Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2008) > Türkiye Siyaset > AK Parti kaybederse Türkiye de kaybeder
Türkiye Siyaset
AK Parti kaybederse Türkiye de kaybeder
Taha Özhan
AK PARTİ’YE ka­pat­ma da­va­sı açıl­ma­sı­nın üze­rin­den tam bir bu­çuk ay geç­ti. Baş­ba­kan’ın ba­zı çı­kış­la­rı­nı say­maz­sak, par­ti için el­le tu­tu­lur bir yol ha­ri­ta­sı hâ­lâ ufuk­ta gö­rün­mü­yor. De­rin bir ses­siz­lik ör­tü­sü bü­tün ül­ke­nin ka­de­ri­ni be­lir­le­ye­cek olan ka­pat­ma da­va­sı dep­re­mi­nin üze­ri­ne atıl­mış gi­bi. Me­saj­la­rın, eleş­ti­ri­le­rin, ka­rar al­ma sü­reç­le­ri­nin ve kav­ga­nın tek bir is­min, Tay­yip Er­do­ğan’ın üze­rin­de bi­rik­me­si ise AK Par­ti’nin et­ki ala­nı­nı da­ral­tı­yor.
22 Tem­muz se­çim za­fe­ri­nin içe­ri­sin­de­ki “367 ka­ra­rı ve muh­tı­ra”ya kar­şı du­ru­şun mar­ji­nal pa­yı, “14 Mart’a kar­şı stra­te­ji­siz­lik” ile teh­dit edi­lir ha­le gel­di. AK Par­ti’yi 22 Tem­muz’da en az 10 pu­an yu­ka­rı­ya ta­şı­yan çı­pa, mü­da­ha­le­ye kar­şı ver­di­ği hız­lı tep­ki ve aka­bin­de açık­la­dı­ğı yol ha­ri­ta­sıy­dı. Oy­sa 14 Mart’ta ay­nı tav­rı gö­re­mi­yo­ruz. 27 Ni­san’da “söy­lem­de mu­te­dil, ey­lem­de ka­rar­lı” tav­rıy­la te­vec­cü­hün ad­re­si ol­muş­tu. Şim­di ise “söy­lem­de he­ye­can­lı, ey­lem­de ka­rar­sız” bir yak­la­şım ser­gi­li­yor. Bu, as­lın­da “Yar­gı sü­re­ci­ne say­gı gös­te­re­lim” yak­la­şı­mı­nın bir baş­ka yol­la AK Par­ti’ye nü­fuz et­ti­ği­ni gös­te­ri­yor. Oy­sa “İd­di­a­na­me­ni söy­le, ka­ra­rı söy­le­ye­yim” dü­ze­yi­ne ge­ri­le­miş olan hu­kuk sis­te­mi içe­ri­sin­de, yar­gı sü­re­ci­nin so­nu­cu­nu bek­le­me­nin tek bir ve­ri­li kar­şı­lı­ğı var: Za­man kay­bı!
Ge­li­nen nok­ta­da AK Par­ti’nin önün­de as­lın­da çok da faz­la se­çe­ne­ği yok. Sa­de­ce iki te­mel yol ve ba­zı ara ham­le­ler var. Ana yol­lar bel­li; Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ve er­ken se­çim. Ara yol­lar da, sü­reç yö­ne­ti­mi ve söy­lem kur­gu­suy­la ala­ka­lı. Üçün­cü yol ise na­if bir en­te­lek­tü­el ça­ba­dan iba­ret olan “sa­vun­ma”. Eğer açı­lan da­va­nın hu­ku­ki bir me­se­le ol­du­ğu­na ik­na olun­muş­sa sa­vun­ma­nın ger­çek­li­ğin­den bah­se­di­le­bi­lir, do­la­yı­sıy­la “ma­ni­fes­to gi­bi bir sa­vun­ma” ha­zır­la­mak ma­kul bir yak­la­şım ola­bi­lir. La­kin fa­son bir id­di­ana­me­ye ma­ni­fes­to gi­bi bir sa­vun­may­la kar­şı­lık ver­me­ye ça­lış­mak, ku­zu­nun kur­da “sı­vı me­ka­ni­ği, je­olo­ji ve fi­zik de­lil­le­riy­le” su­yu bu­lan­dır­ma­dı­ğı­nı is­pat­la­ma­ya ça­lış­ma­sın­dan fark­sız bir yak­la­şım­dır. Drey­fus fan­te­zi­le­ri­ni an­dı­ran bu yak­la­şım, Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­ne kat­kı sağ­la­ya­cak bir adım da de­ğil­dir. Sa­vun­ma odak­lı stra­te­ji, çı­ka­rı­lan dev yan­gı­nı ta­şı­ma ko­va su­yuy­la sön­dür­me­ye ça­lış­mak­tan öte­ye git­me­ye­cek­tir. An­cak ak­si kon­trol­lü bir yan­gın ile ok­si­jen tü­ket­me­yi he­def­le­yen stra­te­ji ba­şa­rı­lı ola­bi­lir. Tü­ke­ne­cek olan ok­si­jen, anak­ro­nik yar­gı­dan baş­ka­sı da ol­ma­ya­cak­tır. Da­ha açık bir ifa­dey­le, kap­sam­lı bir de­mok­ra­tik­leş­me pa­ke­ti ve­ya er­ken se­çim al­ter­na­tif­le­ri­nin her iki­si­nin de ge­lip da­ya­na­ca­ğı ana ek­sen, de­rin bir yar­gı re­for­mun­dan baş­ka bir ad­res de­ğil­dir. Bu adı­mın atıl­ma­ma­sı Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­ni ge­cik­tir­mek­ten baş­ka bir ama­ca hiz­met et­me­ye­cek­tir. Bu­nun ilk ma­li­ye­ti ise AK Par­ti’nin Tür­ki­ye sos­yo­lo­ji­si­ni ya­tay ke­sen tek ya­pı ol­ma­sı­nın sor­gu­lan­ma­sı ola­cak­tır.
AK Par­ti’nin önün­de du­ran se­çe­nek­le­rin ba­şın­da Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ve­ya kap­sam­lı bir de­mok­ra­tik­leş­me pa­ke­ti gel­mek­te­dir. Bu adı­mı tek ba­şı­na ve­ya Mec­lis’te des­tek bu­la­rak ata­bi­lir. Muh­te­mel des­te­ğin ilk ad­re­si MHP’dir. MHP’nin 15 Mart’ta Dev­let Bah­çe­li adı­na yap­tı­ğı açık­la­ma­dan ba­zı bö­lüm­le­ri ha­tır­la­ya­lım: “65 ay­dır ik­ti­dar­da olan bir si­ya­si par­ti­nin ka­pa­tıl­ma­sı için da­va açıl­ma­sı, hu­ku­ki yön­le­ri bir ta­ra­fa bı­ra­kıl­sa da, çok va­him so­nuç­la­rı ola­cak bir du­rum­dur. Bü­yük bir Mec­lis ço­ğun­lu­ğu­na da­ya­na­rak ik­ti­dar olan bir si­ya­si par­ti­nin ka­pa­tıl­ma­sı için baş­la­tı­lan sü­re­cin si­ya­si so­nuç­la­rı­nın ya­pa­ca­ğı tah­ri­bat, bu­nun hu­ku­ki so­nuç­la­rın­dan çok da­ha önem­li ve ön­ce­lik­li bir ko­nu ola­rak gö­rül­me­li­dir. Böy­le bir or­tam­da Yar­gı­tay Baş­sav­cı­sı’nın bu sü­re­ci baş­la­tır­ken bu­nun si­ya­si so­nuç­la­rı­nı ve ya­pa­ca­ğı tah­ri­ba­tın ni­te­li­ği ve bo­yut­la­rı­nı çok da­ha dik­kat­li ola­rak de­ğer­len­dir­miş ol­ma­sı ge­re­kir­di.” Bu açık­la­ma­nın, AK Par­ti’nin bir gün ön­ce­sin­de ka­pat­ma da­va­sı­na ver­di­ği tep­ki­den da­ha ha­fif ol­du­ğu­nu kim­se id­di­a ede­mez. Hat­ta çok da­ha der­li top­lu ve sa­rih. O hal­de MHP’nin bu yak­la­şı­mı­nı ana tas­lak ka­bul ede­rek bir mü­za­ke­re sü­re­ci pe­kâ­lâ baş­la­tı­la­bi­lir­di. Ne ya­zık ki böy­le­si bir sü­reç da­va­nın açıl­ma­sı­nın üze­rin­den beş haf­ta geç­miş ol­ma­sı­na rağ­men baş­la­ma­dı. Ge­cik­me hem MHP’nin yak­la­şım­la­rı­nı dö­nüş­tür­me­si­ne yol aç­tı hem de AKP’nin si­ya­sal zih­ni­ni to­par­la­ma­sı­nı en­gel­le­di. Da­ha da önem­li­si, ka­pat­ma da­va­sı Tür­ki­ye’yi ya­ra­la­ya­cak, “mil­le­tin or­tak bir me­se­le­si” ol­mak­tan, sa­de­ce “AKP’nin so­ru­nu” ha­li­ne dö­nüş­me­ye baş­la­dı. AK Par­ti’nin ye­te­rin­ce id­rak ede­me­di­ği bu dö­nü­şü­mü, MHP de çok ra­hat­sız­lık duy­ma­dan sey­ret­mek­le ye­ti­ni­yor.
Er­ken se­çim ih­ti­ma­li­ne ge­lin­ce, se­çim ka­ra­rı sü­re­ci­ni ve za­man­la­ma­sı­nı AK Par­ti’nin yö­ne­te­bil­di­ği ve yö­ne­te­me­di­ği iki du­rum­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­ca­ğız. Özel­lik­le al­tın­cı ay son­ra­sın­da eko­no­mik gös­ter­ge­ler de bu ka­rar­la­rı doğ­ru­dan şe­kil­len­di­re­cek­tir. 2006’nın ikin­ci ya­rı­sı­nı rö­lan­ti­de, 2007’yi si­ya­si kriz­le ve 2008’i bir dev­let kri­ziy­le ge­çir­miş olan eko­no­mi, kü­re­sel bas­kı­la­rın da al­tın­da cid­di an­lam­da sı­kın­tı ya­şa­ma sin­yal­le­ri ver­mek­te­dir. 1999 ve 2001 ben­ze­ri bir yı­kım bek­len­ti­si ol­ma­sa da, 22 Tem­muz ön­ce­si se­çi­mi bes­le­ye­cek dü­zey­de bir eko­no­mik ra­hat­lık da ol­ma­ya­cak­tır. Son beş haf­ta­da ya­şa­nan ka­rar­sız­lı­ğın ma­li­ye­ti­ni de 2008’in ikin­ci ya­rı­sın­da his­set­me­ye baş­la­ya­ca­ğız. Do­la­yı­sıy­la geç ka­lın­mış bir er­ken se­çim çe­liş­ki­siy­le yüz yü­ze ka­lı­na­bi­lir. Böy­le­si bir se­nar­yo­da se­çim Tür­ki­ye’nin önü­nü aç­mak­tan zi­ya­de AK Par­ti’nin çı­kış pla­nı­na dö­nü­şe­bi­lir. Tıp­kı Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, AK Par­ti, ka­pa­tıl­ma da­va­sı­nı Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si ola­rak ele ala­bil­di­ği öl­çü­de ba­şa­rı­lı ola­bi­le­ce­ği­ni gör­me­li­dir. Bu al­gı­nın kı­rıl­dı­ğı her nok­ta AK Par­ti’nin ha­ne­si­ne ma­li­yet ola­rak kay­de­di­le­cek­tir.
“Dik­leş­me­den dik dur­mak” ve­ya “Tür­ki­ye ka­za­na­cak­sa, biz kay­bet­me­ye ha­zı­rız” me­ta­for­la­rı ge­re­ğin­den faz­la re­to­rik kok­mak­ta­dır. Ül­ke­nin her ta­ra­fın­da sos­yo­lo­jik an­la­ma sa­hip olan bir par­ti­nin kay­bet­me­siy­le Tür­ki­ye’nin ka­zan­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Dik dur­ma­nın yo­lu, bu­nu söy­le­me mah­kum et­mek­ten de­ğil, fii­le ge­çi­re­cek bir yol ha­ri­ta­sı­nı açık­la­mak­tan geç­mek­te­dir. AK Par­ti, ül­ke ka­de­riy­le öz­deş­leş­miş olan ge­le­ce­ği­ni da­ha da pe­kiş­tir­me­ye ça­lış­ma­lı, ka­zan­ma­sı­nı da kay­bet­me­si­ni de Tür­ki­ye’den ayır­ma­yan bir inan­ca sa­hip ol­ma­lı­dır. An­cak böy­le­si bir inanç­la “mil­li nor­mal­leş­me”nin ad­re­si ol­ma­ya de­vam ede­bi­lir. Ak­si tak­dir­de, cep­he­leş­me tu­zak­la­rı içe­ri­sin­de Tür­ki­ye’yi ya­tay ke­sen fay hat­tın­dan uzak­laş­ma, li­be­ral sığ yak­la­şım­lar eliy­le baş­ka baş­kent­ler­den Tür­ki­ye ile ko­nu­şan bir söy­le­me mah­kum ol­ma teh­li­ke­si be­li­re­cek­tir. AK Par­ti sa­de­ce ka­pa­tıl­ma­sı­nı en­gel­le­ye­rek, baş­la­tı­lan sü­re­ci hi­ta­ma er­di­re­mez. Stra­te­ji­si­ni çok da­ha ge­niş ve uzun so­luk­lu ha­zır­la­mak zo­run­da­dır. Bu ise me­se­le­yi AK Par­ti’yi de aşan, Tür­ki­ye’nin ya­rı­nı ek­se­nin­de ko­nuş­lan­dır­mak­tan geç­mek­te­dir. Böy­le bir de­ğer­len­dir­me, AK Par­ti’nin 2014’te ve­ya 2023’te na­sıl bir Tür­ki­ye ta­hay­yül et­ti­ği so­ru­la­rı­na ce­vap ve­rip ve­re­me­me­siy­le doğ­ru­dan ala­ka­lı­dır.

Paylaş Tavsiye Et