Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2008) > Kapak > 14 Mart tasfiyesi
Kapak
14 Mart tasfiyesi
Taha Özhan
AK Par­ti’ye ka­pa­tıl­ma da­va­sı Tür­ki­ye gün­de­mi­ne otur­du. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri sı­ra­sın­da açıl­ma­sı tar­tı­şı­lan da­va, on ay ge­cik­mey­le de ol­sa gel­miş ol­du. Bu ay için­de se­ne­yi dev­ri­ye­si­ni id­rak ede­ce­ği­miz 27 Ni­san “kor­san bil­di­ri” ta­dın­da­ki e-muh­tı­ra­sı ile baş­la­yan sü­reç, bü­tün Tür­ki­ye’ye ol­duk­ça de­rin bir kriz he­di­ye ede­cek kı­va­ma ulaş­mış ol­du. Ya­şa­nan ge­liş­me­le­ri kri­zin araç­la­rı­na odak­la­na­rak okur­sak “ka­os”tan; kri­zin so­nuç­la­rı­nı he­sa­ba ka­ta­rak an­lar­sak “dü­zen”den bah­se­de­bi­li­riz. 27 Ni­san’ın Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­ne bir kat­kı sun­du­ğu id­dia­sı, do­ğur­du­ğu so­nuç­lar­la te­yit edil­miş­ti. AK Par­ti’ye yö­ne­lik ka­pa­tıl­ma da­va­sı­nın açıl­dı­ğı 14 Mart da pe­kâ­lâ “mil­li nor­mal­leş­me”mi­ze bir baş­ka kat­kı im­ka­nı sağ­la­ya­bi­lir. 27 Ni­san, 22 Tem­muz’la nes­he­dil­miş; AK Par­ti tam ola­rak kriz­den ge­re­ken der­si çı­ka­ra­ma­sa da, sos­yo­lo­ji AK Par­ti’nin mil­li nor­mal­leş­me ek­se­nin­den uzak­laş­ma­sı­nı en­gel­le­miş­ti. 14 Mart, hem mez­kur sos­yo­lo­ji­nin fark­lı kat­man­la­rı­nı da­ha faz­la bir­leş­tir­di, hem de Tür­ki­ye’nin bü­tün coğ­raf­ya­sın­dan tem­sil gü­cü­ne sa­hip olan tek par­ti­yi güç­len­dir­miş ol­du. Pe­ki, ma­dem her şey bu den­li yo­lun­da, bun­ca tar­tış­ma ne di­ye ya­pı­lı­yor? Bu da­va ni­çin açıl­dı?
AK Par­ti’yi ka­pat­ma da­va­sı­nın bir­çok se­be­bi ola­bi­lir. Biz­ce bu se­bep­ler­den en ya­kı­nı ve tah­rik edi­ci ola­nı Mart ayın­da ya­şan­dı. AK Par­ti ik­ti­da­rı Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk kez yer­le­şik ik­ti­da­rı teh­dit et­ti. Eğer yer­le­şik ik­ti­dar­dan ka­sıt en ge­nel an­lam­da “CHP+As­ker=İk­ti­dar” ise, Ku­zey Irak ope­ras­yo­nu son­ra­sı bu denk­lem bo­zul­ma ih­ti­ma­li içe­ri­si­ne gir­di. Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­nin ki­li­di olan “sağ hü­kü­met+as­ker=mil­let ik­ti­da­rı” ilk kez ger­çek­çi bir ih­ti­mal ola­rak or­ta­ya çık­tı. Denk­lem­le­rin ve yer­le­şik ik­ti­dar­la­rın de­ğiş­me­si el­bet­te ko­lay de­ğil. Mu­ha­le­fe­tin as­ke­ri eleş­tir­me­siy­le ya da TSK’nın mu­ha­le­fe­ti sert bir dil­le azar­la­ma­sıy­la, mez­kur denk­lem­ler hız­la de­ğiş­me­ye­cek­tir kuş­ku­suz. Ama 27 Ni­san’da baş­la­yan sü­re­cin so­nuç­la­rı­nı oku­du­ğu­muz­da, 14 Mart mü­da­ha­le­si­nin so­nu­cu­nun da bu denk­le­mi de­ğiş­tir­me­ye yar­dım­cı ola­ca­ğı­nı söy­le­me­miz müm­kün. Mil­let ile TSK’yı kar­şı kar­şı­ya ge­tir­me so­nu­cu­nu do­ğu­ra­cak denk­lem­ler kur­gu­la­mak­tan bir tür­lü kur­tu­la­ma­yan­lar, Tür­ki­ye’nin mil­li nor­mal­leş­me­si­ne is­te­me­ye­rek de ol­sa kat­kı sağ­la­mak­tan ken­di­le­ri­ni alı­ko­ya­ma­ya­cak­lar. 27 Ni­san’da bu­nu en iyi şe­kil­de tec­rü­be et­tik. 14 Mart da fark­lı ol­ma­ya­cak.
Tür­ki­ye’nin iç kon­so­li­das­yo­nu­na, mil­let­leş­me ça­ba­la­rı­na sö­mür­ge­ci bir dil kul­la­na­rak di­re­nen “Mü­es­ses Ni­zam”ın anak­ro­nik un­sur­la­rı, kâh ön­le­ri­ne ko­nu­lan bir pro­je­yi ha­ya­ta ge­çir­mek için, kâh ki­nin so­nu­cu or­ta­ya çı­kan akıl tu­tul­ma­sı ile gün­de­me dü­şü­ve­ri­yor­lar. Ve ne­re­dey­se her se­fe­rin­de tas­fi­ye yap­ma­ya kal­kar­ken, tas­fi­ye olu­yor­lar. 27 Ni­san tas­fi­ye­si­nin so­nu­cu “ha­in­ler­den da­ha faz­la za­rar ve­ren­ler” ifa­de­si olur­ken, 14 Mart tas­fi­ye­si­nin so­nu­cu Tür­ki­ye’nin her ye­rin­den tem­sil gü­cü­ne sa­hip olan “or­tak ira­de”ye sal­dı­rı­la­rın, mil­li gü­ven­li­ğin te­mi­na­tı adı­na ko­ru­ma al­tı­na alın­ma­sı ola­bi­lir. AK Par­ti’yi Tür­ki­ye res­min­den tas­fi­ye et­me­ye ça­lış­mak, bü­tün mil­le­ti ya­tay ke­se­bi­len el­de­ki tek fay hat­tı­nı ha­re­ke­te ge­çir­mek­ten fark­sız ola­cak­tır. Bu gi­ri­şim­de bu­lu­nan­la­rın sos­yo­lo­ji­yi ip­tal et­me­nin müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı­nı id­rak ede­cek zi­hin­sel do­na­nım­da ol­ma­dık­la­rı, ha­zır­la­dık­la­rı id­di­ana­me­den an­la­şı­lı­yor. Tam da bu do­na­nım ek­sik­li­ğin­den do­la­yı mil­li nor­mal­leş­me­ye kat­kı sağ­la­ma­la­rı ka­der­le­ri ola­cak­tır. Mil­le­tin dev­le­ti­ni, hi­ley­le ve ceb­ren mil­let­ten uzak tut­ma ma­nev­ra­la­rı, bu son ham­le ile mil­le­tin dev­le­ti­ne bir kez da­ha sa­hip çık­ma­sıy­la so­nuç­la­na­cak­tır. Bu­nun da­va­nın so­nu­cuy­la de­rin bir iliş­ki­si ise bu­lun­ma­mak­ta­dır. Ya­ni da­va so­nu­cun­da AK Par­ti pe­kâ­lâ ka­pa­tı­la­bi­lir. 2008 şart­la­rın­da, Tür­ki­ye sos­yo­lo­ji­si­nin, kü­re­sel ve böl­ge­sel şart­la­rın gel­di­ği son eko­no­mi po­li­tik or­tam­da, ik­ti­dar par­ti­si­ni ka­pat­ma­nın ma­li­ye­ti al­tın­dan mil­let, iç kon­so­li­das­yo­nu­nu da­ha da güç­len­di­re­rek çı­ka­cak­tır. Bu kon­so­li­das­yon ya­pı­lır­ken, za­rar ha­ne­si­ne tas­fi­ye olan yar­gı odak­la­rı ya­zı­la­cak­tır. Çün­kü 367 tar­tış­ma­sıy­la si­ya­sal kav­ga­nın ucuz bir ma­şa­sı ha­li­ne ge­len hu­kuk, son id­di­ana­mey­le öte­na­zi gi­ri­şi­min­de bu­lun­mak­ta­dır. Bu da­va­nın so­nu­cu ne olur­sa ol­sun, yar­gı baş­tan kay­bet­me­yi gö­ze al­dı­ğı­nı ilan et­miş­tir. İd­di­a­na­me­nin Go­og­le ko­kan fa­son ha­va­sı da bun­dan­dır.
Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin 13 Mart’ta ya­ban­cı şir­ket­le­rin ta­şın­maz mülk edin­me hak­kı­nı ip­tal et­me­siy­le baş­lat­tı­ğı sü­reç, ön­ce Tür­ki­ye’de hu­ku­kun kü­re­sel ser­ma­ye ile kar­şıt bir po­zis­yo­na düş­me­si­ni sağ­la­dı. Ar­dın­dan son iki ik­ti­dar dö­ne­min­de Tür­ki­ye’ye gel­miş olan ya­ban­cı ser­ma­ye­nin de gü­ven­lik en­di­şe­le­ri­ni ar­tı­ran ka­pat­ma da­va­sı gel­di. Bu, yar­gı­nın sa­de­ce AK Par­ti’yle de­ğil, ay­nı an­da bir­kaç cep­he­de mü­ca­de­le et­me­si­ni zo­run­lu kı­lı­yor. Ge­rek kü­re­sel ser­ma­ye­nin ge­rek­se de kü­re­sel fi­nan­sın si­ya­sal bas­kı­sı al­tın­da da­va­nın “hu­ku­ki so­nu­cu”, ka­pa­tıl­ma­nın ne­ti­ce­le­ri­nin kon­trol edil­me­si­ni ne­re­dey­se im­kan­sız ha­le ge­ti­re­cek­tir. So­ğuk Sa­vaş ar­tı­ğı si­ya­si di­na­mik­le­rin ve odak­la­rın bi­rer bi­rer tas­fi­ye ol­du­ğu ye­ni sü­reç­te, asıl so­rum­lu­luk ik­ti­dar par­ti­si­ne düş­mek­te­dir. Tür­ki­ye’nin nor­mal­leş­me yü­rü­yü­şü­nü iro­nik bir şe­kil­de en­gel­ler çı­ka­ra­rak hız­lan­dı­ran anak­ro­nik un­sur­la­rın, so­rum­lu dav­ran­ma­sı ta­bi­at­la­rı ge­re­ği za­ten müm­kün de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la AK Par­ti mil­li nor­mal­leş­me­nin önü­ne çı­ka­rı­lan en­gel­le­ri fır­sa­ta dö­nüş­tü­re­bil­di­ği öl­çü­de mem­le­ket hay­rı­na adım­lar at­mış ola­cak­tır. 14 Mart bu im­ka­nı faz­la­sıy­la lüt­fet­mek­te­dir.
14 Mart, tıp­kı 367 me­se­le­si gi­bi bir hu­ku­ki “tar­tış­ma ve­ya da­va sü­re­ci” de­ğil­dir. Ak­si­ne si­ya­sal bağ­la­mı gün­cel­len­me­miş; dün­ya­yı, Tür­ki­ye sos­yo­lo­ji­si­ni ve böl­ge­miz­de­ki ge­liş­me­le­ri ıs­ka­la­mış bir ka­rar­dır. Bu ka­ra­ra gö­re AK Par­ti ka­pa­tı­la­cak­tır. Hu­ku­ken ka­pa­tı­lan AK Par­ti, si­ya­se­ten da­ha da güç­le­ne­rek meş­ru­la­şa­cak­tır. Bu güç­len­me­nin önü­nü kes­me­nin tek yo­lu, Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan’ın li­der­li­ği­nin en­gel­len­me­si­dir. Za­ten id­di­ana­me­nin 70 ta­ne isim­le ka­la­ba­lık­laş­tı­rıl­ma­sı­nın tek ne­de­ni de Er­do­ğan’ın ya­sak­lan­ma­sı­nın meş­ru­laş­tı­rıl­ma­sı ça­ba­sın­dan iba­ret. Ade­ta, Cum­hu­ri­yet’le be­ra­ber Ba­tı’ya ve­ril­miş koz­mik bir ah­de ve­fa fa­na­tiz­mi­ni an­dı­ran ba­şör­tü­sü düş­man­lı­ğın­dan baş­ka da el­le tu­tu­lur bir se­bep id­di­ana­me­de ken­di­si­ne yer bu­la­ma­mış. Bu de­lil­ler­le Tay­yip Er­do­ğan ya­sak­lan­sa bi­le, bu hu­ku­ki bir so­nuç­tan öte­ye git­me­ye­cek­tir. Ka­pa­tıl­ma ka­ra­rıy­la hız­la­na­cak olan mil­li kon­so­li­das­yo­nu­muz, si­ya­si bir ka­rar­la bu hu­ku­ki so­ru­nu aşa­cak­tır. Bu du­rum Tay­yip Er­do­ğan’ın ya­şa­ma­dı­ğı bir tec­rü­be de de­ğil­dir. Ma­lu­mu­nuz ken­di­si için “muh­tar bi­le ola­maz” di­yen­ler ta­ra­fın­dan, baş­ba­kan ol­ma­sı­nın önü hu­ku­ki ola­rak açıl­mış­tı.
AK Par­ti’nin la­ik­lik üze­rin­den yü­rü­yen bir tar­tış­ma­yı mil­let nez­din­de kay­bet­me ih­ti­ma­li yok­tur. Mil­le­tin ka­za­na­ca­ğı her tar­tış­ma ise “Mü­es­ses Ni­zam”dan ba­zı odak­la­rın kay­be­de­ce­ği an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Bu­ra­da önem­li olan, hü­kü­me­tin, tas­fi­ye sü­re­ci­ni yö­net­me so­rum­lu­lu­ğu­nun ken­di üze­rin­de ol­du­ğu­nu an­la­ma­sı­dır. Hü­kü­met 14 Mart sü­re­ci­ni 28 Şu­bat’a dö­nüş­tür­me­den yö­net­me­yi ba­şar­mak zo­run­da­dır. Ak­si tak­dir­de Er­ge­ne­kon göl­ge­li Glad­yo ope­ras­yo­nu­nun bü­tün sü­re­ci esir al­dı­ğı “si­ya­sal bir Er­ke Dö­ner­ge­ci”yle kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­li­riz. Ma­lu­mu­nuz Er­ke Dö­ner­ge­ci her ba­ba­yi­ği­din için­den çı­ka­ca­ğı bir va­kı­a da de­ğil­dir. AK Par­ti’nin böy­le­si bir kıs­kaç­tan uzak dur­ma­sı­nın yo­lu ise ik­ti­dar­day­ken mu­ha­le­fet di­li­ne ken­di­si­ni mah­kum et­me­me­siy­le müm­kün ola­cak­tır. Bu da 14 Mart mü­da­ha­le­si­nin, Baş­ba­kan’ın dil­len­dir­di­ği “mil­let ira­de­si”ne kar­şı ol­du­ğu ka­dar “mil­le­tin dev­let ira­de­si”ne de kar­şı ya­pıl­dı­ğı­na inan­mak­tan geç­mek­te­dir. Mil­le­tin dev­let ira­de­si ise AK Par­ti’yi Tür­ki­ye res­min­den çı­kar­dı­ğı­mız an­da ge­ri­ye ka­lan­lar­dan bir Tür­ki­ye res­mi çe­ki­lip çe­kil­me­ye­ce­ği tar­tış­ma­sı­dır. 14 Mart’la tas­fi­ye olan­lar, Tür­ki­ye’nin ol­ma­dı­ğı bir Tür­ki­ye res­mi çek­me­ye ça­lı­şan­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la tas­fi­ye ol­ma­la­rı mu­kad­der­dir.

Paylaş Tavsiye Et