ne zıt özel­lik­ler ta­şı­yan bu iki ala­nın, ba­zen re­ka­bet ve iş­bir­li­ği, ba­zen de uyuş­maz­lık ve uyum iliş­ki­si için­de, ama her ha­lü­kâr­da, ül­ke ve­ya top­lu­mun yö­ne­til­me­si, ül­ke­nin kal­kın­ma­sı ve­ya ge­liş­me­si­nin sağ­lan­ma­sı he­de­fi gi­bi or­tak bir pay­da­da bu­luş­tuk­la­rı­nı ka­bul et­mek ge­re­kir! “Zıt­la­rın ahen­gi” de­ne­bi­le­cek tür­den bir ya­pı ve iş­le­yişle kar­şı kar­şı­ya­yız.
Si­ya­se­tin ve/ve­ya bü­rok­ra­si­nin “mem­le­ket me­se­le­si”ni hal­let­mek hu­su­sun­da ye­ter­li ol­du­ğu inan­cı, te­va­rüs et­ti­ği­miz en si­hir­li for­mül­le­ri­miz­den­dir. Bi­zim gi­bi, “mem­le­ket da­va­sı”nın ya da “va­tan kur­tar­ma” ide­ali­nin, kül­tü­rün bir par­ça­sı ha­li­ne gel­di­ği ül­ke­ler­de, her­hal­de, idea­list­le­rin önü­ne çı­kan iki yol­dan bi­ri­si si­ya­set ise, di­ğe­ri de bü­rok­ra­si­dir. Fa­kat kı­sa sü­re son­ra, iki yo­lun bir­bi­riy­le na­sıl ke­siş­ti­ği, si­ya­set ve bü­rok­ra­si­nin kıv­rım­la­rı ara­sın­da ide­aliz­min na­sıl yok ol­du­ğu, ça­bu­cak an­la­şı­lır! “Kur­ta­rı­cı” gi­bi bir mis­yon yük­le­nen mes­lek ve meş­gû­li­yet­le­rin, top­lum­la­rı na­sıl sü­kû­tu ha­yâ­le uğ­rat­tık­la­rı­nı, kı­sa za­man­da na­sıl öl­çü­süz is­tis­mar­la­ra ko­nu ve araç ola­bil­dik­le­ri­ni gör­mek için, si­ya­set ve bü­rok­ra­si ta­ri­hin­de olan bi­ten­le­re bak­mak ye­ter­li­dir!
Yay­gın ve yan­lış an­la­yı­şa gö­re, ül­ke­ye hiz­me­tin yo­lu, mev­ki, ma­kam sa­hi­bi ol­mak­tan ge­çer! Bu­nun için en yük­sek­le­re ka­dar tır­man­mak, ya se­çil­mek ya da atan­mak; si­ya­set ve bü­rok­ra­si­nin en te­pe­le­rin­de gö­rev al­mak la­zım­dır! Da­ha üst mev­ki­ler­de bu­lun­mak; da­ha ba­şa­rı­lı ol­mak, da­ha faz­la hiz­met et­mek de­mek­tir!
“Biz­den bi­ri­ni” et­ki­li ye­re ve­ya önem­li bir mev­ki­e yer­leş­ti­re­bil­mek için ça­ba gös­ter­mek, ar­ka­daş­lık, hem­şe­ri­lik, par­ti­li­lik, hat­ta va­tan­se­ver­lik gö­re­vi­dir. Bu­nun için “aday”ımı­zın ve ada­mı­mı­zın ba­zı ek­sik­le­ri­ni gör­me­mek; bi­la­kis, ne ka­dar üs­tün me­zi­yet­le­re sa­hip ol­du­ğu­nu ıs­rar­la, abar­ta­rak dil­len­dir­mek ge­re­kir!
Ne var ki, si­ya­set ku­ru­mu­nun, bel­ki de “ses­siz ço­ğun­lu­ğun ira­de­si” ile nis­pe­ten da­ha faz­la de­ği­şe­bi­lir özel­lik­te ol­ma­sı­na kar­şı­lık; bü­rok­ra­tik sis­tem ken­di­li­ğin­den de­ği­şe­me­mek­te; de­ği­şim da­ha zi­ya­de ye­ni kad­ro­la­rın ih­das edil­me­si ve ye­ni yö­ne­ti­ci­le­rin atan­ma­sı şek­lin­de, ya­ni sa­de­ce “bi­çim­sel plan”da, ye­ni bir ik­ti­da­rın iş ba­şı­na gel­me­siy­le müm­kün ola­bi­lir zan­ne­dil­mek­te­dir. De­ği­şim ve da­ha doğ­ru­su dö­nü­şü­mün na­sıl ola­bi­le­ce­ği ise, üze­rin­de çok du­ru­la­cak, ka­fa yo­ru­la­cak, bir dan­tel gi­bi iş­le­ne­cek de­rin bir ba­his­tir, ge­çe­lim.
Hak et­me­di­ği hal­de, ik­ti­dar par­ti­si­ne ya­kın ol­du­ğu için ata­nan; hak et­ti­ği hal­de, sa­de­ce ik­ti­dar par­ti­si­ne uzak gö­rül­dü­ğü için se­çil­me­yen ve­ya atan­ma­yan çok sa­yı­da bü­rok­rat var­dır. Da­ha üst mev­ki­le­re se­çil­mek ve­ya atan­mak için, bü­tün si­ya­sî ak­tör­le­ri mem­nun et­me­ye ça­lış­mak, ol­maz­sa, ken­di­ni ya­kın his­set­ti­ği ik­ti­da­rı bek­le­mek ya da so­nu­ca ulaş­mak için ba­zen tak­tik si­ya­sî du­ruş­lar ser­gi­le­mek, bü­rok­rat­lar ara­sın­da var­lı­ğı bi­li­nen bir ol­gu­dur!
Bü­rok­ra­si mu­ha­fa­za­kâr­dır ve “de­mok­ra­si oyu­nu”nun ku­ral­la­rı­nı bo­za­cak ve­ya de­ğiş­ti­re­cek ka­dar da güç­lü­dür! Ül­ke ya da top­lum­la il­gi­li he­def­le­re, bü­rok­ra­tik ku­rum ve kad­ro­lar ara­cı­lı­ğıy­la ulaş­ma­ya ça­lı­şan si­ya­sî ira­de­nin kı­sa za­man­da ku­şa­tıl­ma­sı ve hu­ku­kî, tek­nik ge­rek­çe ve en­gel­le­me­ler­le kar­şı kar­şı­ya bı­ra­kı­la­rak ça­re­siz kal­ma­sı, da­ha son­ra da he­def­le­rin­den vaz­geç­me­si, bü­rok­ra­si­nin na­sıl çok et­ki­li bir sta­tü­ko mu­ha­fa­za­kâ­rı ol­du­ğu­nun çar­pı­cı bir gös­ter­ge­si­dir.
 
Kol­tuk Fak­tö­rü Önem­li­dir
“Kol­tuk fak­tö­rü” önem­li­dir! Se­çi­len si­ya­set­çi gi­bi, ata­nan bü­rok­rat da ar­tık ye­ni bir “in­san”dır. Ge­nel­lik­le gü­ler yüz­lü ve­ya ye­ri gel­di­ğin­de sert ol­mak, kö­tü re­sim ver­me­mek için “rol yap­ma” ça­ba­la­rı, gi­yim-ku­şam, ba­kış­lar, cid­di du­ruş­lar, ko­nuş­ma­lar, yü­rü­yüş­ler, otur­ma­lar, mer­di­ven çı­kış­lar vs. de­ğiş­miş­tir. Si­ya­set­çi ve bü­rok­ra­tın ken­di­si bi­le bu ye­ni du­ru­ma hay­ret et­mek­te­dir!
Kol­tuk, se­çi­len ve­ya ata­nan­la­rın, za­man­la öz­gü­ven­le­ri­ni ar­tı­ran (na­di­ren azal­tan!), “ben­lik” duy­gu­la­rı­nın de­ğiş­me­si­ne yol aça­bi­len, top­lum ka­tın­da­ki güç ve imaj­la­rı için ilk açık­la­ma­dır. Si­ya­set­çi ve bü­rok­ra­tın uğ­ru­na ken­di­ni fe­da et­ti­ği kol­tuk, ço­ğu ke­re ki­şi­li­ği­ni, ka­rak­ter ve ye­te­ne­ği­ni ve ta­bii li­ya­ka­ti­ni aşan bir sem­bol, bir “si­hir­li değ­nek”tir!
Yu­ka­rı­lar­da ha­va bir baş­ka­dır. Ye­ni im­kan­lar, ye­ni iliş­ki­ler­le ye­ni bir dün­ya ku­rul­mak­ta­dır! Si­ya­set­te il baş­ka­nı, yö­ne­tim ku­ru­lu üye­si, mec­lis üye­si, mil­let­ve­ki­li, ko­mis­yon üye­si, ko­mis­yon baş­ka­nı, ya da ba­kan; bü­rok­ra­si­de mü­dür, dai­re baş­ka­nı, ge­nel mü­dür, müs­te­şar fark et­mez, içi­ne gi­ri­len sü­reç­te, “taç­lı baş akıl­la­nır” öl­çü­sü­ne gö­re, yük­sel­dik­çe da­ha akıl­lı (!), da­ha bil­gi­li olu­nur. İs­tis­na­lar dı­şın­da, baş­lan­gıç­ta mü­te­va­zı ve idea­list olan­lar, kı­sa sü­re son­ra, ne ka­dar bil­gi­li, ne ka­dar güç­lü, ne ka­dar ye­te­nek­li ol­duk­la­rı­nı, ne ka­dar önem­li iş­ler yap­tık­la­rı­nı, ba­ğır­ta ba­ğır­ta ilan et­me­ye baş­lar­lar.
Si­ya­set­çi­ler için kul­la­nı­lan, “Elin­de bas­ton, ko­lu­na se­rum ta­kı­lı po­li­ti­ka­cı­nın gö­zü da­hi kol­tuk­ta­dır!” sö­zü, si­ya­set­çi­le­re ve ben­zer bir yol­da olan bü­rok­rat­la­ra bir baş­ka açı­dan bak­ma­yı da ge­rek­ti­ri­yor: Si­ya­set­çi ve bü­rok­rat bel­ki muh­te­ris, ama ay­nı za­man­da uzun so­luk­lu, “da­ya­nık­lı” in­san da de­mek­tir. Gün­lük ba­şa­rı ve­ya ba­şa­rı­sız­lık­lar­dan ça­buk et­ki­le­nip, bu­na gö­re ka­rar ve­ren ki­şi­ler, her­hal­de si­ya­set ve bü­rok­ra­si ma­ra­to­nu­nu ta­mam­la­ya­maz­lar. Top­lum­sal ha­ya­tın ka­li­te­si­nin art­ma­sı, ka­mu hiz­me­ti­nin da­ha iyi ya­pıl­ma­sı ma­ra­to­nun­da da ba­şa­rı­lı ol­ma­nın te­mel yo­lu, ta­bii ki, li­ya­kat­li in­san­la­rı is­tih­dam et­mek­tir. Ne ya­zık ki, Si­yam İkiz­le­ri hem ye­ter­siz olu­nan gö­rev­le­rin üst­le­nil­me­sin­de; hem de ye­ter­siz­li­ğin, ye­ter­siz baş­ka­la­rıy­la te­lâ­fi ve tak­vi­ye edil­me­ye ça­lı­şıl­ma­sın­da us­ta­dır­lar. Li­ya­kat­siz si­ya­set­çi ve bü­rok­rat­la­rın hiç yap­ma­ya­ca­ğı ve­ya ya­pa­ma­ya­ca­ğı iş, ye­te­nek­li in­san­la­rı et­ra­fı­na top­la­mak­tır. Ma­lûm, “ken­din­den da­ha akıl­lı in­san­lar­la ça­lış­mak, her ba­ba yi­ği­din kâ­rı de­ğil­dir!”
Yük­sek mev­ki­ler­de bu­lun­mak, ağır so­rum­lu­luk­lar üst­len­mek de­mek­tir. Bu gö­rev­ler, bil­gi, ye­te­nek, li­der­lik, ah­lâk ve il­ke­li­lik ya­ni li­ya­kat açı­sın­dan bi­rer “mi­henk ta­şı”dır! Ne var ki, uy­gu­la­ma­la­ra ba­kı­lır­sa, pek çok kav­ra­mın içi­nin bo­şal­dı­ğı ve­ya bo­şal­tıl­dı­ğı ve­ya bir­çok alan­da kav­ram kar­ga­şa­sı­nın ya­şan­dı­ğı, ma­ale­sef va­ki­dir. Si­ya­set ve bü­rok­ra­si, eğer biz­de ol­du­ğu ve yay­gın bir şe­kil­de an­la­şıl­dı­ğı gi­bi de­ğil, ol­ma­sı ge­rek­ti­ği gi­bi ta­nım­la­nır­sa; üst dü­zey­de bir bi­lim da­lı, hat­ta zor bir sa­nat­tır! Bu işi ya­pa­cak­la­rın, bil­gi­li ve bi­ri­kim­li ol­ma­nın öte­sin­de, yük­sek ah­lâ­kî va­sıf­lar­la da do­nan­mış ol­ma­sı ge­re­kir. Eğer, tek­nik an­lam­da, bir­ta­kım bil­gi ve ye­te­nek­le­re sa­hip ol­ma­yı da ifa­de ede­cek şe­kil­de sağ­lam bir “iş ah­lâ­kı” yok­sa her tür­lü yö­ne­ti­ci­lik, bir ba­kı­ma yö­ne­tim gö­re­vi­nin bir ucun­dan tut­mak olan her tür­lü si­ya­sî ve bü­rok­ra­tik po­zis­yon, top­lum­sal ema­net­ten ça­lı­nan bir par­ça­dır. Et­kin yö­ne­tim ve yö­ne­ti­ci­lik ye­te­ne­ği, bu an­lam­da, li­ya­ka­tin “ol­maz­sa ol­maz” un­su­ru­dur!
 

Paylaş Tavsiye Et
Yazara ait diğer yazılar
Nurettin Kaldırımcı