Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2009) > Toplum > Matbaadan blog’a: Bilginin demokratikleşmesi
Toplum
Matbaadan blog’a: Bilginin demokratikleşmesi
Nazife Şişman
TE­LE­VİZ­YON­DA 1989’dan be­ri ya­yın­la­nan The Simp­sons ad­lı ani­mas­yon di­zi­de­ki ka­rak­ter­ler­den Bart, ba­ba­sı­na bir şey so­rar. Ama onun ver­di­ği ce­va­ba da “Wi­ki­pe­di­a’da tam ak­si ya­zı­yor” di­ye iti­raz eder. Ba­ba­sı Ho­mer ise şöy­le ya­tış­tı­rır oğ­lu­nun iti­ra­zı­nı: “Wi­ki­pe­di­a’yı me­rak et­me ev­lat. Eve git­ti­ği­miz­de de­ğiş­ti­ri­riz.”
Bu di­ya­log, in­ter­net ça­ğın­da bil­gi­nin edi­nil­me­si ve üre­til­me­sin­de vu­ku bu­lan de­ği­şi­mi ele ve­ren çar­pı­cı bir ör­nek. Av­ru­pa ve Ame­ri­ka’da 1990’lar­dan iti­ba­ren, Tür­ki­ye’de ise da­ha zi­ya­de 2000’ler­den son­ra in­san­lar ki­şi­sel web say­fa­la­rın­da ya­zı­lar ya­yın­la­ma­ya, blog­lar aç­ma­ya, mev­cut tar­tış­ma grup­la­rı­na “entry”ler gir­me­ye, ya­ni bir şe­kil­de “ken­di­le­ri­ni ya­yın­la­ma­ya” baş­la­dı­lar. Bu bi­rey­sel ça­ba­lar­la olu­şan içe­rik­ler ve rey­ting­ler, bir tür ko­lek­tif oto­ri­te­ye dö­nüş­tü. Ek­şi söz­lük ve Vi­ki­pe­di bun­lar­dan en çok bi­li­nen­le­ri. Bu­nun so­nu­cun­da bil­gi­nin kit­le­sel da­ğı­tı­mın­da, pro­fes­yo­nel­le­rin ve uz­man­la­rın zo­run­lu un­sur­lar ol­ma­dı­ğı bir va­sat oluş­tu.
Bu va­sat­ta her­han­gi bir kim­se is­te­di­ği her­han­gi bir say­fa­yı de­ğiş­tir­me hak­kı­na sa­hip. Me­se­la hiç fi­zik der­si al­ma­mış bi­ri ile No­bel ödül­lü bir fi­zik­çi, Vi­ki­pe­di’de­ki fi­zik baş­lı­ğı­nın içe­ri­ği­ni de­ğiş­tir­me hu­su­sun­da eşit oran­da hak sa­hi­bi. Çün­kü bu ya­yın­lar­da vur­gu­la­nan, yet­kin­lik­ten zi­ya­de hak­lar.
Bu gi­ri­şim­ler, bil­gi­nin he­ge­mo­nik bir güç ola­rak kul­la­nıl­ma­sı­na kar­şı mar­ji­nal grup­la­rın, “ses­siz yı­ğın­la­rın”, sı­ra­dan in­san­la­rın eşit­lik ta­le­bi ola­rak sa­vu­nu­lu­yor. Bun­da bel­li bir hak­lı­lık pa­yı gö­rü­le­bi­lir. Çün­kü bil­gi­nin “epis­te­mik şid­det” ola­rak kul­la­nıl­ma­sı, “epis­te­mik eşit­lik” şek­lin­de­ki kar­şı çı­kış­la­rı da do­ğal ola­rak bes­ler. Ama epis­te­mik eşit­lik, sa­de­ce he­ge­mon­ya­yı kır­mak­la kal­ma­dı, uz­man­lık-eh­li­yet gi­bi ko­num­la­rı an­lam­sız­laş­tı­ra­rak ne­yin ger­çek bil­gi ol­du­ğu ile il­gi­li so­ru­yu or­ta­dan kal­dır­dı ve bil­gi­nin gü­ve­nir­li­ği­ni muh­te­va­nın rey­tin­gi­ne bağ­la­dı. Bu­nun için de kar­şı­mız­da “ka­muo­yu or­ta­la­ma­sı” de­ni­le­bi­le­cek bir en­for­mas­yon yı­ğı­nı oluş­tu.
Ta­rih­sel bir kar­şı­laş­tır­ma yap­tı­ğı­mız­da de­ği­şi­min ne ka­dar kök­lü ol­du­ğu­nu da­ha açık gör­mek müm­kün. Or­ta­çağ’da Av­ru­pa­lı­la­ra an­cak Ki­li­se ara­cı­lı­ğıy­la bil­gi­ye ula­şa­bi­le­cek­le­ri söy­le­ni­yor­du. Um­ber­to Eco’nun ay­nı ad­lı ro­ma­nın­dan uyar­la­nan Gü­lün Adı fil­min­de, ra­hip­le­rin ve ma­nas­tır­la­rın bil­gi te­ke­li­ni el­le­rin­de tut­ma si­ya­se­ti­ni na­sıl ölü­mü­ne sa­vun­duk­la­rı­nı, si­ne­ma­nın güç­lü an­la­tı­mı ara­cı­lı­ğıy­la gör­me im­ka­nı bul­muş­tuk. Ama mat­baa­nın ica­dıy­la bir­lik­te bu te­kel kı­rıl­dı ve bil­gi de­mok­ra­tik­leş­ti. Re­form da bu ka­nal­la iv­me ka­zan­dı ve her­kes İn­cil’ini ken­di ana­di­lin­de oku­ya­bil­me­ye baş­la­dı. Ro­ma’nın si­ya­si ha­ki­mi­ye­ti ile bir­lik­te ki­li­se­nin bi­liş­sel ha­ki­mi­ye­ti de güç kay­bet­ti.
Bil­gi se­kü­ler­leş­ti, ama mo­dern dev­let­ler elin­de ik­ti­dar ara­cı ol­ma­ya de­vam et­ti. Ar­tık dev­le­tin san­sü­rün­den ge­çe­bi­len bil­gi te­da­vül­dey­di. 19. ve 20. yüz­yıl­lar­da li­be­ra­liz­min yük­se­li­şi ise du­ru­mu bi­raz öz­gür­leş­tir­se de bil­gi­ye ulaş­mak, bir grup seç­kin uz­man do­la­yı­mın­dan ger­çek­leş­me­ye de­vam et­ti. Bu ara­da ka­pi­ta­list eko­no­mi­nin her şe­yi alı­nıp sa­tı­la­cak bir nes­ne­ye in­dir­ge­me sü­re­cin­den bil­gi­yi ulaş­tı­ran araç­lar da et­ki­len­di. Te­lif hak­la­rı, fi­kir ürün­le­ri gi­bi hu­ku­ki dü­zen­le­me­ler, bil­gi­yi ka­pi­ta­list sis­te­min alı­nıp sa­tı­lan me­ta­la­rı ara­sı­na kat­tı. Ya­ni bil­gi­nin ta­şı­yı­cı­sı ra­hip­ler de­ğil­di ar­tık; üni­ver­si­te­ler, ay­dın­lar, uz­man­lar ve mat­ba­alar­da ba­sı­lan ki­tap­lar­dı.
İs­lam me­de­ni­ye­tin­de ise bil­gi­nin ulaş­tı­rıl­ma­sın­da in­san (âlim/arif) her za­man mer­ke­zî­li­ği­ni ko­ru­muş­tur. Ki­tap, Kur’an’ın ko­nu­mu­na nis­pet edil­di­ği için tar­tı­şıl­maz bir ye­re sa­hip ol­ma­sı­na rağ­men hiç­bir za­man mü­der­ri­sin ye­ri­ni al­ma­mış­tır. Ni­te­kim Müs­lü­man­lar Kur’an’ı da “yü­rü­yen Kur’an” di­ye tav­sif edi­len Hz. Pey­gam­ber’in reh­ber­li­ğin­de öğ­ren­miş­ler­dir. Ki­tap­lar ken­di­lik­le­rin­den ko­nuş­ma­dık­la­rı, on­la­rı ko­nuş­tur­mak üze­re bir yet­ke ge­rek­ti­ği için İs­lam me­de­ni­ye­tin­de mü­der­ri­sin üs­tün­lü­ğü ka­bul edi­le­gel­miş­tir. İmam Ga­za­li’nin ki­tap­la­rı­nı kay­bet­me­sin­den son­ra ye­ni­den il­me baş­la­ma­sı ile il­gi­li men­kı­be de ki­ta­bın ilim ve hik­me­ti ta­şı­ya­ma­ya­ca­ğı­nı vur­gu­lar. Ta­sav­vu­fi bil­gi­de ise mür­şi­din ye­ri­ne bir ki­ta­bın geç­me­si ih­ti­mal dâ­hi­lin­de bi­le de­ğil­dir. Çün­kü ma­ne­vi bil­gi bir sır­dır, an­cak gö­nül­den gö­nü­le yol bu­la­bi­lir, ku­ru harf­le­rin göv­de­si­ne yük­le­ne­mez.
Bu ne­den­le Or­ta­çağ’ın Müs­lü­man âlim­le­ri, tek meş­ru bil­gi­nin ica­zet ve­ril­miş bil­gi ve ica­zet ve­ril­miş tek bil­gi­nin de sil­si­le­ye da­ya­lı ol­du­ğu­na ka­rar ver­miş­ler­dir. Fa­kat bu sis­tem, ruh­ban sı­nı­fı ol­ma­dı­ğı için, hiç­bir za­man Ki­li­se’de­ki gi­bi bir te­kel­leş­me­ye yol aç­ma­mış­tır. Eh­li­yet ve ica­zet, uz­man­lı­ğı be­lir­le­yen ana un­sur­lar ol­muş; avam ve ha­vas ay­rı­mı da be­şe­rî özel­lik­ler­den zi­ya­de bu un­sur­la­ra da­yan­dı­rıl­mış­tır. Di­ğer ta­raf­tan hal­kın tec­rü­bi bil­gi­si “örf” kav­ra­mıy­la fı­kıh­ta ken­di­si­ne yer bul­muş; “sağ­du­yu”, “ko­ca­ka­rı ima­nı” gi­bi kav­ram­laş­tır­ma­lar da bil­gi­nin de­ru­ni ve sez­gi­sel bo­yu­tu­nun göz ar­dı edil­me­me­si­ni sağ­la­mış­tır . Bu ne­den­le bil­gi­nin de­mok­ra­tik­leş­me­si me­se­le­sin­de İs­lam dün­ya­sı­nı Av­ru­pa’dan fark­lı­laş­tı­ran hu­sus­lar dik­ka­te alın­ma­lı­dır.
Ama bel­li bir nok­ta­dan iti­ba­ren bil­gi­nin se­kü­ler­leş­me­si ve ma­lu­ma­ta ev­ril­me sü­re­ci, tüm dün­ya için or­tak bir tec­rü­be­ye dö­nüş­tü. İn­ter­ne­tin yük­se­li­şi ve blog­lar, vi­ki­pe­di,
yo­utu­be gi­bi ka­tı­lım­cı web’in or­ta­ya çı­kı­şı, bil­gi­nin üre­ti­mi ve da­ğı­tı­mı­na ta­ma­men fark­lı bo­yut­lar ka­zan­dır­dı. Bu web si­te­le­rin­de­ki ka­tı­lım­cı­lar, bil­gi ve fi­kir­le­ri­ni pay­laş­ma­ya, web içe­ri­ği­ni, ürün­le­ri, me­kan­la­rı ve in­san­la­rı oy­la­ma­ya da­vet edi­li­yor­lar. Ka­tı­lım­da eşit­lik vur­gu­la­nır­ken as­lın­da bil­gi­nin ger­çek­lik­le ir­ti­ba­tı me­se­le­si rey­ting sis­tem­le­ri­ne ve “ka­muo­yu or­ta­la­ma”sı­na ha­va­le edil­miş, eh­li­yet ve ica­zet­se ta­ma­men göz ar­dı edil­miş olu­yor.
Web’de sa­de­ce bil­gi­ler de­po­lan­mı­yor, ay­nı za­man­da bir­ta­kım rey­ting ve tık­lan­ma sis­tem­le­ri üze­rin­den de­re­ce­len­dir­me­ler ya­pı­lı­yor. Me­se­la “Si­zin ara­dı­ğı­nız ki­tap­la il­gi­le­nen­ler şun­lar­la da il­gi­len­di” şek­lin­de­ki bil­gi­len­dir­me not­la­rı, en­for­mas­yon çö­lün­de kay­bol­ma­ma­nız için si­ze link de­ğe­ri üze­rin­den bir yol gös­ter­me id­dia­sı ta­şı­yor. As­lın­da bun­lar in­san­la­rı ve oy­la­nan te­ma­la­rı bir­bi­ri­ne bağ­la­yan, grup­lan­dı­ran, de­ğer­len­di­ren araç­lar. De­ğer­len­dir­me böy­le öl­çüt­ler üze­rin­den ol­du­ğu­na gö­re, web’de iti­mat edi­le­bi­lir bil­gi­nin öl­çü­sü bu mu? Ya da baş­ka kri­ter­ler dev­re­ye gi­re­cek mi? Bu he­nüz ce­vap­lan­dı­rıl­ma­mış bir so­ru.
Şu an­da özel­lik­le genç­ler, in­ter­ne­tin de­mok­ra­tik bir bil­gi kay­na­ğı olu­şun­dan is­ti­fa­de et­me­nin sar­hoş­lu­ğu­nu ya­şı­yor­lar. Bin­ler­ce in­san yaz­dık­la­rı­nı­zı oku­ya­bil­sin di­ye ders ki­ta­bı yaz­ma­nı­za ya da çok sa­tan bir ga­ze­te­de kö­şe ya­za­rı ol­ma­nı­za ge­rek yok ar­tık. Ken­di­ni­ze bir web say­fa­sı ya da blog say­fa­sı ha­zır­la­yın, ye­ti­yor. Hiç­bir yet­ki­li­nin ol­ma­ma­sı ce­ha­le­ti­ni­zin, bil­gi akı­şı­nın ser­best ol­ma­sı ve her­ke­sin ya­zı­lan­la­ra ula­şa­bil­me­si ise kim ol­du­ğu­nuz, ehil olup ol­ma­dı­ğı­nız so­ru­su­nun üs­tü­nü ör­te­bi­li­yor.
Pe­ki, in­ter­net­te­ki bil­gi, ki­ta­bın/öğ­ret­me­nin ye­ri­ni, rey­ting­ler so­nu­cu or­ta­ya çı­kan “or­ta­la­ma fi­kir” de hal­kın sağ­du­yu­su­nun ye­ri­ni tu­ta­bi­lir mi? Sa­de­ce tek­nik dü­zey­de ce­vap­la­ya­ma­ya­ca­ğı­mız bu so­ru bi­zi, ha­ki­kat/ger­çek­lik, bil­gi/en­for­mas­yon, va­sat/or­ta­la­ma, eh­li­yet/eşit­lik kar­şıt­lık­la­rın­da ele alı­na­bi­le­cek fel­se­fi ve va­ro­luş­sal de­rin­li­ğe sa­hip me­se­le­le­rin ku­ca­ğı­na bı­ra­kı­yor.

Paylaş Tavsiye Et