Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2006) > Film
Film
Hayalet Dünya / Re-Cycle
Yönetmen: Oxide Pang, Danny Pang
Senaryo: Cub Chin, Sam Lung
Oyuncular: Angelica Lee Sinje, Ekin Cheng
Yapım: Hong Kong, 2006, 90 dk.
20. yüzyılın başında bilim ve teknolojinin gelişmesi karşısında duyulan endişe, savaşlarla birlikte gelen “yok edilme” kaygısıyla birleşmiş; dinin hayat alanından çekilmesiyle de “ölüm korkusu” yükselişe geçmişti. Kapitalist toplumlarda sınıfsal konumunu yitirme ve başarısız olma gibi kaygıların artmasıyla birlikte, bu ölüm korkusuna “yaşam korkusu” da eklendi. İnsanın temel kaygılarından beslenen korku sinemasının ilk yıllarında, modern yaşama duyulan bu güvensizlik; ‘öteki’ni temsil eden yaratık ve canavarlar, doğal dengeleri altüst etmeye çalışan bilim adamları ve sınıfsal zıtlıklardan beslenen vampir (kan emici soylular) efsaneleriyle anlatıldı. Korku sinemasının son 10 yılına ise Uzakdoğu filmlerinin damgasını vurduğunu söylemek mümkün.
Genellikle metafizik korku öğelerinden beslenen Uzakdoğu korku sinemasının son örneği olan Hayalet Dünya, ünlü bir yazar olan Ting-Yin’in yeni romanı “Hayalet Dünya”yı yazma serüvenini anlatıyor. Romanı üzerinde çalışan Ting-Yin, etrafında tuhaf sesler duymaya ve bazı sanrılar görmeye başlar. Bir süre sonra, romanını yazarken beğenmeyip geri dönüşüm kutusuna gönderdiği doğaüstü olayların gerçekleşmeye başladığını fark eder. Gerçek ile hayali ayırt edemeyecek bir noktaya gelen Ting-Yin, sonunda kendi yarattığı Hayalet Dünya’ya gitmeye karar verir. Burada yüzleşmekten korktuğu anılarıyla ve bilinçaltının yarattığı paralel bir evrenle karşılaşacaktır.
Hong Konglu Pang kardeşlerin, bilgisayarlarda bulunan “geri dönüşüm kutusu”ndan esinlenerek çektikleri film, terk edilen oyuncakları, kürtajla aldırılan bebekleri, artık dua edenleri kalmamış ölüleri ve gerçek dünyada bir kenara öylece bırakılanları içeren bir “hayalet dünya” kuruyor. Kendine has etkileyici bir görselliğe sahip olan, ancak aynı etkiyi oyunculuk ve diyaloglara yansıtamayan Hayalet Dünya, “uzun siyah saçları, yüzünü kapatan kız” gibi Japon korku sineması klişeleriyle, korkutmanın kolay yolu olan “ani ses efekti” ile sıçratma gibi Hollywood numaralarını bir araya getiriyor.
Korku filmleri, ait oldukları kültürün toplumsal ve siyasî karakterini ve ortak psikolojisini yansıtır. Teknolojik gelişimin en hızlı yaşandığı yerlerden biri olan Hong Kong’dan çıkan Hayalet Dünya da, Uzakdoğu’nun reenkarnasyon fikrini “geri dönüşüm kutusu”yla harmanlıyor ve temel korku unsurunu teknolojiye dayandırıyor. Ancak teknolojiyi bir yandan güçlü bir biçimde eleştirirken bir yandan da doğaüstü güçler atfederek metafizik hale getiren Hayalet Dünya, Halka ve Cevapsız Arama gibi filmler, son kertede değiştirilemeyen bir dünyanın yarattığı acıları katharsis (arınma) ile hafifleten ama bu acıların nedenlerine ilişmeyen bir fantazya olarak kalıyorlar. Yine de Hayalet Dünya, özellikle kürtaj karşıtı tavrı ve şiddet ve cinsellik istismarına yönelmeyen duruşuyla son dönem Uzakdoğu korku sinemasında farklı bir yerde bulunuyor. / Hilal Turan

Tavsiye Et
Yedinci Mühür / Seventh Seal DVD
Yönetmen-Senaryo: Ingmar Bergman
Oyuncular: Max von Sydow, Bengt Ekerot
Yapım: İsveç, 1957, 96 dk.
Avrupa sinemasının temel taşlarından biri olan İsveçli yönetmen Bergman, sert bir papazın oğlu olarak doğar ve sıkı bir dinî disiplinle yetiştirilir. Yaşamında derin izler bırakan inanç ve ölüm sorunsalını ele aldığı Yedinci Mühür, on yıl süren bir Haçlı seferinden vebanın kol gezdiği ülkesine dönerken, yolu Ölüm tarafından kesilen bir şövalyenin öyküsüdür. Ölüm’e, bir satranç oyunu teklif eden şövalye, bir yandan onu oyalarken, bir yandan da Haçlı Seferleri’nin kutsallığını(!), Tanrı’nın varlığını ve ölümü sorgular. Şövalye artık inanmak değil, ‘bilmek’ istemektedir. Hikâye, Ortaçağ’da geçse de, filmin sorunsalı olan “salt akılcılığın getirdiği bunalım”, günümüze de ışık tutacak niteliktedir. Final sahnesindeki “gün batımında ölüm dansı” ile hafızalara kazınan film, sinema tarihinin en etkileyici klasikleri arasındadır. / Hilal Turan

Tavsiye Et
Karayip Korsanları - Ölü Adamın Sandığı / Pirates of the Caribbean-Dead Man’s Chest
Yönetmen: Gore Verbinski
Senaryo: Ted Elliott, Terry Rossio
Oyuncular: Johnny Depp, Orlando Bloom
Yapım: ABD, 2006, 143 dk.
Karayip Korsanları-Siyah İnci’nin Laneti, Johnny Depp’in canlandırdığı Kaptan Jack Sparrow karakteri ve eğlenceli senaryosu sayesinde 2003 yılında yoğun bir ilgi görmüştü. Devamı niteliğinde olan Karayip Korsanları-Ölü Adamın Sandığı ise gişe rekorlarına rağmen seyircilerini hayal kırıklığına uğrattı. Ölü Adamın Sandığı, ilk filmin sonunda evlenmek üzere olan Elizabeth ve William’ın nikâhının askerler tarafından bölünmesiyle başlıyor. Nikâhı engellemeye çalışan bürokrat, Elizabeth ve William’dan Kaptan Sparrow’un pusulasını getirmelerini ister. Bu arada Kaptan Jack Sparrow, Uçan Hollandalı gemisinin efsanevî kaptanı Davey Jones’a olan ruh borcunu bir an önce ödemenin yollarını aramaktadır. Aksi takdirde lanetlenecek ve sonraki hayatı boyunca Davey Jones’un emrinde çalışacaktır. Bundan kurtulmasının tek yolu, Ölü Adamın Sandığı adıyla bilinen efsanevî hazineyi bulmaktır. Hikâye ilerledikçe bütün kahramanların yolları kesişir ve hepsi sandığın peşine düşerler.
Walt Disney yapımı olan Karayip Korsanları’nın oyuncuları, bilgisayar destekli, yarı insan, yarı deniz canlısı türevi karakterlerden oluşuyor. Filmdeki her karakterin kendi hikâyesinin peşinde koşması heyecan katmak maksadıyla da olsa senaryonun bölük pörçük olmasına neden olmuş. Karakterlerdeki çeşitliliği ve küçük öykücükleri ile göz doldurmaya çalışan film, temel bir hikâyeden yoksun olarak ilerliyor. Karayip Korsanları’nın bize bıraktığı en önemli armağan ise şüphesiz Johnny Depp imzasıyla Jack Sparrow karakteri. Gerçek hayatında anarşist sayılabilecek tavırlarıyla dikkat çeken Depp’in, Karayip Korsanları’nın üçüncü filminde oynamayacağını açıklaması geç de olsa isabetli bir karar aldığının göstergesi. Define arama maceraları sinema için sonu gelmez berekette de olsa artık uzun uzadıya izlenecek kadar cazip değiller. Hele de ikincisi sabırla izlendikten sonra sonunu bağlamayıp üçüncü filme yatırım yapmak, seyircinin Matrix ve Yüzüklerin Efendisi gibi son dönem üçlemelerinden hatırlayacağı apaçık bir başarısızlığa davetiye çıkarıyor. Sadece yaratıkları ile değil Bootstrap Bill karakteri ile de Yüzüklerin Efendisi’ni hortlatan Karayip Korsanları-Ölü Adamın Sandığı devam filmi olarak şimdiden başarısızlık üçlemeleri halkasındaki yerini aldı. İlişkimizi bir türlü noktalayamadığımız Karayip Korsanları bu tavrı ile Peter Jackson’ın “teknolojik King Kong”u kadar cüretkâr olduğunu gösteriyor. Bizi sersemleten yaratıklarıyla ne olduğunu anlayamadan salondan çıktığımız Ölü Adamın Sandığı, sonradan sadece çirkin yüzleri ile hatırlayacağımız bir korku tüneli gibi. / Esra Bulut

Tavsiye Et