Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (March 2004) > Film
Film
Son Samuray / The Last Samurai
Yönetmen: Edward Zwick
Senaryo: Jhon Logan, Edward Zwick, Marshall Herskovitz
Oyuncular: Tom Cruise, Ken Watanabe, Billy Connoly, Hiroyuki Sanada
Görüntü Yönetmeni: Jhon Toll
Müzik: Hans Zimmer
Yapım: 2003, ABD-Yeni Zelanda-Japonya
Glory (1989) ve İhtiras Rüzgarları (1994) gibi dönem filmlerinden hatırladığımız yönetmen Edward Zwick, yine 19’uncu yüzyıl sonlarında geçen, epik bir film ile karşımızda.
Son Samuray, Meiji restorasyon döneminde Batılılaşma sürecine giren Japonya’da modernleşmeye karşı direnen geleneği temsil eden samurayların destansı mücadelesini anlatıyor. Bu hızlı süreçte bin yıllık geleneklerini ve kendi varoluş anlamlarını korumaya çalışan samurayların hikayesi, bunun tam aksine geçmişiyle hesaplaşan ve ondan kurtulmak isteyen Amerikalı bir yüzbaşının hikayesiyle paralel bir şekilde veriliyor.
Biri “geçmiş”, diğeri “gelecekle” kavgalı iki savaşçının yolu, Yüzbaşı Algren’in Japonya’nın ilk modern ordusunun kurulmasında görev alması ve bu sırada samuraylara esir düşmesiyle kesişir. Katsumoto’nun düşmanını “tanımak”, Algren’in ise “tanımlama” amacıyla başlattıkları sohbetler bir süre sonra aralarında güçlü bir dostluk oluşturur. Bununla gelişen modernite-gelenek ilişkisi film sonunda imparatorun ağzından nihai senteze varır: “Modernleşelim, ama asla kim olduğumuzu unutmadan.”
Geçiş dönemlerinin sancılı ve dramatik yapısı içinde doğal olarak barındırdığı görselliği çok iyi bir şekilde kullanan yönetmen, ateşli silahlara sahip modern bir ordunun karşısına bu silahları kullanmanın onursuzca olduğunu düşünen, okları ve kılıçlarıyla savaşan samurayları koyuyor ve destansı savaş sahnelerine imzasını atıyor. Yönetmenin çok iyi Kurosawa ve özellikle Yedi Samuray etüdü yapmış olduğu anlaşılıyor. Japonya’nın kendine özgü zengin doğası, dönemin ruhunu çok iyi yansıtan kostüm tasarımı ve mekan kullanımıyla görsel kalitesi çok yüksek bir yapım karşımızda. Filmin, Japon enstrümanları ile kaynaştırılmış müziği görüntünün etkisini daha da artırıyor. Algren’in vicdan muhasebesi de, flashbacklerle etkileyici biçimde veriliyor.
Filmin teknik anlamdaki başarısını senaryo zaafları gölgeliyor. Herkesin öldüğü savaş alanında bir tek Algren’in sağ kalması ve zorlama bir aşk gibi olmazsa olmaz Hollywood klişeleri filmi inandırıcılıktan uzaklaştırıyor. Filmin son sekansında Algren, samurayların yapamadığını yaparak Japon imparatoruna kendi kültürüne sahip çıkmayı öğretiyor. Her ne kadar Amerika’ya ince eleştiriler getirse de, filmin oryantalizm gözlüklerini çıkaramamış olduğunun bir göstergesi olan bu durum, Batılının Doğu’ya bakışındaki hastalıklı tavrı Karl Marx’ın oldukça manidar şu sözleriyle hatırlatıyor: “Onlar kendilerini temsil edemezler, temsil edilmeleri gerekir.” / Hilal Turan

Tavsiye Et
Beş Engel
The Five Obstructions
Yönetmen: Lars Von Trier
Senaryo: Sophie Destin
Oyuncular: Lars Von Trier, Jorgen Leth
Yapım: Danimarka-İsveç-Belçika-Fransa, 2003
Sinema tarihinin başlarında Dreyer gibi bir yönetmen yetiştirmiş Danimarka sinemasının, bu yüzyılın başlarında da Lars Von Trier’i çıkarması hiç şaşırtıcı değil. Dalgaları Aşmak (1996) filmi ile Dogma ekolünün temellerini atan Lars Von Trier, koymuş olduğu kuralları çiğneme hakkını yine kendinde bularak Karanlıkta Dans’ı (2000) çekiyor. Daha sonra yakın zamanda Dogville (2003) filmi ile hakkında çok konuşulan yönetmen şimdi de belgesel film niteliğinde olan ‘Beş Engel’ ile sinema salonlarını ziyaret ediyor.
Sinema zihniyeti olarak uçlarda gezinmeyi tercih eden Trier ürettiği filmlerle seyirciyi şaşırtmakla birlikte bazen tedirgin etmekte, bazen de nefret ettirmektedir. Fakat tüm bu karışık hislerin yanında filmlerinin farklı bir cazibeyi barındırdığını söylemek mümkün. Filmlerinden çıktıktan sonra ‘ne yapmış bu adam?’ sorusunu kendimize sorduğumuz andan itibaren bu cazibenin merkezine girmiş oluyoruz.
Yönetmen son filmi Beş Engel’de böyle bir cazibeyi yine oluşturuyor. Trier’in gençliğinde en çok sevdiği yönetmenlerden olan Jorgen Leth’in, yine çok sevdiği filmi ‘Kusursuz İnsan’ üzerine bir nevi hesaplaşması niteliğinde olan film, gerçekten de sinema adına farklı bir deryanın ince zevklerini yaşatmakta. Bu filmde Trier, Jorgen Leth’i karşısına alıyor ve 35 sene önce çekmiş olduğu ‘Kusursuz İnsan’ filmini kendi koyacağı beş engel ile beş farklı şekilde tekrar çekmesini istiyor. Her ‘engelli’ filmin sonunda Leth ve Trier bir araya gelerek film hakkında konuşuyorlar.
Kanaatimce bu filmi ilginç kılan, insanın sınırlılıkları karşısında, bir film üzerinden dahi olsa nasıl bir tavır sergileneceğinin önemli olduğunun hatırlatılmasıdır. Son olarak, ironik bir şekilde sınırlı sayıda sinema salonunda oynayan bu film, bunun üzerine inşa ettiği söylemle, sınırlı insanı(!) Salonlara çağırıyor. Filmin sonundaki sürpriz itiraf ise bir başka engelin başlangıcını dile getiriyor. / Murat Pay

Tavsiye Et
Küp / Cube DVD
Yönetmen: Vincenzo Natali
Senaryo: Vincenzo Natali, Andre Bijelic, Graeme Manson
Yapım: Kanada, 1997
Birbirini tanımayan altı kişi kendilerini bir küpün içerisinde bulurlar. “Neredeyim, buraya nasıl geldim, kurtulmak için ne yapmalıyım ?” soruları bir anda bu insanların bütün hayatı olur ve tüm çabaları tuzaklarla dolu bu dünyadan bir çıkış yolu bulmaktır.
Çok az bir bütçeyle kotarılan film, fizik âlemle ve dünyadaki konumumuzla ilgili ilginç açılımlar barındırıyor. Filmden sonra kendinizi bir küpün içinde zannetmediğiniz müddetçe, arşivlerde zararsızca bulunabilecek bir film. / Murat Pay

Tavsiye Et