Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (October 2007) > Asılıyorum > Atıl kurt haydi oğlum
Asılıyorum
Atıl kurt haydi oğlum
Ali Cengiz Tuğrul
Kö­şe ya­za­rı­nın te­ki, ye­ni Cum­hur­baş­ka­nı’na
“Ho­cam, Se­zer’ler ev­le­ri­ne doğ­ru gi­di­yor­lar­dı.
Sem­ra Ha­nım’ın da ba­şı açık­tı” de­miş.
Cum­hur­baş­ka­nı
“Ba­na ne” de­miş.
Kö­şe ya­za­rı bu de­fa
“Ho­cam siz de Köş­k’e çı­kı­yor­su­nuz.
Si­zin ha­nı­mın ba­şı ka­pa­lı ama” de­miş.
Cum­hur­baş­ka­nı
“Sa­na ne” de­miş.
Kö­şe ya­za­rı
“Hiç ol­maz­sa bir per­çe­mi gö­zük­sey­di.
Bo­ne fi­lan tak­say­dı” di­ye üs­te­le­miş.
Cum­hur­baş­ka­nı
“Bo­ne ne” de­miş.
Nas­red­din Ho­ca’nın ku­lak­la­rı çın­la­sın.
Mil­let zan­ne­di­yor ki rah­met­li ko­mik bir adam­dı.
Hal­bu­ki Sn. Se­zer’den bi­le cid­di idi haz­ret.
Ver­di­ği ders­le­rin yüz­yıl­la­rı aşıp gel­me­si on­dan.
Ders ver­di­ği doğ­ru da, alan var mı der­se­niz onu bi­le­mem.
Sn. Bay­kal ve ta­ife­si­nin al­ma­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­rim an­cak.
CHP söz­cü­sü­nün se­çim so­nuç­la­rı hak­kın­da ilk açık­la­ma­sı şu me­al­dey­di;
“Alı­na­cak bir ders ol­du­ğu­nu dü­şün­mü­yo­ruz.”
Mil­yon­lar­ca oy­dan ders çı­ka­ra­ma­yan kıs­sa­dan his­se mi çı­ka­ra­cak?
Mi­sal;
Bay­kal’ın bi­ri aşa­ğı­dan Baş­ba­kan’a “Ba­na bir bak­sa­na” di­ye ba­ğır­mış.
Baş­ba­kan yu­ka­rı­dan “Ne is­ti­yor­sun, söy­le” de­miş.
“Öy­le yu­ka­rı­dan ko­nuş­mak­la ol­maz” de­miş Bay­kal.
“Ön­ce aşa­ğı in.
On­dan son­ra söy­le­ye­yim” de­miş.
Baş­ba­kan aşa­ğı in­miş.
Bay­kal “Ben de baş­ba­kan ol­mak is­ti­yo­rum” de­miş.
Baş­ba­kan “O za­man be­nim­le yu­ka­rı gel” de­miş.
Be­ra­ber yu­ka­rı çık­mış­lar.
Bak­mış­lar or­ta­sı de­lik bir san­dık.
“Aç, bak ba­ka­lım” de­miş Baş­ba­kan.
Bay­kal san­dı­ğı aç­mış.
İçin­de­ki pu­su­la­da şöy­le ya­zı­yor­muş.
“Al­lah ver­sin!”
 
FIR­KA
“Al­lah se­nin iyi­li­ği­ni ver­sin.
Öy­le de­ğil­di o fık­ra” di­yen­ler ola­cak.
Ama öy­le ol­du­ğu gi­bi an­la­tıl­sa han­gi CHP’li­nin umu­run­da olur­du ki fık­ra?
Ko­ca par­ti­nin fık­ra­lar­la uğ­ra­şa­cak ha­li mi var?
Ken­di­si fır­ka za­ten.
Cum­hur­suz Ha­re­ket Fır­ka­sı.
Sol­cu ya!
“Bir ge­nel mer­kez, bir hır­ka” fır­ka­sı.
Oya ih­ti­ya­cı yok.
Der­se ih­ti­ya­cı yok.
Cum­hu­ra ih­ti­ya­cı yok.
Ye­ni po­li­ti­ka­la­ra ih­ti­ya­cı yok.
Ye­ni Ge­nel Baş­kan’a ih­ti­ya­cı yok.
He­le Cum­hur­baş­ka­nı’na hiç ih­ti­ya­cı yok.
Yok, yok, yok.
İh­ti­ya­cı ol­say­dı “Ye kür­küm ye” kıs­sa­sın­dan his­se çı­ka­rır­dı şim­di­ye ka­dar.
Ama ko­ca fır­ka­nın bü­tün işi gü­cü ban­ka­da­ki his­se­le­ri.
Yok­sa “Gü­ze­lim kür­kü ne­den sok­muş çor­ba­nın içi­ne ho­ca aca­ba?” di­ye dü­şü­nür­ler­di.
Hem de bü­tün er­kâ­nın tam tek­mil bu­lun­du­ğu yer­de.
Ne işi var kür­kün çor­ba­nın için­de?
Sn. Onur Öy­men’in ce­va­bı­nı kes­ti­re­bi­li­yo­ruz.
Ama önem­se­mi­yo­ruz.
Sn. Bay­kal da:
“Bir ke­re is­mi ni­çin Nas­red­din?
Üs­te­lik de ne­den Ho­ca?
Sin­si pla­nın o yüz­yıl­da baş­la­dı­ğı ke­sin.
Bun­la­rın ala­yı­nı ke­sin.
Son­ra be­ni Baş­ba­kan ilan edin” di­ye­cek­tir.
Bu da ke­sin.
 
DANK ET­MEK
Dü­şü­nün;
Hay­run­ni­sa Ha­nım bir pro­to­kol ye­me­ğin­de.
Ge­len edep dı­şı zor­la­ma­la­rı ka­bul et­miş.
Bir per­çem sa­çı­nı fo­ra et­miş.
Ca­nı da sık­kın mı sık­kın.
Tam şe­re­fi­ne ka­deh kal­dı­rıl­mış­ken so­ku­yor kah­kül­le­ri­ni bar­da­ğa.
“Drink my ha­ir, drink” di­yor.
Ne­den di­yor?
“Hâ­lâ mı dank et­me­di” di­ye sor­sak “Dan kek mi de­din” di­ye so­ran ola­bi­lir.
On­lar için da­ha ya­kı­cı bir ör­nek ve­re­lim.
Sn. Se­zer’e den­si­zin bi­ri şöy­le de­se:
“Ma­dem ka­mu­sal alan­dan ay­rı­lı­yor­su­nuz.
Va­tan­da­şın ara­sı­na ka­rı­şı­yor­su­nuz.
Ha­nı­me­fen­di saç­la­rı­nın az bir kıs­mı­nı ört­me­yi dü­şün­mez­ler mi?
Tür­ba­na olan aler­ji­ni­zi bi­li­yo­ruz.
İna­nın ki çok tak­dir de edi­yo­ruz.
En çok da ben edi­yo­rum.
Öl de­yin, öle­yim.
Vur de­yin, vu­ra­yım.
Ama si­ya­si sem­bol ol­ma­yan, pek muh­te­rem an­ne­ni­zin ki gi­bi bir ba­şör­tü­sü ne­den ol­ma­sın?
Ye­me­ni ola­bi­lir, şi­le be­zi kul­la­nı­la­bi­lir.
Otan­tik do­ku­nuş­lar uy­gun ka­ça­bi­lir.
‘Atıl kurt, hay­di oğ­lum’ em­ri ve­ri­le­bi­lir.
Atıl Ku­toğ­lu he­men mey­da­na at­la­ya­bi­lir.
Ha­nı­me­fen­di Gra­ce Kelly’ye, Aud­rey Hep­burn’e, Sop­hi­a Lo­ren’e azı­cık ben­ze­ye­bi­lir.
Hat­ta Atıl Bey, Ha­nı­me­fen­di’yi iyi­ce ben­ze­te­bi­lir…
Böy­le bir uz­la­şı­nın top­lu­mu ra­hat­la­ta­ca­ğı­na bü­tün kal­bim­le ina­nı­yo­rum.
Bu tür­den bir şö­val­ye­li­ğin kal­bi­miz­de­ki müs­tes­na ye­ri­ni­zi da­ha da de­rin­leş­ti­re­ce­ği her tür­lü izah­tan va­res­te­dir.
Ma­dem­ki on­lar aç­mı­yor­lar, biz de ka­pat­mı­yo­ruz tü­rün­den rö­van­şist bir tu­tu­mun yü­ce gö­nül­lü­lü­ğü­nü­ze ya­kış­ma­ya­ca­ğı­na inan­cım son­suz.
Siz­den ve çok de­ğer­li say­gı­de­ğer Ha­nı­me­fen­di’den böy­le bir jest bek­li­yo­rum.
Si­zin için kü­çük ama in­san­lık na­mı­na bü­yük olan bu adı­mı at­ma­nı­zı di­li­yo­rum.
En de­rin say­gı­la­rı­mı su­nu­yor, hür­met­ler edi­yo­rum.”
Bu sa­tır­la­rı ya­zar­ken yü­zü­mün kı­zar­dı­ğı­nı bil­me­ni­zi is­te­rim.
Ye­rin di­bi­ne gir­dim de­sem ye­ri­dir.
Bu ar­sız tek­lif­le­ri ya­pan­la­ra bir tav­si­yem var.
Yap­tık­la­rı tek­lif­le­rin ad­res­le­ri­ni de­ğiş­ti­rip tek­rar oku­sun­lar.
Eğer yi­ne yüz­le­ri kı­zar­mı­yor­sa bil­dik­le­ri gi­bi yaz­sın­lar.
Ho­ca yüz­yıl­lar ön­ce bu pes­pa­ye­li­ğe prim ve­ril­me­sin di­ye sok­muş­tu kür­kü­nü çor­ba­ya.
Bu ah­lak­sız tek­li­fi ya­pan­la­rın yü­zü­nü kı­zart­mak için.
İn­sa­nı hi­çe sa­yan onur­suz­lu­ğa kar­şı dur­mak için.
Bu yüz­den ko­mik bir adam de­ğil­di.
Çok cid­diy­di.
“Ley­le­ği ku­şa, ku­şu ley­le­ğe çe­vir­me­yin” der­ken de cid­diy­di.
Dün­ya ka­dar ders ver­di;
“Ca­nım ley­lek mi­nik ku­şa, mi­nik kuş ley­le­ğe ben­ze­mez.”
“Ka­vuk­la ho­ca, cüp­pe ile pro­fe­sör, kürk­le adam olun­maz.”
“Bin­di­ğin dal ke­sil­mez.”
“Eşe­ğe ters bi­nil­mez.”
“Yer­li yer­siz dü­dük ça­lın­maz.”
Gö­le ma­ya ça­lar­ken de cid­diy­di.
Ba­zı­la­rı­nın “ya tu­tar­sa” kor­ku­su Ho­ca’nın cid­di­ye­ti­nin de­li­li­dir.
Al­lah ona rah­met ey­le­sin.
Onu an­la­ma­yan­la­ra akıl fi­kir ih­san et­sin.
 
JEST
Emin Çö­la­şan Hür­ri­yet’e bir jest yap­tı.
Yö­ne­tim­le uz­laş­tı.
Ga­ze­te­den uzak­laş­tı­rıl­dı.
Ay­nı jes­ti ma­lum ga­ze­te 11. Cum­hur­baş­ka­nı’ndan da is­te­miş­ti.
“Çok la­yık­sın, ya­kı­şır­sın ama jest yap­ma­lı­sın.
Gö­zü­müz­de çok bü­yük­sün.
Jest yap da­ha da bü­yü.
Adi­loş be­bem, uyu da bü­yü.”
Sn. Gül’e jest yap­tı­ra­ma­yan yö­ne­ti­ci­ler her­hal­de şöy­le dü­şün­dü­ler;
“İri med­ya­yız di­ye ge­çi­ni­yo­ruz.
Bir cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­na da­hi sö­zü­müz geç­mi­yor.
Mil­let ira­de­si­dir tut­tur­du­lar.
Bi­zim ira­de­mi­zi hi­çe sa­yı­yor­lar.
İti­ba­rı­mız iki pa­ra­lık ol­du.
Öy­ley­se ne ya­pa­lım?
Di­şi­mi­zin geç­ti­ği bi­ri­ne jest yap­tı­ra­lım.”
Bu fi­kir an­la­şı­lan tu­tul­du.
“Bak Emin
Gel bi­zim­le uz­laş.
Sü­per ga­ze­te­ci­sin.
Ton­la oku­run var.
Mi­nik ku­şun var.
Er­ke dö­ner­ge­cin var.
Onun­la ça­lı­şan uzay ara­cın bi­le var.
Ne­re­ye koy­sak ya­kı­şır­sın.
Üs­te­lik ya­kı­şık­lı­sın.
Ama bi­zim yö­net­me­lik­te uzay­lı­la­ra iliş­kin bir mad­de yok.
Ol­sa dük­kan se­nin.
O hal­de bi­ze bir jest yap­ma­lı­sın” de­nil­di.
Ar­tık el sı­kı­şıl­dı da mı yol­lar ay­rıl­dı?
Yok­sa el­ler sı­kı­lıp yum­ruk mu ya­pıl­dı?
O ka­da­rı­nı bil­mi­yo­rum.
Bil­di­ğim Sn Se­zer’in “Ga­ze­te yö­ne­ti­mi ile uz­laş­tı­ğı­nı­zı duy­dum.
Bu jes­ti­niz­den çok mü­te­es­sir ol­dum” de­di­ği.
Be­kir Bey de “Ay­nı ali­ce­nap­lık ba­na da kıs­met olur mu?” di­ye Pa­ko mi­sa­li he­ye­can­lan­dı.
Kü­rek mah­ku­mu ol­du­ğu­nu if­şa et­ti.
“Asıl­sam mı kü­rek­le­re?” di­ye sor­du.
“Yok­sa on­dan, bun­dan jest is­ten­di­ği gi­bi ben­den de mi jest is­te­ne­cek” bu­na­lı­mı­na tam gir­miş­ti ki bir el Hı­zır gi­bi ye­tiş­ti.
Hem onu hem ga­ze­te yö­ne­ti­mi­ni o dip­siz ku­yu­dan çı­kar­dı.
Bi­li­yo­ruz ki o ele te­şek­kür et­me­ye­cek­ler.
İlk fır­sat­ta tür­lü tür­lü jest­ler bek­le­ye­cek­ler.
 
Rİ­CA
Türk Dil Ku­ru­mu’ndan ve da­hi Hak­kı Dev­rim’den bir ri­cam var.
Uz­laş­ma ve jest ke­li­me­le­ri­nin ne an­la­ma gel­di­ği­ni lüt­fen açık se­çik ya­zın.
Ar­tık söz­lük­te mi ya­zar­sı­nız, kö­şe­niz­de mi de­ği­nir­si­niz siz bi­lir­si­niz.
Ama lüt­fen;
“Dü­şü­nü­yo­rum ama bu­la­mı­yo­rum” de­me­yin.
“Dü­şü­nü­yo­rum o hal­de va­rım” la­fa­zan­lık­la­rı­na gir­me­yin.
“Dü­şü­nü­yo­rum yok­sa YÖK üye­si de­ğil mi­yim” so­ru­la­rı­na yol aç­ma­yın.
“Dü­şü­nü­yo­rum o za­man jest yap­ma­mam la­zım” bil­giç­lik­le­ri gös­ter­me­yin.
Ney­se onu ya­zın.
Bil­mem be­lirt­mem ge­rek­li mi?
Bu bir ri­ca­dır.
İr­ti­ca ile ala­ka­sı yok­tur.
 
SON SÖZ
Hayrunnas ve Hayrunnisa insanlığa hizmet edendir.

Paylaş Tavsiye Et