Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2008) > Memleket Hali > Nasıl bir Türkiye?
Memleket Hali
Nasıl bir Türkiye?
Yücel Bulut
BAŞ­BA­KAN, AKP’nin cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­nın her­ke­si şa­şır­ta­cak bir isim ola­ca­ğı­nı be­lirt­miş­ti. Mil­le­te hiz­met için var ol­duk­la­rı­nı be­yan et­me­si de ken­di­si­nin aday ol­ma­ya­ca­ğı şek­lin­de yo­rum­lan­mış ve ka­mu­oyu­nu şa­şır­ta­cak is­min kim ola­ca­ğı tar­tı­şıl­ma­ya baş­lan­mış­tı. En şa­şır­tı­cı ka­ra­rın, bir ka­dı­nın aday gös­te­ril­me­si ola­ca­ğı dü­şün­ce­sin­den ha­re­ket­le, tah­min­ler özel­lik­le Ni­met Çu­buk­çu is­mi üze­rin­de yo­ğun­laş­tı. Böy­le­lik­le ay­lar ön­ce­sin­den ka­mu­oyu­na su­nu­lan Hil­mi Öz­kök, Tay­yip Er­do­ğan ve Vec­di Gö­nül gi­bi isim­le­re son gün­ler­de Ni­met Çu­buk­çu is­mi de ek­len­miş ol­du. Fa­kat her şey, Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın 24 Ni­san Sa­lı gü­nü par­ti­si­nin Mec­lis grup top­lan­tı­sın­da yap­tı­ğı açık­la­may­la be­lir­gin­leş­ti: AKP’nin ada­yı Ab­dul­lah Gül’dü.
Ka­mu­oyun­da oluş­tu­ru­lan bek­len­ti­nin ak­si­ne Baş­ba­kan Er­do­ğan aday ol­ma­dı. Yo­ğun bir al­kış tu­fa­nı ve te­za­hü­rat­lar eş­li­ğin­de, Gül’ün aday­lı­ğı­nı açık­la­yan Er­do­ğan’ın tav­rı bir­çok med­ya or­ga­nı ta­ra­fın­dan “de­mok­ra­si ve fa­zi­let gös­ter­ge­si” ola­rak de­ğer­len­di­ril­di.
AKP’nin ve Er­do­ğan’ın ver­di­ği ka­rar, bir­çok açı­dan öv­gü ala­cak ve kar­şı­la­şa­bi­le­ce­ği pek çok so­ru­nu baş­tan iza­le ede­bi­le­cek ni­te­lik­te. Her şey­den ön­ce, ada­yın uz­laş­ma­cı ve di­ya­lo­ğa açık ki­şi­li­ği, ken­di­si­ne yö­ne­le­bi­le­cek tep­ki­le­ri asgari se­vi­ye­ye in­di­re­cek­tir. Ge­rek ül­ke için­den ge­rek­se de Av­ru­pa ve ABD’den ge­len tep­ki­ler de ge­nel ola­rak olum­lu gö­rü­nü­yor.
Er­do­ğan, bu ter­cih­le, cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na aday­lı­ğı­nı koy­ma­sı ve se­çil­me­si du­ru­mun­da ge­le­cek dö­nem­de ya­şa­ya­bi­le­ce­ği dal­ga­lan­ma­lar­dan par­ti­si­ni ko­ru­muş ol­du. Da­ha da önem­li­si, böy­le­lik­le, iç ve dış po­li­tik gün­dem­ler­de ken­di­si ve par­ti­si ara­sın­da do­ğa­bi­le­cek bir ay­rış­ma­dan ve bu­na bağ­lı sı­kın­tı­lar­dan da uzak du­rul­muş ola­cak. Baş­ba­kan Er­do­ğan-Cum­hur­baş­ka­nı Gül for­mü­las­yo­nu; hem Baş­ba­kan’ı ül­ke­de ta­kip edi­le­cek iç ve dış si­ya­sal, eko­no­mik ve sos­yal po­li­ti­ka­la­rın oluş­tu­rul­ma­sın­da ve sür­dü­rül­me­sin­de be­lir­le­yi­ci kı­la­cak, hem de AKP’ye bu­gü­ne ka­dar ic­ra­at­la­rı önün­de cid­di bir en­gel ola­rak gör­dü­ğü bir ku­rum­la bir­lik­te ça­lı­şa­bil­me, en azın­dan di­ya­log ku­ra­bil­me im­ka­nı sağ­la­ya­cak­tır.
Aday ter­ci­hi ve bu ter­ci­hin su­nu­luş bi­çi­mi­nin Er­do­ğan’a seç­men gö­zün­de ka­zan­dır­dı­ğı sem­pa­ti ve ka­riz­ma ise aşi­kâr. Baş­ba­kan’ın gön­lün­den son ana ka­dar cum­hur­baş­ka­nı ol­ma is­te­ği geç­miş ola­bi­lir. Fa­kat ge­rek ken­di­si­nin ve ge­rek­se de par­ti­si­nin ya­şa­ya­ca­ğı sı­kın­tı­la­rın -mu­ha­le­fet ta­ra­fın­dan ‘kor­kak­lık’ ge­rek­çe­si ola­rak su­nu­lan hu­sus­la­rın- far­kı­na va­ra­bil­me­si ve bu ger­çek­li­ği ki­şi­sel hırs­la­rı­nın önü­ne ge­çi­re­bil­me­si baş­lı ba­şı­na tak­di­re şa­yan bir hu­sus­tur. De­va­mı­nın gel­me­si ko­şu­luy­la, Er­do­ğan’ın al­dı­ğı bu ka­ra­rın, onun li­der­li­ği­ni pe­kiş­ti­ri­ci bir et­ki ya­pa­ca­ğı mu­hak­kak. Bu açı­dan AKP’nin cum­hur­baş­kan­lı­ğı için aday be­lir­le­me­si­ni ge­nel se­çim kam­pan­ya­sı­nın baş­lan­gı­cı­na ba­şa­rıy­la dö­nüş­tür­müş ol­du­ğu gö­rü­lü­yor.
Ne­re­sin­den ba­kı­lır­sa ba­kıl­sın, in­ce bir dü­şün­ce­nin ürü­nü ola­rak ve­ri­len bu ka­rar, par­ti­nin ge­rek li­de­ri­ni ge­rek­se de ken­di­si­ni ge­le­cek­te ya­şa­ma po­tan­si­ye­li gö­rü­len pek çok sı­kın­tı­dan kur­tar­dı. Me­se­le­nin özel­lik­le bu yö­nü, cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi, ge­nel se­çim­ler ve de mem­le­ke­tin di­ğer so­run­la­rı ko­nu­sun­da en ha­zır­lık­lı çev­re­nin AKP ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor. Bu, AKP’nin at­tı­ğı her adı­mın, al­dı­ğı her ka­ra­rın, uy­gu­la­dı­ğı her po­li­ti­ka­nın doğ­ru ol­du­ğu an­la­mı­na gel­mez el­bet­te. An­cak -hiç gös­ter­mi­yor gi­bi ol­sa da- AKP’nin uzun va­de­li dü­şü­nen bir ha­re­ket ol­du­ğu­nun işa­re­ti.
 
Mu­ha­le­fe­tin “Küs­tüm Show”u
Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi sü­re­ci­nin hiç­bir nok­ta­sın­da, mu­ha­le­fe­tin ba­şa­rı­lı bir si­ya­set ge­liş­ti­re­me­di­ği, bu sü­tun­lar­da ve fark­lı yer­ler­de de­fa­lar­ca or­ta­ya kon­du. Mu­ha­le­fet par­ti­le­ri aday çı­ka­ra­ma­dık­la­rı gi­bi, iş­le­rin sağ­lık­lı yü­rü­me­si­nin de önün­de­ki en bü­yük en­ge­li oluş­tu­ru­yor­lar. Ne söy­le­dik­le­ri bel­li, ne de is­te­dik­le­ri. Mu­ha­le­fet li­der­le­ri ve tem­sil­ci­le­ri si­ya­set are­na­sı­nı “Küs­tüm Show”a çe­vir­mek­ten öte­ye gi­de­mi­yor­lar. Ye­ter­siz­lik­le­ri­ni Ana­ya­sa mad­de­le­ri­ni zor­la­mak su­re­tiy­le ka­pat­mak uğ­ra­şın­da­lar. Ac­zi­yet­le­ri­ni, as­ker ve si­vil bü­rok­ra­tik ku­rum­la­rın des­te­ği­ni sağ­la­mak­la gi­der­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Her fır­sat­ta yer­li yer­siz kul­lan­mak­tan hiç çe­kin­me­dik­le­ri “öz­gür­lük or­ta­mı”, “si­ya­sal tem­sil”, “de­mok­ra­tik tea­mül­ler”, “uz­laş­ma kül­tü­rü” gi­bi id­di­ala­rı­nı te­mel­den ya­ra­la­yı­cı tüm gi­ri­şim­le­ri­ni de­mok­ra­si­nin bir ge­re­ği ola­rak gös­ter­me yüz­süz­lü­ğün­den de hiç sa­kın­mı­yor­lar. Mar­ji­nal­di­ler, git­tik­çe da­ha da mar­ji­nal­le­şi­yor­lar. Bu, Tür­ki­ye­miz açı­sın­dan son de­re­ce önem­li -ve as­lın­da teh­li­ke­li de olan- bir ger­çe­ğe işa­ret edi­yor: Şu an için Tür­ki­ye bir hü­kü­met prob­le­mi de­ğil, bir mu­ha­le­fet prob­le­mi ya­şı­yor.
Mu­ha­le­fet, bü­tün he­sap­la­rı­nı Baş­ba­kan’ın aday­lı­ğı­nı koy­ma­sı­na en­deks­le­miş­ti. Böy­le bir se­çe­nek, mu­ha­le­fet -özel­lik­le de sağ ka­nat- par­ti­le­ri­ne hem ge­nel se­çim­le­re doğ­ru da­ha ge­niş bir ha­re­ket ala­nı sağ­la­ya­cak, hem de Er­do­ğan’ın mer­ke­ze alın­dı­ğı bir yıp­rat­ma kam­pan­ya­sı­nı sür­dür­me im­ka­nı ve­re­cek­ti. AKP’nin ka­ra­rı, mu­ha­le­fe­tin elin­den bu yön­de­ki bü­tün koz­la­rı­nı al­mış gö­zü­kü­yor şim­di­lik. El­le­rin­de ka­la ka­la bir tek Er­do­ğan’ı ‘kor­kak­lık’ ile suç­la­mak kal­dı. An­cak hal­kın/seç­me­nin gö­zün­de fa­zi­let ola­rak de­ğer­len­di­ri­len bir ka­ra­rı ‘kor­kak­lık’ ola­rak ni­te­le­me­nin ve tüm mu­ha­le­fet söy­le­mi­ni bu hu­sus üze­ri­ne in­şa et­me­nin, ge­nel se­çim­ler­de mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne ka­zanç de­ğil ka­yıp ola­rak dö­ne­ce­ğin­den kim­se­nin kuş­ku­su ol­ma­sın.
 
CHP: AKP İçin İyi ki Var­sın!
CHP, tu­tar­sız ve il­ke­siz po­li­ti­ka­la­rı­nı de­vam et­tir­di­ği­ni ve ül­ke­nin he­men hiç­bir me­se­le­sin­de söy­le­ye­ce­ği tek bir şe­yi kal­ma­dı­ğı­nı bu ve­si­ley­le bir kez da­ha is­pat­la­dı. CHP’li­ler Er­do­ğan ve AKP’nin ka­ra­rı­nı ‘kor­kak­lık’ ola­rak ni­te­le­ye­rek sö­züm ona cum­hur­baş­kan­lı­ğı ko­nu­sun­da­ki gö­rüş­le­ri­ni di­le ge­ti­ri­yor­lar. An­la­şı­lan li­der­le­ri­nin söy­lem­le­ri, ufuk­suz­lu­ğu ve po­li­ti­ka­sız­lığıy­la AKP’nin ve Er­do­ğan’ın en bü­yük şan­sı ol­ma­yı sür­dür­me­ye ka­rar­lı­lar.
 
ANAP ve DYP: “Gör Be­ni, Gö­re­yim Se­ni”
Ab­dul­lah Gül’ün cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na aday gös­te­ril­me­si son­ra­sın­da gün­de­me 367 sa­yı­sı dam­ga­sı­nı vur­ma­ya baş­la­dı. İlk tur­da, otu­ru­mu açış için Mec­lis’te 367 sa­yı­sı­na ula­şı­la­ma­ma­sı du­ru­mun­da CHP, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ne baş­vu­ra­ca­ğı­nı ilan et­ti. CHP’nin oy­la­ma­la­ra ka­tıl­ma­ya­ca­ğı­nı açık­la­ma­sı, dik­kat­le­ri ANAP, DYP, GP, HYP, SHP ve ba­ğım­sız mil­let­ve­kil­le­ri­ne yö­nelt­ti. Şu an için me­se­le bir ma­te­ma­tik prob­le­mi­ne dö­nüş­müş du­rum­da. CHP dı­şın­da­ki mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne men­sup ya­hut ba­ğım­sız mil­let­ve­kil­le­rin­den en az 14 ta­ne­si­nin Ab­dul­lah Gül’e ‘evet’ oyu ver­me­se­ler bi­le otu­rum­la­ra ka­tıl­ma­la­rı, da­ha baş­tan 367 et­ra­fın­da ko­pa­rı­lan fır­tı­na­la­rı ge­çer­siz­leş­ti­re­cek. Bu ra­kam­lar tut­tu­rul­du­ğun­da, en kö­tü ih­ti­mal­le 3. tur­da Ab­dul­lah Gül’ün cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si ke­sin gö­zü­kü­yor. Fa­kat bu arit­me­tik tab­lo, ANAP ve DYP’yi ki­lit par­ti­ler ha­li­ne ge­tir­di. On­lar da, bu or­tam­dan müm­kün olan ka­zan­cı el­de et­me­yi is­ti­yor­lar. Gö­rüş­me­le­rin gö­rü­nür yü­zün­de de­mok­ra­tik açı­lım pa­ke­ti ta­lep­le­ri var; fa­kat ka­pa­lı ka­pı­lar ar­dın­da ne­ler gö­rü­şül­dü­ğü­nü ve gö­rü­nür­de ifa­de et­tik­le­ri ko­nu­lar­da ne ka­dar sa­mi­mi ol­duk­la­rı­nı bil­me­mi­ze -en azın­dan şim­di­lik- im­kan yok. Er­kan Mum­cu’nun do­ku­nul­maz­lık­la­rın sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı­nı ve YÖK’ün dü­zen­len­me­si­ni de içe­ren de­mok­ra­tik pa­ket öne­ri­si­ne Ce­mil Çi­çek’in -AKP ve hü­kü­met adı­na- olum­lu ce­vap ver­me­si kar­şı­sın­da, ANAP se­çi­me baş­ta olum­lu yak­laş­sa da, son­ra­sın­da be­ra­ber ha­re­ket et­ti­ği DYP ile bir­lik­te al­dı­ğı or­tak ka­rar ne­ti­ce­sin­de oy­la­ma sı­ra­sın­da Mec­lis ku­ru­lu­na ka­tıl­ma­dı. CHP ise ilk otu­rum son­ra­sın­da se­çi­min dur­du­rul­ma­sı ve ip­ta­li is­te­ğiy­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’ne baş­vur­du. Or­ga­ni­ze ha­re­ket edil­di­ği her ha­lin­den bel­li olan bu “otu­ru­ma ka­tıl­ma­ma” ve “si­ya­se­ti yar­gı­ya gö­tür­me” gi­ri­şim­le­ri son­ra­sın­da or­ta­ya çı­kan kar­ga­şa or­ta­mın­da mey­da­na ge­le­bi­le­cek her türlü de­mok­ra­si-dı­şı mü­da­ha­le­nin so­rum­lu­la­rı mu­ha­le­fet par­ti­le­ri ola­rak ka­bul edi­le­cek­tir. Bu bağ­lam­da Er­kan Mum­cu ve Meh­met Ağar’ı, Me­sut Yıl­maz ve Tan­su Çil­ler’in akı­bet­le­ri­nin bek­le­di­ği­ni söy­le­mek ke­ha­net ol­maz.
 
Ce­va­bı Aran­ma­sı Ge­re­ken, “Na­sıl Bir Tür­ki­ye” So­ru­su Ol­ma­lı!
Tür­ki­ye’de ilk kez cum­hur­baş­ka­nı se­çil­mi­yor. Bu, on bi­rin­ci­si. Fa­kat bu se­çim do­la­yı­sıy­la da­ha ön­ce­ki se­çim­ler­de gö­rül­me­dik ta­vır ve söy­lem­le­re ta­nık ol­duk. Tür­ki­ye’nin si­ya­sal, top­lum­sal ve elit ya­pı­sı ne­de­niy­le hiç de şa­şır­ma­dı­ğı­mız bir du­rum bu. De­mi­rel ya da Se­zer için gün­de­me gel­me­yen pek çok ko­nu Ab­dul­lah Gül’ün aday­lı­ğı ile il­gi­li ola­rak gün­de­me gel­di, se­çi­lir­se de bu sü­re­cin de­vam ede­ce­ği muh­te­mel. Mec­lis’te­ki san­dal­ye da­ğı­lı­mı bu­gün­kü­nün tam ter­si ol­say­dı, bu­gün ya­şa­nan tar­tış­ma­la­rın hiç­bi­ri­si­nin ya­şan­ma­ya­ca­ğı­nı bil­mek de bir ke­ha­net de­ğil. Her­ke­sin ma­lu­mu tep­ki­le­rin, ih­mal edil­me­me­si ve dik­ka­te alın­ma­sı ge­rek­li ol­mak­la bir­lik­te, mar­ji­nal çev­re­ler ta­ra­fın­dan pek çok ku­ru­mu ve de­ğe­ri zor­la­ya­rak ge­liş­ti­ril­di­ği­ ve bu söy­lem­le­ri­ni de­vam et­tir­dik­le­ri sü­re­ce da­ha da mar­ji­nal­leş­mek­ten as­la kur­tu­la­ma­ya­cak­la­rı aşi­kâr. Bu çev­re­le­rin çif­te stan­dart ve yüz­süz­lük­le­ri­nin, önem­se­dik­le­ri­ni ilan et­tik­le­ri de­ğer­le­ri ve ku­rum­la­rı ze­de­le­dik­le­ri açık bir ger­çek.
Bu ger­çek­ler, önü­müz­de­ki dö­ne­min AKP ve Ab­dul­lah Gül için ye­ni ve önem­li bir im­ti­han dö­ne­mi ol­du­ğu ger­çe­ği­ni de­ğiş­tir­mi­yor. Bu dö­nem, Tür­ki­ye için de ye­ni im­kan­lar içe­ri­yor. AKP’li­le­rin söz ko­nu­su çev­re­le­rin tep­ki­le­ri­ni, çap­la­rı­nı ve söy­lem­le­ri­ni mer­ke­ze ala­rak bu im­ti­ha­nı ye­ni im­kan­la­ra dö­nüş­tü­re­bil­me­le­ri müm­kün de­ğil. Böy­le­si bir tu­tum, an­cak, mu­ha­le­fe­tin çap­sız­lı­ğı­na tes­lim ol­mak so­nu­cu­nu do­ğu­rur. Ge­le­cek­te na­sıl bir Tür­ki­ye’nin he­def­len­di­ği so­ru­su­nun ce­vap­la­rı­nın aran­dı­ğı ve ve­ril­di­ği bir dö­ne­min oluş­tu­rul­ma­sı için ça­ba gös­te­ril­me­si bu mem­le­ke­te ya­pa­cak­la­rı en bü­yük hiz­met ola­cak­tır. Bu ara­yış, ay­nı za­man­da Tür­ki­ye’nin bi­rik­miş so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­nü de be­ra­be­rin­de ge­ti­re­cek­tir.
 
Son dakika notu
27 Ni­san Cu­ma ge­ce­si TV ka­nal­la­rı “Ge­nel­kur­may Muh­tı­ra­sı” adı al­tın­da TSK’nın bir bil­di­ri­si­ni ya­yım­la­dı­lar. Ace­le­ye ge­ti­ril­di­ği ve ‘mal­ze­me’ sı­kın­tı­sı çe­kil­di­ği her ha­lin­den bel­li olan bil­di­ri­ye hü­kü­me­tin ce­va­bı da faz­la ge­cik­me­den ve as­ker­le­re “ki­me bağ­lı ol­duk­la­rı­nı” ha­tır­la­tan bir tarzda gel­di.
ANAP’ın Ana­ya­sa­’ya ay­kı­rı ola­rak mil­let­ve­kil­le­ri­ni ‘ka­pat’ma­sı­nı­n ya­rat­tı­ğı kao­tik du­ru­mun na­sıl so­nuç­la­na­ca­ğı me­rak ve en­di­şe ile bek­le­ni­yor.

Paylaş Tavsiye Et