Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Irak’ta istikrar ırak
Mesut Özcan
ABD’NİN otoriteyi yerel yetkililere bırakacağı tarih yaklaştıkça Irak’ta meydana gelen olaylar Haziran sonunda yapılması planlanan devir-teslimin gerçekleşme ihtimalini azaltıyor. Zaten Amerikan yetkililerinden de bunun gerçekleştirilemeyeceğini belirten açıklamalar gelmeye başladı. Mart ayının başında gecikmeli şekilde kabul edilen ‘geçici idarî yasa’yla ilgili tartışmalar ve Nisan ayının başından itibaren özellikle Mukteda Sadr’a bağlı milisler ile koalisyon askerleri arasında artan çatışmalar bu gelişmenin habercisi olarak değerlendirilebilir. ABD’nin Irak’ta yönetimi yerel güçlere devretmesi bakımından önemli bir adım olan bu geçici yasanın kabulü Şiilerin muhalefeti nedeniyle birkaç gün gecikmişti. Yasaya imzayı atan Geçici Yönetim Konseyi’nin Şii üyeleri yasayı eleştirmekten geri durmadılar. Eleştirilerinin temel nedeni kendi haklarının bu yasaya yeterince yansımamasından ve ABD ile işbirliği yapan Kürtlerin kollanmasından kaynaklanıyordu. Nisan ayı başında Felluce’de ABD’lilerin öldürülmesi sonrasında bölgeye yönelik çok büyük bir operasyon düzenlenmesi ve operasyon sırasında pek çok sivil Iraklının hayatını kaybetmesi, ABD’ye karşı direnişi sürdüren Sünni Araplara Şii Arapların da eklenmesinin önünü açtı. Şii gruplar arasında var olan rekabet ve bu noktada Sadr grubunun geri planda kalması da, bu grubun ABD’ye artan muhalefetinin bir sebebiydi.
Felluce bölgesinin “cezalandırılmasına” yönelik kararın bizzat Bush tarafından verildiği iddia ediliyor. Bush’un konuyla bu kadar yakında ilgilenmek durumunda kalmasının bir nedeni, sivil yönetici Paul Bremer ile ABD’li komutan Sanchez arasında varolduğu iddia edilen görüş ayrılıkları ise; diğer bir nedeni de burada öldürülen Amerikalıların cesetlerinin sokaklarda sürüklenmesi ve bu görüntülerin ABD medyasına yansımasıydı. Benzer görüntüler ABD önderliğinde BM tarafından Somali’de gerçekleştirilen Uluslararası Barış Operasyonu sırasında da medyaya yansımış ve Amerikan askerlerinin cesetlerinin sürüklenmesi Clinton yönetimini, askerlerini Somali’den çekmeye zorlamıştı.
Irak’taki Şii gruplar arasında Ali Sistani’nin etkinliğinin daha fazla olması ve ABD’nin izlediği politikalarda çoğunlukla Sistani’yi dikkate alması Sadr’da rahatsızlığa yol açtı. Sistani ile mukayese edildiğinde çok daha genç, ulema hiyerarşisinde de aşağıda olan Mukteda Sadr ve grubu Irak’ta yetkinin yerel güçlere devredileceği yeni dönemde etkili olabilmek için güçlerini göstermek istediler. Bu durumda ABD’nin, bu daha küçük ama silahlı direnişe daha yatkın olan grubu tasfiye etmek istemesinin de payını unutmamak gerekir. Bu ve benzeri faktörler Sadr grubunun ABD’ye olan muhalefetinin şiddetlenmesine yol açtı.
Nisan ayı içerisinde ABD’ye olan direnişin sadece Sünni Arapların yoğunlaştığı bölgelerle sınırlı kalmayıp özellikle Şiilerce kutsal sayılan Necef, Kerbela gibi şehirlere de yayılması ülkede ABD’ye olan muhalefetin tabanının genişlediğinin bir göstergesiydi. ABD’nin Irak’ı işgali sırasında yaptığı hesap yanlışlarından birisi halkın Saddam Hüseyin’den kurtulmak için işgale yardımcı olacağı beklentisiydi. Bu noktadaki yanlış, ABD askerlerinin Irak’taki bazı uygulamalarının halkta meydana getirdiği rahatsızlıkla birleşince, Sünni Arap bölgesinde yoğunlaşan direnişe geçtiğimiz ay içerisinde Şii Arap bölgeleri de eklendi. Bu noktada ülkenin tek sakin kesimi, ABD ile işbirliği yapan ve bu işbirliğinin karşılığını geçici idarî kanundaki avantajlı düzenlemeler ile alan Kürt grupların kontrolündeki bölge idi. Bu genel kaos ortamı Haziran sonunda idareyi ve güvenliği Iraklı yetkililere devretmeye hazırlanan ABD’nin planlarında ciddi sorunlara neden oldu.
Son gelişmeleri dikkate alan ABD’nin Irak’taki sivil yöneticisi Bremer Irak ordusu ve polisinin güvenliği sağlama konusunda yeterli olamayacağının aşikar olduğunu ve dış desteğe ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Bu konuyla ilgili olarak General Sanchez’in de 30 Haziran’da otoriteyi yerel güçlere devretmeye pek niyetli olmadığı ve gerekli düzenlemelerin ABD’li sivil yetkililer tarafından yapılmasını istediği biliniyor. ABD’nin Irak ordusu ve polisine yönelik endişeleri Felluce’de bazı birliklerin savaşmayı reddetmeleri sonrasında daha da arttı.
 
Dış Etkiler
Irak’ın yakın geleceğini şekillendirecek kararlar sadece ülke içinde meydana gelen olaylardan etkilenmiyor; dünyanın farklı bölgelerindeki gelişmeler de Irak’ı yakından ilgilendiriyor. Irak’ta ABD’nin düştüğü duruma ek olarak İspanya’da yaşanan bombalamalar sonrasında seçimi muhalefetin kazanması ve yeni Başbakan Zapatero’nun Irak’taki İspanyol askerlerini en kısa süre içinde çekeceğini açıklaması ABD’nin bölgedeki işini iyice zorlaştırdı. İspanya’nın Irak’ta yaklaşık 1300 askeri var. Bu rakam çok yüksek olmayabilir; fakat bu kararın psikolojik etkisi oldukça fazla olacaktır. Nitekim İspanya’nın bu açıklamasının ardından Honduras, Dominik ve Norveç de askerlerini çekeceklerini açıkladı. Bu gelişmeler Irak’taki işgali bir koalisyon içerisinde gerçekleştirdiği izlenimini vermeye çalışan ABD’yi daha da zor duruma sokacak.
Irak’ta gerçekleştirilen işgalin meşruluğunun tartışılması ve son dönemde işlerin zora girmesi ABD’de bu yıl gerçekleşecek seçimlerde Bush yönetiminin başını bir hayli ağrıtacaktır. Bu noktada İsrail’in uyguladığı politikalar ve Bush yönetiminin bu politikalara destek vermesi ABD’nin diğer bir handikapıdır. Şaron’un suikast politikalarını ve Yol Haritası’ndan sapmasını tüm dünyanın eleştirdiği bir dönemde, Bush’un Şaron’a, Gazze’den çekilmesi kararı için teşekkür edilmesi gerektiğini açıklaması siyasi bir basiretsizlik örneği olarak ortada duruyor. Irak işgalinin ciddi biçimde tartışıldığı ve işgal için ileri sürülen delillerin inandırıcılığının sorgulandığı son dönemde Filistin’de yaşananlar ABD’nin Irak’ta işini daha da zorlaştırdı. Yaklaşan seçimler öncesi işgali meşru göstermek; amaçlanan hedeflere ulaşıldığını ve Irak’ta Saddam sonrası istikrarlı bir yapıyı oluşturma yolunda ilerleme kaydedildiğini iddia etmek son yaşananlarla artık iyice güçleşti. Seçimlerde Yahudilerin desteğini alabilmek için İsrail’in politikalarının desteklenmesi işleri daha da karmaşıklaştırdı. Irak’ta başarıya ulaştığı ve görevini yerine getirdiği argümanını savunması gitgide zorlaşan ABD yönetimi, karşısındaki muhalefeti daha da genişletti. İzlediği politikalarla hedeflerinden uzaklaşan ABD’nin Irak’ta yetkiyi yerel güçlere devretme planı bölgede son yaşananlarla daha da gecikecek görünüyor.

Paylaş Tavsiye Et