Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (February 2006) > Müzik
Müzik
Barokarp

Şirin Pancaroğlu

Yapım: Trio Lila, 2005

Müziğe olan ilgisi, henüz emeklediği günlerde evlerindeki bir su küpünün içine küçük nesneler attığında çıkan sesleri dikkatle ve zevkle dinlerken açığa çıkan arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu, henüz erken yaşlarında Lâle Önge’den piyano dersleri alır. Müzikteki ilk yıllarında herhangi bir enstrümana meyli bulunmayan Pancaroğlu, konservatuvar sınavlarına girdiğinde karşılaştığı rahmetli Mükerrem Berk’in teklifi üzerine arp çalmaya başlar. Uzun yıllar İsviçre (Cenevre), Fransa (Paris) ve ABD’de (Bloomington’da) Catherine Eisenhoffer, Notburga Puskas, Pierre Jamet, Frédérique Cambreling, Susann McDonald gibi seçkin hocalardan müzik tahsili görür. 1992 senesinde Washington’da profesyonel müzik hayatına atılan sanatçı, daha sonraki yıllarda karşılaştığı çeşitli fırsatları değerlendirdiğini ve böylece öğrendiklerini tatbik ederek bilgisini derinleştirme imkânı bulduğunu söylüyor albüm kitapçığındaki yazısında. Bu sayede müzik yolunda yürürken, müzikte ne yapmak istediğini kesinleştirdiğini ve bugün bulunduğu noktada karar kıldığını belirtiyor. Barokarp, 2002’de kafasında oluşmaya başlayan bir projenin somutlaşmış hâli ve sanatçının Hasret Bağı (Kalan, 1998), Kuyruklu Yıldız Altında (Doublemoon, 2000) albümlerinden sonraki üçüncü albümü. Sanatçı bu albümüyle dinleyicisinin önüne Barok müzik hakkında bir harita koyuyor. Albümde Anthoine Francisque (yaklaşık 1575-1605), Domenico Scarlatti (1685-1757), Girolamo Frescobaldi (1583-1643), Johann Sebastian Bach (1685-1750), Jean Baptiste Loeillet (1680-1730) ve Carl Philipp Emanuel Bach’ın (1714-1788) eserlerinin yanı sıra “Coventry Carol” ve “Greensleeves” gibi geleneksel parçalara da yer verilmiş. Albümdeki icraları dinlerken, Pancaroğlu’nun arpla ilk karşılaştığında hissettiğini söylediği “inci taneleri”ni siz de hissedeceksiniz... / Cihat Arınç


Tavsiye Et
İncesaz-4: Mazi Kalbimde

Solist: Dilek Türkan

Yapım: Kalan Müzik, 2006

1997 yılında Cengiz Onural, Derya Türkan ve Murat Aydemir’in kurduğu topluluk, Baba Evi, Deliyürek, İkinci Bahar ve Ekmek Teknesi dizileri için yaptığı müziklerle tanındı. Her albümünde konuk sanatçıları da bünyesine katan topluluk, bir önceki albümünde Melihat Gülses’le çalışmıştı. Topluluk, iki yıl aradan sonra sevenlerine yine çok güzel bir albüm armağan ederek bu yıl başında Bir / Eski Nisan (1999), İki / Eylül Şarkıları (2001), İkinci Bahar Dizi Film Müzikleri (2002), Üç / İstanbul’a Dair (2004)’den sonra Dört / Mazi Kalbimde (2006) adlı albümünü çıkardı. Muammer Ketencoğlu (akordeon) ve Bora Ebeoğlu (ses) bu albüme katkıda bulunan sanatçılardan ikisi. Bora Ebeoğlu, “Tereddüt” adlı şarkının söz yazarı aynı zamanda. Albümdeki parçaların büyük çoğunluğu Cengiz Onural tarafından bestelenmiş. İnsan dinlerken yine şarkıları birbirine önceleyemiyor, hepsi ayrı güzel... Ama “Bir Çapkına Yangınım”, albüme adını veren “Mazi Kalbimde Yaradır”, “Aşk Kerpeteni”, “Kalbim Seni Özler” ilk dinlediğimde beni en çok etkileyenler... Albümdeki eserleri solo olarak seslendiren Dilek Türkan’ın güzel sesi, sözlerin içeriği ve müziğin rengiyle çok iyi örtüşmüş. Şarkıların hepsi de Yâr’i söylüyor, gönlü hoş ediyor. Hülyalara doğru müzikli bir gönül yolculuğuna çıkmak isteyenler! Gemi kalkıyor... / Cihat Arınç


Tavsiye Et
Introduction to the Psychology of Music

Geza Révész

Mineola, New York: Dover Publications, 2001

Müziğin insan psikolojisi üzerindeki etkileri, tarih boyunca araştırılmış ve Aristoksenes, İbn Sina gibi bilginler tarafından konunun nazarî (teorik) temelleri bilimsel bir zeminde atılmıştır. Belli perdeler yahut belli ses kümeleri insanın belli duygularını harekete geçiren birer aktör vazifesi görürken, bazıları da belki kökleri çok daha derinlere uzanan daha cılız hislerin ‘doğmasına’ sebeplik teşkil eder. Bu etki dairesi, insanın zihin sağlığının yönetilmesi ve gerektiğinde tedavi edilmesi için müziğin işlevsel bir vasıta olarak kullanılması fikrini güçlendirmiştir.

Müzik psikolojisi hakkında bilgi edinmek, profesyonel müzisyenler ve müzikologların yanı sıra müziğe ciddî manada ilgi duyan okurlar ve öğrenciler için de -birtakım güçlükleri barındırmakla birlikte- hayli yarayışlı olacaktır. İşte bu sebeple bu ayki köşemde sizlere konuyla ilgili bir kitap tanıtmayı uygun gördüm. Macar asıllı ünlü psikolog Geza Révész (1878-1955), hem müzik psikolojisi hem de akustik alanında yürüttüğü araştırmalarının neticesinde ortaya çıkan Einführung in die Musikpsychologie (Müzik Psikolojisine Giriş) başlıklı bu otorite kabul edilen çalışmasında meseleyi müzikoloji, fizik, fizyoloji ve estetik gibi sahalarla da ilişkilendirerek ayrıntılı bir şekilde incelemiş. Ne yazık ki müzik psikolojisi üzerine Türkçede hâlihazırda böylesine ciddî bir seviyede kaleme alınmış yahut tercüme edilmiş hiçbir kaynak bulunmuyor. 1946 yılında Almanca olarak yayımlanan eser, 1954 yılında G.I.C. de Courcy tarafından İngilizceye tercüme edilerek, İngilizce konuşulan dünyada geniş bir okur kitlesiyle buluşmuş.

Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde ses, işitme ve tonun, psişik ve fizyolojik temelleri ortaya konuluyor. İkinci bölümde ise müzikal tonun temel unsurları, ses aralıkları teorisi, seslerin uyumu ve uyumsuzluğu (consonance and dissonance), ses perdelerinin duyu yoluyla algılanması, ton ve renk algısı arasındaki ilişki gibi konuları içeren ses psikolojisi ele alınıyor. Üçüncü bölümde ise, müzik kabiliyeti, müzik kabiliyetinin geliştirilmesi ve tevarüsü (kalıtsal olarak bir sonraki nesle aktarılması), işitme engelli insanların müzikte kaydettiği başarılar gibi müzik psikolojisinin temel sorunları ustalıklı bir şekilde tahlil ediliyor. Bütün bunlara ilâve olarak, yazar ayrıca müziğin kökenlerini ve müzik psikolojisi ile estetik arasındaki münasebeti ele alan alt başlıklara da bu bölümde yer vermiş. Okurlar ayrıca yazarın hazırladığı ve eserin sonuna eklediği detaylı kaynakçadan yararlanarak konuyla ilgili bilgilerini derinleştirebilirler. / Cihat Arınç


Tavsiye Et