Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
Derviş Zaim: “Bundan sonra ne yapacağını merak ettiğim tek adamdı”
Uluçay çoğunlukla “köylü sinemacı”, “köyün sesi” olarak gösteriliyor. Bunda bir doğruluk payı elbette var; fakat o bundan ibaret değil. Mesela, bizde kamera köye gittiğinde esinlendiği kaynak, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’dir. İtalyan Yeni Gerçekçiliği, bir metot olarak, köyü anlatmak, temsil etmek için kullanılır. Onun sinemasında da tabii ki -kendisi bunun farkında olsun ya da olmasın- İtalyan Yeni Gerçekçileri’nden kimi izler bulmak mümkündür. Ama onun bunu aşan tarafları da vardı. Ve bu, Türk sineması için belki de daha farklı bir bakış olabilecek ve ileride yapması muhtemel işlerde çok daha farklı düzlemler, platformlar oluşturabilecek bir şeydi.
Uluçay’ın kısa filmleri, uzun filminin geliyorum dediği yerlerdir. Bir kısa filmde farklı bir tonaj hissettirmek zordur. Ama Ahmet bunu hissettiriyordu. Zaten bunu hissettirebildiği için de uzun filmini yaparken -az ya da çok- kendisine omuz verecek insanlar buldu. Bu sürece yakından şahit olmuş birisi olarak, uzun filmini yapmış ve bir ölçüde de olsa başarıya ulaşmış olduğunu görmesi beni mutlu ediyor. En azından, gözünün bu anlamda arkada olmadığını düşünmek gibi bir avuntu içindeyiz. Ölümü, Türk sineması için ciddi bir kayıp oldu. Samimi olarak şunu itiraf edeyim: Bundan sonra ne yapacak diye merak ettiğim tek adamdı. Bunu her yerde söylerim. Çünkü benimle birlikte bu yolda yürüyen insanların bundan sonra ne yapacaklarını üç aşağı-beş yukarı tahmin edebiliyorum. Ama Ahmet’in ne yapacağını merak ediyordum. O, ikinci filmi vizyona girdiği gün, uyanıp da kahvaltımı dahi yapmadan filminin ilk seansına koşacağım adamdı.

Paylaş Tavsiye Et