Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (July 2009) > Dünya Ekonomi > Bir sene sonra krizin neresindeyiz?
Dünya Ekonomi
Bir sene sonra krizin neresindeyiz?
Adnan Büyükdeniz
ABD’DE­Kİ ipo­tek­li ko­nut fi­nans­manı sek­tö­rün­de baş­la­yan ve hız­la tüm dün­ya­yı et­ki­si al­tı­na alan “eşi­kal­tı” (sub­pri­me) kri­zi­nin pat­lak ver­me­si­nin ar­dın­dan bir yı­lı ge­ri­de bı­rak­tık. Bu bir yıl içe­ri­sin­de hem kri­zin ge­rek­çe­le­ri­ni ve ma­hi­ye­ti­ni an­la­ma hem de bun­dan son­ra ne­ler ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da bir­çok yo­rum ya­pıl­dı, adım­lar atıl­dı.
Her şey­den ön­ce bu dal­ga­lan­ma, ulus­la­ra­ra­sı ma­li pi­ya­sa­lar­la il­gi­li bu­gü­ne ka­dar­ki ba­zı te­mel var­sa­yım­la­rı­mı­zı ge­çer­siz kıl­dı. Bu sü­reç­te ge­liş­miş ma­li pi­ya­sa­la­rın sa­nıl­dı­ğı ka­dar otur­muş, de­rin ve et­kin ol­ma­dı­ğı­nı gör­dük. Ge­liş­miş ma­li pi­ya­sa­lar otur­muş ol­sa­lar­dı, dü­zen­le­me ve de­ne­tim dı­şı ye­ni fi­nan­sal ürün­ler bu ka­dar bü­yük iş­lem ha­cim­le­ri­ne ulaş­maz, kı­yı­lar­da kö­şe­ler­de mar­ji­nal et­ki­le­ri olur­du. Ye­te­rin­ce de­rin ol­sa­lar­dı eğer, dün­ya eko­no­mi­sin­de­ki re­el ko­nu­mu sı­nır­lı bir sek­tör­de ger­çek­le­şen mi­nör bir ge­liş­me bu ka­dar al­tüst ede­mez­di pi­ya­sa­la­rı. Ye­te­rin­ce et­kin ol­sa­lar­dı, risk­le­ri doğ­ru fi­yat­lan­dı­rır­lar; böy­le­lik­le her bir va­kıa­da ol­ma­sa da top­lam­da risk-ge­ti­ri-ma­li­yet üç­ge­ni her fi­nan­sal araç için ay­nı olur­du. Et­kin bir pi­ya­sa­da hed­ge fon­la­rın aşı­rı ta­mah­kâr­lı­ğı­nın bir ma­li­ye­ti ol­ma­sı ge­re­kir­di. Bu çer­çe­ve­de, ge­liş­miş ma­li pi­ya­sa­la­rın da­ha yük­sek de­re­ce­len­dir­me not­la­rı­nı ve da­ha dü­şük risk prim­le­ri­ni hak ede­cek öl­çü­de ris­ki çe­şit­len­di­ren sağ­lam bir ya­pı­da ol­ma­dı­ğı da or­ta­ya çık­tı.
Bu­na kar­şı­lık, bel­ki çok da­ha ba­sit bir fi­nans­man, ya­tı­rım ve ara­cı­lık im­ka­nı su­nan ge­liş­mek­te olan pi­ya­sa­la­rın ise kar­ma­şık­lık­tan uzak ol­duk­la­rı öl­çü­de da­ha az et­ki­len­di­ği­ni gör­mek de şa­şırt­tı pek çok ki­şi­yi. Za­man için­de ge­liş­mek­te olan eko­no­mi­ler kriz­den na­sip­le­ri­ni al­mış ol­sa­lar da, men­fi et­ki ge­nel­lik­le ikin­cil ve nis­pe­ten sı­nır­lı kal­dı. Baş­ta Dün­ya Ban­ka­sı ve IMF ol­mak üze­re ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın yo­ğun ça­ba ve bas­kı­la­rı so­nu­cu li­be­ral­leş­me yö­nün­de önem­li adım­lar atan bu ül­ke­ler, özel­lik­le 1997’de­ki As­ya Kri­zi’nin ar­dın­dan bel­ki de ih­ti­yaç­la­rın­dan öte bir dü­zen­le­me ve de­net­le­me sis­te­mi­ni it­hal et­tik­le­rin­den, so­nuç­ta çok da­ha ba­sit iş­le­yen pi­ya­sa­la­rı da­ha iyi de­net­ler ha­le gel­di­ler. Bu me­yan­da bü­yü­me po­tan­si­yel­le­ri de göz önü­ne alın­dı­ğın­da, Tür­ki­ye gi­bi ül­ke­le­rin önem­li bir kıs­mı­nın ser­ma­ye çek­mek için as­lın­da ol­ma­sı ge­re­ken­den da­ha yük­sek bir risk pri­mi öde­dik­le­ri or­ta­ya çık­mış ol­du.
Son dal­ga, ka­mu oto­ri­te­le­ri­nin ver­dik­le­ri fark­lı tep­ki­ler­le de ta­ri­he ge­çe­cek. Pi­ya­sa­la­ra li­ki­di­te sağ­la­ma adı­na ya­pı­lan­lar­dan ban­ka kur­tar­ma ça­ba­la­rı­na ka­dar atı­lan her adım tar­tı­şıl­dı. Bu­gün da­hi muh­te­mel dur­gun­lu­ğa kar­şı fa­iz­le­ri dü­şük tu­tan ABD ile enf­las­yo­nist sü­re­ci te­tik­le­mek­ten kor­kan AB ara­sın­da­ki yak­la­şım far­kı cid­di bir tar­tış­ma ko­nu­su ola­rak gün­cel­li­ği­ni ko­ru­yor. An­cak her ha­lü­kar­da pi­ya­sa dü­zen­le­me ve de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­nın cid­di bir re­viz­yon­dan geç­me­ye baş­la­ya­ca­ğı or­tak bir ka­na­at ola­rak be­lir­gin­leş­miş du­rum­da.
Öte yan­dan bu sü­reç­te kriz de gi­de­rek şe­kil de­ğiş­tir­di ve fark­lı aşa­ma­lar­dan geç­ti. Kriz­den özel­lik­le et­ki­le­nen ge­liş­miş pi­ya­sa­lar­da­ki bor­sa­lar, 2008’in Mart ayı ba­şın­da ulaş­tık­la­rı dip nok­ta­sın­dan bu ya­na bel­li yük­se­liş­ler gös­ter­miş ol­sa­lar da, hâ­lâ tam ma­na­sıy­la to­par­la­na­bil­miş de­ğil­ler. Dip nok­ta­sı­nın ge­ri­de kal­dı­ğı yay­gın bir ka­na­at ol­sa da, nor­mal­leş­me­nin da­ha uzun sü­re­ce­ği tah­min edi­li­yor.
Sü­re­ci doğ­ru tah­lil et­mek için ön­ce his­se se­ne­di pi­ya­sa­la­rı­nın kü­re­sel çal­kan­tı­yı ne öl­çü­de yan­sıt­tı­ğı­nı doğ­ru bir şe­kil­de ir­de­le­mek ge­re­ki­yor. Eğer bor­sa en­deks­le­ri ile ya­şa­nı­lan tür­bü­lan­sın di­na­mik­le­ri ara­sın­da­ki iliş­ki ve et­ki­le­şim sa­nıl­dı­ğın­dan da­ha za­yıf ise, bu du­rum­da sa­de­ce bor­sa­la­ra ba­ka­rak eko­no­mik dal­ga­yı ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız yö­nün­de­ki de­ğer­len­dir­me­le­ri, kış çık­ma­dan er­ken aç­mış çi­çek­le­re ben­ze­te­bi­li­riz.
Ka­bul et­mek ge­re­kir ki, his­se se­ne­di pi­ya­sa­la­rı, ya­şa­nı­lan ma­li kri­ze hem ge­cik­me­li hem de aşı­rı bir tep­ki ver­miş­tir. Ağus­tos’ta pat­lak ve­ren bu­na­lı­mın ar­dın­dan yük­se­lip ta­ri­hî zir­ve­le­re ula­şan, ar­dın­dan kri­zin ban­ka­cı­lık ke­si­mi bi­lan­ço­la­rı­na et­ki­si­nin or­ta­ya çık­tı­ğı son­ba­har ay­la­rın­da ye­ni­den dü­şen, ama yıl so­nun­da sil baş­tan yük­se­len ve ni­ha­yet Ocak-Mart ara­lı­ğın­da yo­kuş aşa­ğı yu­var­la­nan bor­sa­la­rın, dal­ga­yı ne ka­dar sağ­lık­lı oku­du­ğu­nu sor­gu­la­mak ge­re­ki­yor.
Stagf­las­yon bek­len­ti­si­ni pe­kiş­ti­ren ha­ber­le­rin ar­dı ar­dı­na gel­di­ği bir or­tam­da, kö­tüm­ser se­nar­yo­lar cid­di bi­çim­de yay­gın­laş­mış­tı. Bor­sa en­deks­le­ri­nin tek­nik bir “L” ha­re­ke­ti çi­ze­ce­ği­ne (ani dü­şü­şün ar­dın­dan uzun sü­re yük­se­le­me­yen bir eği­lim) ke­sin bir inanç var­dı. Kri­zin fi­nan­sal ke­sim üze­rin­den re­el sek­tö­re uzan­dı­ğı iz­le­ni­mi, ya­tı­rım­cı­la­rı şir­ket ve sek­tör ay­rı­mı gö­zet­mek­si­zin, tüm his­se­ler­den çı­kı­şa yö­nelt­miş­ti. Bu aşı­rı ka­ram­sar­lı­ğın ar­dın­dan şim­di­ler­de ya­şa­nan ve ba­zı gün­ler­de ger­çek­le­şen sert dü­şüş­le­re rağ­men hız­lı sa­yı­la­bi­le­cek yük­se­li­şin de bir “V” ha­re­ke­ti ola­rak yo­rum­lan­ma­sı yan­lış ola­cak­tır.
Bu çer­çe­ve­de ön­ce­lik­le dal­ga­nın mer­kez üs­sü ko­nu­mun­da olan ge­liş­miş eko­no­mi­le­rin fi­nan­sal pi­ya­sa­la­rı­na bak­mak ge­re­ki­yor. Ban­ka­cı­lık ke­si­mi baş­ta ol­mak üze­re, bu sek­tör­de fa­ali­yet gös­te­ren bir­çok ku­ru­luş hâ­lâ cid­di za­rar­lar açık­lı­yor. Kri­zin çık­tı­ğı ko­nut fi­nans­ma­nı sek­tö­rün­de ban­ka­lar, ta­kip­te­ki ala­cak­la­rını tah­sil için ha­ciz yo­lu­na git­mek ile ko­nut fi­yat­la­rı­nın düş­tü­ğü bir or­tam­da el­le­rin­de bi­ri­ken ko­nut sto­kun­dan na­sıl kur­tu­la­cak­la­rı so­ru­nu ara­sın­da sı­kış­mış du­rum­da­lar. Kri­zin çık­tı­ğı tez­gah üs­tü tü­rev pi­ya­sa­lar hâ­lâ sağ­lık­lı bir şe­kil­de iş­le­mi­yor. Ya­tı­rım­cı fon­la­rın ve ban­ka­la­rın mev­cut yük­sek kal­dı­raç oran­la­rı bir an­da çö­zül­me­di­ği için pa­ra pi­ya­sa­la­rı da et­kin bir şe­kil­de iş­le­ye­mi­yor. Sü­re­cin ana eleş­ti­ri nok­ta­la­rın­dan bi­ri­ni oluş­tu­ran dü­zen­le­me ve de­net­le­me alan­la­rın­da da he­nüz so­mut bir adım atıl­mış de­ğil.
Ta­bii sü­re­cin bir de re­el ke­sim aya­ğı var. Son yıl­lar­da tüm dün­ya­da bol­la­şan li­ki­di­te şart­la­rı, ma­li sek­tör üze­rin­den pek çok ke­si­min kre­di bul­ma im­kan­la­rı­nı ge­niş­let­miş; böy­le­ce hem ha­ne­halk­la­rı­nın tü­ke­tim­le­ri hem de eko­no­mi­le­rin bel ke­mi­ği olan kü­çük ve or­ta öl­çek­li şir­ket­le­rin ya­tı­rım­la­rı art­mış­tı. Şim­di­ler­de ise ban­ka­la­rın ser­ma­ye ye­ter­li­lik ras­yo­la­rı ve bu se­bep­le kre­di bü­yü­me po­tan­si­yel­le­ri azal­mak­la kal­ma­mış, ay­nı za­man­da ban­ka­la­rın ye­ni kre­di­ler ko­nu­sun­da iş­ta­hı da ka­pan­mış du­rum­da.
Tüm bu en­di­şe­ler, dal­ga­nın et­ki­le­di­ği ke­sim­ler­de dü­zel­me­nin za­mana ya­yı­la­ca­ğı­nı dü­şün­me­mi­ze se­bep olu­yor. Za­ten bu yüz­den son dö­ne­min bor­sa çiz­gi­si bir “V” ha­re­ke­tin­den zi­ya­de bir “W” ha­re­ke­ti­ni an­dı­rı­yor.
Bu kriz ni­hai ola­rak bir sü­re son­ra at­la­tı­la­cak. An­cak sü­re­cin so­na er­me­si, ge­le­cek­te ye­ni ve bel­ki da­ha da bü­yük bo­yut­ta kriz­le­rin tek­rar­lan­ma­ya­ca­ğı an­la­mı­na gel­mi­yor. Yi­ne ya­tı­rım iş­ta­hı ge­ri ge­le­cek, bel­ki yi­ne pi­ya­sa­la­ra ve ya­tı­rım­cı psi­ko­lo­ji­si­ne “ir­ras­yo­nel coş­ku” hâ­kim ola­cak. Risk­ler yi­ne doğ­ru fi­yat­la­na­ma­ya­bi­le­cek. Muh­te­me­len dü­zen­le­me ve de­net­le­me, pi­ya­sa­la­rın “ya­ra­tı­cı gü­cü­nün (!)” yi­ne bir adım ge­ri­sin­de ka­la­cak. So­nun­da, “Ta­ri­hin bi­ze öğ­ret­ti­ği ye­gâ­ne şey, ta­rih­ten hiç ders al­ma­dı­ğı­mız­dır” di­yen Fri­ed­rich He­gel bel­ki yi­ne hak­lı çı­ka­cak.

Paylaş Tavsiye Et