Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2009) > Türkiye Ekonomi > Seçimler bitti, ekonomiye yeni bir Anlayış© gerek
Türkiye Ekonomi
Seçimler bitti, ekonomiye yeni bir Anlayış© gerek
Candan Karlıtekin
AĞIR bir kri­zi mü­te­aki­ben ya­pı­lan 2002 se­çim­le­rin­den son­ra ya­şa­nan eko­no­mik ge­liş­me­le­re hep bir­lik­te ta­nık ol­duk. AK Par­ti’ye sem­pa­ti duy­ma­yan­la­ra gö­re, gö­re­ve ge­lir gel­mez de­va­sa dış si­ya­si prob­lem­ler­le yüz­leş­mek zo­run­da ka­lan hü­kü­me­tin kü­re­sel fi­nan­sal ser­ma­ye­nin meb­zul mik­tar­da ol­du­ğu bir dö­nem­de Der­viş’in baş­lat­tı­ğı yol­dan ay­rıl­ma­ma­sı ve eko­no­mik alan­da ide­olo­jik cep­he aç­ma­ma­sı ya­şa­nan ‘olum­lu’ ge­liş­me­le­rin kay­na­ğı­nı oluş­tu­ru­yor. Söy­lem o ki AK Par­ti ol­ma­say­dı da, bu olum­lu eko­no­mik ge­liş­me­ler her­han­gi bir si­ya­si eki­bin esa­sen iz­le­mek zo­run­da bı­ra­kaca­ğı al­ter­na­tif­siz bu sü­re­cin do­ğal so­nu­cu ola­rak ya­ka­la­ya­bi­le­ce­ği tür­den­di.
AK Par­ti 2002’de ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de, 1990’la­rın kriz­le so­nuç­la­nan kı­sır dön­gü eko­no­mi­sin­den çı­kış için, ya­pı­sal de­ği­şim ve dö­nü­şü­me ze­min teş­kil ede­cek şe­kil­de ye­ni po­li­ti­ka­la­rın ta­sar­lan­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Bu bağ­lam­da 2003 ba­şın­da sor­sa­lar­dı be­nim hü­kü­me­te öne­rim, ön­ce­lik­le mev­cut borç sto­ku­nu ye­ni­den ya­pı­lan­dır­mak, uzun va­de­ye ceb­ri ola­rak yay­mak, ne ya­pı­la­cak­sa bun­dan son­ra (kon­so­li­das­yo­nu ve­ri ala­rak) ta­sar­la­yıp ic­ra et­mek şek­lin­de olur­du. Dün­ya fi­nans sis­te­mi­nin Tür­ki­ye’yi kon­so­li­das­yon yap­tı­ğı için ce­za­lan­dır­ma­sı ih­ti­ma­li el­bet mev­cut­tu. Ben­ce, bu risk alın­ma­lı idi; çün­kü ge­rek borç­la­rın in­ka­rı de­ğil, uzun va­de­ye ma­kul fa­iz­ler­le ceb­ren ya­yıl­ma­sı ne­de­niy­le, ge­rek­se Tür­ki­ye’nin ika­me edi­le­mez (po­tan­si­yel) gü­cü aş­kı­na ve di­sip­lin­den ta­viz ve­ril­me­den iz­le­ne­cek ik­ti­sat po­li­ti­ka­la­rıy­la bu teh­li­ke kı­sa va­de­li kız­gın­lı­ğın son­ra­sın­da ucuz at­la­tı­la­bi­lir­di. Hü­kü­met kon­so­li­das­yon se­çe­ne­ği­ne hiç ya­naş­ma­dan yo­lu­na de­vam et­ti. Ta­bii bu se­çe­ne­ğin ter­cih edil­me­me­si­nin ül­ke­ye ka­ça mal ol­du­ğu baş­lı ba­şı­na çet­re­fil­li bir ko­nu.
So­nuç­ta mil­let­çe yet­ki­len­di­ri­len hü­kü­met ta­ra­fın­dan bir si­ya­si ter­cih ya­pıl­mış­tır. Dün­ya­da iti­bar­lı bir yer edin­mek için mev­cut dü­ze­ni iş­le­ten­le­rin adab-ı mu­aşe­re­ti­ne ay­nen uyup, ris­ki az ve kes­ti­ri­le­bi­lir bir ül­ke ol­mak, bu sa­ye­de de mev­cut kay­na­ğın mi­nik bir cü­züy­le ta­sar­ruf açı­ğı­mı­zı ka­pa­tıp iş­si­ze iş sağ­la­mak ta­bii ki bir se­çe­nek­tir. Bu­gün de Tür­ki­ye, fi­nans me­se­le­si­ni na­sıl çö­ze­ce­ği­ne da­ir ter­cih­le­rin ara­sın­da sı­kış­mış­tır. Ye­ni dö­nem­de fi­nans­man me­se­le­si­ne na­sıl yak­laş­ma­mız ge­rek­ti­ği­ne iliş­kin tes­pit­le­ri te­mel­len­dir­mek için dün­ya­yı gel­di­ği nok­ta iti­ba­rıy­la oku­ma­ya ça­lış­mak­ta ya­rar var­dır. Şu­ra­sı açık­tır ki dün­ya, “ku­rum­sal­laş­mış şir­ket ka­pi­ta­liz­mi”ne her bir met­re­ka­re­si­ni mün­hal kıl­ma sü­re­ci­ne gir­miş­tir. İn­gi­liz­ce cor­po­ra­te ca­pi­ta­lism ola­rak ta­bir edi­len bu ol­gu, in­san­la­rın (şim­di­lik) ika­met­gah ola­rak kul­lan­dık­la­rı ev­ler ve zi­rai mül­ki­yet dı­şın­da ka­lan tüm var­lık­la­rının şir­ket bi­lan­ço­la­rı­nın ak­ti­fin­de yer al­dı­ğı bir du­ru­mu ifa­de edi­yor. Yö­ne­tim­le­ri ile his­se­dar­la­rı ara­sın­da­ki bağ za­yıf­la­mış ya da hiç kal­ma­mış, men­kul kıy­met pi­ya­sa­la­rın­da his­se­le­ri alı­nıp sa­tı­lan, ya­ni halk tür­kü­le­ri gi­bi ano­nim­leş­miş, sa­hi­bi be­lir­siz­leş­me­ye yüz tut­muş gö­rü­nen bu ku­rum­sal şir­ket­ler, eko­no­mi­de de­ğer üre­ten tüm var­lık­la­rın men­kul kıy­met­leş­ti­ril­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır­lar. Bu şir­ket­le­ri iş­let­mek­ten zi­ya­de bun­la­rın var­lık­la­rı­nı alıp sat­mak esas iş ha­li­ne dö­nüş­müş­tür.
Bu nok­ta­ya be­lir­li bir ta­ri­hî tec­rü­be ile ge­lin­miş­tir. Hyman Minsky’nin “Fi­nans ve İs­tik­rar: Ka­pi­ta­liz­min Hu­dut­la­rı” ma­ka­le­sin­de yap­tı­ğı ve be­nim çok ye­rin­de bul­du­ğum tes­pit­le­ri ak­ta­ra­rak ya­zı­ya de­vam edi­yo­rum. 1930’lar­da çö­ken “bı­ra­kın yap­sın­lar, el­le­me­yin geç­sin­ler” eko­no­mi­si, ka­pi­ta­liz­min tam is­tih­da­mı ar­dı­şık dö­nem­ler iti­ba­rıy­la tut­tu­ra­ma­ma so­ru­nu ol­du­ğu­nu gün yü­zü­ne çı­kar­dı. Ka­pi­ta­liz­min bir di­ğer yu­mu­şak kar­nı­nın ise fi­nan­sal sis­tem ol­du­ğu an­la­şıl­dı. Ka­mu har­ca­ma­la­rı yo­luy­la dev­le­tin eko­no­mi­de­ki dah­li bü­yü­tü­lür­ken, ulus­la­ra­ra­sı öde­me­ler sis­te­mi­nin Bret­ton Wo­ods ile ye­ni­den dü­zen­len­me­si pa­ra po­li­ti­ka­la­rı yo­luy­la hü­kü­met­le­re ek bir mü­da­ha­le im­ka­nı ver­di. Fi­nan­sal sis­tem ye­ni­den dü­zen­le­nir­ken hal­ka açık şir­ket­ler­de say­dam­laş­ma yo­lun­da cid­di adım­lar atıl­dı. Fir­ma­lar ve ha­ne­halk­la­rı bu ye­ni sis­te­me, öz kay­nak kul­la­nı­mı­nı kı­sıp ih­ti­yaç­la­rı­nı da­ha faz­la borç­lan­ma yön­te­miy­le gi­der­me dav­ra­nı­şı­nı edi­ne­rek he­men in­ti­bak et­ti­ler. Bu­nun so­nu­cu ufak te­sir­ler kar­şı­sın­da da za­man za­man kı­rıl­gan­lık gös­ter­me eği­li­min­de­ki bir fi­nan­sal ya­pı or­ta­ya çık­tı.
Ka­pi­ta­liz­min ye­ni var­yan­tı­nın sı­kın­tı­ya düş­me­si 70’li yıl­la­rı bul­du. Hü­kü­met­le­rin eko­no­mi­ye mü­da­hil ol­du­ğu bu yıl­lar­da ku­rum­sal iş ale­mi­nin (cor­po­ra­ti­ons) kâr­la­rı­nı ge­rek­ti­ğin­de ka­mu alım­la­rıy­la ida­me et­tir­me­siy­le uzun eko­no­mik kriz çev­rim­le­ri­nin kı­sal­tıl­ma­sı ve re­fa­hın ta­ba­na ya­yıl­ma­sı müm­kün ol­muş­tu. Ucuz pet­rol fi­ya­tı ve Bret­ton Wo­ods sis­te­miy­le des­tek­le­nen bu sü­reç des­tek ayak­la­rı­nın çü­rü­me­si ile tam bir aç­ma­za sü­rük­len­di. “Sos­yal dev­let, şef­kat­li ka­pi­ta­lizm” rü­ya­sı so­na er­me­ye yüz tu­ta­rak Rea­gan-Thatc­her li­der­li­ğin­de “bı­ra­kın yap­sın­lar, el­le­me­yin geç­sin­ler” ka­pi­ta­liz­mi­ne ye­ni bir fır­sat ya­ra­tıl­dı.
Ba­tı’da ka­mu ge­lir­le­ri sis­te­mi­ne ço­mak so­kul­du, as­ke­rî har­ca­ma ve tü­ke­tim har­ca­ma­sı­na gi­den ve açık büt­çe fi­nans­ma­nıy­la bi­re­bir ör­tü­şen bir eko­no­mik ya­pı hort­la­tı­la­rak ge­niş kit­le­le­rin re­el üc­ret­le­ri eri­me sü­re­ci­ne itil­di. Büt­çe açı­ğı fi­nans­ma­nıy­la fi­nan­sal hiz­met sek­tö­rü­nün fü­ze gi­bi fır­la­tıl­ma­sı ve ge­ti­ri­si fa­izi­ni öde­mek­ten aciz sah­te pro­je fi­nans­ma­nı tek­nik­le­riy­le şe­hir­le­rin bi­na­lar­la dol­du­rul­ma­sı ve fir­ma­la­rın yük­sek borç­la yük­le­nil­me­si sağ­lan­dı. Böy­le­ce kı­sa dö­nem­li bir re­fah par­la­ma­sı ol­sa da sa­kat bir eko­no­mi­ye ge­çiş ya­pıl­dı. Bu­nun so­nu­cu, kor­kunç borç fai­zi öde­me­le­ri­nin ön pla­na çık­tı­ğı ka­mu ma­li­ye­sin­den baş­ka bir şey ol­ma­dı.
Ka­pi­ta­liz­min sa­de­ce pi­ya­sa­dan iba­ret de­ğil, ay­nı za­man­da bir fi­nan­sal sis­tem ol­du­ğu­nu Key­nes’in net ola­rak tes­pit et­ti­ği­ni be­lir­ten Minsky, ca­ri dö­nem­de üre­ti­len çık­tı­la­rın fi­yat­la­rı­nın bir se­ti oluş­tu­rur­ken, mev­cut var­lık­la­rın fi­yat­la­rı­nın da di­ğer fi­yat se­ti­ni oluş­tur­ma­sı­nın Key­nes’in anı­lan yak­la­şı­mı­nın te­me­li­ni mey­da­na ge­tir­di­ği­ne dik­kat çe­ki­yor. Mal ve hiz­met fi­yat­la­rı ca­ri kâr­la­rı da içe­ren ve no­mi­nal üc­ret­ler­le bi­re­bir iliş­ki­li fi­yat­lar iken, var­lık fi­yat­la­rı o var­lık­la­rın ile­ri­de ya­ra­ta­ca­ğı ka­zanç­la­rın bu­gü­ne bir is­kon­to fak­tö­rüy­le in­dir­gen­me­si ile ir­ti­bat­lı fi­yat­lar­dır. İş­te bu ne­den­le mal pi­ya­sa­la­rı ile ser­ma­ye pi­ya­sa­la­rı­nın fa­ali­yet dü­ze­yi­nin is­tik­ra­rı sa­de­din­de bir­bi­ri­ni des­tek­ler ni­te­lik­te ha­re­ket et­me­si, bir baş­ka ifa­de ile ca­ri mal fi­yat en­dek­si­nin var­lık fi­yat­la­rı en­dek­si­ne nis­pe­ti­nin sa­bit ol­ma­sa da sü­rek­li dar bir bant­ta de­ği­şim gös­ter­me­si im­kan­sız­dır.
Yu­ka­rı­da­ki ya­pı­sal za­fi­ye­tin ya­nı sı­ra pa­ra ve ser­ma­ye pi­ya­sa­la­rın­da fi­nan­sal ya­tı­rım­cı dav­ra­nış­la­rın­dan kay­nak­la­nan kı­sa dö­nem­li ye­rel ve kü­re­sel ha­re­ket­li­lik­ler di­ğer bir za­fi­ye­ti oluş­tu­ru­yor. Kı­sa dö­nem­li po­zis­yon de­ği­şim­le­ri so­nu­cu olu­şan kur ve fa­iz oy­na­ma­la­rı re­el sek­tö­rü, ya­ni üre­ti­mi, ti­ca­re­ti, ya­tı­rı­mı de­rin­den et­ki­li­yor; is­tih­da­mı teh­dit al­tın­da tu­tup emek yo­ğun sek­tör­ler aley­hi­ne bas­kı oluş­tu­ru­yor. Çün­kü re­el eko­no­mik düz­lem­de ka­rar­lar gün­lük alın­mı­yor; de­ği­şen ko­şul­la­ra in­ti­bak­lar ise cid­di sü­re­le­re ve çet­re­fil­li sü­reç­le­re ta­bi tutuluyor. Re­el eko­no­mik fa­ali­yet­le­ri pa­ra ve ser­ma­ye pi­ya­sa­sın­da olu­şan sa­lı­nım­lı fi­yat­lar­dan tec­rit et­mek müm­kün ol­ma­dı­ğı­na gö­re, bu ha­re­ket­le­rin dar­be­le­ri­ni ha­fif­le­te­cek bir yas­tık ge­rek­li.
İş­te fi­nans sis­te­min­de­ki kriz po­tan­si­ye­li, ev­vel emir­de re­fe­rans­la­rı­nı ay­nı pa­ra pi­ya­sa­la­rın­dan alan mal ve ser­ma­ye pi­ya­sa­la­rı­nın hü­la­sa­sı olan iki fark­lı fi­yat se­ti­nin var­lı­ğı­na, da­ha son­ra da re­el eko­no­mi­nin pa­ra/ser­ma­ye pi­ya­sa­la­rı ağır­lık­lı te­şek­kül eden fi­yat­lar­dan tec­rit edi­le­me­me­si­ne da­yan­mak­ta olup, bu po­tan­si­ye­li bas­kı­la­ya­rak de­ne­tim al­tın­da tu­tu­cu bir mer­kez ban­ka­cı­lı­ğı ve hü­kü­met po­li­ti­ka­la­rı mi­ma­ri­si bu­gün için el­zem­dir. Bir di­ğer an­la­tım­la var­lık­la­rın fi­yat­lan­dı­rıl­ma­sı, sa­tın al­ma­lar ve fon sa­hip­le­ri­nin port­föy ter­cih­le­ri dö­viz ku­ru­nu ağır­lık­lı ola­rak be­lir­le­mek­tedir; mal pi­ya­sa­la­rı­nın dö­viz fi­ya­tı­nı ken­di ağır­lı­ğın­ca be­lir­le­me­sin­den zi­ya­de ser­ma­ye pi­ya­sa­sı iş­lem­le­ri­nin den­ge­sin­den çı­kan kur­la­rı ala­rak iş­lem yap­ma­sı so­ru­nun kay­na­ğı­dır. Bu çık­maz so­kak is­tih­dam ar­tı­şı­nı bas­kı­la­yan en te­mel un­sur olup hü­kü­met­le­rin ba­şı­nı be­la­ya so­ka­cak en cid­di mey­dan oku­ma­dır.
Sar­mal ha­li­ne ge­len re­el kur de­ğer­le­me­si va­ka­sı­na Mer­kez Ban­ka­sı fa­iz­ler üze­rin­den mü­da­ha­le et­mek zo­run­da­dır. Ser­ma­ye ha­re­ket­le­ri­ne ya­pı­la­cak mik­tar kı­sıt­la­ma­la­rı na­za­ri düz­lem­de man­tık­lı ol­ma­sı­na rağ­men tat­bik ka­bi­li­ye­ti açı­sın­dan sı­kın­tı­lı­dır. Dü­şük fa­iz­le enf­las­yo­nun tek­rar hort­la­ma­sı teh­di­di gö­ğüs­le­ne­rek fa­iz­ler dü­şü­rül­me­li­dir. Üç yıl­dır yük­sek pet­rol fi­yat­la­rıy­la dün­ya öl­çe­ğin­de be­lir­li el­ler­de şi­şen fon­lar da za­ten bol mik­tar­da­ki kü­re­sel ha­re­ket­li­li­ği ha­iz fi­nans ka­pi­tal ha­vu­zu­na ek­le­ne­rek ne­ma­la­na­ca­ğı re­el fa­ali­yet ara­mak­ta­dır.
Fir­ma­lar eko­no­mi­nin ser­ma­ye sto­ku­na ma­lik­tir, ha­ne­halk­la­rı da fir­ma­la­rın yü­küm­lü­lük­le­ri­ni tem­sil eden var­lık­la­ra sa­hip­tir. Ka­pi­ta­list eko­no­mi­ler bir­bi­ri ile bağ­lan­tı­lı bi­lan­ço ve ge­lir tab­lo­la­rı­nın bir top­la­mı­dır. Son dö­nem­de ise kâr mak­sa­dı ile fa­ali­yet gös­te­ren ara­cı fi­nan­sal ku­ru­luş­la­rın ar­tan oran­da fir­ma­la­rın yü­küm­lü­lük­le­ri­ni tem­sil eden men­kul kıy­met­le­re, ha­ne­halk­la­rı­nın da fi­nan­sal ku­ru­luş­la­rın yü­küm­lü­lük­le­ri­ni tem­sil eden men­kul de­ğer­le­re sa­hip ol­ma­sı ye­ni bir ol­gu­dur.
Fi­nan­sal ara­cı­lık sis­te­mi ko­mis­yon­cu­luk ek­se­nin­den risk­le­ri de üze­ri­ne alan bir ki­lit ta­şı hü­vi­ye­ti­ne bü­rün­müş­tür. Bu ol­gu dağ­da­ki ka­ya­nın al­tın­da sak­la­nan ak­re­bin kuy­ru­ğun­da­ki ze­hi­ri ilaç sek­tö­rü­ne ver­me­si­ni icap et­ti­re­cek de­re­ce­de her de­ğe­ri eko­no­mi­ye ka­zan­dı­ra­cak bir sü­re­ci zor­la­dı­ğı gi­bi, ted­bir alın­ma­dı­ğı tak­dir­de sı­kın­tı­lı kriz çev­rim­le­ri­ni de do­ğu­ra­cak bir ya­pı­lan­ma­dır. Bu sis­te­min ka­çı­nıl­maz ola­rak par­ça­sı ha­li­ne dö­nü­şür­ken, fi­nan­sal ara­cı­lık sek­tö­rü­nü ku­ran ve iş­le­ten­le­rin her hâl ve şart­ta güç­le­ri­ni ar­tır­ma­la­rı­nın ile­ri­de oluş­tu­ra­bi­le­ce­ği teh­dit­le­rin ha­fi­fe alı­na­ma­ya­ca­ğı­nı bil­me­li­yiz. Ma­li ke­si­me ya­ban­cı gi­ri­şi oran­la­rı po­li­ti­ka ola­rak gö­ze­til­me­li ve du­ru­ma gö­re göz­den ge­çi­ril­me­li­dir.
Eğer Mer­kez Ban­ka­sı ola­rak var­lık fi­yat­la­rı­nı göç­mek­ten ko­ru­ya­cak ve ni­hai ödünç ver­me mer­cii ro­lü­nü ge­rek­ti­ğin­de dev­re­ye so­ka­cak bir ya­pı et­kin iş­le­til­mez, bir de dö­nem dö­nem aza­lan kâr­la­rı nor­mal se­vi­ye­ye yük­selt­me yö­nün­de büt­çe açı­ğı ver­me pa­ha­sı­na ka­mu alım­la­rı ve ya­tı­rım­la­rı ya­pıl­maz­sa, özel ya­tı­rım­la­rın gev­şe­me­si­ni, uzun sü­re­li dep­res­yon­la­rı ve do­la­yı­sıy­la ka­lı­cı iş­siz­lik­le­ri ön­le­mek müm­kün ol­maz.
Unu­tul­ma­ma­lı­dır ki, eko­no­mi­de­ki ya­tı­rım ka­rar­la­rı ser­ma­ye sto­ku­nu ar­tı­ra­rak ta­sar­ruf­lar için ge­rek­çe teş­kil ede­cek­tir. Ta­sar­ruf­lar bi­ri­ke­rek ken­di­li­ğin­den ser­ma­ye sto­ku­na dö­nüş­me­ye­cek­tir. İk­ti­sa­di bü­yü­me­nin im­ka­nı ta­sar­ruf­lar­dan gel­mez, ya­tı­rım ik­li­mi­nin pro­je­le­ri fi­zi­bil kıl­ma­sın­dan kay­nak­la­nır. Ban­ka­cı­lık sis­te­mi­nin ba­şa­rı­sı da, ye­ter­li te­mi­nat­lar­la des­tek­le­nen ba­şa­rı­lı pro­je­le­re kay­nak ak­ta­ra­bil­me­le­riy­le ka­im­dir. Ban­ka­cı­lık sek­tö­rü ge­nel eko­no­mi yö­ne­ti­mi­nin bu yö­nüy­le de gö­ze­ti­min­de ol­ma­lı­dır. Kre­di ge­niş­le­me­sin­den ge­rek bu çer­çe­ve­de ge­rek­se de enf­las­yon kay­gı­la­rıy­la kork­ma­mak ge­re­kir.
Kre­di ge­niş­le­me­si­nin enf­las­yo­na ne­den ol­ma­ma­sın­da­ki te­mel kri­ter, fir­ma­la­rın kul­lan­dı­ğı kay­nak­la­rın “borç-öz ser­ma­ye” kom­po­zis­yo­nun­da­ki ter­cih­le­ri­nin, ha­ne­halk­la­rı­nın ta­sar­ruf­la­rı­nı tah­sis et­me­de­ki “ödünç ver­me-his­se se­net­le­ri ik­ti­sap et­me” ter­cih­le­ri ile aşa­ğı yu­ka­rı ör­tüş­me­si­ne da­ya­nır. Mev­cut fi­nan­sal ara­cı­lık sis­te­mi, yön­len­di­ril­di­ği tak­dir­de bu uyar­la­ma­yı ya­pa­cak so­fis­ti­kas­yon­da­dır.
As­lo­lan, re­el fa­ali­yet­le­rin ha­re­ket ka­zan­ma­sı­dır ve fai­zin ro­lü önem­li ol­ma­sı­na rağ­men kı­sa va­de­de ikin­cil­dir. Mer­kez Ban­ka­sı re­fe­rans fa­iz­le­ri be­lir­ler­ken or­ta­la­ma­da ül­ke­de­ki re­el ya­tı­rım­la­rın ge­ti­ri­le­rin­den ko­puk ol­ma­ma­lı­dır. Dış ta­sar­ruf­la­rın or­ta va­de­de eko­no­mi­nin de­ğer ya­rat­ma ka­pa­si­te­si­nin üze­rin­de sü­rek­li ne­ma­lan­dı­ğı mev­cut sü­reç sür­dü­rü­le­mez. Bu ne­den­le, yük­sek fai­zin her da­im dış ta­sar­ruf­la­rı Tür­ki­ye’ye cel­be­di­ci fa­iz ol­ma­ya­ca­ğı­nı ve ül­ke ris­ki­ni ar­tı­ra­rak da­ha yük­sek fai­zi zo­run­lu kı­la­ca­ğı­nı iyi an­la­ma­lı­yız. “Fi­yat is­tik­ra­rı be­nim tek he­de­fim­dir sap­lan­tı­sı” ke­sin­lik­le bu ül­ke­ye hiz­met et­me­ye­cek­tir.

Paylaş Tavsiye Et