Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2006) > Dosya > Üniversiteler ve hukuk
Dosya
Üniversiteler ve hukuk
Mustafa Şentop
ÜNİ­VER­Sİ­TE me­se­le­si Tür­ki­ye’nin önem­li me­se­le­le­rin­den bi­ri­dir. Cum­hu­ri­yet’in ku­rul­ma­sın­dan iti­ba­ren İs­tan­bul’da­ki Da­rül­fü­nun’la An­ka­ra’da­ki yö­ne­ti­min ara­sı hiç­bir za­man iyi ol­ma­mış­tır. 1933 yı­lı­nın 31 Tem­muz’un­da Da­rül­fü­nun’u il­ga eden ve er­te­si gün, 1 Ağus­tos 1933’te İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si’ni ku­ran ka­nun çı­kar­tı­la­rak, üni­ver­si­te­ye ilk esas­lı si­ya­sî mü­da­ha­le ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Son­ra­ki yıl­lar­da da, 1940’lar­da An­ka­ra Dil Ta­rih Coğ­raf­ya Fa­kül­te­si’nde ya­şa­nan bir­ta­kım prob­lem­ler, 1950 ile 1960 ara­sın­da De­mok­rat Par­ti ik­ti­da­rı ile üni­ver­si­te yö­ne­tim­le­ri ara­sın­da­ki sı­kın­tı­lar üni­ver­si­te­yi de­vam­lı ül­ke gün­de­min­de tut­muş­tur. 1960 as­ke­ri dar­be­si­nin teo­rik ze­mi­ni “pro­fe­sör­ler” ta­ra­fın­dan oluş­tu­rul­muş­tur; dar­be­den ön­ce­ki tu­tum­la­rı bir ya­na, dar­be son­ra­sın­da, idam­lar­la so­nuç­la­nan meş’um sü­re­ci bir­kaç “pro­fe­sör” ha­zır­la­mış­tır. Dar­be­ci­le­re, “De­mok­rat Par­ti yö­ne­ti­ci­le­ri­ni ce­za­lan­dır­maz­sa­nız, yap­tık­la­rı­nı­zın meş­ru­iye­ti tar­tı­şı­lır” di­yen bir meş­hur pro­fe­sör­dür. Üni­ver­si­te­ler, 1960’lı ve 1970’li yıl­lar­da da top­lum­sal olay­lar­da ve si­ya­se­tin tam or­ta­sın­da yer al­mış­lar­dır. 1980 dar­be­si­nin en önem­li ge­rek­çe­le­rin­den bi­ri üni­ver­si­te­ler­de ya­şa­nan olay­lar­dır. Ha­len de üni­ver­si­te­ler, si­ya­sî tar­tış­ma­la­rın için­de ve ba­şın­da yer al­ma­yı sür­dür­mek­te­dir.
Bu­na kar­şı­lık, si­ya­sî ak­tör­ler, özel­lik­le si­ya­sî par­ti­ler, üni­ver­si­te­ler­le ço­ğu za­man cid­di öl­çü­de me­sa­fe­li ol­muş­lar­dır. Ül­ke­yi yö­net­me­ye ta­lip olan­lar, üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li me­se­le­le­ri cid­di­yet­le ele al­mak­tan uzak kal­mış­lar­dır. Si­ya­sî par­ti­le­rin prog­ram­la­rın­da, se­çim bil­di­ri­le­rin­de, be­yan­la­rın­da, hü­kü­met­le­rin prog­ram­la­rın­da en az yer ve­ri­len, ade­ta ge­çiş­ti­ri­len ko­nu­lar­dan bi­ri üni­ver­si­te­ler­dir. Üni­ver­si­te­ler­den en çok şi­kâ­yet­çi olan­lar bi­le ko­nuy­la il­gi­li cid­di­ye alı­na­cak bir mü­la­ha­za­ya sa­hip de­ğil­ler­dir. Böy­le ol­du­ğu için, üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li esas­lı ka­nun dü­zen­le­me­le­ri, sa­de­ce tek par­ti ve­ya as­ke­rî dar­be dö­nem­le­rin­de ya­pıl­mış­tır. Bu sa­ye­de, üni­ver­si­te­ler ken­di­le­ri­ni bir do­ku­nul­maz alan ola­rak gör­müş, si­ya­sî ik­ti­dar­lar da on­la­rı do­ku­na­ma­ya­cak­la­rı bir alan­da ta­sav­vur et­miş­ler­dir.
Üni­ver­si­te­ler hak­kın­da ilk ka­nun dü­zen­le­me­si 13 Ha­zi­ran 1946 ta­rih­li ve 4936 sa­yı­lı ka­nun­dur. “Üni­ver­si­te Re­for­mu” sı­ra­sın­da ül­ke­mi­ze ge­len hu­kuk pro­fe­sö­rü Er­nest Hirsch ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len ça­lış­ma­lar so­nun­da ha­zır­la­nan bu ka­nun hem tek­nik ba­kım­dan, hem de ge­tir­di­ği esas­lar ba­kı­mın­dan ül­ke­miz­de üni­ver­si­te ta­ri­hi­nin en ile­ri ka­nu­nu ola­rak ka­bul edi­le­bi­lir. Ka­nun, üni­ver­si­te­le­ri, dar ide­olo­jik ve si­ya­sî, ka­lıp­la­rın içi­ne hap­set­me­di­ği gi­bi, si­ya­sî ik­ti­dar­la ir­ti­bat­lan­dır­mak­tan çe­kin­me­miş, bu­na rağ­men özerk­li­ği tam an­la­mıy­la sağ­la­ya­bil­miş­tir. Tek ki­şi yö­ne­tim­le­ri ye­ri­ne, ku­rul yö­ne­ti­mi­ni be­nim­se­miş, de­kan­lık ve rek­tör­lük, ba­zı ic­ra gö­rev­le­ri bu­lun­mak­la bir­lik­te da­ha çok tem­si­li ma­kam­lar ola­rak ta­sar­lan­mış­tır. Rek­tör­ler ve rek­tör sa­yı­sı az ol­du­ğu için de­kan­lar­la bir­lik­te, her üni­ver­si­te­nin se­çe­ce­ği bi­rer tem­sil­ci­den olu­şan Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul’un baş­ka­nı Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’­dır. Ba­kan, ka­nu­na gö­re, “üni­ver­si­te­le­rin ba­şı­dır.”
As­ke­rî dar­be­den son­ra ha­zır­la­nan, 27 Ekim 1960 ta­rih­li ve 115 sa­yı­lı ka­nun, az ön­ce sö­zü­nü et­ti­ği­miz Üni­ver­si­te­ler Ka­nu­nu’nda ba­zı de­ği­şik­lik­ler yap­mış­tır. Bu ka­nun, ay­nı gün çı­kar­tı­lan 114 sa­yı­lı ka­nun­la be­ra­ber de­ğer­len­di­ril­me­li­dir. Dar­be­den dört ay son­ra çı­kar­tı­lan 114 sa­yı­lı ka­nun­la üni­ver­si­te­ler­de tas­fi­ye­ye gi­dil­miş­tir. Ara­la­rın­da 28 or­di­nar­yüs pro­fe­sör, 57 pro­fe­sör ve 44 do­çen­tin de bu­lun­du­ğu öğ­re­tim üye­le­ri­nin gö­re­vi­ne son ve­ril­miş (top­lam 147 ki­şi), dört öğ­re­tim üye­si de sür­gün edil­miş­tir. Ka­nu­nun çık­tı­ğı dö­nem­de de cid­di şe­kil­de eleş­ti­ri­len bu uy­gu­la­ma­nın dü­rüst bir yö­nü­nü de an­ma­dan geç­me­mek ge­re­kir; gö­rev­le­ri­ne son ve­ri­len öğ­re­tim üye­le­ri için ka­nun çı­kar­tıl­mış, bu­nun bir tas­fi­ye ha­re­ke­ti ol­du­ğu sak­lan­ma­mış, baş­ka töh­met ve if­ti­ra­la­ra yer ve­ril­me­miş­tir. 115 sa­yı­lı ka­nun­la ge­ti­ri­len dü­zen­le­me­le­rin sis­te­mi et­ki­le­yen esas­lı de­ği­şik­lik­ler ol­du­ğu söy­le­ne­mez. Ka­nun­da­ki en önem­li dü­zen­le­me Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’nın üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li yet­ki­le­ri­nin azal­tıl­ma­sı­na yö­ne­lik­tir; Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’nın Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul’a baş­kan­lık et­me yet­ki­si kal­dı­rıl­mış­tır.
Yi­ne bir as­ke­rî mü­da­ha­le aka­bin­de çı­kar­tı­lan, 20 Ha­zi­ran 1973 ta­rih­li ve 1750 sa­yı­lı ka­nun­la, ön­ce­ki ka­nun il­ga edil­miş, ye­ni bir sis­tem ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­mış­tır. Bu ka­nun­la, “ye­rel-ide­olo­jik” un­sur­la­rın üni­ver­si­te­le­rin gö­rev­le­ri ara­sı­na yer­leş­ti­ril­me­ye baş­lan­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Ka­nu­nun en önem­li dü­zen­le­me­si “üni­ver­si­te­le­rüs­tü ku­ru­luş­lar” baş­lı­ğı ile Yük­sek Öğ­re­tim Ku­ru­lu (YÖK) ve Üni­ver­si­te De­net­le­me Ku­ru­lu adıy­la iki ye­ni üst ku­rum ge­tir­miş ol­ma­sı­dır. YÖK bir üst ku­rum ol­ma­sı­na rağ­men, ka­nu­na gö­re, üni­ver­si­te­ler üze­rin­de önem­li ta­sar­ruf yet­ki­le­ri­ne sa­hip de­ğil­dir. Me­se­la, ku­ru­lun rek­tör­le­rin ve de­kan­la­rın se­çil­me­sin­de her­han­gi bir yet­ki­si bu­lun­ma­mak­ta­dır; bun­lar se­çim­le be­lir­len­mek­te­dir. Ay­rı­ca bu ilk YÖK, Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’nın baş­kan­lı­ğın­da, her üni­ver­si­te­nin yet­ki­li or­gan­la­rın­ca pro­fe­sör­ler ara­sın­dan iki yıl için se­çi­le­cek bi­rer tem­sil­ci ile ku­rul­da­ki üni­ver­si­te tem­sil­ci­le­ri ka­dar Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’nın tek­li­fi üze­ri­ne Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca ata­na­cak üye­ler­den ku­ru­lur. Ye­ni dü­zen­le­me­de, 1946 yılında getirilen ka­nun­da ol­du­ğu gi­bi Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı’na üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li önem­li yet­ki­ler ve­ril­mek­te­dir. An­cak, ka­nu­nun bu ko­nu­la­rı dü­zen­le­yen mad­de­le­riy­le il­gi­li ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin ip­tal ka­ra­rı ver­me­si üze­ri­ne YÖK’le il­gi­li hü­küm­le­rin uy­gu­lan­ma ka­bi­li­ye­ti kal­ma­mış­tır.
4 Ka­sım 1981 ta­rih­li ve 2547 sa­yı­lı ha­len yü­rür­lük­te­ki Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, 1750 sa­yı­lı ka­nun­la mah­cup bir şe­kil­de ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lan mer­ke­zi­yet­çi ya­pı­yı bü­tün haş­me­tiy­le kur­ma­yı ba­şar­mış, ül­ke­miz­de 35 yıl sü­ren Üni­ver­si­te­ler Ka­nu­nu dö­ne­mi­ni ka­pat­mış­tır. Yu­ka­rı­da özet ola­rak izah et­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız dö­nem, 1946 yı­lın­da 4936 sa­yı­lı ka­nun­la ku­ru­lan, bu ka­nun­da 115, 119, 345 ve 923 sa­yı­lı ka­nun­lar­la ya­pı­lan de­ği­şik­lik ve ila­ve­ler­le sür­dü­rü­len, 1750 sa­yı­lı ye­ni ka­nun­la da ana hat­la­rıy­la be­nim­se­nen bir sis­te­min var ol­du­ğu dö­nem­dir.
Üni­ver­si­te­ler Ka­nu­nu dö­ne­mi­nin ge­nel özel­lik­le­ri­ni kı­sa­ca be­lir­te­lim. Ka­nun, üni­ver­si­te­le­rin sta­tü­sü­nü dü­zen­le­miş, yö­ne­ti­min öğ­re­tim üye­le­ri ve­ya on­la­rın seç­ti­ği tem­sil­ci­ler­den olu­şan ku­rul­lar­la ger­çek­leş­ti­ril­me­si­ni be­nim­se­miş, tem­si­li yön­le­ri ağır ba­san rek­tör ve de­ka­nın yi­ne öğ­re­tim üye­le­ri­nin se­çi­miy­le be­lir­len­me­si esa­sı­nı ka­bul et­miş­ti. Asis­tan­lık dai­mi sta­tü­de bir kad­ro ola­rak, öğ­re­tim üye­li­ği mes­le­ği­nin kay­na­ğı ola­rak dü­zen­len­mek­te, asis­tan­lı­ğa, do­çent­li­ğe ve pro­fe­sör­lü­ğe atan­ma­da fa­kül­te ku­rul­la­rı en et­ki­li or­gan ola­rak gö­rev ifa et­mek­tey­di. Fa­kül­te­le­rin tü­zel ki­şi­li­ği var­dı. Öğ­ren­ci mik­ta­rı­nı be­lir­le­me, seç­me, ka­yıt iş­le­ri, öğ­ren­ci­le­rin di­sip­lin iş­le­ri, öğ­re­tim prog­ra­mı­nı ve ku­ral­la­rı­nı tes­pit et­me ve de­ğer­len­dir­me yet­ki­si fa­kül­te ve­ya üni­ver­si­te bün­ye­sin­de­ki il­gi­li ku­rul­la­ra ait­ti.
12 Ey­lül 1980 as­ke­rî dar­be­siy­le baş­la­yan ye­ni dö­nem­de, bö­lü­cü ve anar­şik olay­la­rın önem­li bir kay­na­ğı ola­rak üni­ver­si­te­ler gös­te­ril­miş, bu an­la­yış için­de üni­ver­si­te­le­re ye­ni bir dü­zen ve ye­ni bir is­ti­ka­met ve­ril­mek is­ten­miş­tir. 2547 sa­yı­lı Yük­seköğ­re­tim Ka­nu­nu’nun ha­zır­lan­dı­ğı sı­ra­da hâ­kim at­mos­fer bu­dur. Ka­nu­nun uzun ta­nım ve amaç mad­de­le­riy­le baş­la­dı­ğı dik­ka­ti çek­mek­te­dir. Ön­ce­ki ka­nun­lar­da­kin­den çok fark­lı ola­rak, üni­ver­si­te­le­rin gö­re­vi ye­ri­ne, amaç ve ana il­ke­ler baş­lık­lı mad­de­ler­de, bir­çok tek­ra­ra yer ve­ri­le­rek, üni­ver­si­te kav­ra­mıy­la uyum­lu ol­ma­yan pek çok ifa­de sı­ra­lan­mış­tır. Bu ka­nun­la ye­ni­den ge­ti­ri­len, Yük­seköğ­re­tim Ku­ru­lu, rek­tör aday­la­rı­nı Cum­hur­baş­ka­nı’na sun­ma, rek­tör­le­rin öner­di­ği aday­lar ara­sın­dan de­kan­la­rı ata­ma yet­ki­si­ne sa­hip kı­lın­mış­tır. Ku­rul, öğ­re­tim üye­si açı­ğı­nı kar­şı­la­mak ama­cıy­la öğ­re­tim üye­le­ri­ni iki ders yı­lı baş­ka bir üni­ver­si­te­de gö­rev­len­di­re­bi­le­cek­tir. Üni­ver­si­te­le­rin kad­ro­la­rı­nı be­lir­le­mek ve de­ğiş­tir­mek, öğ­ren­ci­le­rin seç­me ve yer­leş­ti­ril­me­si, yük­seköğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın gö­ze­tim ve de­ne­ti­mi hu­sus­la­rı da YÖK’ün yet­ki­sin­de­dir. Öte yan­dan, YÖK’ün olu­şu­mun­da ve rek­tör atan­ma­sın­da Cum­hur­baş­ka­nı’na ol­duk­ça ge­niş yet­ki­ler ta­nın­mış­tır. Bi­lin­di­ği üze­re Cum­hur­baş­ka­nı yü­rüt­me­nin “so­rum­suz” ka­na­dı­dır; so­rum­lu­luk hü­kü­met­ler­de­dir. Cum­hur­baş­ka­nı’nın ya­pa­ca­ğı iş­lem­ler­den do­la­yı hu­ku­ki so­rum­lu­lu­ğu da yok­tur. Ge­rek gör­dü­ğün­de öğ­re­tim üye­le­ri­nin gö­rev yer­le­ri­ni de­ğiş­ti­re­bi­le­cek de­re­ce­de ge­niş yet­ki­le­re sa­hip kı­lı­nan rek­tör­le­rin “so­rum­suz” Cum­hur­baş­ka­nı’na kar­şı “so­rum­lu” ol­ma­la­rı­nı ka­bul et­mek güç­tür. Ay­rı­ca, bir­bi­rin­den çok fark­lı fi­zik ve in­san im­kân­la­rı­na sa­hip olan üni­ver­si­te­le­rin ay­nı ya­pı ve iş­le­yi­şe ta­bi tu­tul­ma­sı, tek tip ve tek mer­kez­li yö­ne­tim an­la­yı­şı ka­nun­dan do­ğan sı­kın­tı­la­rın te­mel kay­na­ğı­dır.
Üni­ver­si­te­ler me­se­le­si­ni ele alır­ken, ön­ce­lik­le ne­le­rin ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği ve ne­le­rin ya­pı­la­bi­le­ce­ği bi­lin­me­li­dir. Tür­ki­ye’nin ye­ni­den bir üni­ver­si­te sis­te­mi in­şa et­me­si ge­rek­me­mek­te­dir; önem­li öl­çü­de ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ne bağ­lı olan bu işi ya­pa­bil­mek za­ten bir si­ya­sî ik­ti­da­rın tam ola­rak elin­de de de­ğil­dir. Öte yan­dan, mev­cut sis­te­mi ko­ru­ya­rak, sa­de­ce ki­şi­le­ri de­ğiş­tir­mek su­re­tiy­le üni­ver­si­te so­ru­nu­nu çöz­mek im­kâ­nı yok­tur; bu ye­ni so­run­lar or­ta­ya çı­kar­ta­cak­tır. Hi­ye­rar­şik ola­rak bü­tü­nüy­le ken­di­si­ne bağ­lı olan bü­rok­ra­si­ye hâ­kim ol­ma­yı tam ma­na­sıy­la ba­şa­ra­ma­yan bir si­ya­sî ik­ti­da­rın, üni­ver­si­te­ler üze­rin­de oto­ri­te te­sis ede­bil­me­si na­sıl ta­sav­vur edi­le­bi­lir? Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, YÖK’ün üni­ver­si­te­ler üze­rin­de­ki ta­sar­ruf yet­ki­le­ri ile üni­ver­si­te­ler­de tek adam yö­ne­tim­le­ri­ni kal­dır­mak, üni­ver­si­te­le­ri ser­best ve ku­rul­la­rın ida­re­sin­de özerk ya­pı­lar ha­li­ne ge­tir­mek­tir. Böy­le­ce, kı­sa bir za­man için­de, ye­ni bir sis­te­min ken­di­li­ğin­den ku­rul­ma­sı­na ze­min ha­zır­lan­mış ola­cak­tır. Üni­ver­si­te­le­rin, ay­rı ay­rı var­lık­lar ha­li­ne gel­me­si, ki­şi­lik ge­liş­tir­me­si, nev’i şah­sı­na mün­ha­sır de­ğer ve özel­lik­ler üret­me­si, bir­bi­riy­le re­ka­bet ede­bi­lir ha­le gel­me­si, hat­ta böy­le bir re­ka­be­te zor­lan­ma­sı müm­kün ola­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et