Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Kapak
Anayasa taslağı ve siyasetin performansı
Hatem Ete
TÜR­Kİ­YE son iki ay­dır ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği me­se­le­si­ne ki­lit­len­miş du­rum­da. AK Par­ti’nin mü­za­ke­re edil­mek üze­re ka­mu­oyu­na ve si­ya­sal par­ti­le­re sun­duk­tan son­ra TBMM Ge­nel Ku­ru­lu’na ge­tir­di­ği ana­ya­sa de­ği­şik­lik pa­ke­ti, bu ya­zı­nın ya­zıl­dı­ğı sa­at­ler­de ha­len oy­lan­ma­ya de­vam edi­yor. Muh­te­me­len siz bu ya­zı­yı oku­du­ğu­nuz­da oy­la­ma­lar bit­miş ve re­fe­ran­dum sü­re­ci üze­ri­ne bir­den çok se­nar­yo­yu içe­ren tar­tış­ma­lar baş­la­mış ola­cak.
Pa­ket ile be­ra­ber ya­şa­nan sert tar­tış­ma ve ku­tup­laş­ma, as­lın­da üç baş­lık­la sı­nır­lı: Si­ya­si par­ti­le­rin ka­pa­tıl­ma­sı­nın zor­laş­tı­rıl­ma­sı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si (AYM) ile Hâ­kim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu (HSYK)’nun üye kom­po­zis­yo­nu ve sa­yı­sı­nın de­ğiş­ti­ril­me­si. Ön­ce­lik­le, ye­ni dü­zen­le­me si­ya­si par­ti­le­rin ka­pa­tıl­ma­sı­nı TBMM ona­yı­na bağ­la­ya­rak zor­laş­tı­rı­yor. İkin­ci ola­rak, AYM’nin üye sa­yı­sı 11’den 17’e çı­ka­rı­lı­yor, üye kom­po­zis­yo­nu de­mok­ra­tik­leş­ti­ri­li­yor ve TBMM’nin 3 üye ata­ma­sı­nı müm­kün kı­lı­yor. Üçün­cü ola­rak, HSYK’nın ha­len 7 asıl ve 5 ye­dek­ten olu­şan üye sa­yı­sı, ye­ni dü­zen­le­me­de 22 asıl ve 5 ye­dek üye­ye çı­ka­rı­lı­yor. Mev­cut du­rum­da ken­di­si ta­ra­fın­dan ata­nan Yar­gı­tay ve Da­nış­tay üye­le­rin­den olu­şan HSYK’nın üye kom­po­zis­yo­nu da ye­ni dü­zen­le­me ile de­mok­ra­tik­leş­ti­ri­li­yor. HSYK’ya Yar­gı­tay ve Da­nış­tay’ın ya­nı sı­ra, yük­sek öğ­re­tim ku­rum­la­rın­dan, avu­kat­lar­dan ve bi­rin­ci sı­nıf hâ­kim ve sav­cı­lar­dan da üye alın­ma­sı müm­kün ha­le ge­ti­ri­li­yor.
 
De­ği­şik­lik Pa­ke­ti­nin Si­ya­sal Bağ­la­mı
Tar­tı­şı­lan mad­de­le­rin ta­ma­mı, bü­rok­ra­tik ve­sa­ye­tin si­ya­set üze­rin­de­ki ta­hak­kü­mü­nü müm­kün kı­lan ya­pıy­la il­gi­li. Bi­lin­di­ği üze­re bu ve­sa­yet­çi me­ka­niz­ma ser­best se­çim­le­rin ger­çek­leş­me­ye baş­la­ma­sıy­la be­ra­ber mil­let ira­de­si­nin si­ya­sal sis­te­me yan­sı­ma­sı­nı en­gel­le­mek üze­re 1961 Ana­ya­sa­sı’yla kur­gu­lan­mış­tı. Mer­kez sağ par­ti­le­rin san­dık­tan çık­ma­sı, bü­rok­ra­si­nin, re­ji­min bek­çi­si sı­fa­tıy­la dev­let ik­ti­da­rı­nı tem­sil et­me­si­ne yö­ne­lik bir sis­te­min ku­rul­ma­sı­na yol aç­mış­tı. Bu, esa­sın­da So­ğuk Sa­vaş dö­ne­mi­nin gü­ven­lik ve is­tik­ra­rı ön­ce­le­yen ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı di­na­mik­le­ri­ne de ay­kı­rı düş­me­yen bir sis­tem­di.
An­cak 1990’lar­dan iti­ba­ren hem So­ğuk Sa­vaş ko­şul­la­rı­nın de­ğiş­me­si hem de yak­la­şık ya­rım asır­lık bir de­mok­ra­si de­ne­yi­miy­le top­lum­sal ak­tör­le­rin güç­len­me­si bu ya­pı­yı zor­la­ma­ya baş­la­dı. 1990’la­rın or­ta­sın­da bü­rok­ra­tik elit­ kri­ze gi­ren sis­te­mi re­vi­ze et­mek ye­ri­ne top­lum­sal ba­rış pa­ha­sı­na sta­tü­ko­yu sür­dür­me­ye ve sta­tüsünü mu­ha­fa­za et­me­ye ka­rar ver­di. Bu, hem ül­ke­nin iç di­na­mik­le­ri­ne hem de ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tü­re ay­kı­rı bir po­li­ti­kay­dı ve bu ne­den­le ba­şa­rı­lı ola­ma­dı.
2000’le­rin ba­şın­da si­vil si­ya­set ta­ma­men ye­ni­len­di ve bü­rok­ra­si de ken­di için­de bö­lün­dü. Yak­la­şık on yıl­dır, ya­rım asır ön­ce ku­ru­lan ve ar­tık iş gör­me­di­ği aşi­kâr olan bu sis­te­mi or­ta­dan kal­dır­ma­ya ve ça­ğın ko­şul­la­rı­na uy­gun ye­ni bir sis­tem in­şa et­me­ye dö­nük bir mü­ca­de­le sü­rü­yor. Son on yı­lın si­ya­se­ti­ne yön ve­ren esas di­na­mik, bu ye­ni sis­te­min han­gi te­mel­ler üze­ri­ne bi­na edi­le­ce­ği­ne da­ir mü­ca­de­le­dir. Ye­ni sis­te­min ma­hi­ye­ti üze­ri­ne üret­ken bir mü­za­ke­re­den öte, ne­re­dey­se kı­ran kı­ra­na bir mü­ca­de­le sü­rü­yor. Çün­kü bü­rok­ra­si, im­ti­yaz­la­rı­nı bı­rak­ma­ya ya­naş­ma­ya­rak ta­ma­men alan sa­vun­ma­sı­na yö­ne­lik bir po­li­ti­ka gü­dü­yor. Bu ara­da, bu­gü­ne ka­dar elin­de tut­tu­ğu güç­le si­ya­set üze­rin­de cay­dı­rı­cı bir rol oy­na­yan as­ke­rî bü­rok­ra­si­nin ken­di için­de ay­rış­ma­sı ve si­vil si­ya­set kar­şı­sın­da mev­zi kay­bet­me­siy­le, son yıl­lar­da ve­sa­yet sis­te­mi­nin bek­çi­li­ği­ni ne­re­dey­se tek ba­şı­na yar­gı bü­rok­ra­si­si­nin dev­ral­dı­ğı­nı da kay­det­mek ge­re­ki­yor.
Bu kur­gu­da AK Par­ti, si­ya­sal alan­da top­lum­sal ta­lep­le­rin ve de­ği­şi­min söz­cü­lü­ğü­nü yap­ma­ya ka­rar­lı bir si­ya­sal ak­tör ola­rak yer alır­ken, CHP bü­rok­ra­tik ve­sa­ye­tin si­ya­si söz­cü­lü­ğü­nü üst­le­ni­yor. AK Par­ti, hü­kü­met ile dev­let ara­sın­da­ki ma­ka­sı da­ralt­ma ve bü­rok­ra­tik ve­sa­ye­tin mil­let ira­de­si üze­rin­de­ki ta­sal­lu­tu­nu azalt­ma yö­nün­de ham­le­ler yap­tık­ça, CHP yük­sek yar­gı­ya baş­vu­ra­rak bu de­ği­şik­lik­le­ri ge­ri alı­yor. AK Par­ti dev­let i­le mil­let ara­sın­da­ki en­gel­le­ri kal­dır­mak is­ter­ken, CHP bu en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı­na en­gel olu­yor.
Ver­di­ği ka­rar­lar­la si­vil si­ya­se­tin mev­zi ka­zan­ma­sı­nı en­gel­le­yen ve sis­te­min nor­mal­leş­me­si­ne izin ver­me­yen yar­gı sis­te­mi, bu he­def uğ­ru­na yet­ki ala­nı­nı aş­mak­tan ve­ya ku­rum­sal mu­ta­ba­ka­tı boz­mak­tan çe­kin­mi­yor. Yar­gı, sis­te­mi ki­lit­le­yen ve ül­ke­nin stra­te­jik he­def­le­ri­ni ge­cik­tir­mek is­te­yen bir rol üst­le­ni­yor. Öy­le ki yük­sek yar­gı, uh­de­sin­de bu­lun­dur­du­ğu ku­rum­la­rı bü­tün içe­ri­ğin­den bo­şal­ta­rak bü­tün me­sa­isi­ni mev­zi ka­zan­ma-kay­bet­me he­sa­bı­na har­ca­ma­ya baş­la­dı.
Ana­ya­sa de­ği­şik­lik pa­ke­ti iş­te bu ge­rek­çe­ler­le yük­sek yar­gı­nın gö­rev ala­nı­nı ve iş­le­yi­şi­ni ye­ni­den dü­zen­le­ye­rek hem yar­gı ku­rum­la­rı­nın üye kom­po­zis­yo­nu­nu ço­ğul­cu­laş­tı­rı­yor hem de yar­gı bü­rok­ra­si­si­nin ya­sa­ma ve yü­rüt­me üze­rin­de­ki de­net­le­yi­ci iş­le­vi­ni gev­şe­ti­yor. Bu­nu yap­ma­ya yel­ten­di­ği öl­çü­de de cid­di bir di­renç ile kar­şı­la­şı­yor.
 
Si­ya­si Par­ti­le­rin De­ği­şik­lik Pa­ke­ti­ne Yö­ne­lik Tu­tum­la­rı
Si­ya­sal ala­nın ye­ni­den ta­nım­lan­dı­ğı, si­ya­sal ak­tör­le­rin et­ki alan­la­rı­nın bü­yük bir dö­nü­şüm sü­re­cin­den geç­ti­ği bu­gün­ler­de, sü­reç için­de önem­li bir adı­mı tem­sil eden ana­ya­sa tas­la­ğı­na yö­ne­lik ola­rak Mec­lis’te tem­sil im­ka­nı bu­lan si­ya­si par­ti­le­rin na­sıl bir po­li­ti­ka­ yü­rüt­tü­ğü­ne bak­mak­ta ya­rar var.
CHP, bü­rok­ra­tik ve­sa­yet me­ka­niz­ma­sı ça­tır­da­ma­ya baş­la­dı­ğın­dan be­ri kri­zi aş­ma­ya yö­ne­lik po­zi­tif bir si­ya­set ye­ri­ne, ge­ti­ri­len öne­ri­le­ri red­det­me­ye yö­ne­lik ne­ga­tif bir si­ya­set yü­rütüyor ve ka­ra pro­pa­gan­da yap­ma yo­lu­na yö­nel­iyor. Hiç­bir öne­ri ge­tir­me­den ta­ma­men red­det­me­ye yö­ne­lik bir si­ya­set yü­rüt­tük­çe de, ye­ni sis­te­min mü­za­ke­re­ye da­ya­lı bir sü­reç­le ku­rul­ma­sı­nı en­gel­le­ye­rek si­ya­sal ku­tup­laş­ma­nın de­rin­leş­me­si­ne hiz­met edi­yor. Ta­ba­nı­nın kay­gı­la­rı­nı bir si­ya­set di­li­ne ter­cü­me ede­rek er ya da geç ku­ru­la­cak ye­ni denk­le­me ek­len­me­si­ni sağ­la­mak ye­ri­ne, ken­di­si­ni si­ya­se­te ka­pat­ma­yı ter­cih edi­yor. Ya Mec­lis gö­rüş­me­le­ri­ne ka­tıl­ma­ya­rak seç­me­ni­ne ya da Mec­lis ira­de­si­ni yar­gı­ya de­net­let­ti­re­rek si­ya­set ku­ru­mu­na iha­net edi­yor. Her iki du­rum­da da top­lum­sal ba­rı­şa hiz­met et­mi­yor.
MHP, 29 Mart se­çim­le­rin­de net­le­şen par­ça­lan­mış seç­men kit­le­siy­le na­sıl bir si­ya­set yü­rü­te­ce­ği­ne ka­rar ve­re­mi­yor. Ba­tı kı­yı böl­ge­sin­de­ki seç­men­le­ri bü­rok­ra­tik ve­sa­ye­tin sür­me­si­ne ta­raf­tar ol­ma­sı­nı ta­lep eder­ken; İç Ana­do­lu seç­men­le­ri, mil­let ira­de­sin­den ya­na ta­vır al­ma­sı­nı is­ti­yor. MHP, iki zıt seç­men kit­le­si ara­sın­da bir ka­rar ve­re­me­yin­ce ça­re­yi si­ya­set yap­ma­mak­ta gö­rü­yor. MHP’nin, ya­sa­ma sü­re­si ve gö­re­vi de­vam eden ve hiç­bir meş­rui­yet prob­le­mi ol­ma­yan mev­cut Mec­lis’in önü­müz­de­ki se­çim­le­re ka­dar ya­sa­ma fa­ali­yet­le­ri­ni don­dur­ma ta­le­bi­nin al­tın­da bu ka­rar­sız tu­tu­mu yatı­yor. Öte yan­dan, ana­ya­sa gö­rüş­me­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı otu­rum­lar­da Mec­lis’i ça­lış­tır­ma­mak üze­re sü­rek­li öner­ge ver­mek­le de hem sü­re­gi­den kav­ga­da ta­ra­fı­nı seç­miş olu­yor hem de her gün ay­nı öner­ge­yi ver­mek­le muh­te­mel si­ya­si üret­ken­li­ği hak­kın­da bir fi­kir ve­ri­yor.
BDP, mev­cut de­ği­şik­lik­le­re des­tek ver­me­yi Kürt me­se­le­si­ne iliş­kin dü­zen­le­me­le­rin pa­ket­te yer al­ma­sı­na bağ­la­yan bir si­ya­set yü­rü­tü­yor. Bu po­li­ti­ka, üs­lup açı­sın­dan doğ­ru ama içe­rik ve so­nuç açı­sın­dan yan­lış bir po­li­ti­ka. Üs­lup açı­sın­dan doğ­ru; çün­kü BDP tem­sil et­ti­ği ta­ba­nın ön­ce­lik­le­ri­ni he­sa­ba ka­tan bir si­ya­set gü­de­rek bu ta­lep­le­rin pa­ke­te alın­ma­sı­nı sağ­la­ma­ya ça­lı­şı­yor. İçe­rik ve so­nuç açı­sın­dan yan­lış; çün­kü ta­lep­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­mış ol­ma­sı, pa­ke­te des­tek ver­me­yi en­gel­le­me­me­li. Ni­ha­ye­tin­de BDP, sta­tü­ko­dan ve bü­rok­ra­tik ve­sa­yet­ten en faz­la mağ­dur olan par­ti­le­rin ba­şın­da gel­di­ği için, ken­di ön­ce­lik­le­ri­ni kap­sa­mı­yor ol­sa bi­le ken­di­si ve seç­me­ni açı­sın­dan iş­lev­sel ola­cak bir pa­ke­te des­tek ol­ma­lı. Zi­ra bu tu­tum, BDP açı­sın­dan Tür­ki­ye par­ti­si olup ol­ma­dı­ğı­nın an­la­şıl­ma­sı­na yö­ne­lik bir tur­nu­sol ka­ğı­dı iş­le­vi gö­rü­yor. BDP, Kürt me­se­le­si ile doğ­ru­dan ve so­mut bir il­gi­si ol­ma­yan her­han­gi bir ko­nu­da ül­ke­nin de­mok­ra­tik­leş­me mü­ca­de­le­si­ne kat­kı­da bu­lun­ma­ya­ca­ğı gö­rün­tü­sü­ ve­re­cek bu tür sığ po­li­ti­ka­lar­dan uzak dur­ma­lı.
So­nuç ola­rak, Tür­ki­ye si­ya­se­ti çok çe­tin bir sı­nav­dan ge­çi­yor. Bu çe­tin sı­na­vın so­nu­cu, hem Tür­ki­ye’nin ka­de­ri­ni hem de si­ya­set ku­ru­mu­nun say­gın­lı­ğı­nı be­lir­le­ye­cek.

Paylaş Tavsiye Et