Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (April 2007) > Film
Film
26. Uluslararası İstanbul Film Festivali
Bu ay si­ze Rocky Bal­bo­a’nın se­ri­nin za­man­la yük­len­di­ği po­li­tik saç­ma­lık­lar­dan arın­mış, na­if ve ye­rin­de ve­da­sın­dan, Mel Gib­son’ın İsa’nın Çi­le­si’nde­ki vah­şe­ti bir adım da­ha ile­ri gö­tür­dü­ğü an­cak iyi bir İbn Hal­dun oku­ma­sı ya­pı­la­bi­le­cek öy­kü­süy­le Ma­ya uy­gar­lı­ğı­nın so­nu­nu an­la­tan Apo­ka­lip­to’sun­dan bah­set­me­yi is­ter­dim. An­cak dün­ya si­ne­ma­sı­nın önem­li ör­nek­le­ri­ni iz­le­me şan­sı su­nan 26. Ulus­la­ra­ra­sı İs­tan­bul Film Fes­ti­va­li, viz­yon film­le­ri­ne kı­sa bir ara ver­me­yi ke­sin­lik­le hak edi­yor.
İKSV ta­ra­fın­dan Ak­bank spon­sor­lu­ğun­da 31 Mart-15 Ni­san ta­rih­le­ri ara­sın­da dü­zen­le­ne­cek olan fes­ti­val, bu yıl da yü­zü aş­kın fil­mi si­ne­fil­le­rin be­ğe­ni­si­ne su­nu­yor. Bu yıl­ki Ulus­la­ra­ra­sı Ya­rış­ma bö­lü­mün­de aka­de­mik hır­sı tüm yön­le­riy­le an­la­tan Kö­tü Ar­ka­daş, Da­ni­mar­ka­lı Jo­ac­him Tri­er’in Tek­rar’ı ve Kürt asıl­lı yö­net­men Bah­man Gho­ba­di’nin ken­di­ne has gör­sel es­te­ti­ği ile dik­kat çe­ken Ya­rım Ay’ı öne çı­kı­yor. Bu yıl fes­ti­va­lin en güç­lü bö­lüm­le­rin­den olan Si­ne­ma­da İn­san Hak­la­rı’nda Fran­sa’yı Na­zi iş­ga­li­ne kar­şı ko­ru­yan Ku­zey Af­ri­ka asıl­lı as­ker­le­ri an­la­tan İsim­siz Kah­ra­man­lar, si­ya­sal dü­şün­ce­le­ri­nin do­zu­nu iyi­ce ar­tı­ran an­ne ve ba­ba­yı kü­çük kız­la­rı­nın gö­zün­den an­la­tan Fi­del’in Yü­zün­den!, Es­ki Yu­gos­lav­ya’yı oluş­tu­ran ül­ke­le­rin ka­tıl­dı­ğı böl­ge­sel or­tak ya­pım Sı­nır Ka­ra­ko­lu, Af­ri­ka’nın çek­ti­ği acı­la­rın suç­lu­su ola­rak Dün­ya Ban­ka­sı ve İMF’ye işa­ret eden Ba­ma­ko, Çad’dan Ku­rak Mev­sim ve Mek­si­ka’dan Ke­man dik­kat çe­ki­yor. Ak­bank Ga­la­la­rı’nın bu yıl me­rak­la bek­le­nen film­le­ri ise Pi ve Bir Rü­ya İçin Ağıt film­le­riy­le si­ne­ma­se­ver­le­rin gön­lün­de taht kur­muş Dar­ren Aro­nofs­ki’nin son fil­mi Kay­nak, So­fi­a Cop­po­la fil­mi Ma­ri­e An­to­inet­te, Holl­ywo­od­land, İtal­ya’nın bu yıl­ki Os­car ada­yı Ye­ni Dün­ya, Edith Pi­af’ın ha­ya­tı­nı an­la­tan Kal­dı­rım Ser­çe­si ve Gu­il­ler­mo Del To­ro’nun ger­çek­lik­le fan­tas­ti­ği us­ta­ca har­man­la­dı­ğı Pan’ın La­bi­ren­ti. Us­ta bel­ge­sel­ci Vit­to­ri­o De Se­ta’nın bel­ge­sel-dra­mı Sah­ra’dan Mek­tup­lar, Ala­in Res­na­is’den Kalp­ler ve Ist­van Sza­bo’dan Ak­ra­ba­lar ise Yıl­la­ra Mey­dan Oku­yan Film­ler ara­sın­da. İran: Bir Si­ne­ma Dev­ri­mi’nin ya­nı sı­ra fes­ti­va­lin an­ti-Ame­ri­kan­cı film­le­rin­den Ebu Ga­rib’in Ha­ya­let­le­ri, Sa­ri’nin An­ne­si de NTV Bel­ge­sel Ku­şa­ğı’nda öne çı­kı­yor. Fas fil­mi Kal­bin Kı­yı­la­rı, Gür­cü yö­net­men Géla Bab­lua­ni’den Mi­ras, fes­ti­va­le İran fil­mi kon­ten­ja­nın­dan da­hil olan Er­kek­ler İş Ba­şın­da, Aze­ri fil­mi El­ve­da Gü­ney Şeh­ri Kaf­kas­lar’dan Ak­de­niz’e bö­lü­mü­nün dik­kat çe­ki­ci film­le­rin­den. Son dö­nem Rus film­le­ri­ni iz­le­ye­bi­le­ce­ği­niz Rus­ya’dan Sev­gi­ler­le ve boy­nuz ku­la­ğı ge­çer mi so­ru­su­na ce­vap ara­ya­ca­ğı­nız Can­lan­dır­ma Si­ne­ma­sı: Ba­ba­dan Oğu­la Mi­ya­za­ki ise fes­ti­va­lin ka­çı­rıl­ma­ma­sı ge­re­ken bö­lüm­le­ri ara­sın­da.
Mo­ğol epi­ği Su­yun Ren­gi, Şa­man­lık­tan Hı­ris­ti­yan­lı­ğa ge­çen Ku­zey Ka­na­da­lı İnu­it­le­ri an­la­tan Knud Ras­mus­sen’in Gün­ce­si, Chris­top­her Bo­e’nun son fil­mi Ek­ran­dı­şı, in­ti­kam üç­le­me­si ile ta­nı­nan Chan-Wo­ok Park’ın Ben Bir Ro­bo­tum Ama So­run De­ğil’i ile Mi­lo­şe­viç son­ra­sı Sır­bis­tan’ını an­la­tan İyim­ser­ler de fes­ti­va­lin öne çı­kan dün­ya si­ne­ma­sı ör­nek­le­ri ara­sın­da yer alı­yor. (Ay­rın­tı­lı bil­gi için www.iksv.org) /Hilal Turan

Tavsiye Et
A ay DVD
Yönetmen-Senaryo: Reha Erdem
Oyuncular: Yeşim Tozan, Gülsen Tuncer
Yapım: Türkiye, 1989, 100 dk.
 
Re­ha Er­dem’in ilk uzun met­raj­lı fil­mi A ay, ye­ni­lik­çi yak­la­şı­mıy­la ka­lıp­laş­mış si­ne­ma an­la­yı­şı­na kar­şı son de­re­ce ki­şi­sel bir si­ne­ma ör­ne­ği or­ta­ya ko­yar. 16 mm’lik bir si­yah-be­yaz film ça­lış­ma­sı olan A ay, es­ki bir ev­de ka­tı ku­ral­cı ha­la­la­rı ve has­ta de­de­si­nin ya­nın­da an­ne­siz bü­yü­yen on bir ya­şın­da­ki Yek­ta’nın sür­re­el dün­ya­sı­nı, bir­çok ya­zın­sal re­fe­rans­la şi­ir­sel bir dil­le ak­ta­rır. Ölen an­ne­si­ni, ma­nas­tır bek­çi­si­ni ve ço­cuk baş­lı ku­şu göz­ler­den uzak bir şe­kil­de ha­ya­tı­na mi­sa­fir eden Yek­ta, yer yer şi­zof­re­ni­nin sı­nır­la­rın­da ge­zi­nir. Ken­di­ne has za­man ve me­kan an­la­yı­şıy­la bir rü­ya at­mos­fe­ri oluş­tu­ran film, “rü­ya­la­rın sa­de­ce rü­ya ol­du­ğu­nun ve gös­te­ri­le­me­yen şey­le­rin gö­rül­me­dik­le­ri an­la­mı­na gel­me­di­ği­nin” al­tı­nı çi­zer. Ma­nas­tır ile eza­nın, Wil­li­am Bla­ke ile Edip Can­se­ver’in har­man­lan­dı­ğı film, yer­li­lik­ten uzak ol­sa da bi­çim ola­rak Türk si­ne­ma­sı­na ye­ni bir so­luk ge­tir­miş­tir. /Hilal Turan

Tavsiye Et
300 Spartalı / 300
Yönetmen-Senaryo: Zack Snyder
Oyuncular: Gerard Butler, Rodrigo Santoro
Yapım: ABD, 2006, 91 dk.
 İran­lı­la­rın hak­lı tep­ki­si­ne yol açan 300 Spar­ta­lı fil­mi Frank Mil­ler’ın ay­nı ad­lı çiz­gi ro­ma­nın­dan si­ne­ma­ya uyar­lan­dı. Mil­ler müp­te­la­la­rı ta­ra­fın­dan Gü­nah Şeh­ri’nden son­ra bü­yük bir he­ye­can­la bek­le­nen 300 Spar­ta­lı, İran­lı­la­rı me­de­ni­yet yok­su­nu, Spar­ta­lı­la­rı ise me­de­ni­yet­siz­li­ğe kar­şı sa­vun­ma me­ka­niz­ma­la­rı ge­liş­ti­ren(!) asil ve ce­sur tip­ler ola­rak res­me­di­yor. Spar­ta­lı­lar güç­süz­le­ri, sa­kat­la­rı ara­la­rı­na ka­bul et­mi­yor­lar; kral aday­la­rı­nı zor­lu do­ğa ko­şul­la­rın­da vah­şi ya­ra­tık­lar­la baş ba­şa bı­ra­kı­yor­lar. Ce­sa­ret un­va­nı­nı ara­la­rın­da­ki za­yıf­la­rı öl­dü­re­rek el­de eden Spar­ta­lı­lar, as­lın­da Yü­zük­le­rin Efen­di­si gi­bi bo­yun­dan bü­yük laf­lar ede­rek ABD’nin sö­mür­ge­ci zih­ni­ye­ti­ni us­ta­lık­la ko­ta­rıl­mış tek­ni­ği­nin ar­ka­sı­na sak­la­ma­yı ba­şa­rı­yor.
Film, M.Ö. 480 yı­lın­da Ter­mo­fil’de­ki bir dağ ge­çi­din­de ger­çek­le­şen sa­va­şı ko­nu edi­ni­yor. Spar­ta Kra­lı Le­oni­das ve or­du­su, Yu­na­nis­tan’ın des­te­ği­ni ala­rak Pers or­du­su ile sa­vaş­ma­ya baş­lar. 300 Spar­ta­lı as­ke­rin, dev Pers or­du­suy­la ölü­mü­ne sa­vaş­tı­ğı Ter­mo­fil Sa­va­şı, sa­vaş­mak için do­ğan ve sa­va­şa­rak ölen kas­lı vü­cut­lu Spar­ta­lı­la­rın be­yaz­per­de­ye sığ­mak­ta zor­la­nan şid­det an­la­yı­şı­nın gös­ter­ge­si­dir. Üçün­cü gü­ne ka­dar Kral Le­oni­das ko­mu­ta­sın­da­ki or­du, Pers or­du­su­nun ge­çe­bi­le­ce­ği tek yo­lu ka­par. Üçün­cü gün ise Efi­al­tes adın­da yer­li sa­kin­ler­den bi­ri Yu­nan­lı­la­ra iha­net eder ve Xer­xes’e Yu­nan hat­la­rı­nın ar­ka­sı­na açı­lan bir yol gös­te­rir. Efi­al­tes’in iha­ne­ti­nin se­be­bi ise eciş bü­cüş bir ya­ra­tık ol­ma­sı ne­de­niy­le za­ma­nın­da Spar­ta­lı­la­rın or­du­su­na ka­bul edil­me­me­si­dir. İha­ne­te uğ­ra­dık­tan son­ra Le­oni­das ve ar­dın­da­ki 300 Spar­ta­lı öle­cek­le­ri­ni bi­le bi­le sa­va­şa de­vam eder­ler. Vah­şe­te dö­nü­şen sa­vaş sah­ne­le­ri sa­ye­sin­de Spar­ta­lı­la­rın Pers Kra­lı Xer­xes’in bü­yük or­du­su kar­şı­sın­da­ki gü­cü ef­sa­ne­vi bir bo­yut ka­za­nır. Üze­rin­de­ki ta­kı­lar, göz­le­rin­de­ki sür­me ile efe­mi­ne kı­lı­ğı­nın ve sap­kın iç dün­ya­sı­nın ya­nın­da acı­ma­sız li­der sı­fa­tı­na bü­rün­dü­rü­len Xer­xes ile ade­ta mer­mer vü­cut­lu ger­çek bir sa­vaş­çı gö­rü­nü­mü­ne sa­hip Spar­ta­lı­lar tam bir te­zat için­de­dir.
300 Spar­ta­lı’dan bü­yük ra­hat­sız­lık du­yan İran­lı­la­rın tep­ki­si dı­şın­da di­ğer bir tar­tış­ma da Le­oni­das’ın mı yok­sa Xer­xes’in mi Ame­ri­kan Baş­ka­nı’nı tem­sil et­ti­ği ko­nu­sun­da. Şüp­he­siz tut­ku­su, ce­sa­re­ti ve ge­liş­tir­di­ği öz­gür­lük söy­lem­le­ri ile Le­oni­das’ın da; sal­dır­gan, güç tim­sa­li ve ayak­la­rı­na ka­pan­ma­yı em­re­den tav­rı ile Xer­xes’in de Bush’a ya­kın dur­du­ğunu söy­le­mek mümkün. Ço­ğu sa­vaş fil­mi­nin sığ an­la­tı­mı­na kat­tı­ğı mil­li­yet­çi­lik ve ha­ma­set duy­gu­su­na sa­hip olan 300 Spar­ta­lı fil­mi­nin ha­tı­rı sa­yı­lır kıs­mı ise so­nu­na ka­dar sab­re­den­ler için ha­zır­lan­mış olan je­ne­ri­ği. Film bo­yun­ca kad­raj­la­rı­nın, efekt­le­ri­nin ve kur­gu­su­nun çıl­gın­lı­ğıy­la sar­hoş ol­duk­tan son­ra şid­de­tin gör­sel şö­le­ni je­ne­rik kıs­mı ile le­ke­sel bir lez­ze­te ka­vu­şu­yor. /Es­ra Bu­lut

Tavsiye Et