Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2007) > Ankara Havası
Ankara Havası
Ankara uzun havası: Okuyan, Porof. Zihni Sinir
Kriz, ge­ri­lim, ça­tış­ma an­la­rı in­sa­nın bi­rey­sel ya­şa­mın­da ol­du­ğu gi­bi ço­ğu kez top­lum­sal ya­şam­da da tur­nu­sol ka­ğı­dı iş­le­vi gö­rü­yor. Do­ğal sü­re­cin ke­sin­ti­ye uğ­ra­dı­ğı, he­sap­la­rın da­ha be­lir­gin bir bi­çim­de göz önü­ne dö­kül­me­ye baş­la­dı­ğı ola­ğa­nüs­tü dö­nem­ler as­lın­da Tür­ki­ye’de is­tis­na ol­mak­tan çok, ku­ral ha­li­ni al­mış du­rum­da. Bu da Türk top­lu­mu­nun far­kın­da­lık ye­te­ne­ği­ni kö­rel­ten, hay­ret ve ha­fı­za gü­cü­nü azal­tan, es­ki­le­rin de­yi­şiy­le “ün­si­yet kes­bet­ti­ren” bir ya­şam bi­çi­mi­ne ne­den olu­yor.
Öy­le ki, as­ke­rî dar­be­ler ku­ral, de­mok­ra­si dö­nem­le­ri is­tis­na; yol­suz­luk­lar ku­ral, ah­la­kî ta­vır­lar is­tis­na; kav­ga-ça­tış­ma ku­ral, ba­rış-uz­laş­ma is­tis­na olu­yor ve lis­te uza­yıp gi­di­yor. Kar­şı­mı­za çı­kan gü­zel­lik de ol­sa, al­tın­da bir ça­pa­noğ­lu ara­ma­ya yat­kı­nız; en si­vi­li­miz bi­le, halk le­hi­ne bir ge­liş­me ya­şan­dı­ğı za­man as­ke­re ku­lak ver­mek­ten ala­mı­yor ken­di­si­ni.
He­le bir ara­lar Tür­ki­ye için dar­bı­me­sel ol­muş bir söz var­dı, “Her 10 yıl­da bir dar­be ya­pı­lan ül­ke” di­ye… Eleş­ti­ri ni­ye­ti da­hi ta­şı­sa, böy­le bir sö­zün yol aç­tı­ğı ku­lak dol­gun­lu­ğu­nun “şü­yu­u vu­ku­un­dan be­ter” bir or­tam ha­zır­la­dı­ğı ve de­mok­ra­si­yi arı­zi, dar­be­yi mut­lak sa­yan bir an­la­yı­şa can ver­di­ği or­ta­da. Ni­te­kim 1980 dar­be­si­nin üze­rin­den 10 yıl geç­ti­ği hal­de hâ­lâ as­ker­den işa­ret fi­şe­ği ala­ma­yan ke­sim­ler, 1993’te Özal’ın ölü­mün­den son­ra 10 yıl­lık ke­sin­ti­yi(!) 83-93 yıl­la­rı ara­sın­da ya­şa­nan si­vil dö­ne­me say­dı­rıp “E, ha­di­se­ni­ze” me­saj­la­rı yol­la­ma­ya baş­la­mış­lar­dı. So­nun­da as­ker­ler­le as­ker­leş­miş si­vil­le­rin şü­yu­u so­nuç ge­tir­miş­ti de, 28 Şu­bat (1997) dar­be­si doğ­muş­tu.
Bun­la­rın sı­ra­sı mı şim­di? Yok­sa biz de far­kın­da ol­ma­dan me­şum şa­yi­a­ya kat­kı­da bu­lun­muş mu olu­yo­ruz?
Şa­yi­a şu: Siz bu sa­tır­la­rı okur­ken (Bu cüm­le bir Ba­bıa­li kla­si­ği­dir; ama ne ya­zık ki ya­zı­lı ba­sı­nın eze­li pa­ra­dok­su bu!) muh­te­me­len 14 Ni­san mi­tin­gi­nin ar­dın­dan ya­pıl­ma­sı plan­la­nan 27-28 ve 29 Ni­san mi­ting­le­ri de ge­çip git­miş ola­cak ha­yır­lı­sıy­la in­şal­lah. An­cak bu mi­ting­le­re ka­mu­oyu­nu ha­zır­la­ma­yı amaç­la­yan bir pa­nel­de öy­le “Po­rof. Zih­ni Si­nir pro­ce­le­ri” su­dur et­ti ki, “ha­yır­lı­sıy­la in­şal­lah” te­men­ni­si­ni vur­gu­la­ma­mak el­de de­ğil.
Hep­si de 10. Cum­hur­baş­ka­nı gi­bi hu­kuk­çu olan pa­ne­list­ler (Cey­han Mum­cu, Ka­zım Kol­cu­oğ­lu, Na­zan Mo­roğ­lu) ken­di­le­ri­nin el­de ede­me­di­ği­ne “mur­dar” de­yip geç­se­ler iyi; “yar et­me­yiz ulan bu dev­le­ti si­ze” ha­va­sın­da­lar. Avu­kat Mum­cu, Se­zer’in gi­de­ra­yak bir kah­ra­man­lık da­ha ya­pıp “Er­do­ğan’a da Ana­ya­sa ki­tap­çı­ğı fır­lat­ma­sı­nı” öne­ri­yor. İs­tan­bul Ba­ro­su Baş­ka­nı Kol­cu­oğ­lu “San­dık­tan çı­kan her so­nu­cu ka­bul­le­nen söz­de sol ke­sim”e yük­le­ne­rek “San­dık­tan her za­man doğ­ru ki­şi çık­mı­yor” di­ye fer­yat edi­yor. Avu­kat Mo­roğ­lu ise, “Bun­lar cum­hur­baş­ka­nı seç­se bi­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, se­çi­mi ip­tal et­me­li; de­mok­ra­si­yi ko­ru­ya­ca­ğız di­ye bu­na göz yu­ma­ma­yız” di­yor.
Şa­ka gi­bi de­ğil mi? Hep­si hu­kuk­çu kos­ko­ca adam­lar ve ka­dın, hu­kuk­çu sı­fa­tıy­la cum­hur­baş­ka­nı se­çil­miş olan Se­zer’den bu­ram bu­ram pro­vo­kas­yon/aji­tas­yon ko­kan is­tek­ler­de bu­lu­nu­yor. Aca­ba Mum­cu, ki­tap­çık kri­zin­de ül­ke­nin bir ge­ce­de %40 yok­sul­laş­tı­ğı­nı bil­mi­yor mu? Yok­sa ra­kam­lar­la ara­sı mı iyi de­ğil? An­la­şı­lan hu­kuk­la, hat­ta de­mok­ra­siy­le de ba­şı hoş de­ğil.
Ken­di­si de san­dık­tan çı­kan so­nuç­la ba­şa ge­len İs­tan­bul Ba­ro­su Baş­ka­nı, bi­raz süb­jek­ti­vizm, bi­raz ja­ko­be­nizm ve en çok da ide­olo­jik kör­lük­le ma­lul bir şe­kil­de san­dı­ğa hü­cum edi­yor. Avu­kat Ha­nım ise hem­cin­si­nin baş­kan­lık et­ti­ği ma­kam­dan umut­lu, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ne fi­şek ça­kı­yor. Bir de de­mok­ra­si­yi ko­ru­ma­nın yan et­ki­le­rin­den dem vur­maz mı!
Ko­ru­ma­yın efen­dim böy­le de­mok­ra­si­yi ya da her ne­yi ko­ru­ma­ya ça­lı­şı­yor­sa­nız onu! Ko­ru­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nız şe­ye vu­ru­yor­su­nuz çün­kü. La­ik­lik ise la­ik­lik, Cum­hu­ri­yet ise Cum­hu­ri­yet, Ata­türk­çü­lük ise Ata­türk­çü­lük, de­mok­ra­si ise de­mok­ra­si; eli­ni­ze al­dı­ğı­nız her kav­ra­mı de­ğer­siz­leş­ti­ri­yor, son­ra da ken­di ka­lı­bı­nı­za sok­ma­ya uğ­ra­şı­yor­su­nuz.
Ka­lıp­la muh­te­va ara­sın­da olu­şan mu­az­zam far­kı gö­rün­ce de sı­kı­şı­yor, “dar­be çı­ğırt­ka­nı” yaf­ta­sı es­ki­si ka­dar mu­te­ber ol­ma­dı­ğı için kaş göz işa­ret­le­riy­le “Or­du gö­re­ve” anış­tır­ma­sı ya­pı­yor­su­nuz.
En azın­dan “Ana­ya­sa’da de­mok­ra­si fa­lan yaz­mı­yor kar­de­şim, Ata­türk de de­mok­ra­si­ye geç­me­di; ben ne di­ye de­mok­rat ola­yım; ben Cum­hu­ri­yet­çi­yim!” düz man­tı­ğıy­la, ay­rım­cı­lı­ğın dik ala­sı­nı yap­mış ol­sa da, Hınç-al Uluç gi­bi açık olun.
Me­rak et­me­yin; hu­kuk­çu ol­ma­nız, de­mok­ra­si ta­raf­ta­rı gö­rün­me mec­bu­ri­ye­ti ver­mi­yor si­ze.
Hem böy­le dav­ran­dık­ça içi­niz­de­ki as­ker azap çe­ki­yor; ya­şı­nız al­mış ba­şı­nı gi­di­yor, ar­tık ona da bir şans ve­rin.
Çı­kın, Ali Poy­ra­zoğ­lu, Fer­han Şen­soy, Hınç-al gi­bi; “as­ke­rî cum­hu­ri­yet” fa­lan is­te­yin.
İna­nın si­zin is­tek­le­ri­niz bun­dan baş­ka hiç­bir re­jim­de ger­çek­leş­mez. Doy­mak bil­mi­yor­su­nuz çün­kü. Bu iş­tah ve he­ves­le gi­der­se­niz, ak­lı­nı­za ge­le­bi­le­cek her tür­lü re­jim, teh­li­ke­de ola­cak.
Ka­nım­ca, an­la­dı­nız siz onu…
 

Tavsiye Et
Nokta'nın virgülü olsun bu
Bu ül­ke­nin fi­kir na­mu­su­na sa­hip ga­ze­te­ci­le­rin­den Al­per Gör­müş, az za­man­da çok iş­ler ba­şar­dı ve Nok­ta der­gi­sine nok­ta koy­du. Uzun­ca bir sü­re “med­ya­da ya­pı­la­bi­le­cek en doğ­ru iş, med­ya eleş­tir­men­li­ği­dir” di­ye dü­şün­dü­ğün­den ol­sa ge­rek, bu alan­da Kür­şat Bu­min, Ra­gıp Du­ran ve Ümit Kı­vanç’la bir­lik­te yüz ağar­tı­cı iş­ler yap­tı. Haf­ta­lık Ye­ni Ak­tü­el der­gi­sinin edi­tör­lü­ğün­den -dı­şa­rı­dan ba­kan­lar için her şe­yin yo­lun­da git­ti­ği bir dö­nem­de- ken­di­si­ni bağ­la­dı­ğı etik il­ke­ler ge­re­ği is­ti­fa et­ti.
Ar­dın­dan 6 ay ön­ce Nok­ta der­gi­sini, de­yim ye­rin­dey­se, ye­ni­den di­rilt­ti Gör­müş ve ar­ka ar­ka­ya gün­dem oluş­tu­ran ka­pak­lar­la ateş gi­bi bir ga­ze­te­ci­lik yap­tı.
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi yak­laş­tık­ça mi­li­ta­rist te­men­na­la­rın ta­van yap­ma­sıy­la bir­lik­te Nok­ta’nın “söz­de de­ğil öz­de” ga­ze­te­ci­li­ği de ta­van yap­tı. Ge­nel­kur­may an­dı­cı ve Emek­li Ora­mi­ral Öz­den Ör­nek’in dar­be gün­lük­le­ri gör­mez­lik­ten ge­li­ne­me­ye­rek man­şet­le­re ve ha­ber bül­ten­le­ri­nin ilk sı­ra­sı­na yer­leş­ti. Bil­di­ği­niz gi­bi Nok­ta’nın id­di­ala­rı­nı ce­vap­la­mak ba­kı­mın­dan Bü­yü­ka­nıt’ın 12 Ni­san’da­ki ba­sın top­lan­tı­sı “dağ fa­re do­ğur­du” me­sa­be­sin­de kal­dı.
Fa­kat yan­lış ad­re­se yö­nel­miş da­va­lar, ma­li­ye bas­kın­la­rı, as­ke­rî mah­ke­me ka­rar­la­rı der­ken, Nok­ta’nın ser­ma­ye­da­rı “bu­ra­ya ka­dar” de­di.
Ta­bia­tı ge­re­ği ser­ma­ye ür­kek­tir; ona bir sö­zü­müz yok. An­cak her­kes bil­me­li­dir ki; Nok­ta’nın ka­pan­ma­sı si­ya­si ik­ti­da­rın ek­si ha­ne­si­ne ya­zı­la­cak­tır.
Ta­raf­sız bir ya­yın or­ga­nı her şey­den ön­ce hak­lı ve maz­lum ola­nın işi­ni ko­lay­laş­tı­rır. Nok­ta da bu­nu ya­pı­yor ve as­ker­leş­miş si­vil­ler­den si­ya­set me­ka­niz­ma­sı­na yö­ne­len teh­dit­ler kar­şı­sın­da pa­ra­to­ner iş­le­vi gö­rü­yor­du.
Şim­di şim­şek­ler da­ha güç­lü ça­ka­cak si­ya­se­tin üs­tü­ne.
En baş­ta si­vil ser­ma­ye, si­vil ay­dın­lar, si­vil ga­ze­te­ci­ler, si­vil halk, an­cak her­kes­ten çok si­vil ik­ti­dar, ne ya­pıp edip Nok­ta’nın koy­du­ğu son nok­ta­ya bir çen­tik at(tır)ma­lı ve bu­nu vir­gü­le çe­vir­me­li.
Ki, ya­rım elif mik­ta­rı ne­fes­le­nip yo­lu­na de­vam et­sin Nok­ta.
Böy­le­ce Ma­li­ye, İçiş­le­ri, Ada­let ba­kan­lık­la­rı­nı elin­de bu­lun­du­ran ik­ti­da­rın muk­te­dir­li­ği de test edil­miş ol­sun.
 

Tavsiye Et
Erke dönergeci nerede?
Er­ke dö­ner­ge­ci­ni dış güç­ler çal­dı mı, yok­sa ken­di ken­di­ne in­fi­lak mı et­ti? Ey Türk mil­le­ti, er­ke dö­ner­ge­ci­ni unut­ma, unut­tur­ma!

Tavsiye Et