Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (August 2007) > Müzik
Müzik
L’Oriental
Enrico Macias
Yapım: EMI Music France, 2000
1938’de Ce­za­yir’in Cons­tan­ti­ne şeh­rin­de dün­ya­ya ge­len Fran­sa Ya­hu­di­si şar­kı­cı En­ri­co Ma­ci­as (Gas­ton Ghre­nas­si­a), mü­zis­yen bir ai­le­nin içi­ne doğ­du. Ba­ba­sı En­dü­lüs Arap mü­zi­ği ic­ra eden bir or­kes­tra­da ke­man vir­tüo­zu idi. Ço­cuk­lu­ğun­dan iti­ba­ren gi­tar çal­ma­ya baş­la­yan Gas­ton, 15 ya­şın­da or­kes­tra­da gö­rev al­dı ve bir sü­re son­ra da or­kes­tra şe­fi Che­ick Ray­mond’ın ye­ri­ni al­dı. 1961 se­ne­sin­de Ce­za­yir Öz­gür­lük Sa­va­şı pat­lak ver­di ve ay­nı yıl Ray­mond öl­dü­rül­dü. Du­rum Ce­za­yir’in Ya­hu­di va­tan­daş­la­rı için pek de iç açı­cı de­ğil­di. Bu­nun üze­ri­ne Gas­ton (Ma­ci­as), ha­nı­mı (Ray­mond’ın kı­zı Suzy) ile be­ra­ber Fran­sa’da sür­gün ha­ya­tı ya­şa­ma­ya baş­la­dı. Pa­ris’e var­dı­ğın­da ka­ri­ye­ri­ni mü­zik ala­nın­da sür­dür­me­ye ka­rar ver­di. Ka­ba­re­ler­de ve Fran­sız kah­ve­ha­ne­le­rin­de ic­ra edi­len yep­ye­ni bir Fran­sız­ca re­per­tu­var mey­da­na ge­tir­di. “Adie­u mon pays” baş­lık­lı ilk kay­dı­nı 1962 yı­lın­da ger­çek­leş­tir­di ki, bu şar­kı­yı Fran­sa’ya sür­gü­ne gi­der­ken ge­mi­de yaz­mış­tı. 1964’te sa­nat ha­ya­tın­da­ki adı­nı “En­ri­co Ma­ci­as” ola­rak de­ğiş­ti­re­rek Lüb­nan, Yu­na­nis­tan ve Tür­ki­ye’yi zi­ya­ret et­ti. O ta­rih­ten iti­ba­ren dün­ya­nın pek çok ül­ke­si­ni gez­di, kon­ser­ler ver­di. En be­ğe­ni­len şar­kı­la­rı­nı Fran­sız­ca, İtal­yan­ca, İs­pan­yol­ca, Arap­ça, İb­ra­ni­ce ve Türk­çe ola­rak söy­le­di; bü­tün dün­ya­da şar­kı­la­rı dil­den di­le do­laş­tı. Ame­ri­ka­lı din­le­yi­ci­le­ri­nin hu­zu­ru­na ilk de­fa 17 Şu­bat 1968’de çık­tı. 1976’da Al­tın Plak Ödü­lü’ne la­yık gö­rül­dü. 1980 yı­lın­da BM Ge­nel Sek­re­te­ri Kurt Wald­he­im ta­ra­fın­dan “Ba­rı­şın Şar­kı­sı­nı Söy­le­yen Adam” ola­rak ad­lan­dı­rıl­dı. 1997’de ise Ko­fi An­nan onu “Ba­rış ve Ço­cuk­la­rın Sa­vu­nul­ma­sın­dan So­rum­lu Ser­best Bü­yü­kel­çi” ola­rak ni­te­len­dir­di. 2003 yı­lın­da, oğ­lu Je­an-Clau­de Ghre­nas­si­a’nın pro­dük­tör­lü­ğün­de “Oran­ges Amères” baş­lık­lı ye­ni al­bü­mü­nü pi­ya­sa­ya çı­ka­ran Ma­ci­as, geç­ti­ği­miz ay Tür­ki­ye’ye ge­le­rek Aj­da Pek­kan’la bir­lik­te 6 Tem­muz ge­ce­si Par­kor­man’da ay­nı sah­ne­yi pay­laş­tı. Ma­ci­as’ın 60’tan faz­la şar­kı­sı üze­ri­ne Türk­çe söz­ler ya­zı­la­rak bir­çok Türk şar­kı­cı ta­ra­fın­dan ses­len­di­ril­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Bun­lar­dan bu al­büm­de rast­la­dı­ğı­mız önem­li ör­nek­ler ise şöy­le sı­ra­la­nı­yor: “L’Ori­en­tal” (Ber­kant, “Çi­çek­ler Gö­nül Bah­çe­si­ni Süs­ler”), “Adie­u Mon Pays” (Ju­ani­to, ‘Gur­bet’), “La Fem­me De Mon Ami” (Sel­çuk Ural, Ju­ani­to ve Gö­nül Ya­zar, “Ar­ka­da­şı­mın Aş­kı­sın”), “Pa­ris, Tu M’as Pris Dans Tes Bras” (Sel­çuk Ural, “Sen­siz Ya­şan­maz­mış”), “Les Fil­les De Mon Pays” (Se­zer Gü­ve­nir­gil, “Sev­dim Se­vil­dim”), “Chan­ter” (Ma­vi Ço­cuk­lar, “De­niz Kı­zı”), “So­len­za­ra” (Sel­çuk Ural, “Kum­sal­da­ki İz­ler”), “Aux Ta­lons De Ses So­uli­ers” (Ba­şar Ta­mer, “Öz­le­mek­ten Yo­rul­dum”). /Cihat Arınç

Tavsiye Et
Geçmişten Günümüze Türk Müziği
Yapım: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Bel­li dö­nem­le­ri yan­sı­tan sis­te­ma­tik ar­şiv ça­lış­ma­la­rı­na gü­zel bir ör­nek teş­kil eden 3 CD’lik Geç­miş­ten Gü­nü­mü­ze Türk Mü­zi­ği di­zi­si, mü­zi­ği­mi­zin 19. yüz­yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­dan 20. yüz­yı­lın ilk çey­re­ği­ne ka­dar­ki ya­pı­sı­nı ve ge­li­şim sü­re­ci­ni hem me­tin­ler­le hem de taş plak ka­yıt­la­rın­dan se­çil­miş önem­li ör­nek­ler­le din­le­yi­ci­si­ne su­nu­yor. Ge­nel ko­or­di­na­tör­lü­ğü­nü Te­kin Özer­tem’in, mü­zik da­nış­man­lı­ğı­nı Yal­çın Tu­ra’nın yap­tı­ğı di­zi­nin ilk CD’si “Aşk ve Hü­zün”ün ki­tap­çı­ğın­da Tan­zi­mat dö­ne­min­de Türk mü­zi­ği­nin ba­şı­na ge­len­ler, En­de­run’dan der­gah­la­ra, Meh­ter­ha­ne’den Mu­zi­ka-yı Hü­ma­yun’a va­rın­ca­ya dek Türk mü­zi­ği­nin eği­tim ku­rum­la­rı, vb. ele alı­nı­yor; ay­rı­ca ‘fa­sıl’ ve ‘şar­kı’ form­la­rı Ha­cı Meh­med Arif Bey, Şev­ki Bey, Şem­set­tin Zi­ya Bey, Tat­yos Efen­di, Bi­men Şen gi­bi us­ta­la­rın bes­te­le­ri­nin ses­li ka­yıt­la­rı eş­li­ğin­de ta­nı­tı­lı­yor. “Kalp­ler­den Du­dak­la­ra” baş­lık­lı ikin­ci CD’de ise Ha­cı Arif Bey’den son­ra ‘şar­kı’ for­mu­nun hem Os­man­lı’da hem de Cum­hu­ri­yet’te­ki ge­li­şim sey­ri Ze­ki Arif Ata­er­gin, Lem’i At­lı, Sa­det­tin Kay­nak, Mü­nir Nu­ret­tin Sel­çuk ve Se­la­hat­tin Pı­nar gi­bi us­ta bes­te­kar­la­rın eser­le­rin­den se­çil­miş bir re­per­tu­va­rın ses­li ka­yıt­la­rı eş­li­ğin­de ele alı­nı­yor. Son ola­rak “Der­saa­det’te Ak­şam” baş­lık­lı üçün­cü CD’de bil­has­sa ‘tak­sim’ ve ‘ga­zel’ form­la­rı hak­kın­da açık­la­ma­lı me­tin­ler, Tan­bu­rî Ce­mil Bey, Hâ­fız Ah­med Bey, Hâ­fız Os­man, Hâ­fız Sa­mi, Hâ­fız Ya­şar Okur gi­bi us­ta sa­zen­de ve ga­zel­han­la­rın ses­li ka­yıt­la­rıy­la be­ra­ber yer alı­yor. Mü­zi­ği­mi­zin otan­tik ge­le­ne­ği­ni ta­nı­ya­bil­mek için son de­re­ce önem­li bir di­zi… /Cihat Arınç

Tavsiye Et
Safiyyüddîn-i Urmevî ve Şerefiyye Risâlesi
Fazlı Arslan
Ankara: Atatürk Kültür Merkezi, 2007
 
Son bir­kaç yıl­dır ül­ke­miz­de İs­lam-Türk dü­şün­ce­si ta­ri­hi­nin par­lak si­ma­la­rı­nın üret­ti­ği kla­sik eser­le­rin çağ­daş Türk­çe­ye ka­zan­dı­rıl­dı­ğı­na şa­hit olu­yo­ruz. İbn Si­na ve İbn Rüşd’ün kül­li­yat­la­rı­nın, İbn Ara­bî’nin Fü­tu­hat-ı Mek­kiy­ye’si­nin Os­man­lı dö­ne­mi de da­hil ol­mak üze­re bu­gü­ne ka­dar Türk­çe­ye tam ter­cü­me­si­nin ya­pıl­ma­dı­ğı; Kı­na­lı­za­de Ali ve Muh­yî-i Gül­şe­nî gi­bi Os­man­lı dü­şün­ce­si­nin önem­li tem­sil­ci­le­ri­nin Cum­hu­ri­yet kül­tür ha­ya­tın­da ne­re­dey­se hiç ta­nın­ma­dı­ğı dü­şü­nül­dü­ğün­de ya­şa­dı­ğı­mız ge­liş­me­yi bir ‘Rö­ne­sans’ ola­rak ad­lan­dır­mak mü­ba­la­ğa ol­ma­ya­cak­tır. Bu ay İs­lam-Türk sa­nat ta­ri­hi­nin en önem­li eser­le­rin­den bi­ri ve Türk mu­si­ki ta­ri­hi­nin de en çok atıf ya­pı­lan met­ni olan bir şa­he­se­rin ti­tiz bir neş­ri­ni ta­nıt­ma­nın de­rin mut­lu­lu­ğu­nu ya­şı­yo­rum. 1216’da, bu­gün Azer­bay­can sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de ka­lan Uru­mi­ye şeh­rin­de dün­ya­ya ge­len Sa­fiy­yüd­din Ab­dül­mü­min el-Ur­me­vî, Bağ­dat’ın önem­li ilim mer­kez­le­rin­den bi­ri olan Mus­tan­sı­riy­ye Med­re­se­si’nde tah­sil gör­müş, fı­kıh, fi­zik ve ma­te­ma­tik bi­lim­le­rin­de de­rin­leş­miş ve mü­zi­ko­lo­ji ala­nın­da zir­ve eser­ler ver­miş­tir. Ede­bi­yat ve hüs­nü­hat sa­nat­la­rın­da da ken­di­si­ni ka­bul et­ti­ren Sa­fiy­yüd­din, ay­nı za­man­da dö­ne­mi­nin mu­si­ki çev­re­le­rin­de adın­dan öv­güy­le söz et­ti­ren bü­yük bir ic­ra­cı idi. Ki­tâ­bü’l-Ed­vâr ad­lı mü­zik te­ori­si ki­ta­bı­nın dı­şın­da te­lif et­ti­ği di­ğer önem­li ese­ri de, 17 per­de­li ses sis­te­mi­ni en esas­lı ve ay­rın­tı­lı bir tarz­da in­ce­le­di­ği ve 1260’la­rın son­la­rı­na doğ­ru ka­le­me al­dı­ğı Ri­sâ­le­tü’ş-Şe­re­fiy­ye’dir. Mü­el­lif bu eser­de bir­çok ed­var ki­ta­bın­da zik­re­di­len ef­sa­ne­ler­le ka­rı­şık as­tro­lo­jik ta­rif­le­re, dü­zen­siz tas­nif­le­re, mu­si­ki-tıp, mu­si­ki-gök ci­sim­le­ri iliş­ki­si­ne, sa­yı­la­rın kut­sal­lı­ğı ve in­san ta­bia­tı üze­rin­de­ki te­si­ri­ne yer ver­me­miş­tir. İlk ve son bö­lüm­le­ri ha­riç, eserin esas ola­rak ‘ara­lık­lar’ (eb‘ad) mev­zu­u üze­ri­ne ku­ru­lu ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz. Ham­de­le, sal­ve­le ve kı­sa bir mu­kad­di­me ile baş­la­yan eser beş bö­lüm­den oluş­mak­ta­dır. Se­sin olu­şu­mu, ku­lak­la du­yul­ma­sı ve da­ğı­lı­mı gi­bi ko­nu­la­ra ay­rı­lan bi­rin­ci bö­lü­mü, sa­yı­la­rın bir­bir­le­ri­ne oran­la­rı ve ses ara­lık­la­rı­nın uyu­mu gi­bi ko­nu­la­rın iş­len­di­ği ikin­ci bö­lüm ta­kip et­mek­te­dir. Mü­el­lif, üçün­cü bö­lüm­de bü­yük, or­ta ve kü­çük ara­lık­la­rın bir­bir­le­riy­le top­la­nı­lıp çı­ka­rıl­ma­sı hu­sus­la­rı­nı ele al­mış­tır. Dör­dün­cü bö­lüm­de bü­yük ara­lık ta­ba­ka­la­rı içe­ri­sin­de cins­le­rin ter­ti­bi ko­nu­su­nu ele al­mış, ter­tip et­ti­ği cins­le­rin oran­la­rı­nı ve sa­yı­la­rı­nı zik­ret­miş­tir. Be­şin­ci bö­lüm­de ise îkâ‘ ve de­vir­le­ri­nin oran­la­rı ve ame­lî ola­rak bes­te ya­pım bil­gi­le­ri­ne yer ver­miş­tir. Ra­uf Yek­tâ’nın ka­yıp ter­cü­me­si ha­riç­te tu­tu­lur­sa, 730 ya­şın­da­ki bu ese­rin bu­gü­nün Türk­çe­siy­le ya­yım­la­nan ilk ter­cü­me­si­ni tah­kik­li ori­ji­nal Arap­ça met­niy­le be­ra­ber ti­tiz­lik­le ha­zır­la­yan Faz­lı Ars­lan’ı teb­rik eder, mü­zik ta­ri­hi­miz üze­ri­ne ça­lı­şan araş­tır­ma­cı­la­rı da bu gü­zel müj­de ile se­lam­la­rım. /Cihat Arınç

Tavsiye Et