Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2009) > Panorama
Panorama
“Ergenekon” gölgesinde hükümet-yargı gerilimi
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nun “2009 Yaz Kararnamesi” tam anlamıyla krize dönüştü. Her yıl Haziran ayında açıklanan kararnamenin, bu yıl Temmuz ayına sarkması “Ergenekon hâkim ve savcılarının görevden alınacağı” iddialarını gündeme getirdi. CHP’nin de desteklediği “görevden alma” meselesi, hükümet ile HSYK’nın arasını iyice açtı. 27 Temmuz’da açıklanan kararnamede, Ergenekon Davası hâkim ve savcılarının görev yerleri değişmedi. Hazırladığı “korsan kararname” ile HSYK toplantılarını 21 gün kilitleyen HSYK üyesi Ali Suat Ertosun ile “Ergenekon” sanığı Engin Aydın arasındaki görüşmelerin fotoğraflarının açığa çıkarılması ise gündeme bomba gibi düştü. Konuyla ilgili Adalet Bakanlığı ile HSYK arasındaki sürtüşme ise devam ediyor.
Öte yandan 25 Mart’ta kabul edilen “Ergenekon” soruşturmasının İkinci İddianamesiyle ilgili davanın ilk duruşması 20 Temmuz’da yapıldı. Darbe planlarının yer aldığı davada, aralarında emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un da bulunduğu 56 sanık yargılanıyor. İlk davanın da görüldüğü Silivri’de, 20 Temmuz’da başlanan ikinci davanın ilk duruşmasına Hurşit Tolon katılırken; sanık Ferda Paksüt’ün, duruşma salonuna eşi Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’le birlikte gelmesi dikkat çekti. İlk duruşmada, 31 tutuksuz sanığın yanı sıra Mustafa Balbay, Adil Serdar Saçan, Gürbüz Çapan ve Emcet Olcayto’nun da aralarında olduğu 16 tutuklu sanık hazır bulundu. Mahkeme, duruşmayı 6 Ağustos’a erteledi.

Tavsiye Et
Nabucco artık hayal değil
Hazar ve Ortadoğu bölgesinin doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen 3.300 kilometre uzunluğundaki Nabucco boru hattı projesi, 13 Temmuz’da Ankara’da imzalanan hükümetler arası anlaşmayla hayata geçirildi. Projenin hukuki altyapısının tamamlanmasına yönelik ilk ciddi adım niteliğindeki anlaşmaya, Türkiye, Avusturya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya başbakanları ile Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso imza attı. AB’yi Rus doğalgazına olan bağımlılığından kurtaracak ve Türkiye’nin uluslararası etkinliğini arttıracak olan projenin diğer dönüm noktalarını ise 2002 yılında BOTAŞ’ın projeyi başlatması, 2004’te BOTAŞ’ın da aralarında bulunduğu beş şirketin Viyana’da Gas Pipeline International GmbH adlı uluslararası firmayı kurmaları ve Şubat 2008’de Alman RWE şirketinin altıncı ortak olarak projeye katılması oluşturuyor. Türkiye’de en az beş bin kişiye istihdam sağlayacak projenin önündeki en büyük engel tedarikçi ülkeler konusunda yaşanıyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, Suriye ve Mısır’ın gaz tedarik etmesi kesinleşirken; Türkiye, Rusya ve İran’ın da tedarikçi ülkeler arasına katılmasında ısrarcı. Rusya kendisine alternatif olarak gördüğü projeye çekinceli yaklaşırken, özellikle ABD, İran’ın projeye dâhil edilmesine ısrarla karşı çıkıyor.

Tavsiye Et
Urumçi’de polis dehşet saçtı
25 Haziran’da Şao-Guan’da bir fabrikada Uygurlarla Çinliler arasında çıkan kavgada iki Uygur’un öldürülmesi üzerine, 5 Temmuz akşamı Çin’ bağlı Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de Uygurlar tarafından protesto gösterileri düzenlendi. Olayla ilgili soruşturma talebiyle Urumçi sokaklarına çıkan Uygurlar, Çin polisinin sert müdahalesine maruz kaldı. 20 yıl önce Tianenmen Meydanı’nda yaşananlardan bu yana Çin’de görülen en büyük çatışmalardan biri olduğu ifade edilen olaylarda, 14 Temmuz günü itibarıyla ölü sayısının 184’e, yaralı sayısının ise 1.680’e yükseldiği açıklandı. Yerel hükümet olayların sorumlusu olarak eski bir iş kadını olan Uygur asıllı Rabia Kadir’i hedef gösterdi. Kader, ulusal güvenliği zedelediği gerekçesiyle 1999’da tutuklanmış ve Mart 2005’te kefaletle serbest bırakılarak tedavi olmak için ABD’ye gitmişti. Rusya olayları Çin’in iç meselesi olarak değerlendirirken; ABD, AB ülkeleri ve BM de Urumçi’de yaşanan olayları görmezden gelmeyi tercih etti. Başbakan Erdoğan, yaşananları “soykırım”a benzetirken, Türk Dışişleri ise “Türkiye’nin Çin’in iç işlerine karışma niyetinin olmadığını ve Çin’in toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu, olaylarla ilgili soruşturmanın ivedilik ve şeffaflıkla sonuçlandırılmasının Çin’i güçlendireceğini” vurguladı.
Resmî makamlara göre yaklaşık 11 milyon Uygur’un yaşadığı 21 milyon nüfuslu bölge, 1949 yılında Çin tarafından işgal edilmiş, 1955’te de Çin’e bağlı özerk bölge ilan edilmişti. Bu tarihten beri Uygurlar, Çin’in etnik asimilasyon politikalarına karşı mücadele veriyorlar.

Tavsiye Et
YÖK “katsayı zulmü”ne son verdi
YÖK, aldığı tarihî kararla yaklaşık 10 yıldır uygulanmakta olan “katsayı zulmü”ne son verdi. 22 Temmuz’da gerçekleştirilen YÖK toplantısında alınan karara göre, 2010 yılından itibaren Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) şeklinde iki aşamalı olarak uygulanacak yeni sınav sisteminde, lise ayrımı yapılmaksızın tüm adayların yerleştirme puanları hesaplanırken, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları (AOBP) 0,15 katsayısıyla çarpılacak. Adaylardan öğretmen lisesi veya meslek lisesi mezunu olanların, kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde AOBP’leri 0,06 ek katsayı ile çarpılarak puana eklenecek. Yeni sistemdeki en yüksek puan 500 olurken, AOBP’ler ise 100-500 arasında hesaplanacak. YÖK’ün bu kararıyla meslek ve imam hatip lisesi (İHL) mezunlarına yükseköğretime girişte farklı katsayı uygulaması ortadan kaldırılmış oldu.
Bilindiği üzere 28 Şubat 1997’deki MGK kararları doğrultusunda 18 Ağustos’ta 8 yıllık kesintisiz ilköğretim yasalaşmış; ardından YÖK, adayların alanlarında bölüm seçmeleri durumunda AOBP’lerini 0,5, alan dışı program seçmeleri durumunda 0,2 ile çarpılması kararını almış ve bu karardan en çok meslek liseleri etkilenmişti. 2003 yılında bu katsayılar 0,8 ve 0,3 olarak değiştirilmişti. 2004’te AKP hükümeti bir yasa tasarısı hazırlayarak katsayıların kaldırılmasını öngörmüş; ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yasayı veto etmişti.
YÖK’ün bu kararı, toplumun geniş kesimlerince memnuniyetle karşılandı. Ancak İstanbul Barosu YÖK’ün bu uygulamasının İHL mezunlarının istedikleri fakülteye girmesini sağlamaya yönelik olduğu gerekçesiyle kararın iptali için Danıştay’a dava açtı.

Tavsiye Et
Tütün-severlerin kara günü 19 Temmuz
4207 sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun”un yürürlüğe konulması ve 5727 sayılı kanunla yapılan değişikliklerle birlikte, ikamete mahsus konutlar hariç tüm kapalı alanlarda tütün mamullerinin kullanımı yasağı 19 Temmuz’da resmen başladı. Kanunla birlikte yasağa uymayanlara 69 TL, uyarılara rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere 500’den 5.000 TL’ye kadar idari para cezası verilmesi kararlaştırıldı. Tütün-severlerden ve işletmelerden küçük çapta bir mukavemet gelse de, yasak büyük oranda kabul gördü. Hükümetin çıkardığı birçok kanun tasarısının iptali için ısrarla Anayasa Mahkemesi’nin kapısını aşındıran CHP’nin de sessizliğe gömülmesi üzerine, müşteri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan işletmeler, çeşitli yollara başvurmaya başladı. Birçok kahvehane çatılarını kaldırma yolunu seçerken, Kâğıthane’deki bir kahvehanenin ise dumanı dışarı veren “hortumlu çözümü” yaratıcılığın sınırlarını zorladı.

Tavsiye Et
Anayasa Mahkemesi’nden kritik kararlar
Uzunca bir dönem tartışma konusu olan “mayınlı arazilerin temizlenmesi” ve “askere sivil yargı yolunun açılması” meseleleri CHP’nin istemiyle Anayasa Mahkemesi’nin gündemine getirildi ve 23 Temmuz’da karara bağlandı. Mahkeme, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili kanunun, bu arazilerin temizleyecek firmalara kiralanmasını öngören kısmının yürürlüğünü durdurma kararı aldı. Bu durumda, söz konusu mayınlı arazileri temizleyecek firmalara arazinin tarım yapma koşuluyla kiralanmasına izin verilmeyecek.
Mahkeme gündemindeki diğer bir konu olan, “askere sivil yargı yolunu açan” kanunun iptal istemini ise esastan görüşmeye karar verdi.
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen “Ergenekon” soruşturması kapsamında Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile ilgili “dinleme tutanakları” nedeniyle Mahkeme’ce başlatılan hukuki süreç de sonuçlandı. Anayasa Mahkemesi heyeti, Paksüt’e “soruşturma açılmasına gerek olmadığına” karar verdi.

Tavsiye Et
RTÜK’e yeni başkan seçildi
“Deniz Feneri e.V.” davasıyla gündemden düşmeyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman’ın görev süresinin dolması üzerine 17 Temmuz’da başkanlık seçimi yapıldı. AKP kontenjanından aday olan Davut Dursun, CHP’li aday Hülya Alp’i 2’ye karşı 7 oyla geçerek yeni başkan seçildi. İki dönem başkanlık yapan ve bu seçimlerde aday olmayan Akman’ın üyeliği 2013 yılına kadar devam edecek.
İki yıl boyunca RTÜK Başkanlığı’nı yürütecek olan Dursun, 1953’te Artvin’in Borçka ilçesinde doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. MEB’de sınıf öğretmeni ve okul müdürü, Uludağ Üniversitesi İİBF’de araştırma görevlisi olarak çalışan Dursun, bir uluslararası yayıncılık ve araştırma kurumunda modern dönem Türk ve İslam dünyası sahasında editörlük ve ansiklopedi maddesi yazarlığı görevlerini yürüttü. Dursun, Sakarya Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü’nde de öğretim üyeliği yaptı.
TBMM tarafından 13 Temmuz 2005’te RTÜK Üyeliği’ne seçilen Dursun’un, Türk siyasal hayatı, modern dönemdeki sorunlar ve süreçlerle ilgili yayımlanmış çalışmaları bulunuyor.

Tavsiye Et
Türkiye, PKK konusunda bastırdı
Terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığına son vermek amacıyla Türkiye, Amerika ve Irak’ın oluşturduğu “üçlü mekanizma” zirvesi, 28 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirildi. Türkiye’yi İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ABD’yi Irak’taki Çok Uluslu Gücün Komutan Yardımcısı Steven Hammer, Irak’ı ise ulusal güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı Şirvan el-Vaili başkanlığındaki 14 kişilik heyet temsil etti. Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantının ana gündem maddesini Kuzey Irak’taki Mahmur Kampı oluşturdu. Türkiye, PKK kamplarının lağvedilmesini, örgütün insan kaynağı olarak kullandığı Mahmur’un kapatılmasını ve PKK elebaşlarının iade edilmesini isterken; Irak ise işbirliğinin örgütün varlığına son verilene kadar devam edeceğini vurguladı ve Türkiye’nin PKK elebaşları hakkında verdiği listelerin titizlikle incelendiğini söyledi. Ankara Kuzey Irak’taki PKK varlığı konusunda somut adım atılması yönünde bastırırken; Bağdat’ın “terörist” olarak kabul ettiği üç ayrı Sünni grubun temsilcileri ile ABD yetkililerinin 18 Temmuz’da İstanbul’da bir araya gelmesine Irak yönetiminin tepki göstermesi ise toplantının bir diğer önemli gündem maddesi oldu.

Tavsiye Et
Almanya’da mahkeme salonunda skandal cinayet
Dresden’de 1 Temmuz’da görülen temyiz duruşmasında 28 yaşındaki Rus asıllı Alman sanık, 32 yaşındaki Mısırlı Merve el-Şerbini’yi 3 yaşındaki oğlunun gözleri önünde 18 bıçak darbesiyle öldürdü ve olaya müdahale etmek isteyen el-Şerbini’nin eşini de ağır şekilde yaraladı. Üç aylık hamile olduğu bildirilen el-Şerbini, çocuk parkında salıncakta yer istediği ve başörtüsü taktığı için kendisini sözlü taciz eden 28 yaşındaki Almanı, hakaret suçlamasıyla mahkemeye vermişti. Mahkeme sanığı 780 avro para cezasına çarptırmış, ancak Başsavcılık cezayı hafif bularak kararı temyize göndermişti.
Mısır’la birlikte Almanya’daki Müslümanların ve sivil toplum kuruluşlarının da sert tepkiyle karşıladığı olaya, Alman hükümetinin tepkisi “gecikmeli” olarak geldi. Almanya’daki örgütler hükümeti cinayete sessiz kalmakla suçluyor. Avrupa’da İslam karşıtlığının azaldığına yönelik yayınlanan araştırma sonuçlarına rağmen, Müslümanlara yönelik muhtelif şiddet vakalarının devam etmesi soru işaretleri uyandırıyor.

Tavsiye Et
Kuzey Irak’ta “Değişim” rüzgârı esti
Kuzey Irak bölgesel yönetimi başkanının ve 111 sandalyeli bölgesel parlamentonun üyelerinin belirleneceği seçimler 25 Temmuz’da yapıldı. Kayıtlı 2 milyon 524 bin 889 seçmenden %80’inin oy kullandığı ve ilk kez bölge başkanının doğrudan halkoyu ile belirlendiği seçimde, Neçirvan Barzani oyların %70’ini alarak yeniden başkan seçildi. KDP ile KYB’nin oluşturduğu Kürdistan Listesi parlamentoda çoğunluğu sağladı; 2006’da KYB’den ayrılan Nevşirvan Mustafa’nın “Değişim” hareketinin Talabani’nin kalesi Süleymaniye’de seçimi kazanması seçimin en büyük sürprizi oldu. Kesin olmayan sonuçlara göre, “Değişim” hareketi parlamentoda 25 sandalye kazandı.
Irak merkezî hükümeti ile bölgesel yönetim arasıdaki krizin derinleştiği bir döneme denk gelen seçimlerde, Türkmeneli Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Dr. Aydın Beyatlı ise “sandıkların değiştirildiğini, oyunlar oynandığını, 400 bin Türkmen’in yaşadığı yerde Türkmen partilerine sadece 19 bin oy çıktığını” iddia etti.

Tavsiye Et