Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2008) > Memleket Hali > Mantık dışı seçimler
Memleket Hali
Mantık dışı seçimler
Yücel Bulut
TEM­MUZ ayı, adı­na ya­ra­şır şe­kil­de, AKP’ye ol­duk­ça cö­mert dav­ran­dı. Tam­muz (Du­mu­zî), Me­zo­po­tam­ya mi­to­lo­ji­sin­de “ölü­mün ve ye­ni­den di­ri­li­şin tan­rı­sı”, “bit­ki­ler tan­rı­sı”nın adı­dır. Mi­to­lo­ji­ye gö­re bu tan­rı, yı­lın al­tı ayı­nı ye­ral­tın­da, di­ğer al­tı ayı­nı da yer­yü­zün­de ge­çi­rir­miş. Ye­ral­tı­na gir­di­ğin­de güz ge­lir, yer­yü­zü­ne çık­tı­ğın­da ise ta­bi­at can­la­nır, ba­har ge­lir­miş.
Tan­rı­sal bir ada sa­hip bu ay­da geç­miş­te ne­ler ol­du­ğu­na bir ba­ka­cak olur­sak, ya­kın geç­mi­şi­miz­de ül­ke­mi­zin ka­de­ri­ni be­lir­le­yen iki önem­li olay­la kar­şı­la­şı­rız: Bi­rin­ci­si II. Meş­ru­ti­yet’in ila­nı, ikin­ci­si ise ilk ge­nel se­çim­le­rin ya­pı­lı­şı. Her iki ola­yın ger­çek­leş­ti­ği ta­rih­ler de il­ginç: Bi­rin­ci­si 23 Tem­muz (1908), ikin­ci­si ise 21 Tem­muz (1946). 22 Tem­muz se­çim­le­ri­nin, Tür­ki­ye’nin ge­le­ce­ği­ni, ön­ce­ki­le­re ben­zer bir bi­çim­de de­ğiş­ti­rip de­ğiş­tir­me­ye­ce­ği­nin ce­va­bı­nı ise ge­le­cek yıl­lar ve­re­cek.
22 Tem­muz se­çim­le­ri­nin ta­ri­hi­ne ka­rar ve­rilir­ken, ayın ve gü­nün sem­bo­lik de­ğer­le­ri­nin dik­ka­te alı­nıp alın­ma­dı­ğı­nı el­bet­te bil­mi­yo­ruz. An­cak se­çim so­nuç­la­rı­na ba­kıl­dı­ğın­da in­san ken­di­si­ne, AKP’nin Ni­san ayın­da Ab­dul­lah Gül’ü ger­çek­ten cum­hur­baş­ka­nı seç­mek is­te­yip is­te­me­di­ği­ni de sor­ma­dan ede­mi­yor. Zi­ra se­çim­le el­de et­tik­le­ri, se­çim ön­ce­sin­de sa­hip ol­duk­la­rın­dan çok da­ha faz­la avan­taj sağ­lı­yor AKP yö­ne­ti­mi­ne. AKP’li­ler­den se­çim son­ra­sın­da­ki tab­lo­yu oluş­tu­ra­cak bir se­nar­yo yaz­ma­la­rı ve yö­net­me­le­ri is­ten­sey­di, an­cak bu ka­dar ba­şa­rıy­la ya­za­bi­lir ve yö­ne­te­bi­lir­ler­di!
So­nuç­ta per­de ar­ka­sın­da ne­ler dön­dü­ğü­nü bil­mi­yo­ruz. Fa­kat or­ta­da bir ger­çek var: 22 Tem­muz’da se­çim ya­pıl­dı ve san­dık­tan, %46,6 oy ve 341 mil­let­ve­ki­li ka­zan­mış AKP bi­rin­ci par­ti ola­rak çık­tı. AKP, iki seç­men­den bi­ri­nin oyu­nu al­dı. Se­çim ge­rek ka­tı­lım ora­nı ge­rek­se de se­çi­me gi­ren par­ti­le­rin Mec­lis’te tem­sil ka­bi­li­ye­ti açı­sın­dan meş­ru­iye­ti yük­sek bir se­çim ola­rak ta­ri­he geç­ti. Mec­lis’e gi­ren di­ğer par­ti­ler­den CHP %20,8 ile 112, MHP %14,3 ile 71 ve ba­ğım­sız­lar da 26 san­dal­ye sa­hi­bi ol­du­lar. D(Y)P bek­len­di­ği gi­bi, li­de­ri­nin “Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de yap­tı­ğı­mız ha­ta­yı te­la­fi ede­me­dik” sözüyle, san­dı­ğa gö­mül­dü. Ba­ğım­sız­la­rın Mec­lis’te grup ku­ra­bi­le­cek bir ço­ğun­lu­ğa sa­hip ek­se­ri­ye­ti­nin DTP’li olu­şu ise önü­müz­de­ki dö­nem­de seç­me­ni tem­sil ka­bi­li­ye­ti yük­sek, renk­li bir Mec­lis ya­pı­sı ile kar­şı kar­şı­ya ola­ca­ğı­mı­zı gös­te­ri­yor.
Se­çim so­nuç­la­rı hem ik­ti­dar par­ti­si hem de mu­ha­le­fet par­ti­le­ri açı­sın­dan avan­taj­lar ve de­za­van­taj­lar içe­ri­yor. Bu du­rum, cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin ya­pıl­ma­ma­sı için uğ­ra­şan güç­ler için de ge­çer­li. AKP’nin, bek­len­di­ği üze­re, oy ora­nı­nın art­ma­sı­na kar­şın Mec­lis’te­ki san­dal­ye sa­yı­sı azal­dı. Ye­ni Mec­lis, üç par­ti ve -ço­ğun­lu­ğu DTP’li- ba­ğım­sız­lar­dan olu­şa­cak. Ge­rek it­ti­fak­lar­la ve ge­rek­se de ba­ğım­sız ola­rak Mec­lis’e gi­ren­le­rin ye­ni par­ti­ler oluş­tur­ma, grup kur­ma ya da it­ti­fak­tan ay­rı­la­rak se­çi­me gir­me­miş par­ti­le­ri­ni Mec­lis’te ye­ni­den tem­sil edi­lir ha­le ge­tir­me ih­ti­mal­le­ri de dü­şü­nül­dü­ğün­de avan­taj­la­rın de­za­van­ta­ja, de­za­van­taj­la­rın avan­ta­ja çev­ril­me­le­ri im­ka­nı or­ta­ya çı­kı­yor. Bu tab­lo bir yö­nüy­le cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ne ki­lit­le­nen­le­rin eli­ni güç­len­di­rir­ken, öte yan­dan da za­yıf­la­tı­yor. Fa­kat eğer Ab­dul­lah Gül’ü cum­hur­baş­ka­nı seç­me po­li­ti­ka­sın­da ka­rar­lı ve ıs­rar­lı olur­sa AKP’nin bu tab­lo­dan en faz­la ya­rar­la­na­cak par­ti ol­du­ğu açık.
Se­çi­min en önem­li so­nu­cu, as­lı­na ba­kı­lır­sa, cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için sık­lık­la dil­len­di­ri­len uz­laş­ma­nın san­dık­ta sağ­lan­mış ol­ma­sı. Hal­kı­mı­zın, se­çi­min er­ke­ne alın­ma­sı­nın ge­rek­çe­si­nin Ab­dul­lah Gül’ü cum­hur­baş­ka­nı seç­tir­me­me uğ­ra­şı ol­du­ğu­nu ga­yet iyi an­la­mış ola­rak san­dı­ğa git­ti­ği ve cum­hur­baş­kan­lı­ğı sü­re­cin­de na­sıl bir ta­vır ge­liş­tir­me­le­ri ge­rek­ti­ği­nin ipuç­la­rı­nı ik­ti­da­ra ve mu­ha­le­fe­te gös­ter­mek is­te­di­ği an­la­şı­lı­yor.
Her şey­den ön­ce, mil­let­ve­ki­li sa­yı­sı azal­sa bi­le oy­la­rın­da­ki %13’lük ar­tış ve bu yük­se­liş­te Ab­dul­lah Gül fak­tö­rü­nün oy­na­dı­ğı rol, AKP’nin Gül’ü aday gös­ter­me­ye de­vam et­me­si­ni ge­rek­li kı­lı­yor. İkin­ci­si, ANAP ve DYP’nin ya­şa­dık­la­rı, -en azın­dan- ye­ni Mec­lis’te bu­lu­na­cak sağ par­ti­le­re ve tem­sil­ci­le­ri­ne ge­nel ku­ru­la gir­me­me gi­bi bir ter­cih­te bu­lun­ma şan­sı bı­rak­mı­yor. Üçün­cü­sü, Mec­lis’in çok par­ti­li ya­pı­sı Ab­dul­lah Gül’ü is­te­me­yen ke­si­min bir blok ha­lin­de ha­re­ket et­me­si­ni zor­laş­tı­rıyor. Dör­dün­cü­sü, AKP’nin al­dı­ğı top­lam oyun, Mec­lis’e gi­ren di­ğer par­ti­le­rin -ba­ğım­sız­lar da­hil- al­dık­la­rı top­lam oy­dan da­ha faz­la ol­ma­sı da, uz­laş­ma vb. söy­lem­le­rin­de ve sü­re­cin yö­ne­ti­min­de AKP’nin işi­ni hay­li ko­lay­laş­tı­rı­yor ve ta­bii ki di­ğer­le­ri­nin işi­ni de zor­laş­tı­rı­yor.
Bu se­çi­min so­nuç­la­rın­dan bir di­ğe­ri, hal­kı­mı­zın, si­ya­set mü­hen­dis­le­ri­nin ken­di­le­ri­ni var­lık so­run­la­rı­nı oy­la­mak zo­run­da bı­rak­ma­sın­dan duy­du­ğu hoş­nut­suz­lu­ğu ve böy­le bir ter­cih du­ru­mun­da kal­dı­ğın­da han­gi ta­raf­ta yer ala­ca­ğı­nı bir kez da­ha gös­ter­miş ol­ma­sı­dır. Tür­ki­ye hal­kı; şi­şi­ril­miş mi­ting­ler­le, “eşi ba­şör­tü­lü cum­hur­baş­ka­nı is­te­mi­yo­ruz” söy­lem­le­riy­le, ge­ce­ya­rı­sı bil­di­ri­le­ri­nin ya­ra­ta­ca­ğı ted­hi­şe bel bağ­la­ya­rak kar­şı­sı­na çı­kan -ken­di­si­ni ve sa­hip ol­du­ğu de­ğer­le­ri her fır­sat­ta tah­kir eden- si­ya­si­le­re hiç­bir şe­kil­de te­vec­cüh gös­ter­me­ye­ce­ği­ni bir kez da­ha ağır bir şe­kil­de or­ta­ya koy­du. Bu yö­nüy­le 22 Tem­muz’da seç­men, Ser­best Cum­hu­ri­yet Fır­ka­sı’na, Te­rak­ki­per­ver Cum­hu­ri­yet Fır­ka­sı’na, DP, AP ve ANAP’a gös­te­ri­len te­vec­cü­hün bir ben­ze­ri­ni AKP’ye gös­ter­di. Se­çim so­nuç­la­rın­da “man­tık dı­şı” bir şey­ler ara­yan­lar, hal­kı­mı­za ve de­ğer­le­ri­ne iliş­kin eli­tist, bü­rok­ra­tik ve ay­dın­lan­ma­cı ta­vır­la­rı­nın hal­kı­mız­da hiç­bir sem­pa­ti uyan­dır­ma­dı­ğı­nın far­kın­da de­ğil­ler ve bu ka­fay­la fark et­me­le­ri de müm­kün de­ğil. Bu­nun üze­ri­ne bir de, sos­yal prob­lem­le­rin çö­zü­mü­ne iliş­kin bir prog­ram sun(a)ma­ma­la­rı ve bu prog­ra­mın uy­gu­la­na­ca­ğı­na iliş­kin bir inan­dı­rı­cı­lık, bir sa­hi­ci­lik sağ­la­ya­ma­ma­la­rı da san­dık­ta ya­şa­dık­la­rı he­zi­me­ti do­ğur­du. Bu­gün ter­si­ni söy­le­se­ler de, top­lu­mu la­ik­lik ve -hiç na­sip­len­me­dik­le­ri- de­mok­ra­si, hu­kuk dev­le­ti vs. kav­ram­la­rı et­ra­fın­da bö­len si­ya­set­le­ri ve bü­rok­ra­tik, ay­dın­lan­ma­cı ja­ko­ben ide­olo­ji­le­ri bu se­çim­le bü­tü­nüy­le if­las et­miş­tir. O ne­den­le, önü­müz­de­ki dö­nem­de bu çev­re­le­rin de söy­lem ve prog­ram dü­ze­yin­de ken­di­le­ri­ni ye­ni­le­me­le­ri ve ge­liş­tir­me­le­ri ge­re­ki­yor. Ak­si bir ta­vır hem ken­di­le­ri­ne, hem de Tür­ki­ye’ye çok şey kay­bet­ti­re­cek­tir.
AKP’nin ka­zan­dı­ğı ezi­ci se­çim za­fe­ri, hal­kı­mı­zın her fır­sat­ta si­ya­sal ha­ya­ta (de­mok­ra­si, öz­gür­lük, hu­kuk vs. ge­re­ği gi­bi mü­la­ha­za­lar­la) mü­da­ha­le eden­le­rin bu iş­ten ar­tık ke­sin­lik­levaz­geç­me­le­ri ge­rek­ti­ği­ni bir kezda­ha ha­tır­lat­ma­sı an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Türk hal­kı, bu se­çim­de “de­mok­ra­si dı­şı ve hak hu­kuk ta­nı­ma­yan çev­re­le­re”, “ira­de­me yö­ne­lik her mü­da­ha­le­niz, da­ha az oy ola­rak si­ze dö­ne­cek­tir; bi­zi mil­let ya­pan or­tak de­ğer­le­re say­gı­lı olun; bu ül­ke­ye ne tür hiz­met­ler ya­pı­la­bi­lir bi­ze onu söy­le­yin; si­zi de­ğer­le­ri­mi­ze aç­tı­ğı­nız sa­vaş­lar­la de­ğil, ül­ke­ye yap­tı­ğı­nız hiz­met­ler­le gör­mek/ha­tır­la­mak is­ti­yo­ruz” me­sa­jı­nı ver­miş­tir.
Bir ön­ce­ki se­çi­me gö­re, seç­men sa­yı­sı bir mil­yo­na ya­kın artmış. Kul­la­nı­lan oy­la­rı ve ge­çer­li ola­rak ka­bul edi­len oy­la­rı baz al­dı­ğı­mız­da ise bu ar­tış 3,5 mil­yon ci­va­rın­da ol­muş. Se­çi­mi kay­be­den­le­rin, bu ye­ni oy­la­rın (ya da da­ha ön­ce­ki se­çi­me ka­tıl­ma­mış olan seç­men­le­rin) oy­la­rın­dan da çok cü­zi öl­çü­de ya­rar­lan­dık­la­rı an­la­şı­lı­yor. Bu ya­rar­lan­ma da, an­cak, ör­ne­ğin CHP’de ol­du­ğu gi­bi bir ön­ce­ki se­çim­de al­dı­ğı oyu ko­ru­ma im­ka­nı sağ­la­mış­tır. Bu tab­lo CHP’nin hem genç­li­ğe söy­le­ye­cek bir şe­yi ol­ma­dı­ğı­nı, hem de ge­le­cek ta­sav­vu­ru bu­lun­ma­dı­ğı­nı ve umut va­at et­me­di­ği­ni gös­te­ri­yor. Ken­di­si­ni “sos­yal de­mok­rat” ola­rak ni­te­le­me­si­ne ve “sos­ya­list en­ter­nas­yo­nal” üye­si ol­ma­sı­na kar­şın, bu se­çim sü­re­cin­de ta­kın­dı­ğı ta­vır­lar ve bu söy­lem­le­ri­ne pa­ra­lel ola­rak al­dık­la­rı so­nuç­lar, CHP’nin “sos­yal”den zi­ya­de “ka­mu­cu/dev­let­çi” bir par­ti ol­du­ğu­nu da bir kez da­ha or­ta­ya çı­kar­mış du­rum­da. Se­çim so­nuç­la­rı ve­si­le­siy­le, par­ti ile­ri ge­len­le­ri­nin yap­mış ol­duk­la­rı vur­gu­lar da, bu ger­çe­ğe işa­ret edi­yor.
CHP, De­niz Bay­kal’ın li­der­li­ğin­de şim­di­ye dek gir­di­ği se­çim­ler­de sa­yı­sız he­zi­met ya­şa­dı. Al­dı­ğı oy­lar da, li­de­rin­den de­ğil par­ti­nin adın­dan, geç­mi­şin­den ve tem­sil et­ti­ği de­ğer­ler­den kay­nak­la­nı­yor. Bu se­çim­de, üs­te­lik DSP ile it­ti­fak yap­ma­sı­na kar­şın, bir ön­ce­ki se­çim­de al­dı­ğı oy ora­nı­nı an­cak ya­ka­la­ya­bil­di. Du­rum böy­le iken, de­fa­lar­ca se­çim mağ­lu­bi­ye­ti ya­şa(t)mış bir li­der -li­der­lik kol­tu­ğun­da kal­ma­sı­na izin ve­ril­mek su­re­tiy­le- sü­rek­li ödül­len­di­ri­li­yor­sa, bu Bay­kal’ın ya­şat­tık­la­rı­nın ba­şa­rı­sız­lık ola­rak gö­rül­me­di­ği, tam ter­si­ne, ken­di­si­ne ve­ri­len -her kim ta­ra­fın­dan ve­ri­li­yor­sa ar­tık- gö­re­vi en iyi şe­kil­de ye­ri­ne ge­tir­di­ği an­la­mı­na ge­lir.
Bir ön­ce­ki se­çim­de ba­ra­jın al­tın­da ka­lan MHP, bu kez üçün­cü par­ti ola­rak Mec­lis’e gir­di. MHP’nin Mec­lis’e gir­me­si, -se­çim sü­re­cin­de gör­dü­ğü­müz üze­re- pek çok­la­rı­nın is­te­di­ği bir du­rum­du. Ge­rek AKP’nin mil­let­ve­ki­li sa­yı­sı­nın dü­şü­rül­me­si ve ge­rek­se de önü­müz­de­ki dö­nem­de Kürt me­se­le­si­nin tır­ma­na­ca­ğı ön­gö­rü­sü MHP’li bir Mec­lis bek­len­ti­le­ri­ni ar­tır­dı. Kon­jonk­tür de MHP’nin, Mec­lis’e gir­me­si için eks­tra bir gay­ret sarf et­me­si­ni, rek­lam kam­pan­ya­sı­na gir­me­si­ni ge­rek­siz kıl­dı. Do­ğu böl­ge­miz­den ge­len şe­hit­le­ri­mi­zin ce­na­ze­le­ri, DTP’li­le­rin açık­la­ma­la­rı vs. MHP için do­ğal bir pro­pa­gan­da an­la­mı­na ge­li­yor­du. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­de dı­şa­rı­da ol­ma­sı­na kar­şın ta­kın­dı­ğı ta­vır­lar ve AKP kar­şı­tı söy­lem­le­ri ta­ba­nın­da bel­li bir ra­hat­sız­lık ya­rat­sa da, olu­şan kon­jonk­tür ve sis­te­min des­te­ği MHP’nin ba­ra­jı aş­ma­sı­nı ol­duk­ça ko­lay­laş­tır­dı.
MHP ile bir­lik­te DTP’li­le­rin de tem­sil edi­li­yor olu­şu önü­müz­de­ki dö­nem­de Mec­lis’in hay­li renk­li ve zen­gin bir pro­fi­le sa­hip ola­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor. Umu­lur ki, iki ucun bir ara­da bu­lun­du­ğu bir Mec­lis’te di­ya­log ve uz­la­şı or­ta­mı olu­şur ve Tür­ki­ye’nin kan da­va­sı­na dö­nüş­müş bir me­se­le­si­ne bir hal yo­lu bu­lu­nur.
Önü­müz­de­ki dö­nem­de AKP’nin işi hay­li zor ola­cak. Zi­ra hal­kın gös­ter­miş ol­du­ğu te­vec­cü­hün kar­şı­lı­ğı­nı hem hiz­met, hem de du­ruş ola­rak ver­mek zo­run­da. AKP’nin hal­kın oy­la­rıy­la bu­gün yer­leş­miş ol­du­ğu ko­num, “Tür­ki­ye’nin Par­ti­si” ol­ma ma­ka­mı­dır. O ne­den­le, çok ge­niş bir çev­re­ye hi­tap et­me­si ge­re­ki­yor. Ki­mi za­man çı­kar­la­rı bir­bi­riy­le ça­tı­şan çev­re­le­re ay­nı an­da hi­tap et­mek zo­run­da ka­la­cak. Se­çim sü­re­ci gös­ter­di ki, bu işi AKP -ek­lek­tik bir tarz­da ol­sa da- ba­şa­rıy­la ya­pı­yor. Bu sü­re­ci, zor­la­na­cak ol­sa da de­vam et­tir­me­si ge­re­ki­yor.
AKP’nin bu dö­nem­de­ki en er­ken sı­na­vı cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi. Türk hal­kı, bu ko­nu­da­ki tav­rı­nı ve gör­mek is­te­di­ği res­mi san­dık­ta gös­ter­di. AKP’nin önün­de­ki ye­ga­ne se­çe­nek, Ab­dul­lah Gül’ü ye­ni­den cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na aday gös­ter­me­si ve seç­tir­me­si­dir. Mec­lis’te tem­sil edi­le­cek di­ğer par­ti­le­rin bu se­çim­de na­sıl bir ta­vır ser­gi­le­ye­cek­le­ri­ne iliş­kin açık­la­ma­la­rı da, en kö­tü ih­ti­mal­le, üçün­cü tur­da AKP’nin ada­yı kim olur­sa ol­sun se­çi­le­ce­ği­ni gös­te­ri­yor. Bu nok­ta­dan son­ra AKP’nin ku­rum­sal mu­ta­ba­katara­yış­la­rı­na gir­me­si -bu çev­re­le­rin, ken­di is­te­dik­le­ri ya­pıl­ma­dı­ğı müd­det­çe, ya­pı­lan işi bir uz­laş­ma ola­rak gör­me­ye­cek­le­ri or­ta­da ol­du­ğu­na gö­re- bey­hu­de bir uğ­raş­tır. (Fa­kat gö­rün­tü­yü kur­tar­mak için bu tur­lar ya­pı­la­cak­tır el­bet­te.) He­le he­le bu uz­la­şı­nın sağ­la­na­ma­dı­ğı ba­ha­ne­siy­le, han­gi ge­rek­çe ve han­gi tür pa­zar­la­ma tak­ti­ği ta­kip edi­lir­se edil­sin, Ab­dul­lah Gül aday­lık­tan çe­ki­lir ya da çek­ti­ri­lir­se AKP’ye gös­te­ri­len te­vec­cü­hün ilk fır­sat­ta ge­ri alı­na­ca­ğı da açık­tır. Şu ana ka­dar AKP’nin ta­kip et­ti­ği si­ya­set ve kul­lan­dı­ğı söy­lem­ler, bu ger­çe­ğin far­kın­da ol­duk­la­rı­nı gös­te­ri­yor.
AKP’nin sis­te­min mer­ke­zi­ne iyi­ce yer­leş­miş ol­ma­sı, sta­tü­ko­cu­lar açı­sın­dan yo­lun so­nu­na ge­lin­di­ği şek­lin­de an­la­şı­la­bi­lir. Ar­tık bu va­kit­ten son­ra, mer­ke­zin de­ğer­le­ri­ni AKP’nin tem­sil et­ti­ği sim­ge­le­rin ve de­ğer­le­rin oluş­tu­ra­ca­ğı bek­len­me­li. Bu ise Tür­ki­ye’de ye­ni bir dö­ne­min baş­la­ya­ca­ğı an­la­mı­na ge­li­yor. Önü­müz­de­ki dö­nem­de, as­ke­ri­ye­nin ko­nu­mun­dan bü­rok­ra­tik dü­şün­ce­nin ege­men­li­ği­ne va­rın­ca­ya dek pek çok cid­di ve pra­tik de­ği­şi­min ger­çek­leş­me­si muh­te­mel. Bu de­ği­şim cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın yet­ki­le­ri­nin za­yıf­la­tıl­ma­sın­dan baş­kan­lık sis­te­mi­ne, üni­ver­si­te sis­te­min­den hak­lar ve öz­gür­lük­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si­ne va­rın­ca­ya ka­dar ge­niş bir alan­da kar­şı­mı­za çı­ka­bi­lir.

Paylaş Tavsiye Et