Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (February 2008) > Kapak > Muharrem BALCI: “Mevzuat değil, başörtüsü değişiyor”
Kapak
Muharrem BALCI: “Mevzuat değil, başörtüsü değişiyor”
Nİ­HA­YET ik­ti­dar ve ya­rı mu­ha­le­fet Mec­lis’te bir ara­ya ge­le­rek ba­şör­tü­sü so­ru­nu­na el at­tı. Bu sa­tır­la­rın ya­zıl­dı­ğı an­da he­nüz ke­sin­leş­me­miş ol­mak­la bir­lik­te, ba­şör­tü­sü­ne kıs­mi öz­gür­lük an­la­mın­da Ana­ya­sa’nın 10. ve 42. mad­de­le­ri ile YÖK Ka­nu­nu’nun Ek. 17. mad­de­sin­de de­ği­şik­lik ön­gö­ren an­laş­ma, AKP ve MHP or­tak pro­to­ko­lü şek­lin­de Mec­lis gün­de­mi­ne ta­şı­na­cak.
Ön­gö­rü­len de­ği­şik­li­ğe gö­re,
1. Ana­ya­sa’nın “Ka­nun Önün­de Eşit­lik” baş­lık­lı 10. mad­de­si­nin son fık­ra­sı­na “… ve her tür­lü ka­mu hiz­met­le­rin­den ya­rar­la­nıl­ma­sın­da” iba­re­si ek­le­ne­rek, mad­de şu ha­le ge­ti­ril­miş ola­cak:
Mad­de 10 - Her­kes, dil, ırk, renk, cin­si­yet, si­ya­si dü­şün­ce, fel­se­fi inanç, din, mez­hep ve ben­ze­ri se­bep­ler­le ayı­rım gö­ze­til­mek­si­zin ka­nun önün­de eşit­tir.
(Ek fık­ra: 07/05/2004 - 5170 S.K./1. md.) Ka­dın­lar ve er­kek­ler eşit hak­la­ra sa­hip­tir. Dev­let, bu eşit­li­ğin ya­şa­ma geç­me­si­ni sağ­la­mak­la yü­küm­lü­dür.
Hiç­bir ki­şi­ye, ai­le­ye, züm­re­ye ve­ya sı­nı­fa im­ti­yaz ta­nı­na­maz.
“Dev­let or­gan­la­rı ve ida­ri ma­kam­la­rı, bü­tün iş­lem­le­rin­de ve her tür­lü ka­mu hiz­met­le­ri­nin ya­rar­lan­ma­sın­da ka­nun önün­de eşit­lik il­ke­si­ne uy­gun ola­rak ha­re­ket et­mek zo­run­da­dır.”
2. Ana­ya­sa’nın “Eği­tim ve Öğ­re­tim Hak­kı ve Öde­vi” baş­lık­lı 42. mad­de­si­nin 1. fık­ra­sı­na “… ka­nun­da açık­ça ya­zı­lı ol­ma­yan hiç­bir se­bep­le” ve ikin­ci fık­ra­sı­na da “… ve kul­la­nıl­ma­sı­nın sı­nır­la­rı” iba­re­le­ri ek­le­ne­rek, mad­de şu ha­le ge­ti­ril­miş ola­cak:
Mad­de 42 - Kim­se, ka­nun­da açık­ça ya­zı­lı ol­ma­yan hiç­bir se­bep­le eği­tim ve öğ­re­tim hak­kın­dan yok­sun bı­ra­kı­la­maz. Öğ­re­nim hak­kı­nın kap­sa­mı ve kul­la­nıl­ma­sı­nın sı­nır­la­rı, ka­nun­la tes­pit edi­lir ve dü­zen­le­nir.
3. YÖK Ka­nu­nu’nun Ek. 17. Mad­de­si de şu şe­kil­de de­ğiş­ti­ri­le­cek:
“Hiç kim­se, ba­şı­nın ör­tü­lü ol­ma­sı se­be­biy­le yük­sek öğ­re­nim hak­kın­dan yok­sun bı­ra­kı­la­maz ve bu yön­de uy­gu­la­ma ve dü­zen­le­me ya­pı­la­maz. An­cak ba­şın ör­tül­me­si, ki­şi­nin yü­zü açık ve kim­li­ği­nin ta­nın­ma­sı­na im­kan ve­re­cek ve çe­ne al­tın­dan bağ­la­na­cak şe­kil­de ol­ma­sı ge­re­kir.”
Şim­di bu de­ği­şik­lik­le­ri iyi oku­mak ge­re­kir. Ko­nu­ya ka­nu­ni dü­zen­le­me ve­ya uy­gu­la­ma açı­sın­dan bak­ma­nın, yıl­lar­dır ya­şa­nan tar­tış­ma­la­ra son ve­ri­le­ce­ği dü­şü­nü­le­mez. Ak­si­ne ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı böy­le­lik­le Ana­ya­sal gü­ven­ce­ye ka­vuş­tu­rul­muş olur. Şöy­le ki; Ana­ya­sa’da kı­lık kı­ya­fet ne­de­niy­le eği­tim hak­kı­nın kı­sıt­la­na­ma­ya­ca­ğı­na da­ir hü­küm ge­ti­ril­mi­yor. Ge­ti­ril­mek is­te­nen de­ği­şik­lik ise sa­de­ce “Ka­nun­da açık­ça ya­zı­lı ol­ma­yan bir se­bep­le eği­tim öğ­re­tim hak­kın­dan yok­sun bı­ra­kı­la­ma­ya­ca­ğı” yö­nün­de. Hal­bu­ki Ana­ya­sa’nın 13. mad­de­sin­de za­ten “Ana­ya­sa’da ön­gö­rü­len te­mel bir hak, ka­nun­da açık­ça yer al­ma­yan bir se­bep­le kı­sıt­la­na­maz” hük­mü var. Yıl­lar­dır uy­gu­la­nan ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı da bun­dan is­tis­na de­ğil­di, fa­kat uy­gu­la­na­bil­di. Şim­di ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ten son­ra ba­şör­tü­sü ya­sa­ğı uy­gu­la­na­bi­le­ce­ği gi­bi, baş­ka kı­lık kı­ya­fet ya­sak­la­rı da uy­gu­la­na­bi­le­cek­tir. Ör­ne­ğin, uzun etek, man­to ve ben­ze­ri ne­den­ler ya­sak ko­nu­su ya­pı­la­bi­le­cek­tir. Zi­ra “kı­lık kı­ya­fet ne­de­niy­le eği­tim hak­kı­nın kı­sıt­la­na­ma­ya­ca­ğı”na da­ir bir hü­küm ge­ti­re­me­di­ler. Ek 17. mad­de­de­ki de­ği­şik­li­ği de sa­de­ce ba­şör­tü­sü­ne in­dir­ge­ye­rek kı­lık kı­ya­fet ser­bes­ti­si­ni ve da­hi şek­li­ni kı­sıt­la­mış ol­du­lar. Ay­rı­ca, ka­mu hiz­me­ti alan-ve­ren gi­bi bir ucu­be ay­rım­cı­lı­ğı da Ana­ya­sa’ya sok­muş ol­du­lar. Sa­de­ce bu ay­rım­cı li­te­ra­tür da­hi, ka­nun ya­pı­cı­la­rı­nı mu­ha­lif­le­ri nez­din­de bir tak­dir ma­dal­ya­sı­na maz­har kı­la­bi­lir.
Şu­nu da unut­ma­mak ge­re­kir ki, bu ül­ke­nin her ko­nu­da “Er­ge­ne­kon”la­rı ve “Er­ge­ne­kon­cu”la­rı; ka­nun­la­rı is­te­dik­le­ri gi­bi ya­mult­ma­da us­ta yo­rum­cu­la­rı ve uy­gu­la­yı­cı­la­rı var­dır. Yok­sa Ek 17. mad­de­de ya­pı­lan de­ği­şik­li­ği na­sıl oku­ya­bi­li­riz ki? Kız öğ­ren­ci­le­rin baş­la­rı­nı na­sıl bağ­la­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ne bun­dan böy­le ar­tık dev­let ka­rar ve­re­cek. “Çe­ne al­tın­dan bağ­la­ya­cak­sın, sa­kın ha iğ­ne kul­lan­ma­ya­cak­sın….” Bir baş­ka de­yiş­le dev­let, as­li ka­rak­te­ri­ni de­ğiş­tir­me­miş ola­cak, baş bağ­la­ma­yı öğ­re­te­cek ve uy­gu­la­ya­cak. Zin­har ba­şı­nı­zı tür­ban şek­lin­de ve­ya ta­rif edi­le­nin dı­şın­da ör­ter ve­ya çe­ne al­tın­dan baş­ka bir yer­den bağ­lar­sa­nız öz­gür­lük­ten ya­rar­la­na­maz­sı­nız. Ba­şı­nı­zı, ör­tü­nü­zü omuz­la­rı­nı­zın üs­tü­ne sal­ma­mak üze­re bağ­la­mak zo­run­da­sı­nız. Bu ne­cip as­ker mil­le­te de böy­le emir-ko­mu­ta uy­du­ru­ğu bir ba­şör­tü­sü ya­kı­şır di­ye dü­şün­müş ol­ma­lı­lar.
Bu­ra­da ge­le­ce­ğe dö­nük ola­rak asıl ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, in­sa­nı­mı­zın hak kav­ra­mın­da mün­de­miç olan “hu­ku­ku­na ma­li­ki­yet” bağ­la­mın­da hak ara­ma bi­lin­ci­ni ge­liş­tir­mek ve hu­ku­kun yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ol­ma­lı. Ar­tık ay­dı­nı­mız, öğ­ren­ci­miz, yö­ne­ti­ci­miz, asıl kur­tu­lu­şun hu­ku­kun kıl­cal da­mar­la­ra ka­dar yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sın­da ol­du­ğu­nu an­la­ma­lı­lar. Ya­pı­lan ka­nu­ni dü­zen­le­me­ye ve da­hi mu­ha­le­fe­te ba­kıl­dı­ğın­da, hu­kuk kıl­cal da­mar­la­ra git­me­di­ğin­den ol­sa ge­rek, be­yin­le­rin du­mu­ra uğ­ra­mış du­rum­da ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. İki ke­sim bu du­mur­dan fark­lı na­sip al­mı­şa ben­zi­yor. Bi­rin­ci ke­sim, ya­sak sav­ma ka­bi­lin­den pal­ya­tif çö­züm­le­re ve hu­ku­kun ge­rek­le­ri­ne ay­kı­rı dü­zen­le­me­ci tav­ra; ikin­ci­si de, ya­şam alan­la­rı­nın da­ral­ma­sı en­di­şe­sin­den kay­nak­la­nan zi­hin tı­ka­nık­lı­ğıy­la fer­yat et­me­ye sav­ru­lu­yor.
Ay­dın zi­hin iş­te bu iki arı­za­lı bo­yut­la il­gi­len­mek du­ru­mun­da. Ne ya­zık ki, si­ya­se­tin işi ile hu­ku­kun ve hu­kuk­çu­nun fonk­si­yo­nu fark­lı se­yir iz­le­mek zo­run­da. Bir yan­da, bir yer­le­re ve bir za­man­la­ra ye­tiş­mek zo­ruy­la ya­pı­lan mev­zu­at apart­ma­la­rı, öte yan­da me­de­ni­yet ta­sav­vu­ru­muz için­de ye­şe­re­cek ta­sa­rım­lar…
Bir top­lum­da öz­gür­lük­le­rin te­mi­na­tı, ile­ti­şim-bil­gi-hu­kuk top­lu­mu se­rü­ve­ni­ni ya­şa­mak­la (hu­ku­ku yay­gın­laş­tı­ra­rak öz­gür­lük­le­re te­mi­nat ol­mak) müm­kün iken, yap­boz tah­ta­sı ku­ra­rak Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca in­san­lar­la alay eder­ce­si­ne mev­zu­at de­ği­şik­lik­le­ri ön­gör­mek, ne zi­hin bu­la­nık­lı­ğı­nı gi­de­re­cek, ne de öz­gür­lük­le­rin te­mi­na­tı­na su ta­şı­ya­cak­tır.
Hu­ku­kun ye­ni­len­me­si­ne, dü­zen­len­me­si­ne, top­lu­mun önü­nün açıl­ma­sı­na evet; fa­kat bi­linç­siz, ta­sa­rım­sız, hu­kuk­la ilin­ti­siz, öz­gür­lük­ler­den bî­ha­ber dü­zen­le­me­le­re ha­yır.

Paylaş Tavsiye Et