Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (May 2009) > Kapak > Türkiye terör kıskacından kurtulmalı
Kapak
Türkiye terör kıskacından kurtulmalı
Ebru Afat - Ali Aslan
TÜR­Kİ­YE ye­ni bir te­rör dal­ga­sıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­mış gö­rü­nü­yor. 29 Ni­san sa­ba­hı Li­ce-Genç ka­ra­yo­lun­da, Li­ce Tu­gay Ko­mu­tan­lı­ğı’ndan ha­re­ket eden bir tank ile zırh­lı per­so­nel ta­şı­yı­cı, Li­ce’ye 10 km uzak­lık­ta­ki Aba­lı Kö­yü ya­kın­la­rın­da te­rö­rist­le­rin ma­yın­lı sal­dı­rı­sıy­la kar­şı­laş­tı. Yo­la dö­şe­nen ma­yı­nın uzak­tan ku­man­day­la pat­la­tıl­ma­sı so­nu­cu, zırh­lı per­so­nel ta­şı­yı­cı­da bu­lu­nan 2 uz­man ça­vuş ile 7 as­ker şe­hit düş­tü. Ola­yın du­yul­ma­sı­nın he­men ar­dın­dan böl­ge­ye sevk edi­len bir­lik­ler ge­niş çap­lı ope­ras­yon baş­lat­tı. Ay­nı gün için­de Hak­ka­ri’nin Şem­din­li İl­çe­si’ne bağ­lı De­re­cik Bel­de­si ya­kın­la­rın­da­ki Bi­li­mi Ge­di­ği böl­ge­sin­de ope­ras­yon­dan dö­nen as­ke­rî bir­li­ğe te­rö­rist­ler­ce açı­lan ateş so­nu­cu bir er şe­hit ol­du. Çı­kan ça­tış­ma­nın ar­dın­dan te­rö­rist­ler kaç­tı. Gü­ven­lik güç­le­ri ge­len tak­vi­ye bir­lik­ler­le böl­ge­de ge­niş kap­sam­lı bir ope­ras­yon baş­lat­tı. Irak’ın ku­ze­yin­de Zap ve Ava­şin-Bas­yan böl­ge­le­rin­de tes­pit edi­len PKK/KON­GRA-GEL te­rör ör­gü­tü­ne ait he­def­ler, Türk Ha­va Kuv­vet­le­ri’ne men­sup sa­vaş uçak­la­rın­ca 29-30 Ni­san’da vu­rul­du. 30 Ni­san’da ise Tun­ce­li’nin mer­kez Eğ­ri­ya­maç Kö­yü ya­kın­la­rın­da uzak­tan ku­man­da­lı bom­ba­nın te­rö­rist­ler­ce pat­la­tıl­ma­sı so­nu­cu iki as­ke­rin ya­ra­lan­dı­ğı bil­di­ril­di. Bom­ba­lı sal­dı­rı­nın ya­pıl­dı­ğı böl­ge­de bu­lu­nan bir bom­ba da gü­ven­lik güç­le­rin­ce im­ha edil­di.
Ya­şa­nan olay­lar, Tür­ki­ye’nin ya­kın ta­ri­hi­ni bi­len­ler­de de­ja vu et­ki­si ya­ra­tır­ken, olan her za­man­ki gi­bi ha­ya­tı­nı kay­be­den gen­ce­cik in­san­la­ra olu­yor ve Tür­ki­ye’nin kök­leş­miş so­run­la­rı­nın çö­zü­mü bir kez da­ha baş­ka ba­ha­ra er­te­le­ni­yor. Si­ya­set içe­ri­sin­de­ki ak­tör­le­rin ken­di ko­num­la­rı­nı, teh­dit üre­te­rek ya da var olan teh­dit­le­rin or­ta­dan kalk­ma­sı­nı en­gel­le­ye­rek sür­dür­dük­le­ri­ni göz önü­ne alır­sak, bu son olay­la­rı an­cak te­rö­rün de­vam et­me­sin­den kim­le­rin çı­ka­rı ol­du­ğu so­ru­su­nu so­ra­rak tam ola­rak an­lam­lan­dı­ra­bi­li­riz. PKK te­rö­rü­nün zir­ve­ye ulaş­tı­ğı ve Tür­ki­ye’yi ge­rek iç ge­rek dış si­ya­si alan­da ade­ta adım ata­maz ha­le ge­tir­di­ği 1990’lar­dan iti­ba­ren, ne za­man te­rö­rün bi­ti­ril­me­si için si­vil yön­tem­le­rin dev­re­ye gir­me­si söz ko­nu­su edil­se, ül­ke­yi sar­san ve her şe­yin ye­ni­den ba­şa sar­ma­sı­na yol açan bir şid­det dal­ga­sıy­la sar­sı­lı­yo­ruz. Za­man za­man ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı güç odak­la­rı­nın da gü­dü­mü­ne gi­re­bi­len ve bu yön­de ey­lem­ler dü­zen­le­ye­bi­len PKK için Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü, bü­yük öl­çü­de ör­gü­tün var olu­şu­na ze­min ha­zır­la­yan şart­la­rın da or­ta­dan kalk­ma­sı de­mek ola­ca­ğın­dan, PKK’nın nor­mal­leş­me­ye sek­te vu­ra­cak kan­lı ey­lem­le­riy­le si­ya­se­ti fel­ce uğ­rat­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.
Bu­nun kar­şı­sın­da, si­ya­set­çi­ler ile si­vil ve as­ke­rî bü­rok­ra­si­nin, so­ru­nun sa­de­ce as­ke­rî yön­tem­ler­le çö­zü­mün­de ne­den ıs­rar et­ti­ği de ay­rı bir so­ru işa­re­ti. Tür­ki­ye’de or­du­nun si­vil si­ya­se­tin üze­rin­de­ki et­ki­si ve as­ke­rî ted­bir ve yön­tem­le­rin dı­şın­da­ki çö­züm öne­ri­le­ri­ne du­yu­lan ge­nel hoş­nut­suz­luk ve gü­ven­siz­lik, Türk si­ya­sal ha­ya­tı­nın bir ger­çe­ği ola­rak önü­müz­de du­ru­yor. Di­ğer yan­dan, si­ya­set­çi­ler­den med­ya ve si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­na ka­dar uza­nan si­vil güç­le­rin, “te­rör” gi­bi kar­ma­şık ve çok bo­yut­lu bir me­se­le­nin as­ke­rî yön­tem­ler dı­şın­da, de­mok­ra­tik si­ya­set çer­çe­ve­sin­de çö­zü­mü için ar­ka­sın­da du­ra­cak­la­rı güç­lü öne­ri­ler ge­ti­re­me­dik­le­ri, sağ­lam po­li­ti­ka­lar öne­rip ka­mu­oyu­nu ve as­ker­le­ri bu­na ik­na et­mek için ye­ter­li ça­ba har­ca­ma­dık­la­rı da unu­tul­ma­ma­lı. Si­ya­set­çi­le­rin ini­si­ya­tif al­mak­tan ve so­rum­lu­lu­ğu pay­laş­mak­tan ka­çın­ma­la­rı, so­ru­nun çö­zü­mü­nün ge­cik­me­sin­de önem­li bir rol oy­nu­yor.
PKK te­rö­rü­nün bir tür­lü dur­du­ru­la­ma­ma­sın­da, ulus­la­ra­ra­sı ak­tör­le­rin et­ki­si­ni de göz ar­dı et­me­mek ge­re­kir. Böl­ge­sin­de et­kin ve güç­lü bir ak­tör ol­ma po­tan­si­ye­li ta­şı­yan Tür­ki­ye, kü­re­sel güç mü­ca­de­le­si­nin bir ne­ti­ce­si ola­rak çe­şit­li ulus­la­ra­ra­sı ak­tör­le­rin PKK te­rö­rü­nü des­tek­le­me­si ne­de­niy­le ener­ji­si­nin ço­ğu­nu bu kı­sır dön­gü­ye dö­nüş­müş prob­le­me har­ca­mak zo­run­da ka­lı­yor. Tür­ki­ye’nin Kaf­kas­ya, Or­ta As­ya ve Or­ta­do­ğu ener­ji hat­la­rı­nın önem­li bir ge­çiş gü­zer­gâ­hı ol­ma­sı, PKK te­rö­rü­nü ko­lay­lık­la dış güç­le­rin ken­di çı­kar­la­rı­nı ko­ru­mak ve Tür­ki­ye’yi ce­za­lan­dır­mak için kul­lan­dı­ğı bir araç ha­li­ne dö­nüş­tü­rü­yor.
 
 
Ümit Fı­rat: “Tür­ki­ye’de ne za­man iyi­ye gi­diş ol­sa bir te­rör ey­le­mi ger­çek­le­şir”
Ko­nu­şan: Eb­ru Afat
 
Di­yar­ba­kır ve Hak­ka­ri’de ger­çek­le­şen son te­rör olay­la­rı­nı na­sıl de­ğer­len­di­ri­yor­su­nuz? Bil­di­ği­niz gi­bi 27 Ni­san’da İs­tan­bul-Bos­tan­cı’da po­li­sin Dev­rim­ci Ka­rar­gâh isim­li ör­gü­tün hüc­re evi­ne dü­zen­le­di­ği bas­kın sı­ra­sın­da bir ça­tış­ma ya­şan­dı. İki gün aray­la ger­çek­le­şen bu ey­lem­ler ara­sın­da bir bağ­lan­tı ola­bi­lir mi?
Bu ope­ras­yon­la­rın bir­bi­riy­le bağ­lan­tı­sı ol­du­ğu­nu san­mı­yo­rum. Bos­tan­cı’da­ki ope­ras­yon­da öl­dü­rü­len Or­han Yıl­maz­ka­ya, ba­zı ko­nu­lar­da ken­di­ni PKK ile ya­kın his­se­di­yor ola­bi­lir ama ör­güt­le di­rekt ir­ti­ba­tı olan bi­ri­si ol­du­ğu­nu zan­net­mi­yo­rum. Ama ta­bi­i bu­ra­da özel­lik­le şu hu­su­sa da dik­kat çek­mek ge­re­kir. Son 20-25 yıl­dır ba­zı alan­lar­da Tür­ki­ye’de iyi­ye gi­di­şin ol­du­ğu, ül­ke­nin kro­nik prob­lem­le­ri­nin önü­nün açıl­dı­ğı dö­nem­ler­de bu tür ha­di­se­ler peş pe­şe mey­da­na ge­li­yor. Bu olay­la­rın kah­ra­man­la­rı bir­bi­riy­le iliş­ki­li de­ğil­dir bel­ki; ama ar­ka plan­da bun­la­rı bir şe­kil­de bir­bi­riy­le iliş­ki­li kı­lan güç­ler ve odak­lar var.
 
PKK’nın 29 Mart se­çim­le­ri ön­ce­si al­dı­ğı ateş­kes ka­ra­rı­nı Ha­zi­ran’a ka­dar uzat­tı­ğı bir dö­nem­de bu ey­lem­le­ri na­sıl oku­mak ge­re­ki­yor?
Bu son ey­lem­le­ri ger­çek­leş­ti­ren PKK ola­bi­lir. Ama bu tür ey­lem­le­ri or­ta­ya çı­ka­ran baş­ka ne­den­le­rin ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum. PKK içe­ri­sin­de kon­tro­lün ba­zı za­man­lar­da, biz­zat ör­güt içe­ri­sin­de tan­rı­sal bir gü­ce sa­hip gö­rü­nen Ab­dul­lah Öca­lan ta­ra­fın­dan da­hi, sağ­la­na­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Bu, biz­zat Öca­lan ta­ra­fın­dan da za­man za­man tar­tış­ma­ya açıl­mış bir du­rum. Ör­güt içe­ri­sin­den ba­zı­la­rı ken­di baş­la­rı­na bu tür ey­lem­le­re gi­ri­şi­yor ola­bi­lir­ler. So­nuç­ta bu ör­güt, baş­ka bir­çok ör­güt gi­bi, çok me­ka­nik ola­rak iş­le­yen bir ya­pı­ya sa­hip de­ğil; alı­nan bir ka­ra­ra ör­gü­tün ta­ma­mı so­run­suz bir şe­kil­de uy­ma­ya­bi­lir. Bu se­bep­le son ey­lem­le­rin, ör­gü­tün biz­zat ken­di po­li­ti­ka­sı mı yok­sa ör­güt içe­ri­sin­de kon­trol dı­şı­na çı­kan bi­ri­le­ri­nin ba­ğım­sız ey­le­mi mi ol­du­ğu­nu kes­tir­mek şu nok­ta­da müm­kün de­ğil.
 
Bu olay­la­rı da he­sa­ba ka­ta­rak önü­müz­de­ki gün­ler­de ne tür ge­liş­me­le­rin ola­ca­ğı­nı bek­li­yor­su­nuz?
Bu sü­rek­li tek­rar­la­nan bir du­rum as­lın­da. Bu tür olay­la­rın ar­dın­dan or­du ha­re­ke­te ge­çer, böl­ge­de ope­ras­yon­lar baş­lar ve bir­ta­kım in­san­lar ha­yat­la­rı­nı kay­be­der­ler; böy­le­ce ey­lem­ler­den ön­ce ya­şa­nan nor­mal­leş­me sü­re­ci hiç ya­şan­ma­mış gi­bi bir du­rum or­ta­ya çı­kar. Baş­ta da söy­le­di­ğim gi­bi ne za­man bir iyi­ye gi­diş ol­sa, bi­ri­le­ri ça­tış­ma­yı te­tik­le­ye­rek olum­lu gi­di­şi dur­dur­ma­ya ve ge­liş­me­le­rin al­dı­ğı me­sa­fe­yi sil­me­ye yö­ne­lik ey­lem­le­re gi­ri­şir.
 
Pe­ki, AKP hü­kü­me­ti­nin bu du­ru­mu de­ğiş­tir­me ih­ti­ma­li var mı?
AKP hü­kü­me­ti­nin bu me­se­le­ye yak­la­şı­mı, ay­nen 1993’te Tan­su Çil­ler yö­ne­ti­min­de ya­şan­dı­ğı gi­bi, git­tik­çe so­rum­lu­luk­la­rı­nı baş­ka mer­ci­le­re bı­rak­ma ve vur­dum­duy­maz­ca dav­ran­ma du­ru­mu­na doğ­ru ka­yı­yor. AKP ini­si­ya­tif al­mak ye­ri­ne, so­rum­lu­ğu ora­da­ki ye­rel gü­ven­lik güç­le­ri­ne bı­ra­kı­yor ya da ne ola­cak­sa ol­sun tar­zın­da bir ey­lem­siz­li­ği se­çi­yor. Bu se­bep­le de böl­ge­de es­ki gü­cü­nü ko­ru­ya­mı­yor ve et­ki­si­ni kay­be­di­yor. AKP’nin 29 Mart ye­rel se­çim­le­rin­de böl­ge­de al­dı­ğı oy ora­nı bu­nun so­mut bir gös­ter­ge­si. AKP böl­ge­de­ki et­kin­li­ği­ni özel­lik­le son bir yıl­dır gi­de­rek kay­be­di­yor ki bu da ta­ma­mıy­la AKP’nin aley­hi­ne iş­le­yen bir sü­reç.
 
Al­per Gör­müş: “Te­rö­rü dur­dur­mak için ken­di­miz­le he­sap­laş­ma­lı­yız”
Ko­nu­şan: Eb­ru Afat
Di­yar­ba­kır’da ma­yın pat­la­ma­sın­da do­kuz, Hak­ka­ri’de ise ça­tış­ma sı­ra­sın­da bir as­ker şe­hit ol­du. Tür­ki­ye’nin gün­de­mi­ni PKK te­rö­rü yi­ne yo­ğun şe­kil­de meş­gul ede­cek gi­bi gö­rü­nü­yor. Si­zin bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­niz ne­dir?
Bu bi­zim ma­ale­sef ger­çe­ği­miz. Her de­fa­sın­da bu te­rör ne ola­cak di­ye so­ru­yo­ruz bir­bi­ri­mi­ze. Son­ra ay­nı olay­lar bir da­ha bir da­ha olu­yor. Te­rö­rü sa­de­ce si­lah­lı yön­tem­ler­le çö­ze­me­yiz de­ni­yor. Ama baş­ka yön­tem­ler öne­ren­ler he­men suç­la­nı­yor. Üze­rin­den bi­raz za­man ge­çin­ce de as­lın­da bun­la­rı yap­ma­mız ge­re­kir­miş di­yo­ruz. Ben bu so­ru­nu, şim­di­kin­den çok da­ha açık­lık­la ve açık yü­rek­li­lik­le tar­tı­şa­rak çö­ze­bi­le­ce­ği­mi­zi dü­şü­yo­rum. Kim­se kim­se­yi yap­tı­ğı bir öne­ri ne­de­niy­le va­tan ha­in­li­ği­ne va­ra­cak it­ham­lar­la suç­la­ma­ma­lı. Her şey­den ön­ce ilk ka­bu­lü­müz bu ol­ma­lı. Bir­bi­ri­mi­ze ba­ğı­ra­rak, kav­ga ede­rek hiç­bir şey hal­le­de­me­ye­ce­ği­mi­zi ar­tık an­la­ma­mız ge­re­kir. 20 ya­şın­da ha­ya­tı­nı kay­be­den gen­ce­cik in­san­la­rın ha­tı­ra­la­rı için ya­pa­bi­le­ce­ği­miz en iyi şe­yin bu ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum.
 
Pe­ki, bu olay­la­rın ar­dın­dan kı­sa va­de­de siz­ce ne­ler ola­bi­lir? Bi­li­yor­su­nuz, iki gün ön­ce ül­ke ça­pın­da çe­şit­li ör­güt­le­re yö­ne­lik bir ope­ras­yon ger­çek­leş­ti­ril­miş, İs­tan­bul-Bos­tan­cı’da da te­rö­rist­ler­le po­lis ara­sın­da ça­tış­ma ya­şan­mış­tı. Bu sü­reç da­ha da yo­ğun­la­şa­rak de­vam eder­se Tür­ki­ye’de­ki si­ya­sal or­ta­mı ve ka­mu­oyu­nu ne şe­kil­de et­ki­ler?
Bir sez­gi ola­rak şu­nu söy­le­ye­bi­li­rim ki, Tür­ki­ye ka­ran­lık geç­mi­şiy­le ger­çek­ten cid­di bir he­sap­laş­ma içi­ne gir­miş gö­rü­nü­yor. Hiç bek­le­me­di­ği­miz, tah­min ede­me­di­ği­miz iliş­ki­le­rin or­ta­ya çık­ma­sı da söz ko­nu­su ola­bi­lir bu sü­reç­te. Bel­ki an­cak o za­man bir adım ata­bi­li­riz. Do­la­yı­sıy­la za­man za­man te­rö­rün şid­det­len­me­si ve ne olu­yo­ruz di­ye sor­ma­ya baş­la­ma­mı­zın bi­raz da böy­le bir ta­ra­fı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. San­ki ya­vaş ya­vaş so­na doğ­ru gi­di­yo­ruz. Çok şa­şır­tı­cı bir­ta­kım ger­çek­ler­le kar­şı­la­şa­bi­li­riz. Bu­nu his­se­di­yo­rum ama el­bet­te bu his­si­me kay­nak­lık eden ema­re­ler de var önü­müz­de. Ben so­nuç ola­rak ka­ram­sar de­ği­lim. Olan bi­ten şüp­he­siz çok üzü­yor he­pi­mi­zi. Ama bir yan­dan da Tür­ki­ye’nin olum­lu bir yö­ne git­ti­ği­ne da­ir bir iyim­ser­lik ta­şı­yo­rum.
 
Pe­ki, ama bu şid­det dal­ga­sı si­zin de­di­ği­niz bu yüz­leş­me­yi en­gel­le­mez mi? Ya da en azın­dan ka­mu­oyu­nun bu yön­de­ki eği­li­mi­ni ya­vaş­la­ta­cak bir et­ki­de bu­lun­maz mı?
Bu şid­det dal­ga­sı­nın, sö­zü­nü et­ti­ğim yüz­leş­me­ye, arın­ma­ya doğ­ru gi­den sü­re­ci en­gel­le­me­ye dö­nük bir yö­nü de var kuş­ku­suz. Ka­muo­yu böy­le de de­ğer­len­di­re­bi­lir ta­bi­i ya­şa­nan­la­rı. So­nuç bi­raz da Tür­ki­ye’nin de­mok­ra­si güç­le­ri­nin per­for­man­sı­na bağ­lı ola­cak. Her iki et­ki­ye de açık bir sü­reç ve na­sıl so­nuç­la­na­ca­ğı­na bak­mak la­zım. Ya­pa­bi­le­ce­ği­miz tek şey, he­pi­mi­zin Tür­ki­ye’nin bir he­sap­laş­ma­dan geç­me­den arı­na­ma­ya­ca­ğı, düz­gün bir de­mok­ra­si­ye ka­vu­şa­ma­ya­ca­ğı yö­nün­de ka­mu­oyu­nu et­ki­le­me­ye ça­lış­ma­sı­dır.
 
Son ola­rak hü­kü­me­tin bu olay­dan son­ra na­sıl bir ta­vır ta­kı­na­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor­su­nuz? Te­rör olay­la­rı­nın yo­ğun­laş­ma­sı ha­lin­de hü­kü­met ne ya­pa­cak­tır ve si­ze gö­re ne yap­ma­lı­dır?
Hü­kü­me­tin ne ya­pa­ca­ğı­nı tah­min et­mek ko­lay de­ğil zi­ra ikir­cik­li bir tav­rı var. Hü­kü­met bir yan­dan te­rö­rün sa­de­ce si­lah­la çö­zü­le­me­ye­ce­ği yö­nün­de çı­kış­lar ya­pı­yor. Ba­zen de biz­zat baş­ba­ka­nın ağ­zın­dan, san­ki me­se­le­nin sa­de­ce si­lah­la çö­zü­le­bi­le­ce­ği­ne ina­nan bir in­sa­nın ko­nuş­ma­la­rı­na ben­zer söz­ler dö­kü­lü­yor. Kı­sa­ca­sı hü­kü­me­tin bu ko­nu­da ka­fa­sı bi­raz ka­rı­şık gö­rü­nü­yor. Di­ğer ta­raf­tan hü­kü­met dış et­ki­le­re de açık. Par­ti için­de de fark­lı tu­tum­lar söz ko­nu­su. AKP için­de bir yan­da de­mok­rat di­ye­bi­le­ce­ği­miz bir eği­lim mev­cut­ken, di­ğer yan­da ga­yet şo­ven, aşı­rı mil­li­yet­çi eği­lim­le­rin de ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Şim­di bun­lar da bir­bi­riy­le çar­pı­şı­yor ta­bi­i ki. Do­la­yı­sıy­la hü­kü­me­tin de tav­rı de­ği­şe­bi­li­yor.
Ay­rı­ca hü­kü­me­tin işi de hiç ko­lay de­ğil. Biz böy­le bir­ta­kım eleş­ti­ri­ler ya­pı­yo­ruz ama Tür­ki­ye çok zor bir ül­ke. Çok ağır olay­lar ya­şa­nı­yor ve bü­tün bun­lar şüp­he­siz ka­mu­oyu­nu da et­ki­li­yor. So­nuç­ta Tür­ki­ye, ik­ti­dar­la­rın se­çim­le gi­dip gel­di­ği bir de­mok­ra­si… Hü­kü­met po­li­ti­ka be­lir­ler­ken tüm bun­la­rı da de­ğer­len­dir­mek zo­run­da. De­di­ği­miz gi­bi hü­kü­me­tin işi ger­çek­ten çok zor. Ama hü­kü­me­tin her şe­ye rağ­men ge­ri bas­ma­ma­sı, an­ti-de­mok­ra­tik güç­le­rin kış­kırt­ma­la­rı ile pa­nik­le­ye­rek öz­gür­lük­ler­den ta­viz ver­me­me­si la­zım. Her şe­yi tar­tı­şa­rak çö­ze­bi­le­ce­ği­mi­ze da­ir bir an­la­yış be­nim­sen­me­li ve bu an­la­yış hü­kü­met ka­tın­dan ka­mu­oyu­na dal­ga dal­ga ya­yıl­ma­lı­dır.
Di­yar­ba­kır’da­ki olay­dan he­men son­ra TV ka­nal­la­rın­da ko­nu­şan emek­li ge­ne­ral­ler, as­ke­rin elin­de te­rö­re kar­şı mü­ca­de­le et­mek için ye­te­rin­ce im­kân ol­ma­dı­ğı­nı, si­vil­le­rin bu­nu en­gel­le­di­ği­ni söy­le­di­ler. Her şey­den ön­ce bö­lü­cü­lü­ğü en­gel­le­me­nin önem­li ol­du­ğun­dan bah­set­ti­ler, TBMM’de­ki “bö­lü­cü” par­ti­ye dik­kat çek­ti­ler ve Mec­lis’in bu­na kar­şı bir mü­ca­de­le yön­te­mi ge­liş­tir­me­si ge­rek­ti­ği­ne dik­kat çek­ti­ler. Bu tür şa­hin­ce çı­kış­lar böy­le dö­nem­ler­de ka­mu­oyun­da çok et­ki­li ola­bi­li­yor. Hü­kü­met şim­di­ye ka­dar­ki ikir­cik­li per­for­man­sı­nı yi­ne sür­dü­re­bi­lir. Ama hü­kü­met bu ko­nu­da, şa­hin­le­re bo­yun eğip te­rör­le mü­ca­de­le­sin­de şid­de­te da­ya­lı bir yön­te­mi te­mel alır­sa, bu ta­bi­i ken­di­si için de so­nun baş­lan­gı­cı ola­bi­lir. Ama ben hü­kü­me­tin de böy­le bir bi­lin­ce sa­hip ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Zi­ra hiç­bir za­man tam ola­rak uç nok­ta­ya git­me­di. Git­me­ye kal­kış­sa bi­le hü­kü­me­tin bel­li fi­ren me­ka­niz­ma­la­rı var, bir nok­ta­da du­ra­bi­li­yor. Do­la­yı­sıy­la hü­kü­me­tin ta­ma­men şid­de­te da­ya­nan bir nok­ta­ya gi­de­ce­ği­ni san­mı­yo­rum; ama şid­det yön­te­mi­ne dön­me­si­ne yö­ne­lik çok bü­yük bir bas­kıy­la kar­şı­la­şa­ca­ğı­nı da bi­li­yo­ruz. Hü­kü­me­tin, bu­nun sa­de­ce ül­ke için de­ğil ken­di­si için de çok cid­di so­nuç­lar do­ğu­ra­ca­ğı­nı bil­me­si ve ona gö­re ted­bir al­ma­sı ge­re­ki­yor.

Paylaş Tavsiye Et