Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2009) > Dünya Ekonomi > Gelişen ve değişen Çin’in arayışı
Dünya Ekonomi
Gelişen ve değişen Çin’in arayışı
Kadir Temiz
19. YÜZ­YIL­DA İn­gil­te­re ile ya­pı­lan Af­yon Sa­va­şı’ndan son­ra fel­se­fi, 20. yüz­yıl­da ise ka­dim im­pa­ra­tor­lu­ğa el sal­la­ya­rak ta­ri­hî he­sap­laş­ma­sı­nı ger­çek­leş­ti­ren Çin, 21. yüz­yıl­da bu he­sap­laş­ma­la­rın ik­ti­sa­di, si­ya­si ve top­lum­sal so­nuç­la­rı­nı an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor. Çin­li­le­rin ta­bi­ri ile ta­ri­hin için­de ken­di­le­ri­ne dü­şen “içe dö­nük he­sap­laş­ma” öde­vi­nin sa­de­ce bir bo­yu­tu­nu oluş­tu­ran bu du­rum, ge­le­cek yıl­lar­da­ki da­ha bü­yük he­sap­laş­ma­la­rın ala­me­ti ola­rak da oku­na­bi­lir. Söz ko­nu­su he­sap­laş­ma­nın or­ta­ya çı­ka­ra­ca­ğı “öz­gün” (Çin tar­zı) bir ha­yat ile mev­cu­da ce­vap üre­ti­le­bi­lir.
Her ne ka­dar “Açı­lım Po­li­ti­ka­la­rı” res­mî ola­rak 1978’de baş­la­dıy­sa da, Çin için asıl ge­liş­me dö­ne­mi 2000’li yıl­lar. 29. Yaz Olim­pi­yat­la­rı’nın dü­zen­len­me­si­nin Çin’e ve­ril­di­ği 2001’den bu­gü­ne ka­dar ge­çen sü­re, bu ge­liş­me­nin ik­ti­sa­di ve sos­yal alan­da­ki ala­met­le­riy­le do­lu. An­cak bu ge­liş­me­nin be­ra­be­rin­de ge­tir­di­ği so­run­la­rın na­sıl çö­zü­le­ce­ği, Çin­li­le­rin ik­ti­sa­di alan­da de­ne­di­ği ve bir­çok uz­ma­na gö­re de ba­şa­rı­lı ol­du­ğu yön­tem­le­rin sos­yal ve si­ya­si so­run­lar için de ge­çer­li olup ol­ma­ya­ca­ğı ha­len tar­tı­şı­lı­yor. İk­ti­sa­di ala­nı doğ­ru­dan et­ki­le­yen ser­best gi­ri­şim­ci­lik ve mül­ki­yet ko­nu­sun­da­ki da­ha “li­be­ral” ya­sa­la­rın, sos­yal ada­let­siz­li­ğin ve­ya si­ya­si alan­da­ki rüş­vet ve adam ka­yır­ma­nın önü­ne ge­çip ge­çe­me­ye­ce­ği sor­gu­la­nı­yor.
Ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı an­lam­da uyum­lu ge­liş­me (he xi­e fa zhan) ya­şan­dı­ğı­nı id­di­a eden Çin dev­le­ti, mil­li bir­lik için oluş­tur­ma­ya ça­lış­tı­ğı “Çin de­ğer­le­ri” ile ül­ke­nin zor­lu so­run­la­rı­na çö­züm üre­te­bi­lir mi? Çin’de si­ya­set kav­ra­mı­nın ha­len eli­tist bir züm­re­ye ait ol­du­ğu dü­şü­nül­dü­ğün­de, ya­şa­nan iç he­sap­laş­ma­nın ve so­run­la­rın ger­çek bü­yük­lü­ğü­nü dı­şa­rı­dan an­la­mak ol­duk­ça zor­la­şı­yor. An­cak “Açı­lım Po­li­ti­ka­la­rı” son­ra­sı ge­rek aka­de­mi­de ge­rek­se sos­yal alan­da ger­çek­leş­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lan “öte­ki ile ile­ti­şim”, en azın­dan mev­cu­dun ana­li­zi­ni yap­ma­ya im­kan sağ­lı­yor.
 
Çin, So­run­la­rı­na Ken­di Çö­züm­le­ri­ni Arı­yor
Çin’in bu­gün­kü ger­çe­ği, 19. yüz­yıl­dan bu­gü­ne dek ken­di­ne has bir “mo­dern­leş­me” çiz­gi­si iz­le­yen güç­lü ve ye­rel bir me­de­ni­ye­tin, ta­ri­hin­de­ki ilk bü­yük yüz­leş­me­si ola­rak ana­liz edi­le­bi­lir. Ge­rek Sun Yat Sen’in Ba­tı­lı en­te­lek­tü­el bir do­na­nım­la ge­liş­tir­di­ği fi­kir­ler ge­rek­se Ma­o Ze­dong’un ken­di­ne öz­gü Karl Marx yo­ru­mu, Çin’de­ki Ba­tı’yı an­la­ma­ya dö­nük gi­ri­şim­ler­di. 1978 son­ra­sı Deng Xia­o Ping’in yap­mış ol­du­ğu da as­lın­da se­lef­le­ri­nin yo­lu­nu ta­kip et­mek­ti.
Si­ya­set bi­li­mi te­ori­sin­de, Hit­ler’e fel­se­fi ze­min ha­zır­la­yan Al­man si­ya­set ku­ram­cı­sı Carl Schmitt’in 1930’lar­da ge­liş­tir­di­ği öz­gün li­be­ral de­mok­ra­si eleş­ti­ri­si, Ba­tı’da uzun sü­re tar­tı­şıl­dı. 20. yüz­yı­lın baş­la­rın­da­ki bu­na­lım­lı Wei­mar yıl­la­rı­na ta­nık olan Schmitt, dev­le­ti özel­lik­le “ka­rar al­ma sü­re­ci”nde­ki ira­de­sin­den do­la­yı tek meş­ru oto­ri­te kay­na­ğı ola­rak gö­rü­yor­du. Hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü ise Schmitt için an­cak ola­ğa­nüs­tü du­rum­lar ha­ri­cin­de söz ko­nu­suy­du. Bir baş­ka Al­man dü­şü­nür olan Max We­ber de dev­le­ti Schmitt gi­bi, “güç kul­lan­ma te­ke­li­ne sa­hip tek meş­ru oto­ri­te” ola­rak ta­nım­la­sa da, onu sos­yo­lo­jik açı­dan bü­rok­ra­tik ka­lıp­la­rın için­de li­be­ral de­mok­ra­si­den çok da uzak­la­ra gö­tür­mü­yor­du. Bu­gün Çin aka­de­mi­sin­de Schmitt ve We­ber gi­bi Ba­tı­lı dü­şü­nür­le­rin sos­yal ve si­ya­sal so­run­la­rın çö­zü­mü için ye­ni­den oku­nu­yor ol­ma­sı, Çin’in ken­di ce­va­bı­nı ara­ma ça­ba­sı­nın de­va­mı ola­rak gö­rü­le­bi­lir. Bu an­lam­da Çin Sos­yal Bi­lim­ler Aka­de­mi­si (CASS)’nin sü­re­li ya­yın­la­rın­dan bi­rin­de ya­yım­la­nan bir ma­ka­le­de, We­ber’in “Pro­tes­tan ah­la­kı ile ka­pi­ta­lizm” ara­sın­da kur­du­ğu iliş­ki­ye ben­zer şe­kil­de “Kon­füç­yüs de­ğer­le­ri ile Çin’in ge­li­şi­mi­nin kar­şı­laş­tı­rıl­ma­sı” da ül­ke­nin dü­şün­sel ve si­ya­sal ha­ya­tın­da­ki ha­lef-se­lef çiz­gi­sin­de an­lam­lı bir ye­re otu­ru­yor.
Çin’in nü­fu­su, sos­yal ve si­ya­sal sis­te­mi­nin fark­lı­lı­ğı ve 56 fark­lı et­nik un­su­run tek bir “mil­let” ola­rak bir ara­da tu­tu­la­bil­me­si­nin zor­lu­ğu gi­bi se­bep­ler, Çin’de her li­de­ri ay­nı amaç nok­ta­sın­da bir­leş­tir­di. Çin­li bir­çok aka­de­mis­ye­nin de ka­bul et­ti­ği gi­bi, Ma­o’nun ana akım ha­li­ne ge­tir­me­ye ve top­lu­ma be­nim­set­me­ye ça­lış­tı­ğı ko­mü­nist de­ğer­le­rin top­lum­sal te­mel­le­ri­nin ol­ma­dı­ğı ar­tık an­la­şıl­dı. “Açı­lım Po­li­ti­ka­la­rı”nın ar­dın­dan, Kon­füç­yen ge­le­nek baş­ta ol­mak üze­re, Bu­dist ve Tao­ist geç­mi­şi­ni ye­ni­den gün­de­me ge­ti­ren Çin, ken­di in­san un­su­ru­nu da “öz­gün” bir oku­ma ile mo­dern yüz­leş­me­ye ha­zır­la­ma­ya uğ­ra­şı­yor.
İk­ti­sa­di alan­da ken­di­ne öz­gü bir bi­re­yin in­şa­sı so­ru­nu­nu -Kon­füç­yen ah­lak- ile aş­ma­ya ça­lı­şan Çin, si­ya­sal alan­da ise es­ki sis­te­mi­ni ne­re­dey­se tü­müy­le sür­dü­rü­yor. Bu nok­ta­da Schmitt, Çin’in si­ya­sal ya­pı­sı için açık­la­yı­cı ar­gü­man­lar su­nu­yor. Dev­let, ko­mü­nist dev­ri­min ge­tir­di­ği hi­ye­rar­şik dü­ze­nin “ka­rar al­ma” sü­re­ci­ni ay­nen de­vam et­tir(ebil)mek­le olum­lu ve olum­suz eleş­ti­ri­ler alı­yor. Me­se­la 2008’de Si Chu­an eya­le­tin­de mey­da­na ge­len ve Çin ta­ri­hi­nin en bü­yük fe­la­ket­le­rin­den bi­ri ola­rak ta­ri­he ge­çen dep­rem­de­ki ka­rar al­ma sü­re­cin­de ya­pı­nın olum­lu yön­le­ri gö­rül­müş, dep­rem saa­tin­den iti­ba­ren tek bir el­den ve so­run­suz ça­lı­şan sis­tem, her­ke­sin be­ğe­ni­si­ni top­la­mış­tı. An­cak ola­ğa­nüs­tü bir va­ka ola­rak do­ğal afet­ler­de bu ka­rar al­ma sü­re­ci­ni en iyi şe­kil­de uy­gu­la­yan dev­let, ken­di hi­ye­rar­şik ya­pı­sı için­de­ki or­gan­la­ra ise ay­nı net­lik­te çö­züm üre­te­mi­yor. Dep­rem­de özel­lik­le dev­let bi­na­la­rı­nın aşı­rı za­rar gör­me­si Çin’de ha­len tar­tış­ma ko­nu­su.
Li­be­ral de­mok­ra­si­nin “tem­sil” so­ru­nu­nu eleş­ti­ren Schmitt, her şe­ye rağ­men par­la­men­to­nun ge­rek­li­li­ği­ni sa­vu­nur. Bu se­ne ba­şın­da ya­pı­lan ve Çin si­ya­sal sis­te­min­de çok önem­li ve “de­mok­ra­tik” ola­rak ad­lan­dı­rı­lan mec­lis top­lan­tı­la­rı­nın (li­ang hu­i) da gös­ter­di­ği gi­bi Çin tar­zı de­mok­ra­si an­cak ken­di iç di­na­mik­le­riy­le an­la­şı­la­bi­lir. 1,3 mil­yar­lık bir nü­fu­sun yak­la­şık 3.000 ve­kil ile tem­sil edil­di­ği bir par­la­men­to­da, ka­rar al­ma sü­re­ci de is­ter is­te­mez ken­di­ne öz­gü şe­kil­de ger­çek­le­şi­yor. Ay­nı za­man­da bin­ler­ce ve­kil ve de­le­ge­nin gö­rüş bil­dir­di­ği beş yıl­da bir ya­pı­lan bu top­lan­tı­lar­da­ki gö­rüş­le­rin Ba­kan­lar Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan sa­de­ce tav­si­ye ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­si, ka­rar al­ma sü­re­cin­de­ki dev­let gü­cü­nü gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan da ma­ni­dar. Fa­kat dep­rem ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, par­la­men­to­da alı­nan ka­rar­la­rın ken­di iç hi­ye­rar­şik ya­pı­lan­ma­sı için­de “he­sap ve­ri­le­bi­lir­lik” so­ru­nu ya­şa­ma­sı da bir baş­ka so­run ola­rak kar­şı­mı­za çı­kı­yor.
İk­ti­sa­di alan­da Adam Smith’i, top­lum­sal alan­da ise We­ber ile Kon­füç­yüs de­ğer­le­ri­ni an­la­ma­ya ça­lı­şan Çin’in si­ya­sal ya­pı­sın­da­ki be­lir­siz­lik, yu­mu­şak kar­nı­nı oluş­tu­ru­yor. Her ne ka­dar bu yu­mu­şak böl­ge­ye ya­pı­lan mü­da­ha­le­le­re kar­şı di­ren­ci kı­rıl­ma­sa da, bu di­ren­ci sağ­lam­laş­tı­ra­cak bir sis­tem ara­yı­şı hâ­lâ de­vam edi­yor. Çin­li­le­rin, ilk ba­kış­ta ba­sit bir “ka­pi­ta­list­leş­me” hi­kâ­ye­si ola­rak al­gı­la­na­bi­le­cek bu ge­liş­me dö­ne­min­de­ki ara­yış­la­rı, son kü­re­sel eko­no­mik kriz­le bir­lik­te iv­me ka­zan­dı. Bu ara­yı­şın, Ba­tı tak­lit­çi­li­ği­nin öte­si­ne ge­çip Çin mer­kez­li As­ya de­ğer­le­ri oluş­tur­ma yö­nün­de ge­liş­me­si için har­ca­nan ça­ba, ön­ce­lik­le Çin’in ken­di için­de­ki sos­yal ve si­ya­si so­run­la­rın çö­zü­mü­ne, da­ha son­ra da ge­rek kom­şu ül­ke­le­re ge­rek­se Ka­za­kis­tan’dan Avus­tral­ya’ya ka­dar ya­yı­lan et­ki ala­nı­na ma­kul stra­te­ji­ler üre­te­bil­me­si­ne bağ­lı.

Paylaş Tavsiye Et
Dünya Ekonomi
DİĞER YAZILAR