Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Kapak
İnsan hayata simgelerle katılır
Cihan Aktaş
A­NA­YA­SA Mah­ke­me­si üni­ver­si­te­ler­de ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı­nın de­va­mı­na iliş­kin ge­rek­çe­li ka­ra­rı­nı açık­la­dı. Bu açık­la­ma­da ba­şör­tü­sü­nün üni­ver­si­te­ler­de si­ya­sal sim­ge ola­rak gö­rün­me­si ko­nu­sun­da­ki kuş­ku ve çe­kin­ce­ler ağır­lık­lı bir yer tu­tu­yor. As­lın­da ge­rek­çe­li ka­rar, bir den­ge­le­me ça­ba­sıy­la meş­ru­laş­tı­rı­yor ken­di­ni san­ki: AK Par­ti, Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın İs­pan­ya’da sarf et­ti­ği, “Ba­şör­tü­sü pe­kâ­lâ si­ya­sal sim­ge de ola­bi­lir” mea­lin­de­ki söz­le­ri ne­de­niy­le ka­pa­tıl­ma­dı ya, ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı da bu­gü­ne ka­dar ol­du­ğu ha­liy­le sü­rüp git­sin hiç ol­maz­sa...
Si­ya­sal sim­ge ola­rak ka­bu­lü ne­de­niy­le ba­şör­tü­sü­nün ka­mu­sal alan­da en faz­la hiz­met ve­ri­len­ler­le sı­nır­lı ola­bi­le­ce­ği te­laf­fuz edi­li­yor­ken, bu ge­rek­çe­li ka­ra­rın vur­gu­la­dı­ğı man­tık­la, ba­şör­tü­lü­le­rin hiz­met alan nü­fus­tan da dü­şü­rül­me­si, bir kez da­ha “hu­ku­ken” onan­mış olu­yor.
Ba­şör­tü­sü­nün bir sim­ge ol­ma­sı ko­nu­sun­da Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ve top­lu­mun azın­lık bir ke­si­mi­nin gös­ter­di­ği has­sa­si­yet, esa­sın­da sim­ge­le­rin do­ğa­sıy­la uyum­suz ol­du­ğu gi­bi, top­lum­sal ger­çek­ler­le de bağ­daş­mı­yor. İn­san ha­ya­ta sim­ge­ler­le tu­tu­nur. Top­lum­sal-ka­mu­sal alan, adım ba­şı si­ya­sal sim­ge­ler­le do­na­tıl­mış­tır. Ba­zen bir giy­si­dir sim­ge ola­rak gö­rü­nen, ba­zen bir kol­ye, ba­zen bir bı­yık bi­çi­mi. Ki­mi sim­ge­ler da­ha ya­lın, ki­mi­le­ri da­ha so­fis­ti­ke­dir. Ki­mi­le­ri da­ha arı bir şe­kil­de kut­sal­ken, ki­mi­le­ri bu­nun ak­si bir eği­li­mi yan­sı­ta­cak şe­kil­de bi­çim­len­miş­tir. Kut­sal­lık­la iliş­ki­len­di­ri­lir­ken ay­nı za­man­da si­ya­sal bir sim­ge sa­yı­la­rak ya­sak­la­nan ba­şör­tü­sü, “tür­ban” ola­rak isim­len­di­ril­di­ği hal­de, şek­len tür­ban­la il­gi­si ol­ma­yan, ba­şör­tü­lü kız­la­rın ken­di zevk ve eği­lim­le­ri­ni yan­sı­tan fark­lı mo­del­ler­le çı­kı­yor kar­şı­mı­za. Şe­hit ce­na­ze­le­rin­de ör­tü­len ba­şör­tü­sü bel­ki üs­tün­kö­rü bir ge­nel­le­mey­le, “ana­la­rın, ba­cı­la­rın ma­sum be­yaz mev­lit tül­ben­di” ka­te­go­ri­si­ne yer­leş­ti­ri­li­yor ola­bi­lir, ek­ran­lar­dan ya­ğan ma­tem gö­rün­tü­le­ri tür­lü bi­çim­ler sun­sa bi­le... Yi­ne de bu ör­nek da­hi ba­şör­tü­sü­nün si­ya­sal sim­ge ola­rak ka­mu­sal alan­da­ki gö­rü­nür­lü­ğü ko­nu­sun­da ke­sin bir ta­nım­dan yo­la çık­ma­nın müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı bir ül­ke­de ya­şa­dı­ğı­mı­zı gös­te­ri­yor. 
“Tür­ban” ola­rak isim­len­di­ri­len ba­şör­tü­sü, di­ne ve ge­le­ne­ğe de atıf­ta bu­lun­mak­la bir­lik­te, kıs­men ye­ni bir ol­gu. Ye­ni­li­ği, se­çim­le ger­çek­leş­me­sin­de, bir ha­yat tar­zı ve dün­ya gö­rü­şü­nü tem­sil et­me­sin­de. 80’li yıl­lar­da ba­şı­nı ör­ten kız­lar, bu­nu Nur ve Ah­zab su­re­le­ri­ne da­ya­na­rak bir öz­gür­leş­me ifa­de­si ola­rak be­nim­se­miş­ler­di. Bu an­lam­da ba­şör­tü­lü ol­mak ne er­kek ege­men kül­tü­rün onay­lan­ma­sı ne de ikin­cil cins sa­yıl­ma­nın ka­bu­lü ola­rak an­la­şı­la­bi­lir­di. Top­lu­ma, ta­ri­he, ide­olo­ji­ye, mo­da mer­kez­le­ri­ne, ka­dın cin­sel­li­ği­ni tü­ke­ten bü­tün sek­tör­le­re kar­şı bir öz­gür­lük ala­nı aç­ma­nın ifa­de­siy­di ba­şör­tü­sü. Ay­rı­ca be­de­ni­ni ken­di di­nî oku­ma­la­rı ve an­la­ma­la­rı­na da­ya­na­rak ta­nı­ma ve ta­nım­la­ma ira­de­si­nin de bir dı­şa­vu­ru­muy­du.
“Si­ya­sal bir sim­ge” sa­yı­lan ba­şör­tü­sü­nü ör­ten kız­lar, se­çim­le­ri mo­dern dün­ya­nın ta­lep­le­riy­le uz­laş­maz sa­yıl­dı­ğı için ya­sak­la­ra ma­ruz ka­lı­yor. Oy­sa bu suç­la­ma­yı ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­le­ri mo­dern bir bağ­lam­da gör­me­den ger­çek­leş­tir­mek müm­kün de­ğil. Zi­ra “ezik fa­kat ma­sum” ba­şör­tü­lü ka­dın­dır, ge­le­ne­ğin ya da tö­re­nin bas­kı­sı al­tın­da bu­lun­du­ğu var­sa­yı­lan ve fa­kat yi­ne de, “tür­ban­lı” ola­na kı­yas­la, ar­tık öv­gü­le­re la­yık bu­lu­nan.
Şim­di­ler­de üst dü­zey ma­kam­lar­da gö­rü­nen ba­şör­tü­lü eş­ler ne­de­niy­le ba­şör­tü­sü san­ki her yer­de öz­gür­ce var ola­bi­li­yor­muş gi­bi al­gı­la­nı­yor. Bu yüz­den de ba­şör­tü­lü­le­re yö­ne­lik ka­mu­sal ya­sak­la­rın öne­mi ne­re­dey­se ha­fif­se­ni­yor. Ba­şör­tü­sü ya­sak­la­rı ko­nu­sun­da, öz­gür­lük­ler ala­nın­da has­sas ay­dın­la­rın da or­tak bir tep­ki gös­ter­di­ği söy­le­ne­mez. Kan­lı Da­nış­tay bas­kı­nı gi­bi din­dar kit­le­le­ri töh­met al­tın­da bı­rak­ma­ya dö­nük pro­vo­ka­tif te­rö­rist ey­lem­le­rin Er­ge­ne­kon ör­güt­len­me­si ile bağ­lan­tı­sı­nın or­ta­ya çık­ma­sı bi­le, med­ya­nın, si­ya­set­çi­le­rin ve hu­ku­ki ku­rum­la­rın ba­şör­tü­sü ya­sak­la­rı­na ye­ni bir ba­kış ge­liş­tir­me­sin­de et­ki­li ola­mı­yor. Ne yap­ma­lı ba­şör­tü­lü­ler, na­sıl ya­şa­ma­lı, ne­ler bek­le­ni­yor on­lar­dan; bu da açık de­ğil. Oray Eğin, ba­şör­tü­lü­le­rin sa­nat­sal et­kin­lik­ler­de gö­rün­me­yi­şi­ni eleş­ti­ri ko­nu­su ya­par­ken, ti­yat­ro sa­lon­la­rın­da gör­dü­ğü ba­şör­tü­lü­ler Esin Af­şar’ı ra­hat­sız edi­yor.
Ba­şör­tü­sü baş­lan­gıç­ta bel­ki de sa­de­ce ma­sum bir “ka­pan­ma”, ge­le­ne­ği ya­şat­ma is­te­ği­nin gös­ter­ge­si ola­rak ör­tü­lü­yor­du, okul yol­la­rın­da. Fa­kat hiç de an­la­şı­lır ve ma­kul ol­ma­yan ya­sak­lar­la sü­rüp gi­den bas­kı­lar, ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­ler­de si­ya­sal bir bi­lin­cin oluş­ma­sı­nı be­ra­be­rin­de ge­tir­di. Bu bi­linç ka­za­nı­mı­nın gös­ter­ge­le­ri de top­lum sat­hın­da ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­le­re yö­ne­lik özel bir dik­ka­tin ge­liş­me­sin­de et­ki­li ol­du. Ba­şör­tü­sü res­mî söy­lem­de ka­dı­nın ezik­li­ği­nin ve si­lik­li­ği­nin, ce­ha­le­ti­nin ve yok­sul­lu­ğu­nun/yok­sun­lu­ğu­nun gös­ter­ge­si sa­yı­lı­yor­du; an­cak ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­ler ne ezik gö­rü­nü­yor­lar­dı ne de ca­hil. Ay­rı­ca la­ik bir müf­re­dat­la ve­ri­len eği­ti­min so­nuç­la­rın­dan bi­riy­di, genç­le­rin din­le­ri­ne yö­ne­lik me­rak­la­rı.
80’li yıl­la­rın ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­le­ri­nin gi­yim ve ha­yat tar­zı, bir “ka­pan­ma”nın ona­yı­nı, ka­pa­tıl­ma du­ru­mu­na rı­za­yı de­ğil, bir da­yat­may­la üst­le­ri­ne ge­len be­den-çağ­daş gi­yim ta­nım­la­rın­dan du­yu­lan mem­nu­ni­yet­siz­li­ği, bun­la­ra yö­ne­lik bir sor­gu­la­ma­yı ifa­de edi­yor­du. Bu öğ­ren­ci­ler ba­şör­tü­sü­nü ezil­me­nin ve ikin­ci cins ol­ma­nın tem­si­li de­ğil, ken­di gi­yim­le­ri ve se­çim­le­ri, bü­tün ola­rak da kim­lik­le­ri ve ha­yat tarz­la­rı ko­nu­sun­da ka­rar ver­me hak­kı­nın bir gös­ter­ge­si ola­rak an­lı­yor ve be­nim­si­yor­lar­dı. Ba­şör­tü­lü kız­la­rın ya­sak­lar­la sü­rüp gi­den ve çö­züm­süz­lü­ğe iti­len ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık gö­rün­mez kı­lı­na­mı­yor oluş­la­rı, sa­de­ce İs­lam dün­ya­sın­da de­ğil, bü­tün dün­ya­da mo­dern ka­mu­sal alan gi­bi mo­dern­lik pa­ra­dig­ma­sı­nın so­run­la­rı ve im­kan­la­rı ko­nu­sun­da ye­ni so­ru­la­rın so­rul­ma­sın­da et­ki­li ol­du.
Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rı­nın Tür­ki­ye’de “tür­ban” sim­ge­si üze­rin­den ya­şa­nan ger­gin­li­ği ya­tış­tı­ra­cak bir çö­züm su­na­ma­dı­ğı çok açık. Ba­şör­tü­sü bü­tün dün­ya­da gi­de­rek bir inanç ol­gu­su ol­ma­nın da öte­sin­de bir an­lam ka­za­na­rak, bir kim­lik gös­te­re­ni­ne dö­nü­şü­yor. Göç­men­ler ko­nu­sun­da­ki çif­te stan­dart­la­rı da et­ki­le­yen bir iş­le­vi ol­du ba­şör­tü­sü ya­sak­la­rı­nın. Fran­sa bu ko­nu­da il­ginç bir ör­nek. Ran­cie­re, Ba­dio­u gi­bi Fran­sız fi­lo­zof­lar, öz­nel bir ak­tör de­ğil­ken sa­yı­ma ta­bi tu­tu­lan göç­men­le­rin öz­nel bir ak­tör ha­li­ne gel­dik­le­rin­de na­sıl da sa­yım dı­şı tu­tul­duk­la­rı­nı di­le ge­ti­rir­ken, ba­şör­tü­lü­le­ri de dik­ka­te al­mış ol­ma­lı­lar.
Bir ta­raf­tan ba­şör­tü­sü ka­mu­sal alan­da ya­sak­la­nır­ken, di­ğer ta­raf­tan ba­şör­tü­lü­le­rin “na­sıl­sa” or­ta­ya çı­ka­rak si­ya­sal­laş­tı­ğın­dan söz et­mek, san­ki ta­bu ha­li­ne gel­miş, üze­rin­de ko­nu­şu­la­maz ol­muş bir çe­liş­ki. Ma­kul ol­ma­yan ya­sak­lar, son de­re­ce in­sa­ni olan hak­la­ra yö­nel­di­ğin­de, bir si­ya­sal bi­lin­cin olu­şu­mu ka­çı­nıl­maz­dır. Ki­şi­sel olan ni­ye si­ya­si ol­ma­sın? Bu­nun ce­va­bı da hiç açık­lık ka­za­na­bil­miş de­ğil za­ten, bu ya­sak­lar­la ge­çen yıl­lar için­de. Bu ne­den­le de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ge­rek­çe­li ka­ra­rı­nın, dün­ya­da­ki öz­gür­lük­ler bağ­la­mın­da ya­şan­mak­ta olan ye­ni olu­şum­la­rı dik­ka­te alan, ül­ke için­de ise top­lum­sal uz­laş­ma ve kar­deş­li­ğin te­si­si­ne hiz­met ede­n bir açık­la­ma ola­rak ka­bul gör­me­si ola­nak­sız.

Paylaş Tavsiye Et