Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
Örtünme ve renk vermeyen demokratlar
Ümit Aksoy
AN­LA­YIŞ der­gi­si­nin Mart sa­yı­sın­da Na­zi­fe Şiş­man, ba­şör­tü­sü­ne kar­şı iki te­mel tu­tum bu­lun­du­ğun­dan bah­set­mek­tey­di. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, ka­ba la­ik­lik an­la­yı­şı­na sa­hip in­san­la­rın tu­tu­muy­du ve bu ki­şi­ler ba­şör­tü­sü­nün bir sem­bol ol­du­ğu dü­şün­ce­sin­den yo­la çı­ka­rak, bir inanç te­za­hü­rü olan ör­tü­nün kar­şı­sın­da ta­vır al­mak­tay­dı­lar. Di­ğer tu­tum ise, bir kız öğ­ren­ci­nin oku­la ör­tü­süy­le gi­re­me­me­si­nin ya­sak­çı bir zih­ni­ye­tin yan­sı­ma­sı ol­du­ğu­nu ka­bul eder­ken, ay­nı ör­tü­lü ki­şi­nin bir sav­cı ola­rak hiz­met ver­me­si­nin, ev­ren­sel bir etik po­zis­yo­na ters dü­şe­ce­ği­ni de be­lirt­mek­ten ge­ri dur­mu­yor­du. Do­la­yı­sıy­la, di­ğe­ri­ne gö­re da­ha öz­gür­lük­çü bir yer­de du­ran ‘li­be­ral’le­rin bu ta­vır­la­rı­nın da ge­lip da­yan­dı­ğı bir­ta­kım kır­mı­zı çiz­gi­le­rin ol­du­ğu­nu di­le ge­tir­mek­tey­di Na­zi­fe Şiş­man.
Mu­rat Ak­soy’un Ki­ta­be­vi Ya­yın­la­rı’ndan çı­kan “Ba­şör­tü­sü/Tür­ban: Ba­tı­lı­laş­ma/Mo­dern­leş­me, La­ik­lik ve Ör­tün­me” ad­lı ça­lış­ma­sı da bu tav­rın da­ha de­rin bir yan­sı­ma­sı ola­rak oku­na­bi­le­cek bir yer­de du­ru­yor. Ak­soy, ki­ta­bın­da her şey­den ön­ce bir zih­ni­yet ana­li­zi­ne gi­di­yor. Bu­na gö­re ge­nel ola­rak, dört fark­lı zih­ni­yet kar­şı­mı­za çık­mak­ta: Ata­er­kil, oto­ri­ter, rö­la­ti­vist ve de­mok­rat zih­ni­yet. Ata­er­kil zih­ni­yet, ‘mad­dî’ olan kar­şı­sın­da ‘zih­nî’ ola­na önem ve­ren, do­la­yı­sıy­la bir Tan­rı inan­cı üze­rin­den var ola­nı ta­nım­la­yan bir zih­ni­yet. Oto­ri­ter zih­ni­yet, ata­er­kil­li­ğin ter­si­ne, zi­hin kar­şı­sın­da mad­dî ola­nı ön pla­na çı­kar­tan, dış dün­ya­nın mad­dî olan üze­rin­den var­lık ka­zan­dı­ğı bir dü­şün­ce bi­çi­mi. Rö­la­ti­vist zih­ni­yet ise, yu­ka­rı­da­ki iki zih­nî po­zis­yo­nun söy­le­dik­le­ri­nin ter­si­ne, bil­gi­ye tam ola­rak ula­şa­ma­ya­ca­ğı­mı­zı ka­bul edi­yor ve her­ke­sin bu var olan ger­çek­lik­ten ken­di zih­nî ka­pa­si­te­si ora­nın­da pay al­dı­ğı­nı söy­lü­yor. Bu an­lam­da, bir yan­dan kim­se ger­çek­li­ğin ta­ma­mı­na ula­şa­maz­ken (siz bu­nu, “te­ke­li al­tı­na ala­ma­mak” ola­rak oku­yun), di­ğer yan­dan da ger­çek­li­ğin bir ya­nıy­la bi­le­ne­bi­lir ol­ma­sın­dan do­la­yı her­ke­sin ken­di­ne ait doğ­ru­la­rı ola­bi­li­yor. Son ola­rak de­mok­rat zih­ni­yet de, tıp­kı rö­la­ti­vist po­zis­yon gi­bi kim­se­nin ha­ki­ka­tin ta­ma­mı­na sa­hip ola­ma­ya­ca­ğı­nı ka­bul et­mek­te. Bu­nun­la bir­lik­te de­mok­rat zih­ni­yet rö­la­ti­viz­min salt bi­rey­ci, ken­di içi­ne ka­pa­lı ta­sa­rı­mın­dan sıy­rıl­mak için, in­san­la­rın ken­di doğ­ru­la­rı­nın an­cak ve an­cak di­ğer in­san­lar­la ku­ru­lan iliş­ki­ler üze­rin­den bir de­ğer ka­za­na­ca­ğı­nı di­le ge­ti­ri­yor. Bu du­rum ise bi­zi son za­man­lar­da duy­ma­ya aşi­na ol­du­ğu­muz ‘ka­tı­lım’, ‘şef­faf­lık’, ‘mü­za­ke­re’ gi­bi kav­ram­la­rın eşi­ği­ne ge­tir­mek­te. De­mok­rat zih­ni­ye­te gö­re bu kav­ram­lar ha­ya­tî öne­me sa­hip; çün­kü ke­li­me­nin en ger­çek an­la­mıy­la bil­gi­nin top­lum­sal üre­ti­mi bu ka­nal­lar ve ağ­lar üze­rin­den olu­yor. De­mok­rat zih­ni­yet, her­ke­sin ken­di doğ­ru­su­nu an­cak bir baş­ka­sıy­la pay­laş­ma­ya aç­ma­sı du­ru­mun­da bu doğ­ru­nun “ger­çek­lik gü­cü”nün or­ta­ya çı­ka­bi­le­ce­ği­ni ve eğer güç­lü bir ger­çek­lik kat­sa­yı­sı­na sa­hip ise di­ğer in­san­la­rı ik­na ka­bi­li­ye­ti­ne sa­hip ola­bi­le­ce­ği­ne di­le ge­tir­mek­te.
Ak­soy, bu teo­rik zih­ni­yet ana­li­zi­ni yap­tık­tan son­ra bu so­ru­nun tıp­kı di­ğer so­run­lar gi­bi, ka­tı­lım­la ve bir an­lam­da ‘si­ya­set’le çö­zü­le­bi­le­ce­ği­ni söy­lü­yor. Baş­ka bir ifa­dey­le, ba­şör­tü­sü­nün bir inanç so­ru­nu ol­ma­nın öte­sin­de, da­ha ge­nel­de bir uz­la­şım so­ru­nu ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor. Do­la­yı­sıy­la ba­şı­nı ört­mek is­te­yen bir in­san, ger­çek­ten inan­dı­ğı için bu­nu yap­mak­ta; ama bu du­rum ka­mu­sal alan­la il­gi­li bir me­se­le ol­ma­ya baş­la­dı­ğı an­dan iti­ba­ren, di­ğer in­san­lar­la iliş­ki­li ol­ma­sı bağ­la­mın­da, si­ya­sî bir me­se­le ola­rak kar­şı­mı­za çı­kı­yor. So­ru­nun si­ya­sî bir me­se­le ola­rak ta­nım­lan­ma­sı ise, bi­zi si­ya­sal ola­nı mer­ke­ze alan de­mok­rat zih­ni­ye­tin dü­şün­me bi­çi­mi­ne ge­ri ge­ti­ri­yor.
De­mok­rat zih­ni­yet bir in­sa­nın, ken­di­si­ni na­sıl an­lam­lı his­se­di­yor­sa öy­le ya­şa­ma­sı­nı sa­lık ver­mek­te. Bu­nun­la bir­lik­te de­mok­rat zih­ni­yet, bir top­lum­sal ağ için­de ya­şa­dı­ğı­mı­zı ve ha­ki­ka­tin bil­gi­si­nin kim­se­nin te­ke­lin­de ol­ma­dı­ğı­nı ka­bul et­ti­ği­miz var­sa­yı­mı üze­rin­den, di­ğer in­san­la­rın da ken­di­le­ri­ni an­lam­lı his­set­tik­le­ri dü­şün­ce ve inanç ka­lıp­la­rı­na sa­hip ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Bu­ra­da­ki kri­tik nok­ta ise, Ak­soy’un ör­tün­me pra­ti­ği üze­rin­den di­le ge­tir­di­ği de­mok­ra­tik çö­zü­mün, ka­mu­sal ala­nın bü­tün pra­tik sü­reç­le­ri üze­rin­den iş­le­me­ye­ce­ği­ni be­lirt­ti­ği an­da or­ta­ya çı­kı­yor. Ya­ni tıp­kı Na­zi­fe Şiş­man’ın ya­zı­sın­da gön­der­me­de bu­lun­du­ğu Fu­at Key­man gi­bi de­mok­rat ta­vır­lı in­san­lar da, hiz­met ve­ren ki­şi­nin hiz­met alan üze­rin­de et­ki­de bu­lun­ma­ma­sı dü­şün­ce­sin­den yo­la çı­ka­rak, ör­tün­me hak­kı­nın sı­nır­la­na­bi­le­ce­ği­ni söy­le­mek­te. Baş­ka bir ifa­dey­le, de­mok­rat zih­ni­yet sa­hip­le­ri, bir­ta­kım sem­bo­lik yol­lar­dan ken­di­ni ifa­de eden ve böy­le­ce öz­nel­li­ği­ni or­ta­ya ko­yan ki­şi­nin, ‘ay­dın­lan­ma’nın nes­nel ya­ni “renk ver­me­yen” in­sa­nıy­la uyuş­ma­dı­ğı­nı di­le ge­ti­ri­yor. Bu­ra­da göz­den ka­çan nok­ta ise, ba­şı açık bir in­sa­nın da bir tür dü­şün­ce ya da inanç üze­rin­den bu ey­le­mi yap­tı­ğı ve do­la­yı­sıy­la ba­şı­nı ör­ten bir in­san­la ay­nı oran­da öz­nel bir po­zis­yon­da bu­lun­du­ğu ger­çe­ği­nin ih­mal edil­me­si. Ki­şi­ler, pra­tik ya­şam bi­çim­le­rin­de bü­tün bu öz­nel­lik­le­ri, do­la­yı­sıy­la ken­di­le­ri­ni gö­rü­nür kıl­mak­ta ve bu­nun için de özel­lik­le bir şey yap­ma­la­rı­na ge­rek yok. Kant’tan yo­la çı­ka­rak söy­le­ye­cek olur­sak, in­san­lar zevk­le­ri­ni, be­ğe­ni­le­ri­ni, ter­cih­le­ri­ni di­ğer in­san­lar­la iliş­ki­ye geç­tik­le­ri an­dan iti­ba­ren ör­tük ola­rak or­ta­ya koy­mak­ta.
Bu­nun ya­nı sı­ra Ak­soy’un öze­lin­de de­mok­rat in­san­lar, hem böy­le­si bir so­ru­nun öz­gür­lük­ler çer­çe­ve­sin­de çö­zül­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de edi­yor, hem de bi­za­ti­hi ör­tün­me­nin ka­dı­nı ikin­cil bir po­zis­yon­da bı­rak­tı­ğı­nı di­le ge­ti­ri­yor­lar. Bu­na gö­re ör­tün­me­nin ken­di­si, ata­er­kil bir zih­ni­ye­tin yan­sı­ma­sı ve bu ne­den­le aşıl­ma­sı ge­re­ken bir ol­gu olu­yor. Bu­ra­da, öz­gür­lük ta­nın­ma­sı için ça­ba gös­te­ri­len ko­nu­ya da­ir ikir­cik­li bir ta­vır söz ko­nu­su. O ka­dar ki, Tür­ki­ye şart­la­rın­da anor­mal bir bo­yut­ta sey­re­den si­ya­set nor­mal­leş­ti­ğin­de, ka­dı­nın öz­gür­leş­ti­ril­me­si gi­bi bir ha­re­ke­tin bu kez de­mok­rat­lar (post-li­be­ral­ler mi de­me­liy­di?) üze­rin­den baş­la­tı­la­ca­ğı­nı söy­le­mek hiç de yan­lış ol­ma­sa ge­rek. Baş­ka bir ifa­dey­le, bu tarz bir ile­ri­ci­lik zih­ni­ye­ti, ne ka­dar ay­rık ol­duk­la­rı­nı söy­le­se­ler de, ka­ba la­ik­çi­ler­le de­mok­rat­la­rın pay­laş­tı­ğı or­tak bir pay­da; bir tür gö­bek ba­ğı.
Ak­soy ki­ta­bı­nın so­nun­da çö­zü­mün an­cak “bir­lik­te ya­şa­ma ira­de­si” gös­ter­di­ği­miz oran­da ola­ca­ğı­nı söy­lüyor. Evet, bir kez da­ha sor­mak ge­re­ki­yor:Peki ger­çek­ten bir­lik­te ya­şa­mak is­ti­yor mu­yuz?

Paylaş Tavsiye Et