Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2006) > Dosya > Mehmet Şişman*: “Aşırı uzmanlaşma, bilimde cehle yol açar”
Dosya
Mehmet Şişman*: “Aşırı uzmanlaşma, bilimde cehle yol açar”
*Prof. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Konuşan: F. Altun
‘Üni­ver­si­te’yi bir kav­ram ola­rak na­sıl ta­nım­lar­sı­nız? Bir ‘fi­kir’ ve bir ‘ku­rum’ ola­rak üni­ver­si­te si­zin için ne an­la­ma ge­li­yor? ‘Üni­ver­si­te’nin top­lum­da­ki iş­le­vi ne­dir, ne ol­ma­lı­dır? Onu di­ğer ku­rum­lar­dan fark­lı­laş­tı­ran nok­ta­lar ne­ler­dir? Bu bağ­lam­da, üni­ver­si­te-öz­gür­lük, üni­ver­si­te-si­ya­set, üni­ver­si­te-kal­kın­ma iliş­ki­le­ri­ni na­sıl de­ğer­len­di­rir­si­niz?
‘Üniversite’ kav­ra­mı­nın eti­mo­lo­jik çö­züm­le­me­si bir ya­na, bir ‘fi­kir’ ola­rak üni­ver­si­te söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, ak­lıma J. H. Kar­di­nal New­man’ın 1852’de ya­yım­la­nan The Ide­a of a Uni­ver­sity ad­lı ki­ta­bı; ilk üni­ver­si­te­ler söz ko­nu­su ol­du­ğun­da da Bo­log­na, Pa­ris, Ox­ford gi­bi üni­ver­si­te­ler ge­lir. Ba­tı’da üni­ver­si­te bin yıl­lık bir geç­mi­şe sa­hip bir ya­pı olup tek bir üni­ver­si­te kav­ram­laş­tır­ma­sı ve mo­de­li yok­tur. Her me­de­ni­yet, çağ, kül­tür, ken­di üni­ver­si­te­si­ni oluş­tur­du­ğu gi­bi ay­nı top­lum için­de­ki üni­ver­si­te­le­rin de fark­lı ku­rum­sal kül­tür­le­ri var­dır ve ol­ma­lı­dır. Bu­gün açı­sın­dan ol­ma­sı ge­re­ken üni­ver­si­te, çev­re­den so­yut­lan­mış fil­di­şi ku­le­de zi­hin­sel eg­zer­siz­le­rin ya­pıl­dı­ğı bir si­te de­ğil, ni­hai ger­çe­ği ara­yan, ya­rın­lar için dü­şün­ce ve pro­je üre­ten, bu­nu uy­gu­la­may­la bü­tün­leş­ti­ren, top­lum­sal ge­liş­me­ye en bü­yük kat­kı­da bu­lun­ma­sı ge­re­ken bir be­yin ve ku­rum­dur. Her ne ka­dar üni­ver­si­te, özel­lik­le ge­liş­miş ül­ke­ler­de, bir ku­rum ol­mak­tan bir sek­tör ol­ma­ya ve pi­ya­sa kav­ram­la­rı ile ta­nım­lan­ma­ya baş­lan­mak­ta ise de üni­ver­si­te­nin as­lî iş­le­vi, top­ye­kûn sos­yal ve eko­no­mik kal­kın­ma­ya kat­kı­da bu­lun­mak, sos­yal ada­le­ti sağ­la­mak ol­ma­lı­dır. Ken­di­ni ya­pı­sal ola­rak ye­ni­den üret­me­yen bir üni­ver­si­te, as­lî iş­lev­le­ri­ni de ger­çek­leş­ti­re­mez, za­man için­de ku­rum­sal es­ki­me sü­re­ci­ne gi­rer.
Üni­ver­si­te ve po­li­ti­ka, gö­re­ce ola­rak bir­bi­rin­den ay­rı tu­tu­lan kav­ram­lar ol­ma­sı­na kar­şı­lık üni­ver­si­te bir po­li­tik gi­ri­şim ve ku­rum­dur. Ay­rı­ca hiç­bir ül­ke­de üni­ver­si­te­ler, -özel üni­ver­si­te­ler dâ­hil- dev­let­ten ve hü­kü­met­ten büs­bü­tün ba­ğım­sız, dev­le­tin kon­tro­lü dı­şın­da de­ğil­dir. Tar­tı­şı­lan ko­nu, bu iliş­ki­le­rin na­sıl dü­zen­le­ne­ce­ği­dir. Özerk üni­ver­si­te ile aka­de­mik öz­gür­lük, bir­bi­rin­den ay­rı kav­ram­lar­dır. Aka­de­mik öz­gür­lük, bi­lim in­sa­nı­nın bil­gi­yi hiç­bir bas­kı al­tın­da ol­ma­dan üre­te­bil­me­si­dir. Bu yö­nüy­le aka­de­mik öz­gür­lük te­kil bir kav­ram­dır. An­cak üni­ver­si­te özerk­li­ği­nin tek bir ta­nı­mı ol­ma­dı­ğı gi­bi, uy­gu­la­ma­da, fark­lı ül­ke­ler­de fark­lı ko­nu­lar­da fark­lı dü­zey­ler­de özerk olan üni­ver­si­te­ler var­dır. Kı­sa­ca bu kav­ram, üni­ver­si­te­nin araş­tır­ma, eği­tim ve di­ğer hiz­met­le­ri (yö­ne­tim, fi­nans, aka­de­mik iş­ler, per­so­nel is­tih­da­mı) ye­ri­ne ge­tir­me­de­ki ba­ğım­sız­lık de­re­ce­si­dir. An­cak bu uy­gu­la­ma­lar da sos­yal sis­te­min ge­çer­lik­te olan norm­la­rı­na ay­kı­rı ola­maz. Gü­nü­müz­de yük­se­len gö­rüş, hü­kü­met­le­rin doğ­ru­dan de­ne­tim ye­ri­ne, oluş­tu­ra­cak­la­rı dü­zen­le­me­ler, stan­dart­lar ve il­ke­ler­le üni­ver­si­te­ler üze­rin­de do­lay­lı bir de­ne­tim ve gö­ze­tim­de bu­lun­ma­sı yö­nün­de­dir.
 
Tür­ki­ye’de­ki yük­sek öğ­re­tim pra­ti­ği “üni­ver­si­te” kav­ra­mı ile ne de­re­ce uyum­lu? Bu ko­nu­da gör­dü­ğü­nüz ek­sik­lik­ler, yan­lış­lar ne­ler­dir?
Tür­ki­ye’de üni­ver­si­te, yı­ğın (mass) öğ­re­ti­min ya­pıl­dı­ğı bir ku­rum hü­vi­ye­tin­de­dir. Di­ğer bir iş­le­vi araş­tır­ma, ikin­ci plan­da­dır. Tür­ki­ye’de üni­ver­si­te­nin iş­le­vi, bil­gi­nin sü­rek­li de­ğiş­ti­ği bir dün­ya­da üre­til­miş bil­gi­yi ak­tar­mak ol­ma­yıp bil­gi­yi öğ­ren­ci ile bir­lik­te sü­rek­li ye­ni­den üret­mek ol­ma­lı­dır. Bu bağ­lam­da öğ­ren­ci­le­ri­ni, bu­gü­nün de­ğil ge­le­ce­ğin dün­ya­sı­na ha­zır­la­ma­lı, top­lum­sal de­ğiş­me ve ta­lep­le­re du­yar­sız kal­ma­ma­lı­dır. Ay­rı­ca üni­ver­si­te, ya­pı, sü­reç, içe­rik ve iş­lev ola­rak ye­ni­den ya­pı­lan­mak du­ru­mun­da­dır. Sos­yal de­ğiş­me sü­re­cin­de nes­ne de­ğil, ak­tif bir ak­tör ol­ma­lı­dır.
 
Bu­gün YÖK, ‘üni­ver­si­te’ kav­ra­mı­nın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­sin­de ne de­re­ce olum­lu ya da et­kin bir ku­rum­dur? YÖK’ün kal­dı­rıl­ma­sı, Tür­ki­ye’de­ki ‘üni­ver­si­te’ uy­gu­la­ma­sı­nı ne de­re­ce ve han­gi yön­de et­ki­ler?
Tür­ki­ye’de ku­ru­lu­şun­dan be­ri YÖK hak­kın­da da­ha çok olum­suz­luk­lar ifa­de edil­di. O za­man ak­sa­yan bir şey­ler var de­mek­tir. Üni­ver­si­te kav­ra­mı­nın özün­de bir fark­lı­lık var­dır. Üni­ver­si­te, bi­rör­nek­li­ği, sü­rek­li olum­la­ma­cı­lı­ğı de­ğil, fark­lı ve al­ter­na­tif ola­nı özen­di­ren bir yer ol­ma­lı­dır. Bu kap­sam­da eleş­ti­ri­ler­den bi­ri, üni­ver­si­te­le­ri ho­mo­jen­leş­tir­me; dü­zen­le­yi­ci­lik ve ko­or­di­na­tör­lük ro­lü­nün ya­nın­da da­ha çok kon­trol ima­jı­nın bas­kın ol­ma­sı­dır. El­bet­te kü­re­sel­le­şen dün­ya­da üni­ver­si­te­ler ara­sı or­tak stan­dart­lar ge­liş­ti­ril­me­li; ama bu du­rum, fark­lı­lık­la­rı bü­tü­nüy­le or­ta­dan kal­dır­ma­ya dö­nük de­ğil; üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı ko­or­di­nas­yo­nu sağ­la­ya­cak bir ku­rum ol­ma­lı­dır. Bu bağ­lam­da ya­pı ve iş­lev­le­ri ye­ni­den ta­nım­la­na­rak YÖK ve­ya ben­ze­ri dü­zen­le­yi­ci bir ku­ru­ma ge­rek var­dır.
 
Üni­ver­si­te ve ik­ti­dar, üni­ver­si­te ve pi­ya­sa iliş­ki­si na­sıl ko­num­lan­ma­lı­dır? Bu ko­num­lan­ma­da üni­ver­si­te men­sup­la­rı­na dü­şen­ler ne­ler ola­bi­lir? Üni­ver­si­te­de “eleş­ti­rel ak­lın” ye­ri var mı­dır?
Üni­ver­si­te­nin ik­ti­dar­la iliş­ki­le­ri­nin ni­te­li­ği­ni si­ya­sî sis­te­min ni­te­li­ği be­lir­le­mek­te­dir. Gü­nü­müz­de en de­mok­ra­tik re­jim­ler­den en oto­ri­ter re­jim­le­re ka­dar, üni­ver­si­te­ler şu ya da bu bi­çim­de ik­ti­dar­la iliş­ki için­de­dir. Eğer ül­ke için or­tak stra­te­jik he­def­le­re dö­nük or­tak ey­lem­ler için­de olu­na­cak­sa bu ge­rek­li­dir de. Üni­ver­si­te, ik­ti­dar­la bir ege­men­lik mü­ca­de­le­si için­de ol­mak ye­ri­ne ge­le­ce­ğe dö­nük ulu­sal ve ev­ren­sel po­li­ti­ka­lar üret­me­de ik­ti­da­rın la­bo­ra­tua­rı ol­ma­lı­dır. Üni­ver­si­te­de ka­mu­sal ya­rar, her şe­yin üs­tün­de tu­tul­ma­lı­dır. Ka­tı­lım, top­lu­ma ve pay­daş­la­ra he­sap ve­re­bil­me, yö­ne­tim­de yük­se­len de­ğer­ler­dir. El­bet­te gü­nü­müz­de üni­ver­si­te iş dün­ya­sı ile or­tak­lık­lar kur­ma­lı, bir­lik­te pro­je­ler, pa­tent­ler ge­liş­tir­me­li, mal ve hiz­met pa­zar­la­ya­rak al­ter­na­tif ge­lir­ler sağ­la­ma­lı­dır. An­cak bu, üni­ver­si­te­nin etik il­ke­le­ri için­de ol­ma­lı, onu pi­ya­sa gü­düm­lü bir sek­tör ko­nu­mu­na ta­şı­ma­ma­lı­dır.
 
Tür­ki­ye pra­ti­ğin­de ‘Aka­de­mis­yen’ ile ‘En­te­lek­tü­el’ bir­bi­ri ile ör­tü­şen pro­to­tip­ler mi­dir? De­ğil­se bu­nun se­bep­le­ri ne­ler ola­bi­lir?
Aka­de­mis­yen ve en­te­lek­tü­el bir­bi­riy­le ör­tü­şen tip­ler de­ğil­dir. Bel­ki bir aka­de­mis­yen ay­nı za­man­da bir en­te­lek­tü­el ola­bi­lir. Ama böy­le­si­nin az ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Ka­mu üni­ver­si­te­sin­de ça­lı­şan her aka­de­mis­yen ay­nı za­man­da dev­let me­mu­ru­dur. En­te­lek­tü­el­lik için en önem­li en­gel bu­dur. Eğer en­te­lek­tü­el­lik, dü­şün­dü­ğü­nü öz­gür­ce açık­la­mak, ka­mu ya­ra­rı­na ola­nı her ko­şul­da ifa­de et­mek ve ge­rek­ti­ğin­de bu­nun her tür­lü be­de­li­ni öde­me­yi gö­ze al­mak ise, bu an­lam­da Tür­ki­ye pra­ti­ğin­de en­te­lek­tü­eliz­min özen­di­ril­di­ği söy­le­ne­mez. En­te­lek­tü­el, ken­di­ni her tür­lü ide­olo­jik söy­le­min dı­şın­da ko­num­lan­dı­ra­bi­len in­san­dır. Ege­men ide­olo­ji­nin her tür­lü sos­yal so­run­la­ra çö­züm üret­ti­ği, al­ter­na­tif yak­la­şım­la­rı dış­la­dı­ğı bir or­tam­da en­te­lek­tü­el ola­bil­mek söz ko­nu­su dış­lan­mış­lı­ğı gö­ze ala­bil­mek­tir. Bu ide­olo­ji si­ya­sî, sos­yal ya da eko­no­mik bir ide­olo­ji ola­bi­le­ce­ği gi­bi bir bi­lim ide­olo­ji­si de ola­bi­lir. Eğer siz ege­men bi­lim ide­olo­ji­si­ne ay­kı­rı bir pa­ra­dig­ma­ya men­sup ise­niz, bu kez de men­su­bu ol­du­ğu­nuz epis­te­mik top­lu­luk için­de ben­zer bir dış­lan­mış­lı­ğa ma­ruz ka­la­bi­lir­si­niz. Üni­ver­si­te, araç­sal ak­lın de­ğil, eleş­ti­rel ak­lın ve dü­şün­ce­nin ge­liş­ti­ril­di­ği bir or­tam ol­ma­lı­dır. Üni­ver­si­te­ler­de­ki söy­lem bi­çi­mi, eleş­ti­rel tav­rı dış­la­yı­cı de­ğil, ödül­len­di­ri­ci ol­ma­lı­dır. P. Fe­ye­ra­bend’in be­lirt­ti­ği gi­bi, bil­gi üret­mek, salt bi­lim in­sa­nı­nın gö­re­vi ol­ma­yıp sı­ra­dan in­san­lar da bu sü­reç için­de yer ala­bi­lir. Bi­lim­de asıl olan K. Pop­per’ın ifa­de­siy­le, doğ­ru­la­ma­cı­lık de­ğil yan­lış­la­ma­cı­lık ol­ma­lı­dır. Bi­lim­de hiç­bir teo­ri, bir ide­olo­ji ha­li­ne ge­ti­ril­me­me­li­dir. Bir teo­ri, yan­lış­la­ma­cı tav­ra ne ka­dar di­renç gös­te­rir­se doğ­ru­ya o den­li ya­kın de­mek­tir. Araş­tır­ma sü­re­ci, sü­rek­li ye­ni­den (re-se­arch) araş­tır­ma­dır. Bi­lim­de bit­miş, son­lan­mış bir du­rum yok­tur.
 
Hans-Ge­org Ga­da­mer, bir ya­zı­sın­da, ye­ni dö­nem­de, dü­şün­cey­le hem­hal ol­mak­tan vaz­geç­miş, öğ­ren­ci­le­ri müş­te­ri gi­bi gö­ren, bi­lim­le­rin di­sip­lin­ler ola­rak bö­lü­nüp bir­bir­le­rin­den bü­tü­nüy­le kop­tu­ğu ve dar uz­man­laş­ma­nın esas ol­du­ğu nev­zu­hur bir üni­ver­si­tey­le kar­şı kar­şı­ya ka­lın­dı­ğı­nı ya­zar. Siz­ce bu çö­züm­le­me gü­nü­müz Tür­ki­ye’sin­de­ki üni­ver­si­te ger­çek­li­ği­ni açık­lı­yor mu?
Bu­gün H. Ga­da­mer’in üni­ver­si­te hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri, “pi­ya­sa mer­kez­li üni­ver­si­te”, “bir sek­tör ola­rak üni­ver­si­te” gi­bi baş­lık­lar al­tın­da ge­niş öl­çü­de tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Bu gö­rü­şü sa­vu­nan­lar ol­du­ğu gi­bi kar­şı gö­rüş­ler de var­dır. Pi­ya­sa mer­kez­li üni­ver­si­te, Ame­ri­kan mo­de­li bir üni­ver­si­te­dir. Ge­çen yüz­yıl­da ABD üni­ver­si­te­le­ri, çağ­cıl ge­liş­me­ler doğ­rul­tu­sun­da ken­di­le­ri­ni ye­ni­den ta­nım­la­mış ve ko­num­lan­dır­mış­tır. Bo­lon­ya Sü­re­ci kap­sa­mın­da Av­ru­pa üni­ver­si­te­le­ri de ben­zer bir ya­pı­lan­ma ara­yı­şı için­de­dir. Bo­lon­ya Üni­ver­si­te­si, ta­rih­te ilk üni­ver­si­te­ler­den bi­ri olup baş­lan­gıç­ta bir öğ­ren­ci lon­ca­sıy­dı. Ya­ni öğ­ren­ci­le­rin ku­rup yö­net­ti­ği, her tür­lü gi­der­le­rin on­lar ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­dı­ğı, bu­gün­kü ifa­dey­le, pi­ya­sa mer­kez­li üni­ver­si­te idi. Müş­te­ri kav­ra­mı, bir ör­güt­len­me ve bir yö­ne­tim yak­la­şı­mı olan Top­lam Ka­li­te Yö­ne­ti­mi ile bir­lik­te üni­ver­si­te yö­ne­ti­mi­ne de uyar­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Ba­zı ke­re bu yak­la­şım bir ide­olo­ji­ye de dö­nüş­mek­te, ye­ni bir ya­şam fel­se­fe­si ola­rak da ta­nım­lan­mak­ta­dır. Müş­te­ri, ürün ve hiz­me­tin sa­tın alı­cı­sı­nı ifa­de eder. Bu­nun­la bir­lik­te kul­la­nı­lan bir kav­ram da pay­daş kav­ra­mı­dır. Öğ­ren­ci­yi eko­no­mik açı­dan bir ge­lir kay­na­ğı gör­mek, üni­ver­si­te açı­sın­dan ol­duk­ça aşa­ğı­la­yı­cı­dır. Ama onu üre­ti­len hiz­me­tin mu­ha­ta­bı ola­rak gör­me­de sa­kın­ca yok­tur.
Bu­gün üni­ver­si­te­ler­de ile­ri de­re­ce­de uz­man­laş­ma, ol­duk­ça ge­ri­de kal­mış­tır. Son za­man­lar­da po­pü­ler olan, çok di­sip­lin­li, di­sip­lin­ler ara­sı ça­lış­ma­lar­dır. Bu kap­sam­da ba­zı ül­ke­ler­de üni­ver­si­te­le­rin prog­ram­la­rı ye­ni­den oluş­tu­rul­mak­ta­dır. Ör­ne­ğin, ba­zı in­sa­nî bi­lim­ler dav­ra­nış bi­lim­le­ri, ba­zı top­lum bi­lim­le­ri de kül­tü­rel araş­tır­ma­lar gi­bi da­ha ge­nel baş­lık­lar al­tın­da bir­leş­ti­ril­mek­te­dir. Bu du­rum, res­mi da­ha ge­niş bir pers­pek­tif­ten ve bü­tün ola­rak gör­me­ye kat­kı sağ­lar. Aşı­rı uz­man­laş­ma, ay­rış­ma­ya, bi­lim­de ceh­le ne­den ola­bil­mek­te­dir. Bu an­la­yış, mo­dern za­man­la­ra öz­gü­dür. Tür­ki­ye he­nüz bu ye­ni olu­şum­la­rın ge­ri­sin­de­dir. Ne var ki, ba­zı ül­ke­ler­de iş­lev­siz ol­du­ğu için göz­den dü­şen ve ka­pa­tı­lan alan­lar biz­de hâ­lâ var­lı­ğı­nı sür­dür­mek­te­dir.

Paylaş Tavsiye Et