Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Türkiye Siyaset
“Model ortaklık” ne anlam ifade ediyor?
Ali Aslan
ABD Baş­ka­nı Ba­rack Oba­ma, ilk de­niz aşı­rı zi­ya­re­ti­ni Tür­ki­ye’ye yap­tı. Zi­ya­re­te ulus­la­ra­ra­sı stra­te­ji ve kim­lik bo­yut­la­rı­na sa­hip “mo­del or­tak­lık” kav­ra­mı dam­ga­sı­nı vur­du. Kav­ra­mın kim­lik bo­yu­tu­na bak­tı­ğı­mız­da, Tür­ki­ye’de 1990’lar­da iv­me ka­za­nan kök­lü si­ya­si ve top­lum­sal dö­nü­şüm­le­ri gö­rü­yo­ruz.
Kim­lik si­ya­se­ti­nin ve de­mok­ra­si ta­lep­le­ri­nin art­tı­ğı 90’la­rın so­nun­da Ke­ma­list la­ik-mil­li­yet­çi elit, top­lum­sal ta­lep­le­ri tat­min ede­cek da­ha de­mok­ra­tik bir si­ya­si ya­pı­lan­ma oluş­tur­mak ye­ri­ne, bu ta­lep­le­ri bas­tır­ma­yı seç­ti. Bu­na pa­ra­lel ola­rak dış po­li­ti­ka­da da de­mok­ra­tik­leş­me­yi dert et­me­yen ve İs­lam dün­ya­sı­na kar­şı sal­dır­gan bir ta­vır ser­gi­le­yen ABD-İn­gil­te­re-İs­ra­il çiz­gi­si ta­kip edil­di. Ke­ma­list ik­ti­da­rın top­lum­sal meş­rui­yet kri­zi­nin zir­ve­ye çık­tı­ğı bu ta­ri­hî nok­ta­da, AK Par­ti şem­si­ye­si al­tın­da ye­ni bir elit ha­re­ke­ti or­ta­ya çık­tı. Bu ye­ni elit, top­lum­sal mu­ha­fa­za­kâr de­ğer­le­ri sa­hip­len­mek­le bir­lik­te li­be­ral de­mok­ra­si ve pi­ya­sa eko­no­mi­si­ni sa­vu­nan ve Ba­tı-kar­şı­tı söy­le­mi ra­fa kal­dı­ran bir po­zis­yon al­dı; hem top­lu­mun hem de Ba­tı’nın des­te­ği­ni ar­ka­sı­na ala­rak Ke­ma­list eli­tin mer­ke­zî ko­nu­mu­nu sars­tı.
AK Par­ti, iç si­ya­set­te “mu­ha­fa­za­kâr de­mok­rat” çiz­gi­de bir dü­zen in­şa­sı­na gi­riş­ti. Dış po­li­ti­ka­da ise Cum­hu­ri­yet’in ku­ru­lu­şuy­la bir­lik­te tüm dev­let-öte­si kim­lik­le­ri­ni red­de­den ve Ba­tı’ya yö­ne­len bir dış po­li­ti­ka an­la­yı­şın­dan, et­ra­fı­nı sa­ran coğ­raf­ya­nın sun­du­ğu tüm dev­let-öte­si kim­lik­le­ri­ni (İs­lam, Ba­tı, Türk, Os­man­lı) ku­cak­la­yan “mer­kez ül­ke” je­opo­li­ti­ği­ne ge­çiş ya­pıl­dı. Böy­le­ce Tür­ki­ye’nin po­tan­si­ye­li­ni tör­pü­le­yen tek yön­lü ve içe ka­pan­ma­cı bir dış po­li­ti­ka an­la­yı­şı terk edi­le­rek, çok yön­lü ve pro­ak­tif bir dış po­li­ti­kay­la Tür­ki­ye’yi da­ha güç­lü bir ak­tö­re dö­nüş­tür­me­yi amaç­la­yan “mer­kez ül­ke” je­opo­li­tik viz­yo­nu ta­kip edil­me­ye baş­lan­dı.
Tür­ki­ye’de­ki bu ge­liş­me­ler Ba­tı’da bu­ruk bir se­vinç ya­rat­tı. Ama da­ha ön­ce­sin­de şu tes­pi­ti yap­mak­ta ya­rar var: Ba­tı, İs­lam dün­ya­sın­da top­lum­sal ge­liş­miş­li­ğin ve bi­lin­cin bel­li bir nok­ta­ya ulaş­tı­ğı­nın ve bu se­bep­le de İs­lam dün­ya­sı­nı kon­trol al­tın­da tut­ma­nın top­lum­sal ta­lep­le­ri göz ar­dı eden yön­tem­ler­le sağ­la­na­ma­ya­ca­ğı­nın far­kı­na var­mış du­rum­da. Bu du­ru­mun en ba­riz şe­kil­de or­ta­ya çık­tı­ğı ül­ke ise Tür­ki­ye. AK Par­ti gi­bi li­be­ral de­mok­ra­tik de­ğer­le­re ve pi­ya­sa eko­no­mi­si­ne sa­hip çı­kan ve Ba­tı-kar­şı­tı söy­lem­den uzak “İs­lam­cı” bir ha­re­ke­tin var­lı­ğı Ba­tı için ol­duk­ça se­vin­di­ri­ciy­ken; Tür­ki­ye’nin ye­ni dış po­li­ti­ka kim­li­ği ve je­opo­li­tik an­la­yı­şıy­la ulus­la­ra­ra­sı alan­da da­ha ba­ğım­sız ha­re­ket et­me ira­de­si gös­ter­me­si, böl­ge­de Ba­tı-dı­şı bir güç ek­se­ni­nin or­ta­ya çık­ma­sı­nın te­dir­gin­li­ği­ni ya­şa­tı­yor. Tür­ki­ye’de ya­şa­nan dö­nü­şüm, Ba­tı’yı Tür­ki­ye üze­rin­de­ki kon­tro­lü­nü kay­bet­me­mek için Ke­ma­list elit­le­re yıl­lar­dır ve­ri­len do­lay­lı ve do­lay­sız des­te­ği­ni çek­mek ve ye­ni elit­le­ri des­tek­le­mek zo­run­da bı­ra­kı­yor. Ke­ma­list elit­le­rin ik­ti­da­rı kay­be­diş­le­ri­nin sem­bo­lü ha­li­ne ge­len Er­ge­ne­kon Da­va­sı’nda Ba­tı’nın ta­kın­dı­ğı ta­vır bu du­ru­mu net bir şe­kil­de or­ta­ya ko­yu­yor.
Bu nok­ta­da ABD’de ya­şa­nan ik­ti­dar de­ği­şi­mi­ni de göz önün­de bu­lun­dur­mak ge­re­kir. ABD, Bush dö­ne­min­de AK Par­ti’ye kar­şı 1 Mart Tez­ke­re­si’nin de et­ki­siy­le ol­duk­ça me­sa­fe­li bir ta­vır al­mış­tı. Bu­nun üze­ri­ne neo­con­lar ile ba­zı “ulu­sal­cı” ka­na­at ön­der­le­ri­nin Was­hing­ton’da AK Par­ti ik­ti­da­rı­nı he­def alan gö­rüş­me­ler yap­tı­ğı ku­lis­ler­de dil­len­di­ril­miş­ti. Oba­ma ile bir­lik­te ABD, Bush yö­ne­ti­mi­nin be­nim­se­di­ği mi­li­ta­rist, ide­olo­jik ve ken­di ba­şı­na buy­ruk dış po­li­ti­ka an­la­yı­şın­dan, yu­mu­şak gü­cü ön pla­na çı­ka­ran ve müt­te­fik­le­riy­le or­tak ha­re­ket eden rea­list bir dış po­li­ti­ka­ya geç­ti­ği­ni gös­te­ri­yor. Ay­nı za­man­da Bush yö­ne­ti­mi­nin İs­lam dün­ya­sı­na yö­ne­lik düş­man­ca söy­lem ve ta­vır­la­rı­nın da terk edil­di­ği­nin işa­ret­le­ri mev­cut. Ye­ni yö­ne­tim açık­tan İs­lam kar­şı­tı ve mi­li­ta­rist bir dış po­li­ti­ka­nın, ABD’nin çı­ka­rı­na ol­ma­dı­ğı­nı an­la­mış du­rum­da.
Ye­ni ABD yö­ne­ti­mi­nin, Tür­ki­ye’nin ye­ni ger­çek­le­ri­ni ka­bul­len­me ko­nu­sun­da Bush yö­ne­ti­mi­ne na­za­ran da­ha is­tek­li ol­du­ğu söy­le­ne­bi­lir. Oba­ma’nın Tür­ki­ye’yi ta­nım­lar­ken atıf­ta bu­lun­du­ğu “Os­man­lı’nın vâ­ri­si” ve “me­de­ni­yet­le­rin bir­leş­ti­ği nok­ta­da ol­ma” söy­lem­le­ri bu­nu açık­ça or­ta­ya ko­yu­yor. Bu söy­lem, ye­ni eli­tin içe­ri­de ve ulus­la­ra­ra­sı alan­da ku­rum­sal­laş­tır­ma­ya ça­lış­tı­ğı ye­ni Tür­ki­ye viz­yo­nuy­la ay­nı doğ­rul­tu­da. Bu des­tek kar­şı­sın­da ABD, Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü, Er­me­ni me­se­le­si­nin üze­ri­ne gi­dil­me­si ve Hey­be­lia­da Ruh­ban Oku­lu’nun açıl­ma­sı gi­bi ta­lep­ler­le hü­kü­me­tin kar­şı­sı­na çık­tı. Ba­tı baş­kent­le­rin­de­ki azın­lık lo­bi­le­rin­den ge­len bu ta­lep­le­rin ya­nın­da, ABD’nin biz­zat ken­di­si için is­te­di­ği ta­lep­le­ri var Tür­ki­ye’den. İlk ola­rak, Ba­tı’nın şe­kil­len­dir­di­ği ve yu­mu­şak gü­cü ola­rak kar­şı­mı­za çı­kan ulus­la­ra­ra­sı norm ve de­ğer­le­re ria­yet et­me­si­ni is­ti­yor. Bun­lar mo­dern li­be­ral-ka­pi­ta­list dün­ya gö­rü­şü­nün içe­ri­sin­den üre­ti­len ve Ba­tı’nın ulus­la­ra­ra­sı sis­tem­de­ki he­ge­mon­ya­sı­nı per­çin­le­yen de­mok­ra­si, la­ik­lik ve ne­oli­be­ral pi­ya­sa eko­no­mi­si gi­bi pra­tik­le­ri kap­sı­yor. İkin­ci ola­rak, Tür­ki­ye’nin ener­ji kay­nak­la­rı­na olan ya­kın­lı­ğı, bun­la­rın Ba­tı’ya ta­şın­ma­sın­da stra­te­jik bir nok­ta­da bu­lu­nu­şu ve Av­ras­ya’nın mer­kez ül­ke­le­rin­den bi­ri ko­nu­mun­da olu­şu se­be­biy­le şe­kil­len­mek­te olan ye­ni ulus­la­ra­ra­sı güç den­ge­sin­de ABD’nin ya­nın­da yer al­ma­sı­nı is­ti­yor. ABD’nin ra­kip­le­ri­nin ya­nın­da yer al­ma­sa bi­le, Tür­ki­ye’nin ye­ni dış po­li­ti­ka kim­li­ğiy­le coğ­raf­ya­sın­da ken­di ba­şı­na bir çe­kim ala­nı ve güç ek­se­ni oluş­tur­ma­sı­nı is­te­mi­yor. Bu se­bep­le ABD, Ba­tı it­ti­fa­kı içe­ri­sin­de tut­ma­yı ar­zu et­ti­ği Tür­ki­ye’nin AB’ye üye­li­ği için Bir­li­ğe bas­kı ya­pı­yor; NA­TO çer­çe­ve­sin­de Af­ga­nis­tan ve Pa­kis­tan’da yo­ğun­laş­tır­dı­ğı ope­ras­yon­lar­da ki­lit rol oy­na­ma­sı­nı is­ti­yor. Özet­le iki ül­ke ara­sın­da “mo­del or­tak­lık” ola­rak isim­len­di­ri­len bir iliş­ki ön­gö­rü­lü­yor. Bu­na gö­re, iç so­run­la­rı­nı çöz­müş, böl­ge­sin­de et­kin ve güç­lü bir Tür­ki­ye des­tek­le­ni­yor; ama ay­nı za­man­da Tür­ki­ye’den mo­dern ka­pi­ta­list me­de­ni­ye­te ka­fa tut­ma­ma­sı ve ulus­la­ra­ra­sı güç po­li­ti­ka­sın­da da ABD’nin ya­nın­da ve kon­tro­lü al­tın­da bu­lun­ma­sı is­te­ni­yor.
So­nuç ola­rak, AK Par­ti’nin, ABD’nin Tür­ki­ye’de or­ta­ya çı­kan ye­ni du­ru­mu ka­bul­len­me­si­ne ne ka­dar ih­ti­ya­cı var­sa, ABD’nin de şe­kil­len­mek­te olan ye­ni ulus­la­ra­ra­sı sis­tem­de AK Par­ti’ye o ka­dar ih­ti­ya­cı var. Bu ne­den­le zi­ya­re­tin ar­dın­dan kar­şı­lık­lı bir da­ya­nış­ma­nın ya­şan­dı­ğı so­nu­cu çı­ka­rı­la­bi­lir. Ama uzun va­de­de Tür­ki­ye’nin, mo­dern li­be­ral-ka­pi­ta­list me­de­ni­yet içe­ri­sin­de ka­la­rak ne ka­dar ken­di­si­ni “mer­kez ül­ke” ola­rak ko­num­lan­dı­ra­bi­le­ce­ği; yi­ne “mer­kez ül­ke” ek­se­nin­de­ki dış po­li­ti­ka göz önü­ne alın­dı­ğın­da, Tür­ki­ye’nin ne ka­dar ABD’nin gü­dü­mün­de kal­mak is­te­ye­ce­ği ve ay­nı şe­kil­de kon­tro­lü dı­şı­na çık­mak is­te­yen bir ik­ti­da­ra ABD’nin içe­ri­de ve dı­şa­rı­da ne ka­dar des­tek ver­mek is­te­ye­ce­ği bü­yük bir so­ru işa­re­ti.

Paylaş Tavsiye Et