Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2009) > Memleket Hali > İsrail versus insanlık
Memleket Hali
İsrail versus insanlık
Yücel Bulut
“İS­RA­İL Sa­vun­ma Kuv­vet­le­ri (…) kap­sam­lı bir ha­va sal­dı­rı­sı dü­zen­le­di. Ço­ğu si­vil ve yak­la­şık üç­te bi­ri ço­cuk ol­mak üze­re yüz­ler­ce in­sa­nın ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği sal­dı­rı­nın he­def­le­ri ara­sın­da yol­lar, köp­rü­ler, dev­let da­ire­le­ri, has­ta­ne­ler, okul­lar, yer­le­şim mer­kez­le­ri, ben­zin is­tas­yon­la­rı, fab­ri­ka, iç­me su­yu te­sis­le­ri, ev­ler ve sü­per­mar­ket­ler bu­lu­nu­yor­du.”
İs­ra­il dev­le­ti, son yıl­lar­da te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­dan sık­ça duy­du­ğu­muz bu cüm­le­le­rin sarf edil­me­si­ne ve­si­le olan, ah­la­ki ya da in­sa­ni hiç­bir sı­nır ta­nı­ma­yan sal­dı­rı­la­rı­na bir ye­ni­si­ni da­ha ek­le­di Gaz­ze’de. İs­ra­il, ku­ru­lu­şu es­na­sın­da ve son­ra­sın­da, si­vil hal­ka yö­ne­lik son de­re­ce vah­şi te­rör ey­lem­le­ri yap­tı. Yom Kip­pur, De­ir Ya­sin, Sab­ra ve Şa­til­la kat­li­am­la­rı hâ­lâ ha­fı­za­la­rı­mız­da­ki can­lı­lı­ğı­nı ko­ru­yor. İs­ra­il’in bü­tün bu kat­li­am­la­rı, ulus­la­ra­ra­sı ka­muo­yu ta­ra­fın­dan “var ol­ma hak­kı” söy­le­mi çer­çe­ve­sin­de gör­mez­den ge­lin­di, meş­ru­laş­tı­rıl­dı. Şim­di ise “ken­di­ni sa­vun­ma hak­kı” bağ­la­mın­da yi­ne meş­ru­laş­tı­rıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor. İk­ti­sa­di zen­gin­li­ği ve ge­liş­miş as­ke­rî tek­no­lo­ji­ler­le teç­hiz edil­miş or­du­suy­la, bü­tün kom­şu­la­rın­dan çok da­ha gü­ven­li ve mü­ref­feh bir du­rum­da olan İs­ra­il’in kim­den ve ne­den ko­run­du­ğu ise bü­tü­nüy­le bir mu­am­ma.
İs­ra­il’in Ha­mas’ı ba­ha­ne ede­rek, Ara­lık ayı­nın son gün­le­rin­de Gaz­ze’ye yö­ne­lik gi­riş­ti­ği sal­dı­rı­la­rın­da da ben­zer sah­ne­le­re ta­nık ol­duk. İs­ra­il’in bom­ba­la­rıy­la (bir baş­ka­sı kul­lan­say­dı, ulus­la­ra­ra­sı ka­mu­oyu­nun yo­ğun eleş­ti­ri­le­ri­ne mu­ha­tap olur­du) 418’i ço­cuk, 111’i ka­dın, 123’ü yaş­lı top­lam 1.320 Fi­lis­tin­li kat­le­dil­di; 1.900’ü ço­cuk, 800’ü ka­dın 5.000’i aş­kın ki­şi de ya­ra­lan­dı. Hü­kü­met bi­na­la­rı, ev­ler, fab­ri­ka­lar, ca­mi­ler, okul­lar, has­ta­ne­ler, kli­nik­ler, am­bu­lans­lar… için­de­ki si­vil­ler­le yer­le bir edil­di. Şeh­rin tüm alt­ya­pı­sı cid­di ha­sar gör­dü. Gaz­ze’nin ne­fes ala­bil­di­ği tek ka­na­lı olan tü­nel­ler tah­rip edil­di.
İs­ra­il de­mok­ra­tik bir dev­let­miş ve te­rö­re kar­şı mü­ca­de­le ve­ri­yor­muş! Bu özel olay­da da, te­rö­rist ör­güt Ha­mas’a kar­şı bir sa­vaş ha­lin­dey­miş. Ne­yin de­mok­ra­si­si? Ki­me kar­şı ve ney­le sa­vaş ve­ri­yor­muş? De­mok­ra­si için 400’ü aş­kın ma­sum ço­cu­ğu, ana ku­ca­ğın­da­ki be­be­ği öl­dür­me­nin adı ne za­man­dan be­ri “sa­vaş” ol­muş? Ken­di­ni sa­vu­na­cak hiç­bir si­la­hı ol­ma­yan, has­ta­ne­ler­de te­da­vi gö­ren, eği­tim ku­rum­la­rı­na sı­ğın­mış ma­sum ka­dın-er­kek, ço­cuk-ih­ti­yar yüz­ler­ce in­sa­nı öl­dür­mek “sa­vaş” kav­ra­mı­nın içi­ne so­ku­la­bi­lir mi? Kar­şı­da si­la­hıy­la, to­puy­la, tü­fe­ğiy­le teç­hiz edil­miş bir or­du yok­sa sa­vaş­tan de­ğil an­cak “ci­na­yet”ten söz edi­le­bi­lir. Kar­şı­da teç­hi­zat­lı bir as­ker de­ğil de ek­mek, su, süt is­te­yen ma­sum be­bek­ler olun­ca, ya­pı­lan işin adı “kah­ra­man­lık” de­ğil “be­bek ka­til­li­ği”dir.
“İs­ra­il de­mok­ra­tik bir dün­ya için sa­va­şı­yor­muş”; bu ka­dar bü­yük bir ya­lan ola­bi­lir mi? Bu oran­tı­sız güç kul­la­nı­mı, as­lın­da Gaz­ze’de­ki hal­kın Ha­mas’a oy ver­me­si­ni za­lim­ce ce­za­lan­dır­mak­tan öte bir şey de­ğil. Eğer İs­ra­il, Ha­mas’ın si­lah­lı güç­le­riy­le sa­vaş­ma­yı ter­cih et­mi­yor, kat­let­ti­ği in­san­la­rın üç­te iki­si­ni ev­de­ki, okul­da­ki, has­ta­ne­de­ki ma­sum ka­dın­lar, ço­cuk­lar, yaş­lı­lar oluş­tu­ru­yor ve ro­ket­le­ri de­ğil de hal­kın gün­de­lik ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­ya­cak­la­rı ku­rum­la­rı, bi­na­la­rı kul­la­nı­la­ma­ya­cak ha­le ge­ti­ri­yor­sa; gi­riş­ti­ği bu kat­lia­mın Ha­mas’a kar­şı ol­du­ğu­na, de­mok­ra­tik ül­ke­ler adı­na sa­vaş­tı­ğı­na, ken­di­ni ko­ru­ma hak­kı­nı kul­lan­dı­ğı­na vs. sağ­du­yu sa­hi­bi hiç kim­se­yi inan­dı­ra­maz.
İs­ra­il, Hit­ler’in ve Na­zi­le­ri­nin yap­tı­ğı soy­kı­rım uy­gu­la­ma­la­rı­nın ar­ka­sı­na sı­ğı­na­rak ken­di kat­li­am­la­rı­nın gör­mez­den ge­lin­me­si­ni, kah­ra­man­lık ola­rak ad­lan­dı­rıl­ma­sı­nı is­te­di dün­ya ka­mu­oyun­dan; sa­hip ol­du­ğu eko­no­mik, as­ke­rî ve med­ya­tik güç­ler sa­ye­sin­de is­te­di­ği­ni el­de et­ti de. “Sen ne ya­pı­yor­sun; bu yap­tı­ğın kat­li­am­dır, ci­na­yet­tir” di­yen­le­ri de ko­lay­lık­la “Bi­ze kar­şı an­ti-se­mi­tizm ya­pı­lı­yor” suç­la­ma­la­rıy­la sus­tur­ma­ya ça­lış­tı. Ha­ni ça­ğı­mız bil­gi, öz­gür­lük ve eleş­ti­ri ça­ğıy­dı? Ha­ni Ba­tı me­de­ni­ye­ti eleş­ti­ri üze­ri­ne ku­ru­luy­du, in­san­lı­ğı ay­dın­la­tı­yor­du? Ne­re­de bil­gi? Ne­re­de öz­gür­lük sa­vu­nu­su? Ne­re­de eleş­ti­ri? “İs­ra­il’in kat­li­am­la­rı­nı eleş­tir­mek, Ya­hu­di­le­rin var ol­ma hak­kı­na yö­ne­lik bir sal­dı­rı­dır” di­yor­lar. İs­ra­il’in dün­ya­da­ki ko­nu­mu ve ta­kip et­ti­ği si­ya­se­te iliş­kin eleş­ti­rel fi­kir be­yan et­me­yi, an­ti-se­mi­tizm ola­rak yar­gı­la­yıp mah­kum edi­yor­lar. Me­se­le İs­ra­il olun­ca, Ba­tı­lı ül­ke­ler, me­de­ni­yet­le­ri­nin te­me­li ol­du­ğu­nu id­di­a et­tik­le­ri tüm de­ğer­le­ri çiğ­ne­yip geç­mek­te bir sa­kın­ca gör­mü­yor­lar. İs­ra­il dev­le­ti, Ba­tı­lı dev­let­le­rin dün­ya­nın ba­şı­na mu­sal­lat et­ti­ği, çev­re fe­la­ket­le­rin­den, kü­re­sel ısın­ma­dan, nük­le­er teh­dit­ten çok da­ha bü­yük bir be­la­dır. (Böl­ge ül­ke­le­ri­nin, bu ko­nu­da­ki kat­kı­la­rı­nı da gör­mez­den ge­le­me­yiz ma­ale­sef.) İs­ra­il’in ol­du­ğu bir böl­ge­de is­tik­ra­rı ve hu­zu­ru te­sis et­mek im­kan­sız. Çün­kü İs­ra­il’in, ken­di­ne des­tek ve­ren ül­ke­le­rin po­li­ti­ka­la­rın­dan ba­ğım­sız, fark­lı bir gün­de­mi var. Ar­tık tüm dün­ya­nın bil­di­ği bu he­de­fi ger­çek­leş­tir­mek için, -var­lık se­be­bi dev­let­ler dâ­hil- hiç kim­se­yi dik­ka­te al­dı­ğı fa­lan da yok.
İs­ra­il’in iş­le­di­ği be­bek, ço­cuk, ka­dın, ih­ti­yar ci­na­yet­le­ri­ni soy­kı­rım ola­rak ad­lan­dı­ra­bil­mek için il­la in­san­la­rın top­la­ma kamp­la­rı­na so­kul­maları, gaz oda­la­rı­na dol­du­rul­ma­la­rı mı ge­re­ki­yor? İs­ra­il’in Fi­lis­tin­li­le­ri mah­kum et­ti­ği ha­yat ko­şul­la­rı, Na­zi­le­rin Ya­hu­di­le­ri dol­dur­du­ğu top­la­ma kamp­la­rın­dan çok mu kon­for­lu? Ye­ni ge­liş­ti­ri­len si­lah­la­rın, bom­ba­la­rın Fi­lis­tin hal­kı üze­rin­de de­nen­me­si­nin gaz oda­sı uy­gu­la­ma­la­rın­dan far­kı ne­dir Al­lah aş­kı­na?
 
An­ti-se­mi­tizm De­ğil An­ti-vah­şet
İs­ra­il kar­şı­tı ol­mak, İs­ra­il’in “te­rö­rist bir dev­let” ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek ve vah­şi ci­na­yet­le­ri­ne kar­şı tep­ki gös­ter­mek an­ti-se­mi­tizm de­ğil, in­sa­ni du­yar­lı­lı­ğı­mı­zın bir ge­re­ği­dir. İs­ra­il des­tek­çi­le­ri­nin ka­mu­oyun­da sık­lık­la di­le ge­tir­dik­le­ri­nin ak­si­ne, dün­ya­nın he­men her böl­ge­sin­de, ya­pı­lan araş­tır­ma­la­ra gö­re, an­ti-se­mi­tik ta­vır­lar­da bir ar­tış göz­len­mi­yor; tam ter­si­ne bir azal­ma var. Dün­ya­nın ger­çek prob­le­mi de, do­la­yı­sıy­la, an­ti-se­mi­tizm de­ğil pro-İs­ra­il’dir, pro-Si­yo­nizm’dir. An­ti-se­mi­tik­lik suç­la­ma­sı­na uğ­ra­ma­ya­lım di­ye Ba­tı dün­ya­sı­nın şı­ma­rık, küs­tah ve müs­tek­bir ço­cu­ğu İs­ra­il’in vah­şe­ti­ni, eşit­siz/oran­tı­sız güç kul­la­nı­mı­nı, “abar­tı” söz­cü­ğü­nün ha­fif kal­dı­ğı şid­det gös­te­ri­le­ri­ni, kim­ya­sal si­lah kul­la­nı­mı­nı, yap­tı­ğı kat­li­am­la­rı des­tek­le­ye­cek, ma­zur gö(ste)re­cek ha­li­miz yok. İs­ra­il-se­ver­ler var­sın ra­hat­sız ol­sun­lar, Tür­ki­ye ma­sum ço­cuk­la­rın soy­kı­rı­ma ta­bi tu­tul­ma­sı­nı ses­siz se­da­sız sey­ret­me­me­liy­di ve sey­ret­me­di de.
Tür­ki­ye, hü­kü­me­ti ve hal­kıy­la Fi­lis­tin hal­kı­nın ya­nın­da ol­du­ğu­nu, İs­ra­il’in vah­şi kat­li­am­la­rı­nın dur­du­rul­ma­sı için ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­la­rın bir an ön­ce ha­re­ke­te geç­me­si ge­rek­ti­ği­ni dip­lo­ma­si, med­ya ve mey­dan­lar dâ­hil he­men her plat­form­da dil­len­dir­di. Bu bağ­lam­da İs­ra­il’in Gaz­ze’de­ki kat­li­am­la­rı­na yö­ne­lik tep­ki­ler, bü­tün kon­trol­süz mo­dern­leş­me­ci ve kü­re­sel­ci dö­nü­şüm­le­re rağ­men, Tür­ki­ye’de hâ­lâ ya­şa­yan bir şey­le­rin var ol­du­ğu­nu da gös­ter­di.
 
Med­ya­tik İs­ra­il-se­ver­ler İş Ba­şın­da
Tür­ki­ye’de İs­ra­il’in Gaz­ze’de­ki kat­li­am­la­rı­na kar­şı ve­ri­len tep­ki­ler­den, söy­lem­ler­den ve mi­ting­ler­den ra­hat­sız olan­la­rın da bu­lun­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Ana­sıy­la, yav­ru­suy­la ki­mi mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin, me­se­le­nin bir iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ha­li­ne ge­ti­ril­di­ğin­den şi­ka­yet et­tik­le­ri­ni oku­duk, din­le­dik. Cin­ler ya, an­la­ma­ya­ca­ğız sa­nı­yor­lar, İs­ra­il’in kat­li­am­la­rı­nı gör­mez­den gel­me­mi­zi is­te­dik­le­ri­ni ce­sa­ret­le de dil­len­di­re­mi­yor­lar. Cı­lız bir ses­le “Ama Ha­mas’ın hiç mi su­çu yok?”, “Kit­le­le­ri mey­dan­la­ra top­la­yan­lar İs­ra­il’le iki­li an­laş­ma­la­ra ne­den im­za atı­yor­lar?” tü­rün­den mı­rıl­da­nıp dur­du­lar. Sa­nır­sı­nız, İs­ra­il’le iliş­ki­le­rin ke­sil­me­si ka­ra­rı alın­dı­ğın­da, bu­nun en ha­ra­ret­li sa­vu­nu­cu­la­rı on­lar ola­cak­lar! Ne Ha­mas’ın ye­ter­siz ya da ba­şa­rı­sız si­ya­set yü­rüt­me­si ma­sum ço­cuk­la­rın İs­ra­il bom­ba­la­rıy­la kor­kak­ça ve adi­ce öl­dü­rül­me­le­ri­ni hak­lı çı­ka­ra­bi­lir, ne de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin İs­ra­il’le iki­li iliş­ki­le­ri­nin ol­ma­sı bu kat­li­am kar­şı­sın­da hay­kır­ma­mı­zı en­gel­le­ye­bi­lir. Bu ba­sit ger­çe­ği gö­re­me­yen­le­rin (ger­çek­ten gö­re­me­dik­le­ri­ne inan­mak is­ti­yor­sak da bu ko­nu­da şüp­he­le­ri­mi­zin ol­du­ğu­nu be­lir­te­lim) ve ka­mu­oyu­nun dik­ka­ti­ni fark­lı yön­le­re çe­vir­mek is­te­yen­le­rin, bu kat­li­am­da pay sa­hi­bi ol­duk­la­rı­nı unut­ma­ma­la­rı ge­re­kir.
Son bir­kaç gün­dür ba­zı ga­ze­te­ler­de İs­ra­il lo­bi­si­nin et­ki­si­ni his­se­di­yo­ruz. “İs­ra­il’le dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­ri­miz ya­ra alır mı?” ya da “Ha­mas’ın pe­şin­den mi gi­di­yo­ruz?” tü­rün­den us­tu­rup­lu baş­lık­lar al­tın­da ki­mi ya­zı­lar ve rö­por­taj­lar ga­ze­te say­fa­la­rı­nı süs­lü­yor. Hat­ta İs­ra­il lo­bi­si­nin en et­kin ör­güt­le­ri­nin biz­zat Baş­ba­kan’a hi­ta­ben ka­le­me al­mış ol­duk­la­rı bir de mek­tup ya­yın­lan­dı. Muh­te­rem be­ye­fen­di­ler “be­bek ka­ti­li Ba­rak’ı ve or­du­su­nu”, “ken­di­ni sa­vun­ma hak­kı­nı ko­ru­ma­ya mec­bur kah­ra­man­lar” ola­rak gör­me­mi­zi is­ti­yor­lar. “Yi­ne de bu tip fi­kir ay­rı­lık­la­rı­nın ne Tür­ki­ye’de ne de baş­ka yer­de an­ti-se­mi­tizm üze­rin­den yan­sı­tıl­ma­sı hak­lı kı­lı­na­maz” di­ye de ek­li­yor­lar. Yu­ka­rı­da be­lirt­tik, tek­rar­la­ma­ya ge­rek yok. Sa­de­ce şu ka­da­rı­nı söy­le­ye­lim. Tür­ki­ye’de an­ti-se­mi­tizm yok­tur. Dün­ya­da olup ol­ma­dı­ğı ya da han­gi bo­yut­lar­da ol­du­ğu da tar­tı­şı­lır. (Bel­ki, ken­di­le­ri­ne da­hi za­rar ve­re­bi­le­cek bo­yut­lar­da aşı­rı bir İs­ra­il-se­ver­li­ğin ol­du­ğu­nu söy­le­mek çok da­ha doğ­ru­dur.) Tür­ki­ye’de İs­ra­il’in in­san­lık dı­şı uy­gu­la­ma­la­rı­nı an­ti-se­mi­tiz­me düş­me­den te­lin ede­bi­le­cek bir sağ­du­yu var. Bin­ler­ce kez uy­gu­la­dık­la­rı med­ya­tik ma­ni­pü­las­yon­lar­la ka­fa­la­rı­mı­zın ka­rı­şa­ca­ğı­nı sa­nı­yor­lar­sa ya­nı­lı­yor­lar. İs­ra­il’in bu son vah­şe­ti, her şe­yi o ka­dar apa­çık göz­ler önü­ne ser­di ki; faz­la sö­ze ha­cet yok. Tüm dün­ya, ar­tık şu ger­çe­ği iyi­ce an­la­ma­lı: Dün­ya­da­ki an­ti-se­mi­tiz­min ye­ga­ne kay­na­ğı İs­ra­il’dir ve Ya­hu­di­li­ğin tek düş­ma­nı var­dır, o da İs­ra­il dev­le­ti­dir!

Paylaş Tavsiye Et