Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2008) > Toplum > Temsil ve tanınma sarmalında Frankfurt Kitap Fuarı
Toplum
Temsil ve tanınma sarmalında Frankfurt Kitap Fuarı
Nazife Şişman
FRANK­FURT Ki­tap Fua­rı’nın 60. yı­lın­da Tür­ki­ye onur ko­nu­ğuy­du. Fu­ar­da sa­de­ce eko­no­mik bir ak­ti­vi­te ola­rak yer al­ma­mız de­ğil, bü­tün kül­tü­rü­müz­le ken­di­mi­zi ta­nıt­ma­mız bek­le­ni­yor­du. Bu se­bep­le “ta­nıt­ma” ve “tem­sil” me­se­le­si­nin, bir fu­ar­dan bek­le­nen eko­no­mik et­kin­li­ğin öte­sin­de bir öne­me sa­hip ol­du­ğu­nu gör­dük tüm sü­reç bo­yun­ca. Av­ru­pa­lı­la­rın bi­zi na­sıl ta­nı­dı­ğı, bi­zim ken­di­mi­zi “doğ­ru” ta­nıt­mak için ye­ter­li ça­ba gös­te­rip gös­ter­me­di­ği­miz ana tar­tış­ma ko­nu­la­rı­mız­dı. Bir de bu fu­ar, ki­tap gi­bi eko­no­mi ile kül­tü­rün ke­siş­me nok­ta­sın­da­ki bir “ürün”ün ser­gi ala­nı ol­du­ğu için, dün­ya­da­ki ik­ti­dar iliş­ki­le­ri­nin sa­de­ce eko­no­mi üze­rin­den de­ğil, kül­tür üze­rin­den de ifa­de edi­li­şi­ne sah­ne ol­du.
As­lın­da fu­ar­lar ve tem­sil iliş­ki­si­nin ta­ri­hi, 19. yüz­yı­la ka­dar ge­ri gi­der. Özel­lik­le 19. yüz­yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­dan iti­ba­ren Pa­ris, Lon­dra ve Şi­ka­go’da dü­zen­le­nen fu­ar ve ser­gi­ler­le il­gi­li ya­pı­lan son dö­nem­ler­de­ki ça­lış­ma­lar, bu fu­ar­la­rın dö­ne­min güç iliş­ki­le­ri­ni na­sıl yan­sıt­tı­ğı­nı or­ta­ya ko­yu­yor. Zey­nep Çe­lik, Şark’ın Ser­gi­le­ni­şi ad­lı ki­ta­bın­da, dün­ya­nın bel­li bir mer­kez -Ba­tı Av­ru­pa- et­ra­fın­da ör­güt­le­ni­şi­nin fu­ar­la­rın mi­ma­rî ya­pı­sın­da na­sıl ken­di­si­ni iz­har et­ti­ği­ni ay­rın­tı­sıy­la ele alır. Bu ser­gi­ler, Ba­tı­lı in­sa­nın iler­le­miş ol­du­ğu­nu gös­ter­mek üze­re “dün­ya­nın ge­ri ka­la­nı”nın eg­zo­tik bir çe­şit­li­lik ola­rak su­nul­du­ğu me­kan­lar­dı. Ga­yat­ri Spi­vak’tan ödünç ala­rak ifa­de ede­cek olur­sak, “dün­ya­nın dün­ya­laş­tı­rıl­dı­ğı” bir sü­reç iş­li­yor­du bu ser­gi­ler­de.
Mer­kez­de tek­no­lo­ji ha­ri­ka­sı çe­lik­ler­le be­ze­li -me­se­la- İn­gil­te­re pav­yo­nu yer alır­ken; Mı­sır, dö­ne­min sö­mür­ge­ci söy­le­mi­ni meş­ru­laş­tı­ran or­yan­ta­list ba­kış açı­sı­nı yan­sı­ta­cak bi­çim­de, ca­mi şek­lin­de­ki stand­la­rın için­de gö­bek dans­la­rı­nın ya­pıl­dı­ğı toz­lu, ça­mur­lu bir “Ka­hi­re So­ka­ğı”ndan iba­ret­ti.
30 kü­sur yıl Dev­let-i Âli­ye’yi ida­re eden II. Ab­dül­ha­mid, bu hi­ye­rar­şik ya­pı­nın ve imaj sa­va­şı­nın far­kın­day­dı. Bu yüz­den Dü­vel-i Mu­az­za­ma ara­sın­da sa­yı­la­bil­mek ve bu say­gın­lı­ğı ko­ru­ya­bil­mek için dün­ya fu­ar­la­rın­da tem­sil edil­me­yi önem­se­miş ve bu fu­ar­la­ra ka­tı­lım es­na­sın­da da özel­lik­le Ba­tı’nın or­yan­ta­list Do­ğu al­gı­sı­nın dı­şın­da imaj­lar oluş­tur­ma­ya özen gös­ter­miş­ti. Ab­dül­ha­mid’in o dö­nem­de Os­man­lı ima­jıy­la il­gi­li en te­mel kay­gı­la­rın­dan bi­ri “eg­zo­tik­leş­ti­ril­me” idi. Bu ne­den­le 1893’te bir İn­gi­liz şir­ke­ti­nin dü­zen­le­mek is­te­di­ği “Bir Bo­ğaz Key­fi Pa­no­ra­ma­sı” ad­lı ser­gi­de, ba­zı çin­ge­ne ve Ya­hu­di ka­dın­la­rın, sö­züm ona Şark aha­li­si ör­ne­ği di­ye ser­gi­len­me­si­ne ki­şi­sel ola­rak kar­şı çık­mış ve bu­nu en­gel­le­miş­ti.
Kül­tür Ba­kan­lı­ğı’nın Frank­furt Ki­tap Fua­rı’nda “Tür­ki­ye’nin bü­tün renk­le­ri” vur­gu­su­na rağ­men ol­duk­ça renk­siz bir stant ha­zır­la­ma­sı­nı da ben bu eg­zo­tik­leş­tir­me kay­gı­sı­nın aşı­rı bir ifa­de­si ola­rak de­ğer­len­di­ri­yo­rum. Hâ­lâ Ba­tı kar­şı­sın­da uy­gar pro­fil çiz­me ça­ba­sı için­de­yiz. Bu ne­den­le, me­se­la AB’ye gir­mek için ve­ri­len mü­ca­de­le, bi­zim için sa­de­ce eko­no­mik ve si­ya­si bir iş­bir­li­ği­nin öte­sin­de, “uy­gar” mil­let­ler­den sa­yı­lıp sa­yıl­ma­ma­nın öl­çü­sü ha­li­ne ge­le­bi­li­yor.
Av­ru­pa’nın bi­zi yan­lış ta­nı­dı­ğı ve ken­di­mi­zi doğ­ru ta­nı­tır­sak bu hi­ye­rar­şik ya­pı­yı kı­ra­bi­le­ce­ği­miz dü­şün­ce­si o gün de var­dı; bu­gün de de­vam edi­yor. Me­se­la 1893 Şi­ka­go ser­gi­si­ne da­vet edi­len ve pa­ra­nın ar­ka yü­zü­ne res­mi ba­sı­la­cak Türk bü­yük­le­ri ara­sın­da yer al­dı­ğı için son gün­ler­de hak­kın­da tar­tış­ma çı­kan Fat­ma Ali­ye Ha­nım da ken­di­mi­zi yan­lış ta­nıt­tı­ğı­mız­dan ya­kı­nır. Ama onun ka­le­min­de bu, ya­kın­ma­dan öte­ye gi­der ve Nis­van-ı İs­lam ad­lı ki­ta­bın­da İs­lam ta­ri­hin­de öne çık­mış ka­dın­la­rı da ka­le­me ala­rak “İs­lam ve ka­dın” et­ra­fın­da oluş­tu­ru­lan or­yan­ta­list yar­gı­la­rı aş­ma­ya ça­lı­şır.
Or­han Pa­muk, açı­lış ko­nuş­ma­sın­da Av­ru­pa­lı­la­rın bi­zi yan­lış ta­nı­dı­ğı şek­lin­de­ki şi­ka­ye­tin, kim­li­ği­mi­zin bir par­ça­sı ha­li­ne gel­di­ği­ne işa­ret eder­ken hak­lıy­dı. Ama ko­nuş­ma­sı­nı bas­kı­dan şi­ka­yet eden ve ül­ke­si­ne rağ­men va­r o­lan ya­zar ima­jıy­la ta­mam­la­ya­rak, tam da ulus­la­ra­ra­sı fu­ar­lar­da­ki “öz­gür dün­ya/dün­ya­nın ge­ri ka­la­nı” şek­lin­de­ki hi­ye­rar­şik ya­pı­yı pe­kiş­ti­ren bir vur­gu yap­tı­ğı­nın far­kın­da mıy­dı bil­mi­yo­rum.
Fu­ar­da Tür­ki­ye’nin ken­di kül­tü­rü­nü ta­nıt­ma­sı is­te­ni­yor­du ama bu ta­nı­tım­da kim­lik­çi bir ya­pı­nın hâ­kim ol­ma­sı da bek­le­ni­yor­du. Bi­lin­di­ği gi­bi kim­lik si­ya­se­ti­nin or­ta­ya çı­kı­şıy­la bir­lik­te ar­tık kül­tür­ler ken­di­le­ri­ni (mil­li, di­nî ya da et­nik) kim­lik­ler üze­rin­den ifa­de eder ol­du­lar. Kül­tür ve kim­lik bir­bi­ri­nin mü­te­ra­di­fi gi­bi kul­la­nı­lı­yor ulus­la­ra­ra­sı alan­da. Bu ne­den­le de kül­tü­rel ürün­ler kim­lik­çi bir yak­la­şım­dan oku­nu­yor. Me­se­la ya­zı­lan bir ese­rin ede­bî ve fik­rî de­ğe­rin­den, in­san­lı­ğa ve me­de­ni­ye­te or­tak kat­kı­sın­dan zi­ya­de onu ki­min yaz­dı­ğı, han­gi kim­lik­le yaz­dı­ğı önem ka­za­nı­yor.
Ya­ni kül­tü­rün kim­lik si­ya­se­ti­ne hap­se­dil­di­ği bir va­sat söz ko­nu­su. Kül­tü­rün bu kim­lik­ler üze­rin­den tem­sil edi­li­şi, özel­lik­le bi­zim gi­bi bu hi­ye­rar­şik fu­ar dü­zen­le­me­sin­de “fark­lı-kül­tü­rel-renk­li” gi­bi et­nik-kül­tü­rel bir ze­mi­ne hap­se­dil­me­ye ça­lı­şı­lan top­lum­lar için da­ha da bü­yük önem ar­ze­di­yor. Çün­kü bu, ev­ren­sel/kül­tü­rel ay­rı­mı­nı pe­kiş­ti­re­rek bi­zi her da­im “kül­tü­rel” ala­na hap­se­den bir iş­lev gö­rü­yor. Eg­zo­tik­leş­ti­ril­me prob­le­mi­ni bir şe­kil­de aş­tı­ğı­mız söy­le­ne­bi­lir. Ama bu kim­lik­çi yak­la­şım, hem ulus­la­ra­ra­sı alan­da hem de ül­ke için­de ede­bi­ya­tın ve kül­tü­rün önün­de­ki en bü­yük en­gel ola­rak du­ru­yor.
Fu­ar­da et­kin bir ka­tı­lım ser­gi­le­yen İs­tan­bul Ti­ca­ret Oda­sı (İTO), stan­dı­nı İs­tan­bul’u sim­ge­le­yen ca­mi si­lü­et­li bir fi­gür­le çev­re­le­miş­ti. İran stan­dın­da Ha­fız’ın kab­ri­nin bü­yük boy res­mi­nin ası­lı ol­du­ğu­nu gö­rün­ce, Kül­tür Ba­kan­lı­ğı stand­la­rın­da­ki renk­siz­lik ve kim­lik­siz­li­ği da­ha yo­ğun his­set­miş ve İs­tan­bul gi­bi mer­ke­zî bir sem­bo­lün İTO stand­la­rın­da yer al­ma­sı­nı, çok isa­bet­li bir ter­cih ola­rak de­ğer­len­dir­miş­tim. Bu ka­naa­tim, baş­ka stand­lar­da­ki kül­tü­rel sem­bo­lizm ör­nek­le­ri­ni gör­dük­çe da­ha da pe­kiş­ti. Fa­kat son dö­nem­ler­de Av­ru­pa’da ca­mi in­şa­sı ile il­gi­li tar­tış­ma­lar ne­de­niy­le bu gö­rün­tü­nün Av­ru­pa­lı­la­rı ra­hat­sız ede­bi­le­ce­ği ve “aşı­rı-Müs­lü­man” kim­li­ğe bir işa­ret ola­bi­le­ce­ği en­di­şe­si­nin di­le ge­ti­ril­me­si, na­sıl bı­çak sır­tı bir “tem­sil” so­ru­nuy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­mı­zı da gös­te­ri­yor.
100 yıl ön­ce dün­ya fu­ar­la­rı, Se­lim De­rin­gil’in ifa­de­siy­le “her tür­den ik­ti­dar iliş­ki­le­ri­nin ifa­de edil­di­ği bir di­zi de­va­sa ayin ola­rak” gö­rü­le­bi­li­yor­du. Bu­gün de gü­zel­lik ya­rış­ma­la­rı, mü­zik ve si­ne­ma gi­bi dün­ya ça­pın­da­ki fes­ti­val ve ya­rış­ma­lar, spor mü­sa­ba­ka­la­rı ve fu­ar­lar her tür­den ik­ti­dar iliş­ki­le­ri­nin ifa­de edil­di­ği ve ade­ta “me­de­ni­yet ayin­le­ri”nin ya­pıl­dı­ğı ma­bet­ler ola­rak ka­bul edi­le­bi­lir. İş­te bu ne­den­le, BM Gü­ven­lik Kon­se­yi ge­çi­ci üye­li­ği­ne se­çil­miş ol­ma­mız gi­bi re­el bir ka­za­nı­ma tah­vil edi­le­bi­le­cek hu­sus­la­rın ha­ri­cin­de bi­le has­sa­si­yet gös­ter­me­miz, hep ken­di­mi­zi ta­nıt­ma ve ik­ti­dar iliş­ki­le­ri­nin ser­gi­len­di­ği bu de­va­sa ayin­de “hak et­ti­ği­miz” ye­ri al­ma ça­ba­sı ola­rak gö­rül­me­li­dir. Bu se­bep­le bü­tün ya­zar­la­rı ve kül­tü­rel bi­ri­ki­miy­le Frank­furt’tay­dı Tür­ki­ye. Ama kim­lik­çi yak­la­şı­mı aşıp da­ha öz­gü­ven­li ola­bil­me­miz için sa­de­ce na­sıl gö­rün­dü­ğü­müz de­ğil, ne ol­du­ğu­muz ve dün­ya­yı na­sıl gör­dü­ğü­müz so­ru­su­na da kim­lik­çi yar­gı­la­rı aşan, me­de­ni­yet de­rin­li­ği­ne sa­hip, ama kü­re­sel po­li­ti­ka­la­rı da dik­ka­te alan ce­vap­lar üret­me ça­ba­sı için­de ol­ma­lı­yız.

Paylaş Tavsiye Et