Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2007) > Gündem > Ankara’nın Anadolulaşması statükocuları geriyor
Gündem
Ankara’nın Anadolulaşması statükocuları geriyor
Abdülhamit Kırmızı
CUM­HUR­BAŞ­KAN­LI­ĞI se­çi­mi­ne iliş­kin tar­tış­ma­la­rın bir fay­da­sı, in­sa­noğ­lu­nun en giz­li ih­ti­ras­la­rın­dan olan ik­ti­dar hır­sı­nı ye­ni­den dost soh­bet­le­ri­nin gün­dem­le­ri­ne ta­şı­ma­sı ol­du. İk­ti­dar şeh­ve­ti, her­kes­te bu­lu­nan gu­rur ve ki­bir gi­bi en te­mel iç­gü­dü­ler­le ak­ra­ba ol­du­ğun­dan, do­la­yı­sıy­la ucu her­ke­se de­ğe­cek bir it­ham sa­yı­la­bi­le­ce­ğin­den, top­lum ta­ra­fın­dan gü­nah ola­rak al­gı­lan­ma­yan bir müs­kir­dir. Bu ba­de­den içe­nin ne ken­di­si ne et­ra­fı sar­hoş ol­du­ğu­nun far­kın­da­dır; çün­kü et­ra­fın­da­ki­ler de ay­nı mey­den tat­mış­tır. Şı­ra es­kir­se müs­kir olur; ha­yat­ta kal­mak için bah­şe­di­len hırs, ama­cı­nı ve do­zu­nu aşar­sa sar­hoş eder.
 
Mu­ha­le­fe­tü’n-Nefs
Asıl mu­ha­le­fet, ki­şi­nin ken­di ik­ti­dar he­ve­si­ne kar­şı ya­pa­bil­di­ği­dir; “mu­ha­le­fe­tü’n-nefs” ah­lak ki­tap­la­rı­na gi­re­bil­miş tek mu­ha­le­fet çe­şi­di­dir. Tür­ki­ye son cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­nın be­lir­len­me­si sü­re­cin­de si­ya­sal ha­ya­tı­mız­da eşi­ne na­dir rast­la­na­bi­le­cek bir mu­ha­le­fe­tü’n-nefs va­ka­sı ya­şa­dı. Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın, elin­de ol­du­ğu hal­de, cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na ken­di ye­ri­ne Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül’ü aday gös­ter­me­si as­lın­da bir ör­nek dav­ra­nış­lar zin­ci­ri­nin sa­de­ce son hal­ka­sıy­dı. Er­do­ğan’ın si­ya­set ya­sa­ğı­nın kalk­ma­sın­dan son­ra, se­çim­le­rin ip­tal edil­di­ği Si­irt’te bir mil­let­ve­ki­li ada­yı­nın ken­di­si­ne ye­ri­ni ik­ram et­me­si, ar­dın­dan Ab­dul­lah Gül’ün mil­let­ve­ki­li se­çi­len Er­do­ğan’a baş­ba­kan­lı­ğı tes­lim et­me­si de bu zin­ci­rin ev­vel­ki hal­ka­la­rıy­dı.
Bu ör­nek dav­ra­nış­lar kar­şı­sın­da şaş­kı­na dö­nen mu­ha­lif züm­re­ler, ken­di ca­mi­ala­rı sırf li­der­lik sev­da­sın­dan paramparça ol­du­ğun­dan bu tarz bir si­ya­set üs­lu­bu­nu an­la­mak­ta zor­la­nı­yor­lar. Mil­li Gö­rüş ge­le­ne­ği­nin de­va­mı ol­mak­la suç­la­dık­la­rı AKP’nin ba­şın­da­ki ze­va­tın bu ta­vır­la­rıy­la o çiz­gi­den na­sıl ay­rıl­dık­la­rı­nı kav­ra­ma ye­ti­sin­den de yok­sun­lar. Arınç-Er­do­ğan-Gül eki­bi­nin kar­deş­lik gös­te­ri­si­nin, bir­leş­me­ye ça­lı­şan mer­kez sa­ğın di­ğer iki li­de­ri­ni et­ki­le­me­si ve Ağar-Mum­cu it­ti­fa­kın­da ka­ta­li­zör ol­ma­sı da muh­te­mel.
Baş­ba­kan Er­do­ğan, bu say­fa­lar­da da­ha ön­ce di­le ge­ti­ri­len bü­tün ku­sur­la­rı­na rağ­men, Tür­ki­ye’nin en be­ce­rik­li si­ya­set vir­tüozu ve ken­di ka­bi­li­yet sı­nır­la­rı da­hi­lin­de tu­tar­lı bir si­ya­set tar­zı­na sa­hip. Baş­vu­ru sü­re­ci­nin bi­ti­mi­ne ka­dar cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­nı açık­la­ma­ma­sı, da­ha ön­ce de ör­nek­le­ri­ni gör­dü­ğü­müz bir üs­lu­bun de­va­mıy­dı. 1998’de bo­şa­lan İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Baş­kan­lı­ğı kol­tu­ğu­na otu­ra­cak ha­le­fin ve 2002 ge­nel se­çim­le­rin­den son­ra hü­kü­me­ti ku­ra­cak baş­ba­kan ada­yı­nın adı da son ana ka­dar açık­lan­ma­mış­tı. Böy­le bir po­li­ti­ka­yı yo­ğun eleş­ti­ri­le­ri ku­lak ar­dı ede­rek sür­dür­mek ka­rar­lı bir ke­tu­mi­yet ve yıl­maz bir sabr u se­bat is­ter. “Po­ker Fa­ce” sa­hi­bi bir po­li­ti­ka­cı ol­mak, Tür­ki­ye si­ya­se­tin­de ayak­ta kal­ma­yı sağ­la­yan önem­li bir me­zi­yet­tir. Yüz mi­mik­le­riy­le dü­şün­ce­le­ri­ni ko­lay ele ve­ren po­li­ti­ka­cı­lar ken­di si­ya­si ömür­le­ri­ni kı­sal­tır­lar.
 
Bir Ter­cih Çar­pıt­ma­sı: Ab­dul­lah Gül
Pe­ki, Re­cep Tay­yip Er­do­ğan ile Ab­dul­lah Gül ya da Bü­lent Arınç ara­sın­da al­gı­la­nan fark­lı­lık­lar as­lın­da ne ka­dar ger­çek? Ben­zer geç­miş­le­re ve ay­nı ge­le­nek­ten ge­li­yor ol­ma­la­rı­na rağ­men ara­la­rın­da­ki nü­ans­lar na­sıl bü­yü­teç­le gös­te­ri­le­bi­li­yor ve Ab­dul­lah Gül’ün cum­hur­baş­kan­lı­ğı aday­lı­ğı ne­den fark­lı ke­sim­ler­ce mem­nu­ni­yet uyan­dı­ra­bi­li­yor?
Aday­lık sü­re­cin­de top­lum­sal bek­len­ti­ler­de ya­şa­nan de­ği­şim Ti­mur Ku­ran’ın yıl­lar ön­ce or­ta­ya koy­du­ğu “ter­cih çar­pıt­ma­sı” (pre­fe­ren­ce fal­si­fi­ca­ti­on) ku­ra­mı­nı ha­tır­lat­tı. Ki­şi­nin al­gı­la­dı­ğı top­lum­sal bas­kı­lar kar­şı­sın­da is­tek­le­ri­ni ol­du­ğun­dan fark­lı gös­ter­me­si­ni kas­te­den “ter­cih çar­pıt­ma­sı”, sta­tü­ko­nun na­sıl sü­re­bil­di­ği ya da po­li­tik dev­rim­le­rin na­sıl mey­da­na ge­le­bil­di­ği­ni açık­la­ma­ya ça­lı­şan bir kav­ram. Ka­mu­oyun­da­ki kay­ma­lar ön­gö­rü­le­mez ol­du­ğun­dan, İran Dev­ri­mi ya da ko­mü­nist blo­ğun çök­me­si gi­bi bü­yük dev­rim­ler ön­ce­den al­gı­la­na­ma­dı­ğı hal­de, son­ra­dan bun­lar çe­şit­li açık­la­ma­lar­la ka­çı­nıl­maz ge­liş­me­ler ola­rak su­nul­muş­tur. Bu dev­rim­ler­den ön­ce­ki bek­len­ti­ler­le dev­rim­ler­den son­ra ya­pı­lan yo­rum­lar ara­sın­da­ki çe­li­şik du­rum na­sıl açık­la­na­bi­lir? Son­ra­dan ge­ri­ye ba­kıl­dı­ğın­da önem­li top­lum­sal de­ğiş­ken­le­rin ka­çı­nıl­maz bir so­nu­cu ola­rak de­ğer­len­di­ri­len bir dev­rim, ni­çin ken­di ön­der­le­ri­ni, ne­fer­le­ri­ni, kur­ban­la­rı­nı ve göz­lem­ci­le­ri­ni şa­şır­tır? Sak­lı ter­cih­ler­de­ki (pri­va­te pre­fe­ren­ces) de­ği­şi­min öne­mi­ni vur­gu­la­yan Ti­mur Ku­ran’ın mo­de­li, kü­çük olay­lar­la ya­şa­nan bu de­ği­şi­min ka­mu­oyun­da bü­yük kay­ma­la­ra yol aça­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor. Ko­nu­mu­za dö­ne­cek olur­sak, so­nuç­ta, ön­ce­den bi­li­ne­mez ol­du­ğu hal­de Ab­dul­lah Gül’ün aday­lı­ğı so­nu­cun böy­le ol­ma­sı­nı ka­çı­nıl­maz kı­lan bir ras­yo­nel­leş­tir­me­ye uğ­ra­tıl­mış ve ka­mu­oyun­da op­ti­mum ter­cih ola­rak meş­rui­yet ka­zan­mış­tır.
 
Bir Nok­ta’nın Et­ki­si
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni kri­ze dö­nüş­tür­me ça­ba­la­rı­nın bek­len­dik bir par­ça­sı olan san­sas­yo­nel ci­na­yet­le­rin Hrant Dink’ten son­ra Pro­tes­tan mis­yo­ner­ler­le sı­nır­lı kal­ma­sı ve YÖK Baş­ka­nı’na yö­ne­lik sui­kast gi­ri­şi­mi­nin de so­nu­ca ula­şa­ma­ma­sı, ka­rı­şık­lık bek­le­yen ke­sim­le­ri ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­rat­tı. Nok­ta der­gi­sinin ge­çen yıl­lar­da AKP ik­ti­da­rı­na kar­şı dü­zen­len­mek is­te­nen dar­be gi­ri­şim­le­riy­le il­gi­li ya­yın­lar yap­ma­sı, sü­re­ci ge­re­cek baş­ka te­şeb­büs­le­rin de önü­nü kes­miş ola­bi­lir. Nok­ta der­gi­si­nin yap­tı­ğı, se­çil­miş si­vil­le­rin ik­ti­da­rı­nı sür­dü­re­bil­me­si için ken­di­si­ni fe­da et­mek ola­rak al­gı­la­na­bi­lir. Baş­ka­la­rı­nın fe­da­kâr­lık­la­rı sa­ye­sin­de var­lı­ğı­nı sür­dü­ren­le­rin de kol­tuk sev­da­sı ve ik­bal he­ve­si uğ­ru­na, mil­le­tin önü­ne açı­lan fır­sat­la­rı ko­lay har­ca­ma­ma­sı ge­re­kir.

Paylaş Tavsiye Et