Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2004) > İş Dünyası > İş dünyasında var olmak için: Terminolojiye vakıf ol ya da yok ol!
İş Dünyası
İş dünyasında var olmak için: Terminolojiye vakıf ol ya da yok ol!
Fahri Karakaş
SON yıllarda iş yaşamında İngilizce kavramlar ve basmakalıp ifadeler hızla yayılıyor. Peki küçülme, kıyaslama, kaizen, yeniden yapılandırma, yedekleme, paradigma değişimi gibi bu kavramlar aynı ölçüde sorgulanıyor ve anlaşılıyor mu?
Toplam kaliteye inanıyoruz, holistik yaklaşımı kullanıyoruz, sinerji meydana getiriyoruz, proaktif davranıyoruz, e-learning ile gelişiyoruz, yeni ekonomide fırsatlar kolluyoruz. Farkında mısınız; iş yaşamındaki konuşmalarımız giderek acayipleşmeye, ‘jargon’ haline gelmeye başladı. İşin kötüsü kullanılan çoğu kavramın henüz Türkçesi oluşmadan sürekli yeni İngilizceleri karşımıza çıkıyor.
İşte, iş yaşamının farklı alanlarında ‘buzzword’ denilen, son trendleri ifade eden, kullanmadan yapamadığımız bazı örnekler:
Change Management: reengineering, total quality, benchmarking, outsourcing, downsizing… Knowledge Management: intellectual capital, tacit knowledge, learning organizations… Information Technology: artificial intelligence, virtual reality, simulation, EDI, LAN, VAN… New Economy Terminology: e-business, e-learning, e-tailing…, marketspace, venture capital, digital assets, clicks or bricks…
Test: Bakalım aşağıdaki kısaltmalardan kaçını bileceksiniz?
MBA, SWOT, BPR, TQM, CRM, B2B, B2C, PR, MIS, R&D, CEO, JIT.
İşte söylüyorum: Kral çıplak! Aslında başımıza ne geliyorsa bir akademisyenlerden, bir de danışman/gurulardan geliyor. Durup durup yeni bir şey çıkarmasalar olmaz sanki!
Müşterilerle ayrı ayrı ilgilenmenin önemini Anadolu’daki tüccar da, Bakkal Mehmet Efendi de çok iyi bilir ve uygular. Ama CRM diye paketlenince daha profesyonel ve çekici duruyor tabii. Bir guru veya danışman iseniz, “Çalışanlarınıza yetki verin” dediğinizde kimse size 10 bin dolar vermez. Ama ne zaman “Leverage your intellectual capital by empowerment” gibi kulağa hoş gelen orijinal ifadeler icat ederseniz, o zaman iş dünyası sizi dinlemeye ve anlamaya başlar. Tabii bu durumdan yöneticiler de memnun; anlaşılmaz bir dil kullanmak uzmanlık imajı oluşturarak onların karizmalarını artırıyor. Bazen de vahim bir durumu maskelemek, yumuşatmak için bu kavramlar imdada yetişiyor:
Şirketten 200 çalışan kapı dışarı edilmiş. ‘İşten çıkardık’ yerine ‘downsizing’ ifadesi bu durum için biçilmiş kaftan. Hem şirketin danışmanları da böyle yapılmasını tavsiye ettiler!
Ancak şirketin gerçek bir vizyonu, sağlam bir kurum kültürü, gelişime açık bir ortamı yoksa bu kavramlar tehlikeli olabiliyor.
 
Jargona İnanma, Jargonsuz Kalma!
İş hayatındaki yeniliklerin kaynağı ve öncüsü Amerikalılar oldukça, bu kavramlar ortalıkta uçuşmaya devam edecek gibi görünüyor. Türkiye’de iş dünyasının da yakın gelecekte bu kelimeler olmaksızın iletişim kurabileceğini hayal etmek zor.
Kıyaslama (Benchmarking-En iyi uygulamaları taklit etme): Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok. Küreselleşme ile dünyadaki en iyi uygulamalarla ilgili bilgiye erişebilir ve bu uygulamaları örnek alabilirsiniz. Tayvan’da Hyundai firmasının Toyota’nın son model bir otomobilini parçalara ayırarak tek tek her birini taklit etmesi ve kendi otomobilini üretmesi, ürün geliştirmede benchmarking kullanımı için bir örnektir.
Kıyaslama, sadece aynı sektördeki firmalar için geçerli değildir. Örneğin, Union Carbide firması müşteri hizmetleri alanında L.L. Bean şirketinin uygulamalarını, stokların yönetimi konusunda Wal-Mart’ın sistemini, küresel dağıtım konusunda da FedEx firmasının yöntemlerini örnek almıştır.
Küçülme (Downsizing): Organizasyonun, bazı çalışanların işine son verilerek küçültülmesi. Kısa dönemde etkileri kesin ve çabuk görülen bir çare olduğundan (küçülme yaptıklarını ilan eden firmaların borsadaki hisse senedi fiyatları hemen yukarı fırlar nedense!) sık başvurulan bir yöntemdir. Ömür boyu iş kavramı Japonya’da dahi sona ermiştir. Artık öyle annelerimizin telkin ettiği gibi ‘büyük bir şirkete kapağı atıp basamak basamak terfi etme’ devri geçti. Çünkü yaptığınız iş ne kadar rutinse, kapıya o kadar yakınsınız; bir gün gelir, daha ucuz iş gücü veya bilgisayarlar elinizden işinizi alır.
Küçülme, çift taraflı bıçak kadar tehlikeli bir strateji. Bir kere şirkette kalan çalışanların motivasyonu hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak; yönetime duydukları güven ve şirkete bağlılıkları azalacaktır. Ayrıca firmalar bazen küçülmek uğruna değerli ve yetenekli çalışanlarını kaybetmektedirler ki, ‘kaş yaparken göz çıkarmak’ herhalde buna denir. Kısacası, küçülme ciddi kriz zamanlarında şirketin ayakta kalabilmesi için son çare olarak düşünülmelidir. Ancak ne yazık ki ilk başvurulan yöntem olmaktadır.
Yeniden Yapılandırma (Reengineering/Business Process Reengineering): Firmanın tüm süreçlerini ve iş yapış şekillerini sıfırdan başlayarak radikal bir biçimde değiştirmektir. Michael Hammer’ın ‘Reengineering the Corporation’ adlı kitabı bu alanda ilk akla gelen kaynaktır. Temelde Amerikalıların üst yönetimden aşağıya doğru köklü bir değişim anlayışını temsil eder.
Bu yaklaşımın başarısız olduğu şirket örnekleri, başarılı olanlardan çok daha fazladır. Yeniden Yapılandırma, uygulanması çok riskli bir ameliyata benzetilebilir. Bu yöntemde teknolojiye ne kadar önem verilmiş ise, insan unsuru da o kadar geri planda kalmıştır. Bu kadar köklü değişimler, güçlü direnişleri de beraberinde getirir. Bu yüzden hedefler, her çalışana çok iyi anlatılmalı; iletişim yoluyla ikna yöntemi kullanılmalıdır.
TKY ve Kaizen: Toplam kalite, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için firmadaki herkesin küçük de olsa sürekli değişikliklerle daha iyiyi ve üstün kaliteyi yakalama çabasını ifade eder. Reengineering’den farkı, küçük ama sürekli yenilik ve değişiklikler içermesidir. Ayrıca, TKY’yi işçi grupları başlattığı ve uyguladığı için, aşağıdan yukarıya bir değişim anlayışı söz konusudur. 1980’lerde çok popüler olan bu yaklaşımın kökenleri Edwards Deming’e ve onun geliştirdiği prensiplere uzanır. Kaizen Japonca’da “sürekli küçük geliştirme” anlamına gelir. Zaten Japonların felsefesi gereği “Küçük, güzeldir.” İstatistiksel yöntemlerin kullanılması, kalite çemberleri, sıfır bozuk ürün hedefi (zero defectives) TKY’nin önemli unsurlarıdır.
Paradigma değişimi (Paradigm Shift): Pratik bir yöntem ismi değil; değişimin belki de en uç sınırlarını ifade eden bir kavramdır. Algılama, anlayış, düşünme biçimi, ortam, her şey değişiyor. Einstein’ın Quantum Fiziği kuramını ya da interneti bu kategoride değerlendirebiliriz; çünkü değişim sadece bilimi ve teknolojiyi değil, toplumu, felsefeyi, dünyayı da kapsıyor. Şirketlerden uygulama örneği bulmak neredeyse imkansız; ama bu başlık ‘kafaları değiştirmenin’ önemini vurguladığı için değer taşıyor. İnsan geniyle ilgili araştırmalar yapan şirketler belki böyle bir misyona yakın olabilirler.
Yedekleme (Outsourcing): Tüm fonksiyonları firma içerisinde yerine getirmektense, bazı hizmetleri dışarıya verme işlemidir. Öncelikle, yemek, güvenlik, kurye, lojistik, depolama gibi işler bu alanlarda hizmet veren firmalara yaptırılmaya başlanmıştır. Hem bu alanlarda profesyonel hizmet veren firmalar arasında da rekabet olduğundan, bu hizmetler ucuza ve kaliteli satın alınabilmektedir. Böylece firma, güçlü olduğu alanlarda yoğunlaşarak fark oluşturabilmektedir (Stick to your own knitting!).
Tom Peters, “Şirket ruhu hariç verebileceğin her şeyi dışarıya ver!” sözüyle bu uygulamayı hararetle destekler. Tabii ki ürün geliştirme, AR-GE, pazarlama gibi stratejik önem ve gizli bilgi taşıyan süreçler firmanın tekelinde olmalıdır. Amerika’da sadece iki taşıyanı, ama 80 bin dolar cirosu olan Topstail firması bu alandaki en iyi uygulamalardan biridir.

Paylaş Tavsiye Et