Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (September 2007) > Film
Film
Kanunsuzlar / Outlaw
Yönetmen-Senaryo: Nick Love
Oyuncular: Sean Bean, Danny Dyer
Yapım: İngiltere, 2007, 90 dk.
 
Gü­nü­müz Lon­dra’sın­da hu­kuk sis­te­mi, suç­lu­la­rı ne­re­dey­se ken­di ha­li­ne bı­rak­mış du­rum­da­dır. Irak’ta­ki gö­re­vin­den ye­ni dö­nen pa­ra­şüt­çü Danny Bryant’ı, ül­ke­si ve eşi ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ra­tır. Ha­mi­le olan eşi, ha­pis­ha­ne­ye tık­ma­ya ça­lış­tı­ğı uyuş­tu­ru­cu ba­ro­nu ta­ra­fın­dan öl­dü­rü­len Sav­cı
Mun­ro­e; ni­şan­lı­sı­nın ya­nın­da iki adam ta­ra­fın­dan darp edi­len Ge­ne; ken­di­si­ni has­ta­ne­lik eden sal­dır­gan­la­rın ser­best bı­ra­kıl­dı­ğı­nı öğ­re­nen Sandy gi­bi in­san­la­rı bir ara­ya top­la­ya­rak bir ekip oluş­tu­ran Bryant, can­la­rı­nı acı­tan­la­ra kar­şı, aman­sız bir mü­ca­de­le baş­la­tır. An­cak med­ya ta­ra­fın­dan ef­sa­ne­ye dö­nüş­tü­rü­len bu gru­bu pek de iç açı­cı bir son bek­le­me­mek­te­dir.
Ka­nun­suz­lar, ka­nun­la­rın ye­ter­siz kal­dı­ğı nok­ta­da in­sa­nın ken­di ada­le­ti­ni sağ­la­ma­ya ça­lış­ma­sı­nı ya­ni vi­gi­lan­tiz­mi te­mel alı­yor. Top­lum­sal prob­lem­le­ri çöz­mek için gi­ri­şi­len bi­rey­sel kah­ra­man­lık ey­lem­le­ri­nin si­ne­ma ara­cı­lı­ğıy­la yü­cel­til­me­si as­lın­da Ame­ri­kan wes­tern film­le­ri­ne ka­dar uza­nı­yor. Ka­sa­ba­la­rı­nı kö­tü adam­lar­dan te­miz­le­yen Vah­şi Ba­tı’nın ada­let bek­çi­le­ri yal­nız kov­boy­lar, yer­le­ri­ni 70’li yı­lar­la bir­lik­te mo­dern şe­hir­ler­de bol ke­se­den ada­let da­ğı­tan an­ti-kah­ra­man­la­ra bı­rak­tı­lar (Tak­si Şo­fö­rü). Bu­nun­la bir­lik­te ço­ğun­luk­la ya­kın­la­rı­nın ba­şı­na ge­len elim bir ha­di­se­nin ver­di­ği öf­key­le ya­şa­dık­la­rı şeh­rin gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ma işi­ni üze­ri­ne alan sü­per kah­ra­man­la­rın tü­mü de vi­gi­lan­te ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir (Bat­man). Türk si­ne­ma­sın­da­ki “Bu ga­rib anam için, bu kız kar­de­şim için” ni­da­la­rıy­la fi­nal­de in­ti­ka­mın zir­ve­si­ne va­ran John Way­ne­va­ri Ka­ra Mu­rat’la­rı da unut­ma­mak la­zım ta­bi­i. Adam öl­dür­me hak­kı­nı ya­sa­lar­dan de­ğil vic­dan­la­rın­dan alan kah­ra­man­la­rın, bi­rey­sel ada­let ara­yış­la­rı­nı er­dem­li dav­ra­nış­lar ola­rak su­nan bu film­le­rin bel­ki far­kın­da ol­mak­sı­zın yap­tık­la­rı önem­li şey ise top­lum­sal ve hu­ku­ki sis­tem­de­ki sa­kat­lık­la­ra dik­kat çek­me­le­ri. Si­ne­ma­da vi­gi­lan­tiz­min sor­gu­lan­ma­sı ise 80’ler­le bir­lik­te baş­lı­yor. Se­ven, çar­pı­cı fi­na­liy­le bi­rey­sel ada­let ara­yı­şı­nın ki­mi za­man kö­tü­lü­ğün bi­za­ti­hi işi­ne ya­ra­ya­bi­len bir ey­lem ola­bi­le­ce­ği­ni iz­le­yi­ci­nin yü­zü­ne bir to­kat gi­bi çar­pı­yor.
Top­lu­mu iyi­leş­tir­me dü­şün­ce­sin­den zi­ya­de bi­rey­sel in­ti­kam duy­gu­la­rı­nın bir ara­ya ge­tir­di­ği bir gru­ba mer­cek tu­tan Ka­nun­suz­lar ise, ci­hat­çı­la­rı ge­rek­çe gös­te­re­rek tüm Müs­lü­man­la­rı yok et­mek is­te­di­ği­ni söy­le­yen ka­rak­te­re sun­du­ğu ce­vap­la vi­gi­lan­tizm­le ara­sı­na kıs­men me­sa­fe koy­ma­ya ça­lış­sa da bu çok gös­ter­me­lik bir ta­vır­dan iba­ret ka­lı­yor. Zi­ra film­de­ki şid­det ey­lem­le­ri o den­li yü­cel­til­miş amaç­lar uğ­ru­na ya­pı­lı­yor ki, iz­le­yi­ci­nin bun­lar­la öz­de­şim kur­ma­sı ol­duk­ça ko­lay­la­şı­yor.
Ka­nu­ni açı­dan yet­ki sa­hi­bi ol­ma­yan bi­rey­le­rin es­tir­di­ği şid­det rüz­gar­la­rı top­lum­sal ala­nı da en az si­ne­ma ka­dar et­ki­li­yor. Dev­let ta­ra­fın­dan da des­tek­le­nen ör­güt­lü vi­gi­lan­te­ler (ül­ke­miz­de iş gö­ren va­tan­se­ver çe­te­ler gi­bi) si­ne­ma­nın kur­gu­sun­dan aza­de bi­za­ti­hi bi­ze do­ku­nan ger­çek­lik­ler. Bü­tün bun­lar­dan ge­ri­ye ise ada­le­ti sis­tem­le de­ğil Kurt­lar Va­di­si ör­ne­ğin­de­ki gi­bi ken­di için­den ya­rat­tı­ğı an­ti-kah­ra­man­lar­la tan­zim eden dev bir me­ka­niz­ma olan dev­let ve İh­san Faz­lı­oğ­lu’nun ifa­de­siy­le “dev­le­tin ayık­lı­ğın­da uyu­ya­ma­yan bi­rey­ler” ka­lı­yor. /Hilal Turan

Tavsiye Et
Komşum Totoro / My Neighbour Totoro DVD
Yönetmen-Senaryo: Hayao Miyazaki
Yapım: Japonya, 1988, 86 dk.
 
11 ya­şın­da­ki Sat­su­ki ve 4 ya­şın­da­ki kar­de­şi Mei ba­ba­la­rı ile bir­lik­te, has­ta­ne­de ya­tan an­ne­le­ri­ne da­ha ya­kın ol­mak için Ja­pon­ya’nın kır­sal ke­si­min­de­ki es­ki bir eve ta­şı­nır­lar. Şeh­rin te­la­şın­dan uzak­ta, or­man ya­ra­tık­la­rı­nı keş­fe­den iki kar­deş, an­ne­le­ri­nin du­ru­mu­nun kö­tü­leş­ti­ği ha­be­ri­ni alır­lar. An­ne­si­nin ya­nı­na git­mek için ev­den tek ba­şı­na ay­rı­lan kü­çük Me­i’yi bul­mak için pe­şin­den gi­den Sat­su­ki’ye ko­ca gö­bek­li, kay­tan bı­yık­lı or­man pe­ri­si To­to­ro yar­dım­cı ola­cak­tır. Ola­ğa­nüs­tü ile ola­ğan ara­sın­da kur­du­ğu eş­siz iliş­ki, gün­de­lik ha­yat­ta her an rast­la­ya­bi­le­ce­ği­niz ka­dar ‘ger­çek’ ka­rak­ter­ler ve bü­yü­mek zo­run­da ka­lan kız ço­cuk­la­rı yi­ne ani­me üs­ta­dı Mi­ya­za­ki’nin te­mel mal­ze­me­si­ni oluş­tu­ru­yor. Ha­yal­ler­de bü­yü­yen ağaç, ke­di oto­büs, ev­de­ki toz­la­rı tem­sil eden ku­ru-ku­ru­la­rıy­la mo­dern bir pe­ri ma­sa­lı olan Kom­şum To­to­ro, her yaş­tan iz­le­yi­ci­ye hi­tap eden bir us­ta­lık fil­mi. /Hilal Turan

Tavsiye Et
Kaldırım Serçesi /La Vie En Rose
Yönetmen-Senaryo: Olivier Dahan
Oyuncular: Marion Cotillard, Sylvie Testud
Yapım: Fransa/Çek Cumhuriyeti/ İngiltere, 2007, 140 dk.
 
Kal­dı­rım Ser­çe­si, Edith Pi­af’ın 1959’da New York’ta ver­di­ği kon­ser­le baş­lar. Ar­dın­dan an­la­tı­lan bi­yog­ra­fik öy­kü kro­no­lo­jik ola­rak de­vam et­mez. Bir an­da sa­nat­çı­nın 40’lı yaş­la­rı­na ge­çi­lir, he­men son­ra­sın­da ise 1915’te Pi­af Pa­ris’te dün­ya­ya ge­lir. Se­vim­li ve ko­ca­man ma­vi göz­le­ri olan ço­cuk Pi­af, an­ne­si­nin ken­di­si­ni terk et­me­siy­le ön­ce ba­ba­an­ne­si­nin ve ar­dın­dan ba­ba­sı­nın ya­nın­da bü­yü­me­ye baş­lar. Yal­nız­lı­ğı ve ya­şa­dı­ğı zor­luk­lar onu Aziz The­re­sa’yla ta­nış­tı­rır. Ha­ya­tı­nın son­ra­ki ev­re­le­rin­de, ba­şı her sı­kış­tı­ğın­da ona sı­ğı­nır. So­kak­lar­da şar­kı söy­le­yip pa­ra ka­zan­dı­ğın­dan ve be­de­ni­nin na­if ya­pı­sın­dan ötü­rü, ken­di­si­ni bir kal­dı­rım­da şar­kı söy­ler­ken keş­fe­den Leplée, ona ser­çe an­la­mı­na ge­len Pi­af so­ya­dı­nı ve­rir. Şöh­re­ti­nin do­ruk­la­rın­da olan sa­nat­çı al­be­ni­si yük­sek ha­ya­tı­nın dı­şın­da üç ço­cuk ba­ba­sı ve dün­ya box şam­pi­yo­nu Mar­cel Ce­dan ile ya­sak bir aşk ya­şa­ma­ya baş­lar. Pi­af’ın bü­yük aşk ya­şa­dı­ğı be­ra­ber­li­ği ta­lih­siz bir de­vam­lı­lı­ğın da ha­ber­ci­si olur. 1949 yı­lın­da bir uçak ka­za­sın­da ha­ya­tı­nı kay­be­den boks şam­pi­yo­nu­nun ölü­mün­den son­ra Pi­af san­ki ken­di ha­ya­tı­nı da tes­lim eder. Al­ko­le olan düş­kün­lü­ğü ve mor­fin ba­ğım­lı­lı­ğı yü­zün­den genç ya­şı­na rağ­men yaş­lı bir in­san gö­rü­nü­mü­ne bü­rü­nür. Şar­kı söy­le­ye­mez, yü­rü­ye­mez ve çok sev­di­ği ör­gü­sü­nü öre­mez du­rum­day­ken bi­le ye­ni­den şar­kı söy­le­ye­bi­le­ce­ği gün­le­ri ko­va­la­ma­ya ça­lı­şır.
Pi­af’ın ke­nar ma­hal­le­ler­den meş­hur ku­lüp­le­re yük­se­liş öy­kü­sü­nün ara­besk çağ­rı­şım­la­ra me­sa­fe­li ya­pı­sı, şüp­he­siz yö­net­me­nin sı­ra­dan bir bi­yog­ra­fi­den özel­lik­le uzak dur­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Ço­cuk­lu­ğun­dan ölü­mü­ne ka­dar olan sü­reç ek­sik de ol­sa film Pi­af’ın ha­ya­tı­nın kı­rıl­ma nok­ta­la­rın­dan bir seç­me sun­mak­ta. İle­ri-ge­ri sıç­ra­ya­rak an­la­tı­lan ya­şam öy­kü­sü kar­ma­şa­ya yol aç­ma­dan kro­no­lo­jik bir çiz­gi ta­kip edi­yor­muş­ça­sı­na pro­fes­yo­nel­ce art ar­da ge­ti­ri­len ka­re­ler­den olu­şu­yor. Sa­nat­çı­nın per­de­de bu den­li ya­şa­nır kı­lın­ma­sı­nı sağ­la­yan ise Fran­sız oyun­cu Ma­ri­on Co­til­lard’ın gös­ter­di­ği müt­hiş per­for­mans ol­muş. Bel­vil­le so­kak­la­rı, ışık­lı New York ku­lüp­le­ri, kas­vet­li ve ka­ran­lık oda­lar, kul­la­nı­lan ko­yu renk­ler, ok­ya­nus kı­yı­sın­da­ki hu­zur va­de­den plaj ise tra­jik öy­kü­nün en sa­hi­ci un­sur­la­rı. Bu yüz­den Kal­dı­rım Şer­çe­si, Pi­af’ın ha­ya­tı­nı an­lat­tı­ğı öl­çü­de ba­şa­rı­lı bir dö­nem fil­mi ola­rak da gö­rül­me­li. Bir ka­dı­nın an­ne­si­ne, ba­ba­sı­na, ba­ba­an­ne­si­ne, so­kak­ta ta­nış­tı­ğı bi­ri­si­ne, âşık ol­du­ğu ada­ma ve en çok ken­di­ne rağ­men di­re­ni­şi­nin öy­kü­sü Kal­dı­rım Ser­çe­si. Genç ya­şın­da yaş­lan­mış­lı­ğın ve tü­ken­me­nin öy­kü­sü. Bu yüz­den sa­hi­ci­li­ği­nin al­tın­da ezen bir film. Bo­hem gi­di­şa­tın ne­fes­le­ri Edith Pi­af’ın ef­sa­ne­vi se­si ile fil­me eş­lik et­ti­ği da­ki­ka­lar. Yor­gun be­de­ni­ne rağ­men şar­kı söy­ler­ken bü­rün­dü­ğü sa­hi­ci­lik çek­ti­ği acı­la­rın Pi­af üze­rin­de­ki en so­mut şek­li­dir bel­ki de. / Esra Bulut

Tavsiye Et