Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
Türkçeye yönelmek
Hüseyin Rahmi Göktaş
YÖ­NEL­ME ve yö­nelt­me iş­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­sin­de en az iki şe­yin ge­rek­ti­ği­ni söy­le­me­ye ge­rek bi­le yok. Hem yö­nel­me işin­de yö­ne­len ve yö­ne­li­nen ola­rak, hem de yö­nelt­me işin­de yö­nel­ti­len ve yö­nel­ti­li­nen ola­rak iki şey za­ru­ri­dir. Bu ya­zı as­lın­da ikin­ci de­re­ce­den önem ta­şı­yan yö­nelt­me­nin di­lin te­me­lin­de na­sıl ger­çek­leş­ti­ği­ni Türk­çe üze­rin­den an­lat­ma­yı amaç­lı­yor.
Yö­nelt­mek­te ge­rek­li olan iki un­su­ru, yö­nel­ti­len (şey) ve ken­di­si­ne dön­dü­rü­len (şey) ola­rak be­lir­le­dik. Fa­kat tek ke­li­me et­me­den bu iki nes­ne­yi bir­bi­ri­ne ya da bi­ri­ni di­ğe­ri­ne çe­vir­mek fi­zik or­tam­la il­gi­li­dir. Bu işi ya­pan as­lın­da onu na­sıl yap­tı­ğı­nı bil­mez. Bel­li bir ama­ca yö­ne­lik ola­rak ger­çek­leş­ti­ri­len bu iş (bir nes­ne­yi di­ğe­ri­ne çe­vir­mek), man­tık ola­rak be­lir­len­me­miş bi­le ol­sa bi­ri­ni sa­bit ka­bul et­me­yi ge­rek­ti­ri­yor. Eğer bu iki nes­ne­den bi­ri sa­bit ola­rak iç man­tık­ta be­lir­len­me­miş­se iki nes­ne­nin bir­bi­riy­le her­han­gi bir şe­kil­de iliş­ki­si­ni kur­mak im­kân­sız olu­yor.
Bir nes­ne­yi, is­min­den ha­re­ket­le dil bo­yu­tun­da sa­bit bir ko­nu­ma ta­şı­mak için ön­ce o nes­ne­yi fi­zik or­tam­dan fi­zik ön­ce­si or­ta­ma, (içer­de­ki dil, iç man­tık) ak­tar­mak ge­re­ki­yor. Ya­ni tek ba­şı­na bir nes­ne is­mi yi­ne o nes­ne­ye gön­der­me­de bu­lu­nu­yor; ama yu­ka­rı­da söy­le­di­ğim da­ha baş­ka bir şey, bir uyar­la­ma ola­rak dü­şü­nü­le­bi­lir. Bu uyar­la­ma bir nes­ne is­mi­ne ya da bir ke­li­me­ye ‘o’ vas­fı­nı ek­le­mek­le ger­çek­le­şi­yor. ‘O’ özel­li­ği­ni al­mış olan ke­li­me ar­tık fi­zik­te bir nes­ney­le kar­şı­la­na­mı­yor. Türk­çe ile il­gi­li açık­la­ma­la­ra ge­çer­sek, me­se­la göz ke­li­me­si bir nes­ne is­miy­ken gö­zü ya da gö­ze ar­tık bir isim ol­mak­tan çı­kı­yor ve fi­zik ön­ce­sin­de iş­le­ne­bi­lir bir ha­re­ket­li­lik ka­za­nı­yor. Sö­zü­nü et­ti­ğim ‘o’ vas­fı ke­li­me­nin so­nu­na ek­le­nen bir ‘ğ’den iba­ret. Göz ke­li­me­si­ne ek­le­nen ‘ğ’ (göz-ğ) ke­li­me­yi iki tür­lü okut­ma ala­nı­nı açı­yor. Bu oku­ma­la­rı “sa­bit ses” ve “uzan­tı ses” şek­lin­de ta­nım­la­dık.
Sa­bit ses­ler (beñseñoğ-türk­çe­nin ru­hu ki­ta­bı­na ba­kı­la­bi­lir) dört oku­nuş de­di­ği­miz ses­le­rin ta­ma­mı­dır. Sa­bit ses­ler kök­te­ki cev­he­ri kök ses ola­rak oku­yan ses­ler­dir: an, en, ön, on gi­bi. Uzan­tı ses­ler ise oku­nuş­la­rı sağ­la­yan bu ses­le­rin in­ce­le­ri­dir: ‘a’nın uzan­tı se­si ‘ı’ (ay­nı za­man­da in­ce­si), ‘e’nin ‘i’, ‘ö’nün ‘ü’ ve ‘o’nun uzan­tı­sı ‘u’dur. Bu cüm­le­de­ki ses­li­le­re dik­kat et­tiy­se­niz ‘a’nın der­ken ora­da uzan­tı se­si olan ‘ı’yı da söy­le­miş olu­yo­ruz: a(n)ı(n). Di­ğer­le­ri­ni de za­ten ‘n-n’ ses­le­ri­nin ara­sı­na yaz­mış bu­lun­duk.
Yö­nelt­me ve yö­nel­til­me ek­le­ri ara­sın­da­ki ir­ti­ba­tı, sa­bit ses­ler üze­rin­den ir­de­le­ye­lim. İlk ola­rak şu­nu söy­le­ye­yim: Bu ko­nu yö­nelt­me ve yö­nel­til­me ile il­gi­li­dir; yö­nel­mey­le il­gi­li bir du­rum­dan söz aç­mı­yo­rum. Ör­ne­ğin; bir nes­ne­yi (ke­li­me, kav­ram her şey ola­bi­lir) baş­ka bir nes­ne­ye yö­nelt­me­nin (yön­len­dir­me de de­ni­le­bi­lir) ilk şar­tı, sö­zü­nü et­ti­ği­miz iki nes­ne­ye (so­yut an­lam­lar da ola­bi­lir) ‘o’ vas­fı­nı bir ko­num ola­rak ek­le­mek­tir. Göz ke­li­me­si­ni sö­zü­nü et­ti­ği­miz yö­nelt­me du­ru­mu­na uyar­la­ya­lım. Yö­nel­ti­len ola­rak ‘göz’e mut­lak ola­rak bir o vas­fı sağ­la­ma­lı­yız. Göz, o ko­nu­mu­na ulaş­ma­dı­ğı/ulaş­tı­rıl­ma­dı­ğı sü­re­ce yö­nel­ti­len özel­li­ği­ne sa­hip ola­maz.‘Göz’ ke­li­me­si­ne bir o (ğ) ek­le­ye­rek ko­nu­mu­nu be­lir­le­ye­lim: göz-üğ. Ar­tık ke­li­me bir ye­re yö­nel­ti­le­bil­me­ye mü­sa­it bir ko­num­da, o ko­nu­mun­da du­ru­yor. Yö­nelt­me­nin te­me­li (yö­nel­mek­ten söz et­me­di­ği­mi tek­rar­la­ya­yım) o’yu o’ya çe­vir­mek­tir. O ko­nu­mun­da ol­ma­yan hiç­bir şey ne yö­nel­ti­le­bi­lir, ne de ken­di­si­ne yö­nel­ti­len şe­yi ka­bul eder. Hiç­bir şey (hem dil­de hem fi­zik­te) ‘o’ ko­nu­mu­na ge­ti­ril­me­di­ği sü­re­ce yö­nel­ti­le­mez. Fa­kat göz-üğ ke­li­me­si uzan­tı ses al­ma­sı do­la­yı­sıy­la “o sa­bi­ti”ne ka­vuş­tu­rul­muş de­ğil. Da­ha doğ­ru­su (ye­ri) sa­bit bir ‘o’ ola­rak göz mev­cut bu­lun­mu­yor. Bu­nun se­be­bi göz’e ek­le­di­ği­miz o’yu ‘ü’ (in­ce) se­siy­le ses­len­di­re­rek ek­le­miş ol­ma­mız­dır. Bu ke­li­me­nin al­dı­ğı ‘ü’ se­si ke­li­me­nin bit­miş ola­bi­le­ce­ği­ne iliş­kin her­han­gi bir işa­ret de bu­lun­dur­mu­yor. “Göz’ü” ke­li­me­si her an bir baş­ka ke­li­me­ye (gö­zü­nü, gö­zü­ne gi­bi) dö­nüş­me im­kâ­nı ba­rın­dı­rı­yor. Se­be­bi ise kök ses­te­ki ‘öz’ün, ‘ö’ oku­nu­şu­nun in­ce­si hük­mün­de bu­lu­nan ü’nün, ken­di ken­di­ne bu­lun­ma­yan bir “uzan­tı ses” ol­ma­sı­dır. Ya­ni kök­te­ki ‘ö’ “sa­bit ses”tir. Son­ra­sın­da ge­len tüm uyum­lu ses­ler uzan­tı ses­ler­dir ve tek iş­lev­le­ri oku­nu­şu sağ­la­mak­tır. Do­la­yı­sıy­la göz-ü(ğ) ke­li­me­sin­de­ki ‘ü’ se­si­nin, göz’e o’yu ek­le­mek­ten baş­ka bir iş­le­vi yok­tur.
Şim­di yö­nel­ti­li­nen’e ge­çe­lim. Göz ke­li­me­si­ne yi­ne bir ‘o’ ek­li­yo­ruz ve bu kez ek­le­di­ği­miz o (ğ) sa­de­ce ‘o’ de­ğil, ay­nı za­man­da oku­nu­şu iti­ba­riy­le sa­bit bir ‘o’ olu­yor. Ya­ni bu ek­le­di­ği­miz ‘o’ ile hem ko­nu­mu­nu be­lir­le­miş olu­yo­ruz (o ko­nu­mun­da bu­lun­ma­sı­nı sağ­lı­yo­ruz), hem de sa­bit bir ses ek­le­di­ği­miz için o’yu da­ha doğ­ru­su o’nun ye­ri­ni sa­bit­le­miş olu­yo­ruz: göz’e(ğ). Bu ke­li­me­nin isim an­la­mı­nı bir ke­na­ra bı­ra­ka­lım. Ek­le­di­ği­miz ‘ğ’ do­la­yı­sıy­la ar­tık ‘o’ ko­nu­mun­da bu­lu­nu­yor. Fa­kat bu kez o’nun uzan­tı ses­ler­le ses­len­di­ril­me­me­si ke­li­me­yi her­han­gi bir ‘o’ ol­mak­tan çı­ka­rı­yor. Göz ke­li­me­si, gö­ze(ğ) ke­li­me­si­ne dö­nüş­tük­ten son­ra göz gi­bi bir isim ol­mak­tan çı­kı­yor ‘o’ ko­nu­mun­da sa­bit ola­rak bu­lu­nu­yor.
Şim­di eli­miz­de, o vas­fı ek­len­miş iki göz ke­li­me­si mev­cut. Bi­ri­ne ek­le­nen ‘o’ uzan­tı bir ses­le ses­len­di­ri­li­yor (göz’ü), di­ğe­ri­nin­ki sa­bit bir ses­le (göz’e). Şim­di yön­len­dir­me iş­le­ri­ne ge­çe­bi­li­riz. Eli­miz­de ‘o’ ko­nu­mun­da iki nes­ne (ke­li­me) var. Bu du­rum iki­si­nin bir­bi­riy­le her­han­gi bir iliş­ki­ye gir­me­le­ri­ne ola­nak sağ­lı­yor. Biz bu­nu yön­len­dir­me iş­le­mi üze­rin­den iş­le­te­lim.
Bu iş­lem­de esas olan sa­bit ses­tir. Eğer göz-e gi­bi bir ke­li­me­miz var­sa, eli­miz­de ‘o’ ko­nu­mun­da bu­lu­nan tüm nes­ne­le­ri (ke­li­me­le­ri) ken­di­si­ne çe­vi­re­bi­le­ce­ği­miz bir sa­bit nok­ta var de­mek­tir. Eğer bir sa­bit nok­ta var­sa, bir yön var de­mek­tir. Bu iki ke­li­me­yi ne şe­kil­de yan ya­na ko­yar­sa­nız ko­yun yö­nel­ti­len ve yö­nel­ti­li­nen ken­di vas­fı­nı ko­ru­yor ola­rak bu­lu­na­cak­tır:
Gö­ze gö­zü (çe­vir­mek)
Gö­zü gö­ze (çe­vir­mek)
Da­ha ön­ce açık­la­mış ol­du­ğu­muz “sa­bit ses”ler ve “uzan­tı ses”ler üze­rin­den bir­kaç ke­li­me­yi da­ha yan ya­na ko­ya­lım:
Yö­nel­ti­len       Sa­bit olan
Göz-ü (-ğ)       Göz-e (-ğ)
Diş-i (-ğ)          Diş-e (-ğ)
Yüz-ü (-ğ)        Yüz-e (-ğ)
Beş-i (-ğ)         Beş-e (-ğ)
Kaş-ı (-ğ)        Kaş-a (-ğ)
Kış-ı (-ğ)         Kış-a (-ğ)
Boş-u (-ğ)        Boş-a (-ğ)
Buz-u (-ğ)        Buz-a (-ğ)
Özel­lik­le kök se­si ‘a’ ve ‘e’ ile oku­nan ke­li­me­le­re dik­kat edi­lir­se (kaş ve beş) uzan­tı ses ve sa­bit ses di­ye söz et­ti­ği­miz şey da­ha iyi an­la­şı­lır. Bu iki ke­li­me­de kök­te­ki cev­he­ri oku­tan ses ‘kaş’ta ‘a’, ‘beş’te ‘e’ ola­rak gö­rü­nü­yor. Bu ke­li­me­le­re o (ğ) ek­ler­ken, eğer ek­le­mek is­te­di­ği­miz o sa­bit ol­sun is­ti­yor­sak, kök­te­ki cev­he­ri oku­tan (sa­bit) ses­le ğ’yi ses­len­dir­me­miz ge­re­ki­yor. ‘Kaş’ ke­li­me­sin­de ‘ş’yi oku­tan a’yı (k-a-ş) ke­li­me­nin so­nun­da­ki ğ’yi okut­mak için kul­la­nır­sak sa­bit bir o’yu ke­li­me­ye ek­le­miş olu­yo­ruz. Eğer uzan­tı ses­le ğ’yi okut­ma­yı se­çer­sek sa­de­ce ke­li­me­ye ‘o’ vas­fı­nı ka­zan­dır­mak is­ti­yo­ruz de­mek­tir. Sa­bit ol­ma­yan bir ‘o’ (ya da bir ke­li­me) yö­nel­ti­len ola­rak bu­lu­nu­yor. Sa­bit olan ise yö­nel­ti­li­nen hük­mün­de­dir. Ay­nı­sı­nı ‘beş’ ke­li­me­si için de söy­le­ye­bi­li­riz.
Bu ke­li­me­le­rin yer­le­ri­ni de­ğiş­ti­re­rek oku­du­ğu­muz­da yi­ne yö­nel­ti­len ve sa­bit olan ken­di va­sıf­la­rı­nı ko­ru­yor ola­rak bu­lu­na­cak­lar­dır. Bu­ra­da sa­bit (yö­ne­li­nen) Kâ­be gi­bi dü­şü­nül­me­li­dir.

Paylaş Tavsiye Et