Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2006) > Türkiye Siyaset > İç siyasetin Lübnan’ı
Türkiye Siyaset
İç siyasetin Lübnan’ı
A. Kemal Özer
İSRAİL dev­le­ti, Fi­lis­tin ile Lüb­nan’a sal­dı­rır­ken, bel­ki he­sap ede­me­di­ği de­re­ce­de hır­çın­laş­tı ve öl­çü­yü ka­çır­dı. Şim­di ye­nil­gi­si­ni ve he­sap ha­ta­sı­nı hem ken­di ka­mu­oyu­na hem de dün­ya ka­mu­oyu­na izah et­mek­le meş­gul. Tür­ki­ye’nin mu­ha­le­fet par­ti­le­ri de bu ve­si­ley­le Ak Par­ti’ye “sal­dı­rır­ken” öl­çü­yü ka­çır­dı­lar. Sa­yın De­niz Bay­kal, Lüb­nan’a gön­de­ri­le­cek ba­rış gü­cün­de Türk as­ke­ri­nin yer al­ma­sı du­ru­mun­da, bu­nun “içi­miz­de­ki Hiz­bul­lah”ı güç­len­di­re­ce­ği­ni söy­ler­ken; Sa­yın Nec­met­tin Er­ba­kan “Hiz­bul­lah’ı yok et­mek için Türk as­ke­ri­ni kul­lan­mak is­ti­yor­lar. Biz ni­çin Hiz­bul­lah’ı yok et­mek için as­ker gön­de­ri­yo­ruz? Bu, AKP’nin so­nu­nu ge­ti­rir” dedi. Hü­kü­me­tin yön şaş­kın­lı­ğı için­de ol­du­ğu­nu be­lir­ten Sa­yın Dev­let Bah­çe­li, as­ke­rin Lüb­nan’a de­ğil, Kan­dil’e gön­de­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni ih­tar eder­ken; BBP li­de­ri Sa­yın Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu ise ön­ce as­ker gön­de­ril­me­si­ne kar­şı çık­tı; son­ra yap­tı­ğı Su­ri­ye-Lüb­nan zi­ya­re­ti­nin ar­dın­dan, “Ba­rış Gü­cü’nün ko­mu­ta­sı mut­la­ka Türk as­ke­rin­de ol­ma­lı!” de­me­ye baş­la­dı.
Ya­zı­cı­oğ­lu’nun tav­rın­da­ki de­ğiş­me önem­li­dir. Zira dev­let­ler ma­sa ba­şın­da yö­ne­ti­le­mez. Sa­ha­ya in­mek; ge­liş­me­ler­den et­ki­le­nen in­san­la­rın nab­zı­nı tut­mak zo­run­da­sı­nız. Böl­ge­ye hiç git­me­den, “ca­nı ya­nan” ki­şi ve grup­lar­la biz­zat gö­rüş­me­den, sa­de­ce hü­kü­me­ti eleş­tir­miş ol­mak için ok­ka­lı laf­lar et­mek si­ya­set de­ğil­dir. Si­ya­set yap­ma­nın bi­rin­ci so­rum­lu­lu­ğu, dün­ya­da, böl­ge­de ve ül­ke­miz­de olan bi­ten­le­ri doğ­ru yo­rum­la­ma hu­su­sun­da mil­le­te zi­hin açık­lı­ğı ka­zan­dır­mak­tır. Ya­ni baş­ka­la­rı tür­lü de­zen­for­mas­yon­la mil­le­tin zih­ni­ni ka­rış­tı­rır­ken, si­ya­si­ler bu­na pan­ze­hir ol­ma­ya me­mur­dur­lar. Top­lu­ma kar­şı ana gö­rev­le­ri bu­dur.
Hey­hat! Kü­çük si­ya­sî çı­kar­lar, par­ti li­der­le­ri­mi­zi bu kadar mı kısırlaştırıyor? Bu mu si­ya­set Al­lah aş­kı­na? Bu mu­dur mil­le­te hiz­met?
Pe­ki, hü­kü­met Lüb­nan’a as­ker gön­der­me­li mi? Doğ­ru­su, be­nim de cid­di te­red­düt­le­rim var. Fa­kat, bu ya­zı­da esas me­se­lem mu­ha­le­fe­tin tav­rı­nı de­ğer­len­dir­mek. Me­se­la kim­se şu so­ru­la­rı sor­mu­yor: ABD ve İs­ra­il, Tür­ki­ye’nin as­ker gön­der­me­si­ni is­ti­yor; ön­de ge­len AB ül­ke­le­ri de biz­zat Ba­rış Gü­cü’nde yer ala­cak­lar. Pe­ki, Ba­rış Gü­cü gö­re­ve baş­la­dık­tan son­ra İs­ra­il, Lüb­nan’a ha­va­dan ve­ya her­han­gi bir şe­kil­de sal­dı­ra­cak mı? Sal­dı­rır­sa Ba­rış Gü­cü mü­da­ha­le ede­cek mi? Gaz­ze ve Fi­lis­tin’in di­ğer böl­ge­le­rin­de İs­ra­il es­ki­den yap­tı­ğı­na ben­zer mü­da­ha­le­ler ya­pa­cak mı? Ya­par­sa, bu­nun “Ulus­la­ra­ra­sı Top­lum” ka­tın­da­ki mü­ey­yi­de­si ne ola­cak? Bun­lar BM ku­rul­la­rın­da tar­tı­şı­lıp ka­ra­ra bağ­lan­dı mı? Yok­sa son de­re­ce müp­hem bir tarz­da ve Fran­sız­la­rın ko­mu­ta­sı al­tın­da bir se­rü­ve­ne mi atı­lı­yo­ruz?
Sa­de­ce mu­ha­le­fet de­ğil, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı da net ve ik­na edi­ci bir ta­vır için­de de­ğil. Baş­kan­lı­ğı­nı yap­tı­ğı MGK, BM ka­ra­rın­dan du­yu­lan mem­nu­ni­ye­te vur­gu ya­par­ken; ken­di­si “aman ka­rış­ma­ya­lım; bi­ze ne?” gi­bi tu­haf bir açık­la­ma ya­pı­yor. Tür­ki­ye bu­gün “bü­yük dev­let” de­ğil­se, kü­çük dev­let de de­ğil­dir. “Yurt­ta sulh, ci­han­da sulh” an­la­yı­şı ar­tık pa­sif bir dış si­ya­set­le ger­çek­leş­ti­ri­le­mez. Eğer AKP hü­kü­me­ti Or­tado­ğu’ya hiç ka­rış­ma­sa, da­ha ön­ce­ki hü­kü­met­ler gi­bi “Ba­na do­kun­ma­yan yı­lan bin ya­şa­sın!” de­se; bu se­fer mu­ha­le­fet baş­ka tür­lü ayak­la­nır ve şu­na ben­zer ses­ler du­ya­rız: “Or­tado­ğu el­den gi­di­yor! Türk dev­le­ti ne­re­de? Bu­gün kom­şu­na ya­rın sa­na. Tür­ki­ye, ak­tif ol­ma­lı­dır!”
Evet, ger­çek bir böl­ge­sel (gi­de­rek, kü­re­sel) ba­rı­şın anah­ta­rı Tür­ki­ye’dir. Pa­sif de­ğil, ak­tif Tür­ki­ye! Ga­ze­te kö­şe­le­rin­de, te­le­viz­yon prog­ram­la­rın­da ak­tif bir dış si­ya­se­tin Türk mil­le­ti­ne ma­li­ye­ti­ni he­sap­la­yıp du­ran­lar, bir de pa­sif­li­ğin he­sa­bı­nı yap­sa­lar ya! Ye­ni dün­ya dü­ze­nin­de, pa­sif­lik yok ol­mak­la eş­tir. Ya var­sı­nız ya da yok!
 
Ali Da­yı’dan AKP’ye Öğüt­ler
Da­la­man­lı Ali Da­yı, tam 87 ya­şın­da bir de­li­kan­lı. De­mok­rat Par­ti (DP) dö­ne­min­de “bu­cak baş­ka­nı”. Si­ya­sî li­der­le­ri­mi­zin ak­si­ne, söz­le­ri­ni in­ce in­ce tar­ta­rak söy­lü­yor. Faz­la sı­kış­tı­rı­lın­ca, “Bun­la­rı bi­li­yon, em­me söy­le­ye­me­yon. Her bi şey söy­len­mez ki!” de­me­yi ih­mal et­mi­yor.
Ali Da­yı’ya gö­re, AKP ile DP ara­sın­da bir­çok ben­zer­lik­ var. “Men­de­res de, Er­do­ğan da din­le si­ya­se­ti ba­rış­tır­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Al­lah af­fet­sin, bi­raz ya­lan go­nu­şu­yor­lar em­me, bu­nu mem­le­ke­tin hay­rı için ya­pı­yor­lar!” AKP, eğer DP’nin akı­be­ti­ne uğ­ra­mak is­te­mi­yor­sa, DP’nin dört bü­yük ha­ta­sı­na düş­me­me­li­dir. Ali Da­yı bu dört ha­ta­yı şöy­le sı­ra­lı­yor:
DP, nü­fus cüz­dan­la­rı­na hiç ge­re­ği yok­ken ‘din’ ha­ne­si­ni koy­du. Biz za­ten Müs­lü­ma­nız. Bu­nu ba­ğır­ma­nın âle­mi var mı? O gün bu­gün hem Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mız­la hem de Av­ru­pa ve Ame­ri­ka’yla ih­ti­laf için­de­yiz. “On­lar ka­fa kâ­ğıt­la­rı­na din ha­ne­si­ni go­yu­yu mu? Goy­mu­yo. Biz ne­ye go­yu­yok? Dün­ya­nın akıl­lı­sı biz mi­yik?”
Ata­türk’ü Ko­ru­ma Ka­nu­nu (AKK) çı­kar­mak, DP’nin 2. bü­yük ha­ta­sıy­dı. “Men­de­res, İs­met Pa­şa’yı gıs­kan­dı­ğı için yap­tı bu­nu. İs­met, kâ­ğıt pa­ra­lar­dan Ata­türk’ün res­mi­ni gal­dırt­mış, gen­di­nin­ki­ni goy­durt­muş­tu. DP, pa­ra­la­ra Men­de­res’in ya­hut Ba­yar’ın re­sim­le­ri­ni goy­ma­ya ce­sa­ret ede­me­yin­ce, Ata­türk’e ge­ri git­ti. Ata­türk’ü se­vi­yom; fa­kat AKK ile san­ki mem­le­ket­te baş­ka bö­yük adam yok­muş ha­va­sı doğ­du. Fev­zi Pa­şa, Kâ­zım Pa­şa, Ali İh­san Pa­şa­lar hep unu­tul­du.”
DP, ver­gi­yi kal­dır­dı. “Ver­gi gal­kın­ca, mem­le­ket na­sıl gal­kı­na­cak? Ama­ri­kan pa­ra­sıy­la va­tan gur­tu­lur mu? Mar­şal yar­dı­mı için Ama­ri­ka her­ke­si ça­ğı­rıp, ben­den ne is­ti­yo­nuz di­ye sor­du. İs­ra­il’i gu­ran Ya­hu­di­ler ma­ki­na, fab­rı­ka is­te­di­ler. Bi­zim­ki­ler ne is­te­miş bi­li­yon mu? Do­dak bo­ya­sı!”
DP, sa­yı­mı kal­dır­dı. “Es­ki­den yol pa­ra­sı, okul pa­ra­sı va­rı­dı. Ya 6 li­ra ve­rir­din, ya­hut hö­kü­mat için 28 gün ça­lı­şır­dın. Bun­la­rı gal­dı­rın­ca mem­le­ket ma­mur ol­ma­dı.”
Ali Da­yı’nın ba­zı fi­kir­le­ri­ne ka­tıl­ma­ya­bi­li­riz. Fa­kat do­ğal bir yat­kın­lık­la bir­çok şe­yin far­kın­da ol­du­ğu ger­çe­ği­ni ka­bul et­me­li­yiz. Bir ke­re, yur­ti­çin­de ma­ruz ka­lı­nan bas­kı­nın kü­re­sel bir bo­yu­tu­nun ol­du­ğu­nu fark et­miş­tir. Dün­ya­nın taş­ra­sın­da si­vil bir yö­ne­ti­min sı­nır­la­rı­nı ken­di kav­lin­ce dil­len­di­ri­yor. İkin­ci­si, en bas­kı­cı dü­zen­le­me­le­rin ço­ğu za­man, biz­zat o dü­zen­le­me­ler­den en faz­la za­rar gö­ren­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­dı­ğı­nı kav­ra­mış­tır. Üçün­cü­sü, bir ül­ke­nin ya­ban­cı ser­ma­ye ile kal­kı­na­ma­ya­ca­ğı­nı; ken­di öz ser­ma­ye­si­ni te­min et­mek, ken­di tek­no­lo­ji­si­ni ge­liş­tir­mek zo­run­da ol­du­ğu­nu an­la­mış­tır.
Eko­no­mi­de İMF’nin bir de­di­ği­ni iki et­me­yen ve fi­nan sek­tö­rü­nün üç­te iki­si­ni ya­ban­cı­la­ra kap­tı­ran bir yö­ne­tim Ali Da­yı­la­rı din­ler mi?

Paylaş Tavsiye Et
Türkiye Siyaset
DİĞER YAZILAR