Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2007) > Türkiye Siyaset > Washington’daki “yerli muhbir(ler)”
Türkiye Siyaset
Washington’daki “yerli muhbir(ler)”
Keyfo Varan
GE­ÇEN ay Sam­sun Ins­ti­tu­te’te yap­tı­ğı­mız se­nar­yo atöl­ye­si­nin bir kıs­mı­nın ba­sı­na sız­ma­sı­nın ar­dın­dan Ame­ri­ka’da ra­hat­sız­lı­ğa se­bep ol­mu­şuz. Özel­lik­le Zey­no Ba­ran’ın Key­fo Va­ran’ı sa­ğa so­la şi­ka­yet et­ti­ği­ni duy­dum. Yi­ne al­dı­ğım du­yum­la­ra gö­re, Du­pont Circ­le ci­var­la­rın­da, yaz­ma­sı ve te­laf­fu­zu zor soyisim­li So­ner Ça­ğap­tay da tar­tış­ma­la­rın içe­ri­si­ne gir­miş. Kıy­met­li okur­la­rım bu Ça­ğap­tay da ne­re­den çık­tı de­me­yin! Zat-ı âli­le­ri mü­him bi­ri­si gi­bi gö­rün­mek­te­dir. Zey­no Ba­ran’a hak­sız­lık et­ti­ği­me ka­rar ver­me­me de ken­di­si ve­si­le ol­du. Şöy­le ki Hud­son’da­ki top­lan­tı­dan ön­ce ben­zer bir ça­lış­ma yap­mış ve ya­yım­la­mış­tı. Ya­ni ya­lan­la­na­bi­le­cek bir du­rum yok or­ta­da. Adam açık açık “bu dö­nem­de PKK’lı­la­ra kar­şı ABD’nin bir ope­ras­yon yap­ma­sı­nın AKP’nin eli­ni güç­len­di­re­ce­ği­ni” bir ra­po­run­da yaz­dı. Du­run si­nir­len­me­yin, bi­li­yo­rum, ba­zı­la­rı­nız: “Kar­de­şim ‘Mic­ha­el Ru­bin’ler, Da­ni­el Pi­pes’lar, Alan Ma­kovsky’ler’ gi­bi ha­ki­ki­le­ri var­ken; ne di­ye sah­te­si­ne ta­kı­la­lım?” di­ye­cek­si­niz. Ay­nen ka­tı­lı­yo­rum. Ama bi­raz da gül­mek­ten ka­tı­lı­yo­rum. Ma­lum, bu ar­ka­daş için “sah­te Ru­bin”, “fa­son Pi­pes” ka­dar “Zey­no Ba­ran’ın mü­zek­ke­ri” di­yen­ler de var. Bu teş­bih­le­rin ne ka­da­rı doğ­ru bil­mem, ben sa­de­ce söy­len­ti­le­ri ana­liz edi­yo­rum. Ça­ğap­tay söy­len­ti­le­ri ak­ta­rın­ca “Po­licy Watch”, “Po­licy Fo­cus” olu­yor da biz söy­le­yin­ce ni­ye stra­te­jik ana­liz ol­ma­sın? En azın­dan, Ça­ğap­tay gi­bi, Al­bay­rakla­rı ka­rış­tı­rıp, Sa­dık Al­bay­rak’ı Ye­ni Şa­fak’ın sa­hi­bi zan­ne­dip, AKP üs­tü­ne ya­zı düz­mü­yo­ruz!
ABD’nin Irak’ı iş­gal et­ti­ği dö­nem­ler­de, The Na­ti­on der­gi­si “Yer­li Muh­bir” baş­lık­lı bir ya­zı ya­yım­la­mış­tı. Ya­zı, Ed­ward Sa­id’in ikin­ci sı­nıf aka­de­mis­yen de­di­ği, V.S. Na­ipa­ul’un hay­ra­nı, Cen­giz Çan­dar’ın ya­kın dos­tu Arap-Si­yo­nist Fu­at Ace­mi’yi an­la­tı­yor­du. O gün bu gün­dür, “yer­li muh­bir” bu kar­de­şi­ni­zin lü­ga­ti­ne gir­di. Was­hing­ton’da­ki bir­çok is­me bu kav­ram­sal­laş­tır­ma ile bak­ma­ya ça­lış­tım. Üfff, or­ta­lık yer­li muh­bir kay­nı­yor­du. TV’ler, üni­ver­si­te­ler, think-tank’ler, el­çi­lik­ler… Ha­yır, da­ha ön­ce­le­ri de, ya­rı-ay­dın, ya­rı-ajan tip­le­ri gör­müş­lü­ğü­müz çok­tu; ama 11 Ey­lül son­ra­sı yer­li muh­bir pi­ya­sa­sı bir açıl­dı ki sor­ma­yın. Me­ğer­se et­raf­ta­ki ‘muh­bir­ler’, ‘yer­li’ bir me­se­le­nin gün­de­me gel­me­si­ni bek­li­yor­lar­mış. Mez­kur muh­bir­le­ri­mi­zin vu­kû­fi­yet­le­ri­ne hay­ran ol­ma­mak el­de de­ğil. La­ik­lik, et­ni­si­te, eko­no­mi, nük­le­er ener­ji, do­ğal­gaz, pet­rol, ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk, sos­yo­lo­ji, te­olo­ji, an­tro­po­lo­ji ko­nu­la­rın­da ay­nı is­mi ya­zı ya­zar­ken, ra­por yu­murt­lar­ken gör­mek müm­kün. Ge­çen ay­ki Hud­son ke­pa­ze­li­ği­nin ar­dın­dan, “Was­hing­ton-Tür­ki­ye se­nar­yo yu­mur­ta­lık bo­ru hat­tı”nın kay­nak­la­rı­nın ba­şın­da Ame­ri­ka’da­ki think-tank’le­rin ol­du­ğu ar­tık her­ke­sin ma­lu­mu. İş­te bu think-tank’ler ara­sın­da ol­duk­ça Si­yo­nist ola­rak ka­bul gö­ren, da­nış­ma ku­ru­lun­da Ric­hard Per­le, Pa­ul Wol­fo­witz gi­bi isim­le­rin ol­du­ğu Was­hing­ton Ins­ti­tu­te for Ne­ar East Po­licy ge­li­yor. “Yer­li muh­bi­ri­miz” mez­kur ku­ru­lu­şun Tür­ki­ye Araş­tır­ma­la­rı Di­rek­tö­rü. Bu baş­lık al­tın­da ya­pı­lan ça­lış­ma­la­ra ba­kın­ca dış po­li­ti­ka ko­nu­su­nun üç baş­lık et­ra­fın­da iğ­diş edil­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz: İs­lam(cı­lık), La­ik­lik ve Ale­vi­lik. Bu as­lın­da Tür­ki­ye’de de aşi­na ol­du­ğu­muz bir dü­zey. Hat­ta Öz­de­mir İn­ce’nin ya­zı­la­rı­nı İn­gi­liz­ce­ye çe­vi­rir­se­niz Ça­ğap­tay’ın ya­zı­la­rı­nı oku­ma im­ka­nı bu­la­bi­lir­si­niz! Ya­ni, Was­hing­ton Ins­ti­tu­te fa­son yer­li muh­bir­le­re bu ka­dar pa­ra akı­ta­ca­ğı­na, ter­cü­me fi­ya­tı­na, ben­zer bir hiz­me­ti ha­ki­ki­sin­den ala­bi­lir.
Yer­li muh­bi­ri­mi­zin en be­lir­gin ruh ha­li İs­la­mo­fo­bi ol­sa da, ra­por­la­rın­dan asıl acı­sı­nın Tür­ki­ye’nin ABD iş­ga­li­ne or­tak ol­ma­ma­sı ve Ha­mas’ın Tür­ki­ye’yi zi­ya­ret et­me­si ol­du­ğu an­la­şı­lı­yor. Bu iki ana acı et­ra­fın­da; Tür­ki­ye, İs­lam, la­ik­lik, TSK gi­bi ko­nu­lar­da di­li ça­lış­tı­ğı, bey­ni sürç­tü­ğü ka­dar ser­vis yap­ma­ya ça­lı­şı­yor. İşi ger­çek­ten zor. Ne­o-con pi­ya­sa­da bu ka­dar muh­bir arz-faz­la­sı var­ken, bel­li bir po­zis­yo­nu, hem de fa­son ola­rak mu­ha­fa­za et­mek her ba­ba­yi­ği­din har­cı de­ğil el­bet­te.
Özel­lik­le se­çim sat­hı mai­lin­de ol­du­ğu­muz son üç ay bo­yun­ca Ça­ğap­tay’ın da Ame­ri­ka’ya ser­vis yap­mak için ba­ya­ğı ter dök­tü­ğü­nü gö­rü­yo­ruz. Ade­ta “acil-la­ik ser­vis” ta­dın­da hiz­met ve­ri­yor. Aman Al­lah’ım! Tür­ki­ye’yi bil­me­sek, son bir­kaç yıl içe­ri­sin­de ka­ra­la­dı­ğı ya­zı­la­rın­dan, mem­le­ke­tin Müs­lü­man­la­rın iş­ga­li al­tın­da inim inim in­le­yen La­ik­ler ve Ale­vi­ler­den mü­rek­kep ol­du­ğu­na ina­na­ca­ğız! Şim­di bu yer­li muh­bi­re söy­le­ye­ce­ğim iki çift la­fım var. An­la­dık acın bü­yük, tez­ke­re red­din­den do­la­yı kah­rol­muş­sun. Bu­nu da doğ­ru bir ad­re­se bağ­la­mış­sın. Hat­ta yaz­dık­la­rın için­de­ki tek doğ­ru bu. Irak iş­ga­liy­le “stra­te­jik de­rin­li­ği” iliş­ki­len­dir­miş­sin. Ame­ri­ka’dan bir ses ola­rak, iş­ve­re­nin gi­bi, Tür­ki­ye’nin stra­te­jik bir de­rin­lik ka­zan­ma­sı sen­de cid­di be­yin sürç­me­le­ri­ne se­bep ol­muş. Ama bu ka­dar kin ve nef­ret kus­ma­nı, iş­çi-iş­ve­ren denk­le­min­de açık­la­mak zor. Sen­de da­ha fark­lı bir şey var. Ade­ta AKP, İs­lam, Tür­ki­ye hak­kın­da ya­zar­ken Si­yo­nist bir me­ta­fi­zik ge­ri­lim içe­ri­si­ne gir­di­ği­ni gör­düm. Bu­nun­la da ye­tin­me­miş­sin. “Türk dış po­li­ti­ka­sı”nı yaz­dı­ğın ka­ğıt is­ra­fı bol ra­por­da 7 say­fa bo­yun­ca 7. sı­nıf Ale­vi­lik ana­liz­le­ri yap­mış­sın. Ben ko­nuy­la ala­ka­sı­nı kur­mak­ta ve ra­po­run gi­ri­şin­de tam say­fa Tür­ki­ye’de Ale­vi­le­rin ha­ri­ta­sı­nı, ek­ler kıs­mı­na da Ale­vi is­ta­tis­tik­le­ri­ni koy­ma­nı an­la­mak­ta zor­lan­dım. Ne­dir ana fik­rin se­nin? Em­re Kon­gar bi­le sen­den da­ha an­la­şı­la­bi­lir. Bak­ma böy­le yaz­dı­ğı­ma, Kon­gar’ı sol­la­mak ha­ne­ne ar­tı ola­rak ya­zı­lır bir­çok ce­nah­ta. Ama çok özet­le ana fik­rin şu: “Tür­ki­ye Müs­lü­man bir mem­le­ket ola­rak, Ba­tı yan­lı­sı po­li­ti­ka­lar iz­le­mek­ten uzak­la­şı­yor. ABD Tür­ki­ye’de kim­ler­le iş tut­sun ki bu sü­reç ter­si­ne dön­sün?” Bu mu­dur? Bu­dur! Be­nim de an­la­ma­dı­ğım yer bu­dur. Bu müt­hiş ana­liz için sa­na ne ge­rek var. Al Er­tuğ­rul Öz­kök’ü, bi­raz Cü­neyt Ül­se­ver kat, Cü­neyt Zap­su’dan az da­nış­man­lık al, Be­kir Coş­kun’un fe­ra­se­tin­den fay­da­lan, Emin Çö­la­şan’ın araş­tır­ma­cı­lı­ğın­dan, Ah­met Ha­kan’ın iki-ma­hal­le tec­rü­be­sin­den, üs­tü­ne bi­raz Cen­giz Çan­dar’la sos­la, Ser­dar Tur­gut’un Ya­hu­di sev­gi­siy­le süs­le ve ser­vis yap. Hep­si bu de­ğil mi? Ne ol­du, ne çık­tı or­ta­ya? Sa­kın Fu­at Ace­mi de­yip be­ni de te­lef et­me!
Ey Was­hing­ton’da­ki bün­ye­le­rin­de bu­har­laş­ma­ya­cak hiç­bir ka­tı­lık kal­ma­mış yer­li muh­bir­ler! Ke­ser dö­ner sap dö­ner; gün olur he­sap dö­ner. Dra­go­man­lık ya­pa­rak ha­ya­tı­nı­zı ka­zan­ma­nı­za sa­de­ce acı­yo­ruz. Dra­go­man, ya­ni ter­cü­man, İb­ra­ni­ce me­litz gi­bi Tek­vin’de, “ara­bu­lu­cu ve­ya avu­kat, hat­ta el­çi an­la­mı­na ge­li­yor.” Ay­nı ke­li­me Arap­çada ter­ju­man ve Türk­çede dra­go­man ola­rak var. Os­man­lı dra­go­ma­nı, İm­pa­ra­tor­luk’ta ti­ca­ret ya­pan ya da se­ya­hat eden Av­ru­pa­lı­lar için ara­cı ve iş bi­ti­ri­ci­ye de­nir­di. Os­man­lı­lar, ço­cuk­la­rı Os­man­lı dı­şın­da oku­yup Av­ru­pa dil­le­ri­ni öğ­ren­miş olan Ya­hu­di­le­ri ve son­ra da Hı­ris­ti­yan­la­rı bu va­zi­fe için kul­la­nır­lar­dı. Ça­ğap­tay, tıp­kı “Ba­bil’den Dra­go­man­la­ra” ki­ta­bı­nın mü­el­li­fi Ber­nard Le­wis gi­bi ken­di­si­ni ABD-Tür­ki­ye ara­sın­da­ki bir dra­go­man ola­rak gö­rü­yor ola­bi­lir. Fa­kat dra­go­man­lar ge­nel­lik­le pat­ron­la­rı­nın duy­mak is­te­dik­le­ri­nin le­hi­ne sa­hih bir ter­cü­me yap­tık­la­rı­na da­ir ya­lan ye­re ye­min eder­ler. Ve ta­kas-de­ğe­rin­den öte kıy­me­ti ol­ma­yan­lar, iş­ler kı­zış­tı­ğın­da pat­ron­la­rın ilk har­ca­dık­la­rı olur­lar.

Paylaş Tavsiye Et
Türkiye Siyaset
DİĞER YAZILAR