Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2007) > Memleket Hali > Çankaya hesapları
Memleket Hali
Çankaya hesapları
Yücel Bulut
CUM­HUR­BAŞ­KAN­LI­ĞI se­çi­mi tar­tış­ma­la­rı, AKP’nin 2002 ge­nel se­çim­le­rin­den za­fer­le çı­ka­ca­ğı ve Mec­lis’in bü­yük ço­ğun­lu­ğu­na sa­hip ola­ca­ğı­nın ke­sin­leş­me­siy­le baş­la­dı. Ön­ce, olu­şa­cak ye­ni Mec­lis’in cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­cek ol­ma­sı­nın teh­li­ke­le­rin­den bah­se­dil­di ve er­ken se­çim ara­yış­la­rı gün­de­me gel­di. Fa­kat hü­kü­met er­ken se­çim se­çe­ne­ği­ne hiç sı­cak bak­ma­dı ve bu­gün­le­re ge­lin­di. Muh­te­me­len ge­le­cek ay bu za­man­lar, aday­la­rın isim­le­ri ke­sin­leş­miş ve bu­gün­ler­de ya­pı­lan tar­tış­ma­la­rın bir­ço­ğu da an­la­mı­nı yi­tir­miş ola­cak ya da bü­tü­nüy­le fark­lı mec­ra­lar­da sey­re­den tar­tış­ma­lar ya­şa­na­cak­.
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için ar­tık son düz­lü­ğe gi­ril­miş bu­lu­nu­yor. An­cak bu sü­reç, tah­min edi­len­den çok da­ha sa­kin, ses­siz ve yu­mu­şak ge­çi­yor. Gün­de­me bir ge­ri­lim­den zi­ya­de, bir ka­bul­len­miş­lik ha­kim. Re­ji­min teh­li­ke­de ol­du­ğu söy­lem­le­ri­nin gün­de­mi be­lir­le­me­si, gün geç­tik­çe yük­se­len bir ge­ri­li­min yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı, pek çok si­vil top­lum ku­ru­lu­şu­nun bir ara­ya ge­le­rek tep­ki­ler or­ta­ya koy­ma­sı ve bu tep­ki­le­rin psi­ko­lo­jik bir sa­va­şa dö­nüş­tü­rül­me­si bek­len­ti­le­riy­le uyuş­ma­yan bir du­rum bu. Cı­lız sa­yı­la­bi­le­cek se­vi­ye­de çı­kan ba­zı ses­ler ise, ka­muo­yu oluş­tu­ru­cu­la­rı ta­ra­fın­dan pek cid­di­ye alın­mı­şa ben­ze­mi­yor. Gör­mez­den gel­me­yi ve sa­de­ce du­yur­mak­la ye­tin­me­yi ter­cih edi­yor­lar. Bu du­ru­mu bel­ki de Tür­ki­ye’nin ar­tık si­ya­si bir ol­gun­lu­ğa eriş­ti­ği­nin bir gös­ter­ge­si ola­rak ka­bul et­mek ge­rek!
AKP li­de­ri ve kad­ro­la­rı, her şey­den ön­ce, cum­hur­baş­ka­nı­nı bu Mec­lis’in seç­me­si ko­nu­sun­da yap­mış ol­duk­la­rı ter­ci­hin ar­ka­sın­da, -cid­di­yet­le­ri sor­gu­la­na­bi­lir ol­mak­la bir­lik­te- dil­len­di­ril­me­ye ça­lı­şı­lan tüm tep­ki­le­re ve bas­kı­la­ra rağ­men, bu­gü­ne ka­dar ıs­rar­la ve ba­şa­rıy­la dur­du­lar.
Cum­hur­baş­ka­nı­nı mev­cut Mec­lis’in se­çe­cek ol­ma­sı -eğer ola­ğandı­şı bir mü­da­ha­le ol­maz­sa- ar­tık ke­sin­leş­miş ol­mak­la bir­lik­te, hâ­lâ kim­le­rin aday ola­ca­ğı bel­li de­ğil. Bel­liy­se de biz bil­mi­yo­ruz. Tay­yip Er­do­ğan’ın aday­lı­ğı­nı ko­yup koy­ma­ya­ca­ğı da şim­di­lik meç­hul. Baş­ba­kan bir ba­kı­ma mu­ha­le­fet­le ve is­mi et­ra­fın­da spe­kü­las­yon­lar ya­pan med­ya men­sup­la­rıy­la dal­ga­sı­nı ge­çi­yor. Mu­ha­le­fe­tin ve özel­lik­le de CHP Ge­nel Baş­ka­nı De­niz Bay­kal’ın Er­do­ğan’ı he­def alan eleş­ti­ri ve sal­dı­rı­la­rın­da kul­la­nı­lan söy­lem­ler ve ar­gü­man­lar, Baş­ba­kan’ı -eğer aday ol­ma­yı dü­şü­nü­yor­sa- aday­lık­tan çe­kil­me­si­ni sağ­la­mak­tan çok uzak.
Ço­ğu za­man ol­du­ğu gi­bi, böy­le­si­ne kri­tik ol­ma ni­te­li­ği ka­zan­dı­rı­lan se­çim/ter­cih ari­fe­le­rin­de ka­mu­oyun­da me­se­le­nin yan­lış tar­tı­şıl­dı­ğı­na şa­hit olu­yo­ruz. Me­se­le şu ya da bu ki­şi­nin cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­na gel­me­si­ni sağ­la­mak ya da en­gel­le­mek­le sı­nır­lı ola­rak ele alı­nı­yor. Bu ül­ke eğer Ah­met Nec­det Se­zer’in cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nı ya­şa­ma­yı ba­şa­ra­bil­miş­se, Er­do­ğan’lı bir dö­nem ya­şa­ma­sı­nın ne gi­bi bir sa­kın­ca­sı ola­bi­lir? Ay­nı ar­gü­ma­na fark­lı bir açı­dan da ba­ka­bi­li­riz: Se­zer’in yap­mış ol­du­ğu tür­den bir cum­hur­baş­kan­lı­ğı, Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­kan­lı­ğı yap­ma­sı için ye­ter­li bir ge­rek­çe mi­dir? De­rin­lik­ten yok­sun kı­sır çe­kiş­me ve tar­tış­ma­lar, her şey­den ön­ce, -bi­linç­li ya da bi­linç­siz bir bi­çim­de- cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın da, bu ül­ke­nin de de­ğe­ri­ni dü­şü­rü­yor.
Tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­ken bir di­ğer hu­sus da, müs­tak­bel cum­hur­baş­ka­nı­nın AKP için­den ya da dı­şın­dan, Mec­lis için­den ya da dı­şın­dan bi­ri­si ol­ma­sı ve da­ha da önem­li­si Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si­nin ne tür­den so­nuç­lar do­ğu­ra­ca­ğı­dır.
Sa­yın Er­do­ğan’ın dı­şın­da bir AKP’li­nin cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı, AKP için de, mu­ha­le­fet ke­si­mi için de ka­bul edi­le­bi­lir bir du­rum. Çün­kü her iki ke­sim de, söz ko­nu­su se­çi­mi ken­di açı­la­rın­dan bir ka­zanç ola­rak gös­te­re­bi­le­cek ge­rek­çe­le­re sa­hip ola­cak­lar. Bir ta­raf, mem­le­ke­tin da­ha da ge­ril­me­si­ni ön­le­miş ve ay­nı za­man­da da hem Mec­lis, hem de AKP için­den bi­ri­si­ni cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­na oturt­muş ol­ma­nın ba­şa­rı­sın­dan söz ede­bi­le­cek­tir. Zi­ra Sa­yın Er­do­ğan’ı cum­hur­baş­ka­nı yap­mak gi­bi bir va­at­le­ri hiç ol­ma­dı. Kar­şı ta­raf da, Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı­nı en­gel­le­dik­le­rin­den ha­re­ket­le ba­şa­rı­lı ol­duk­la­rı­nı söy­le­ye­bi­le­cek­tir. Böy­le bir du­rum­da, her iki ta­ra­fa da yö­nel­ti­le­bi­le­cek eleş­ti­ri­ler sak­lı­dır. Fa­kat bu eleş­ti­ri­le­rin, Er­do­ğan’ın ya da AKP ve Mec­lis dı­şın­dan bi­ri­nin cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si du­rum­la­rın­da yö­nel­ti­le­bi­le­cek eleş­ti­ri­ler ya­nın­da cı­lız ka­la­ca­ğı da aşi­kâr.
Öte yan­dan Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı da AKP’den baş­la­ya­rak hü­kü­met kad­ro­la­rın­da çok cid­di bir de­ği­şi­mi be­ra­be­rin­de ge­ti­re­cek­tir. Bu ha­re­ket­len­me­le­rin, iç ve dış po­li­ti­ka­lar­la il­gi­li ni­te­lik­sel bir de­ği­şi­me ne­den olup ol­ma­ya­ca­ğı ise tar­tış­ma­ya açık. Ay­rı­ca bu de­ği­şim­ler, hem Baş­ba­kan­lık’tan baş­la­ya­rak çe­şit­li ba­kan­lık­la­ra va­rın­ca­ya ka­dar ger­çek­le­şe­cek de­ği­şi­min mer­ke­zin­de yer alan ak­tör­le­re hem de önü­müz­de­ki sü­reç­te ulus­la­ra­ra­sı are­na­da or­ta­ya çı­ka­cak muh­te­mel ge­liş­me­le­re ba­ğım­lı ola­cak­tır. Bu ise cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni, hem Tür­ki­ye için hem de dün­ya si­ya­se­ti­ni yön­len­dir­me gü­cü­nü ve im­ka­nı­nı el­le­rin­de bu­lun­du­ran­lar için kri­tik bir ha­le ge­ti­ri­yor.
Sa­yın Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı se­çi­le­me­ye­ce­ği­ne yö­ne­lik ba­zı açık­la­ma­lar ol­mak­la bir­lik­te di­şe do­ku­nur bir id­di­a or­ta­lık­ta gö­zük­mü­yor. Bu du­rum, ya en­gel­le­yi­ci bir me­se­le ol­ma­dı­ğı ya da Er­do­ğan’ın se­çil­me­si­ni sağ­la­mak için gün­dem­den uzak tu­tul­du­ğu şek­lin­de yo­rum­la­na­bi­lir. Her iki du­rum­da da, Baş­ba­kan’ın önü­nün açık ol­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün.
İkin­ci bir hu­sus da Er­do­ğan’ın aday­lı­ğı­na kar­şı çı­kan çev­re­le­rin bu ‘kar­şıt­lı­ğı’nın güç­lü ve or­tak bir se­se dö­nü­şe­me­me­si. Önü­müz­de bir Tur­gut Özal ör­ne­ği var. 28 Şu­bat sü­re­cin­de­ki psi­ko­lo­jik sa­vaş or­ta­mı da he­nüz unu­tul­ma­dı. Bu­gün ise iki ör­nek­ten de çok fark­lı bir man­za­ra söz ko­nu­su. Ger­çek­ten de Baş­ba­kan’ın cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nın re­jim için teh­li­ke­li ol­du­ğu dü­şü­nü­lü­yor­sa eğer, bir uz­la­şı­nın sağ­la­na­ma­ma­sı ve et­kin bir ha­re­ke­te dö­nü­şe­me­me­si baş­lı ba­şı­na bir mu­am­ma­dır. Mu­am­ma­yı çö­ze­bi­le­cek açık­la­ma­lar ise, an­cak za­man­la doğ­ru­la­na­bi­le­ce­ği ya da yan­lış­la­na­bi­le­ce­ği için, şim­di­lik komp­lo söy­lem­le­ri ola­rak kal­ma­ya mah­kum.
Bu bağ­lam­da, ka­mu­oyun­da­ki tep­ki­le­rin ni­te­li­ği­ne ve bu tep­ki­le­rin sı­nır­lı ka­lı­şı­na/bı­ra­kı­lı­şı­na ba­kı­la­rak, cum­hur­baş­ka­nı­nın kim ola­ca­ğı ya da -kim se­çi­lir­se se­çil­sin- na­sıl bir cum­hur­baş­kan­lı­ğı ya­pa­ca­ğı ko­nu­sun­da bir uz­laş­ma­nın sağ­lan­mış ol­du­ğu söy­le­ne­bi­lir. CHP li­de­ri Bay­kal’ın dı­şın­da her­kes bir ra­hat, bir ra­hat ki sor­ma­yın git­sin! Bay­kal’ın çı­kış­la­rı­nın da, söy­lem­le­ri­ne rağ­men, re­ji­min be­ka­sı ko­nu­sun­da­ki en­di­şe­le­rin­den mi yok­sa ken­di­si­nin ve par­ti­si­nin ge­le­ce­ği­ne iliş­kin kay­gı­lar­dan mı kay­nak­lan­dı­ğı tar­tış­ma­ya açık.
Ge­le­cek dö­nem özel­lik­le böl­ge­miz için pek çok ye­ni ge­liş­me­ye ge­be. Bun­la­rın ha­zır­lık­la­rı­na uzun za­man­dır gi­ri­şil­di­ği kim­se­nin meç­hu­lü de de­ğil za­ten. Özel­lik­le de, böl­ge­de et­kin­li­ği­ni ar­tır­mak, ka­lı­cı ha­le ge­le­bil­mek için ge­le­ce­ğe dö­nük ey­lem­ler içe­ri­si­ne gi­ren ABD ve İs­ra­il’in, Rus­ya’nın ve AB ül­ke­le­ri­nin Tür­ki­ye’nin bu ter­ci­hi­ni çok ya­kın­dan ta­kip et­tik­le­ri ve mü­da­ha­le et­mek is­te­ye­cek­le­ri de her ha­lü­kar­da he­sa­ba ka­tıl­ma­sı ge­re­ken bir du­rum.
Ha­tır­la­na­ca­ğı üze­re Er­do­ğan’ın ya­sak­lı, Ab­dul­lah Gül’ün ise baş­ba­kan ol­du­ğu dö­nem­de 1 Mart Tez­ke­re­si kri­zi ya­şan­mış­tı. Sa­yın Baş­ba­kan’ın hâ­lâ ala­ka­lı ala­ka­sız yap­tı­ğı “1 Mart Tez­ke­re­si geç­sey­di iyi olur­du” tü­rün­den açık­la­ma­la­rın, ge­rek bu­gün­kü ge­liş­me­ler açı­sın­dan, ge­rek­se de ge­le­cek­te­ki ter­cih­ler açı­sın­dan ne an­la­ma gel­di­ği­nin sağ­la­ma­sı önü­müz­de­ki dö­nem­de ya­pı­la­cak­tır. Ye­ni dö­nem­de de ben­zer so­run ve gün­dem­ler­le kar­şı­la­şır­sak, Baş­ba­kan’ın yak­la­şık 4 yıl­dır -içe­ri­de ve dı­şa­rı­da- ran­tı­nı ye­di­ği bu tür­den ha­re­ket­le­re gi­riş­me­yi ter­cih et­me­ye­ce­ği­ni şim­di­den söy­le­mek ke­ha­net ol­ma­sa ge­rek­tir. Bu yön­de­ki ter­cih­le­ri­nin ül­ke için­de na­sıl bir si­ya­si or­tam do­ğu­ra­ca­ğı­nı ise şim­di­den kes­tir­mek zor.
Baş­ba­kan’ın cum­hur­baş­kan­lı­ğı kol­tu­ğu­na otur­ma­sı­nın AKP kad­ro­la­rı ta­ra­fın­dan se­vinç­le kar­şı­la­na­cak ol­ma­sı da şa­şır­tı­cı de­ğil. Çün­kü bu ve­si­ley­le par­ti için­de ol­sun, hü­kü­met ya­pı­sın­da ol­sun mev­cut kad­ro­la­rın yer­le­rin­den oy­na­ya­ca­ğı, par­ti içi ya­pı­dan hü­kü­me­tin de­ği­şik bi­rim­le­ri­ne ka­dar cid­di bir ha­re­ket­len­me­nin mey­da­na ge­le­ce­ği açık. Bu, el­bet­te, da­ha yu­ka­rı­la­rı he­def­le­yen kad­ro­lar için ye­ni fır­sat­la­rın doğ­ma­sı de­mek. Bu sü­reç­te fır­sat­la­rı ka­çır­mak is­te­me­yen­ler ile yer­le­ri­ni ko­ru­mak is­te­yen­ler ara­sın­da da bir ge­ri­lim do­ğa­cak­tır. Bu ha­re­ket­li­li­ğin ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de ida­re edi­le­me­me­si ise, par­ti­nin bü­tün­lü­ğü ve be­ka­sı açı­sın­dan cid­di ya­ra­lar açar. Tur­gut Özal’ın köş­ke çık­ma sü­re­cin­de ve çık­tık­tan son­ra ge­rek ken­di­si­nin ve ge­rek­se de ANAP’ın ya­şa­dık­la­rı, bu ko­nu­da da Er­do­ğan için ders ol­ma ni­te­li­ği ta­şı­yor. Fa­kat se­çi­me gün­ler ka­la ya­şa­nan bu sü­ku­net or­ta­mı, il­gi­li­le­rin, bu ko­nu­da da ge­rek­li der­si çı­kar­mış ol­duk­la­rı şek­lin­de yo­rum­la­na­bi­lir.
AKP ve hü­kü­met kad­ro­la­rı için­den baş­la­ya­rak ger­çek­le­şe­cek de­ği­şik­lik­le­rin, iç ve dış po­li­ti­ka­lar­da ya­ra­ta­ca­ğı et­ki göz önü­ne alın­dı­ğın­da, se­çim son­ra­sı sü­reç­te da­ha da ha­re­ket­li bir si­ya­set gün­de­mi­nin biz­le­ri bek­le­di­ği söy­le­ne­bi­lir. Do­la­yı­sıy­la da, mu­ha­le­fet için, asıl ha­zır­lık­la­rın Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı ola­rak se­çil­me­si son­ra­sı­na yö­ne­lik ola­ca­ğı dü­şü­nü­le­bi­lir. Mec­lis dı­şın­da kal­mış par­ti­ler için Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si, Mec­lis’e çok sa­yı­da par­ti­nin gir­me­si an­la­mın­da, ye­ni im­kan­lar do­ğu­ra­cak­tır. Er­do­ğan’a en faz­la tep­ki­yi gös­te­ren ki­şi­nin Bay­kal ol­ma­sı da bu an­lam­da el­bet­te ma­ni­dar. Er­do­ğan’ın cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si, Tür­ki­ye’de tar­tış­ma­la­rı ni­ha­ye­te er­dir­me­ye­cek, tam ter­si­ne, pek çok ye­ni tar­tış­ma­yı ve ge­liş­me­yi baş­la­ta­cak.
Kri­tik so­ru şu: Şim­di­lik bir sü­ku­net or­ta­mı­nın var ol­ma­sı­na rağ­men, ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı düz­lem­de önem­li so­nuç­lar do­ğu­ra­ca­ğın­dan kim­se­nin şüp­he­si ol­ma­yan bir se­çim te­sa­düf­le­re terk edil­miş mi­dir aca­ba?
Son Not: Ra­di­kal ga­ze­te­si­nin web say­fa­la­rın­da “Öz­lü Söz” baş­lı­ğı al­tın­da kü­çük fa­kat es­pri­li ve dü­şün­dü­rü­cü söz­le­re yer ve­ri­li­yor. Bir ta­ne­si­ni si­zin­le pay­laş­mak is­te­dim: Sul­tan­bey­li’de çal­dı­ğı dört ine­ği sat­mak is­ter­ken ya­ka­la­nan bir hır­sız, du­ru­mu şöy­le özet­li­yor­du: “Boş ara­zi­de inek­le­ri ot­lar­ken gö­rün­ce bi­ri­ni çal­mak is­te­dim. Bir ine­ği gö­tü­rür­ken, di­ğer­le­ri de be­ni ta­kip et­ti.”

Paylaş Tavsiye Et