“Türkiye Refahlaşmayacak, Refah Türkiyeleşecektir!” Önde gelen işadamlarımızdan biri on yıl önceki Refahyol hükümeti döneminde böyle demişti. Şimdi de benzer sözleri kimi Avrupalı liderlerden duyuyoruz: “Avrupa Türkiyeleşmeyecek, Türkiye Avrupalaşacaktır!”
Her iki söz de aynı gerçeği yansıtıyor: Avrupa ve Avrupacılar, hakiki bir diyalog ve bütünleşmeye hazır değiller. Pamuk ipliğine bağlı iktisadî üstünlüklerini ebedî zannediyorlar. Oysa sadece iktisadî değil, kültürel gelecekleri de doğudan esecek hayat dolu rüzgâra bağlı. Türk yönetimi sıradan ekonomik hesaplardan çok, bu derin bilinçle müzakere masasına oturmalı.
Müzakere sürecinin siyasî ve ekonomik boyutlarını irdeleyen Sevinç Özcan, Türkiye’nin mevcut devlet yapılanmasının ve bürokratik kültürünün bir hayli zorlanacağını söylüyor. Türkiye, süreci aktif biçimde yürütecek insan birikimine sahip ise, söz konusu zorlanma hayırlı sonuçlara yol açabilir.
Sadık Ünay, Türkiye’nin AB üyeliğine İngiltere’nin yaklaşımını ele alıyor. İngilizler, Orta Doğu’daki bölgesel ve daha kapsamlı küresel çıkarları bakımından Türkiye’nin üyeliğini desteklemeleri gerektiğini düşünüyorlar. Türkiyeli bir AB içinde belki daha kolay yan çizebileceklerdir.
Almanya’nın durumu karışık. Son seçim Schröder’i iktidardan uzaklaştırdı, fakat kimseyi de tek başına iktidar yapmadı. Haşim Koç, Hıristiyan Demokratların söz sahibi olmaları ölçüsünde Türkiye’nin tam üyeliğinin tartışma konusu yapılacağını ve “imtiyazlı ortaklık” fikrinin AB geneline ihraç edileceğini düşünüyor. Adem Yılmaz da, Fransa’nın ikircikli bir siyaset izlediğini; açıkçası, Türkiye’nin tam üye olması durumunda AB’nin karar mekanizmalarında beş büyük ülkeden biri olma düşüncesinden ürktüğünü belirtiyor.
Muzaffer Şenel, küçük komşu Yunanistan’ın hesaplarını irdeliyor: Atina, Ankara ile tüm sorunlarını AB’leştirerek, manevra alanını genişletmek istiyor. Murat Cemrek ise, AB’nin doğulu üyelerinin Türkiye’nin nüfusu ve ekonomik potansiyeli karşısındaki mütereddit tavrına ayna tutuyor.
İsmail Yaylacı, AB sürecinin Türkiye’nin “Kürt Sorunu”na etkisini kimlik ekseninde tartışırken, Ahmet Taşgetiren “Avrupa’nın fay hatlarımızı derinleştirdiğine” dikkat çekiyor.
Mesele Avrupalı değil, adam olmak!
Paylaş
Tavsiye Et