Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (November 2008) > Dosya > Güvenlik perspektifi ve etnik siyaset kıskacında Kürt sorunu
Dosya
Güvenlik perspektifi ve etnik siyaset kıskacında Kürt sorunu
Taha Özhan - Hatem Ete
TE­RÖR açı­sın­dan sü­ku­net­le ge­çen 4-5 yı­lın ar­dın­dan, 90’lar­da ya­şa­dı­ğı­mız ka­ra­kol bas­kın­la­rı ve şe­hir mer­kez­le­rin­de­ki bom­ba­la­ma­lar ye­ni­den baş gös­ter­di. 22 Tem­muz se­çim­le­ri ön­ce­sin­de baş­la­yıp ye­rel se­çim­ler ari­fe­sin­de ol­du­ğu­muz bu­gün­ler­de ar­tan olay­lar, Kürt so­ru­nu­nun ve te­rör­le mü­ca­de­le­nin bü­tün bo­yut­la­rıy­la ka­mu­oyun­da tar­tı­şıl­ma­sı­na yol aç­tı. Bu tar­tış­ma­lar, bu­gü­ne ka­dar uy­gu­la­nan çö­züm yön­tem­le­ri­nin akan ka­nı dur­dur­mak­ta ba­şa­rı­sız ol­du­ğu ko­nu­sun­da ka­mu­oyun­da as­ga­ri bir mu­ta­ba­ka­tın oluş­tu­ğu­nu or­ta­ya ko­yu­yor. Ge­li­nen nok­ta­da, Kürt so­ru­nunun ma­hi­ye­ti ve çö­züm im­kan­la­rıy­la il­gi­li meç­hul ka­lan bir hu­sus bu­lun­mu­yor. An­cak çö­züm ih­ti­mal­le­ri­nin bü­tün çıp­lak­lı­ğı­na rağ­men, so­run ilk gün­den da­ha şid­det­li bir bi­çim­de ma­li­yet üret­me­ye de­vam edi­yor. Bu­gün, Kürt so­ru­nu sos­yo­lo­jik, ta­ri­hî ve si­ya­si bir kı­rıl­ma­yı tem­sil edi­yor. Ön­ce­ki yıl­lar­da ya­pı­la­bi­le­cek ye­rin­de mü­da­ha­le­ler so­ru­nun bu nok­ta­ya gel­me­si­ni ön­le­ye­bi­lir­di. Fa­kat geç­miş si­ya­si ak­lın yan­lış teş­his­le­ri ve ek­sik çö­züm yön­tem­le­ri so­ru­nu da­ha da bü­yüt­tü.
 
So­run Ne­den Bu Ha­le Gel­di?
Kürt so­ru­nu­nu bes­le­yen ve bü­yü­ten et­ken­le­rin ba­şın­da, dev­le­tin bu­gü­ne ka­dar çö­züm için yü­rür­lü­ğe koy­du­ğu yan­lış po­li­ti­ka­lar ge­li­yor. Kürt so­ru­nu, Cum­hu­ri­yet’in ku­ru­lu­şun­dan bu­gü­ne ka­dar res­mî söy­lem­de, dö­nem­sel ön­ce­lik­le­re gö­re aşi­ret ya­pı­sın­dan ge­ri kal­mış­lı­ğa, ce­ha­let­ten dış mih­rak kış­kırt­ma­cı­lı­ğı­na ka­dar bir­çok fark­lı bi­çim­de ele alın­dı. An­cak PKK’nın et­ki­siy­le 80’le­rin or­ta­la­rın­dan iti­ba­ren ka­mu bü­rok­ra­si­si­nin so­ru­na yak­la­şı­mı da­ha çok asa­yiş ek­sen­li ol­du. Kürt so­ru­nu­nun ta­nı­mı ve çö­zü­mün­de bü­tün ini­si­ya­tif, gü­ven­lik güç­le­ri­ne ve gü­ven­lik pers­pek­ti­fi­ne ha­va­le edil­di. Fii­len Kürt so­ru­nu ile PKK so­ru­nu öz­deş­leş­ti­ril­di; so­ru­nun çö­zü­mü PKK’yı et­ki­siz ha­le ge­tir­me­ye en­deks­len­di. Böy­le­ce bir “semp­tom” olan te­rör, “has­ta­lı­ğın” ye­ri­ne ika­me edi­le­rek, Kürt so­ru­nu te­rör­le mü­ca­de­le­ye in­dir­gen­di. Te­rör­le mü­ca­de­le ise ba­sit­çe, te­rör ör­gü­tü­nün dağ kad­ro­su­nu et­ki­siz ha­le ge­tir­mek ola­rak al­gı­lan­dı. Ne­ti­ce­de fii­lî an­lam­da yurt­taş ile te­rö­rist ayı­rı­mı göz ar­dı edil­di. Ön­ce sı­kı­yö­ne­tim ar­dın­dan da OHAL uy­gu­la­ma­sıy­la, 24 yıl ke­sin­ti­siz bir şe­kil­de, ola­ğa­nüs­tü ko­şul­la­rın ola­ğan ka­bul edil­di­ği bir top­lum­sal/si­ya­sal or­tam ya­ra­tıl­dı. Bu sü­reç­te en ma­sum çö­züm öne­ri­le­ri bi­le bir ta­viz ola­rak al­gı­lan­dı ve dik­ka­te alın­ma­dı.
So­ru­nu bes­le­yen ikin­ci et­ken, Kürt so­ru­nu­nun söz­cü­lü­ğü­nü üst­le­nen ke­sim­le­rin kıs­men ide­olo­jik for­mas­yon­la­rı kıs­men de dev­le­tin yan­lış po­li­ti­ka­la­rı­na tep­ki ola­rak ge­liş­tir­dik­le­ri et­nik-se­kü­ler söy­lem ve bu söy­le­min Kürt so­ru­nu­nun olu­şu­mun­da yol aç­tı­ğı tah­ri­bat­tır. 1960’tan iti­ba­ren Tür­ki­ye’de­ki Mark­sist sol ya­pı­lan­ma­dan bes­le­nen Kürt ha­re­ket ve ör­güt­le­ri, et­nik-se­kü­ler bir di­le sa­hip­ken, 90’la­ra ka­dar di­nî ve ge­le­nek­sel de­ğer­le­rin et­ki­siy­le böl­ge hal­kın­dan ka­bul gör­mek­te zor­lan­dı. Kürt­ler, bü­yük oran­da gü­ven­lik pers­pek­ti­fi­nin po­li­ti­ka­la­rı al­tın­da ya­şa­dık­la­rı sos­yo­lo­jik dö­nü­şü­mün et­ki­siy­le, baş­lar­da ken­di­le­ri­ne ya­ban­cı bul­duk­la­rı bu et­nik-se­kü­ler di­li be­nim­ser ha­le gel­di­ler. Et­no-se­kü­ler dil ise Kürt ta­ri­hi­ni ye­ni­den yaz­dı, ye­ni ku­ru­cu mit­ler in­şa et­ti. Bu yak­la­şım­da di­nin, or­tak kül­tü­rel de­ğer­le­rin ve ge­le­nek­le­rin ku­ru­cu ve bü­tün­leş­ti­ri­ci ro­lü arı­zi bir un­sur ola­rak ele alın­dı.
Tür­ki­ye’nin as­li un­sur­la­rın­dan olan Kürt hal­kı­nı ku­cak­la­ya­cak, “or­tak ka­der” al­gı­la­rı­nı teh­li­ke­ye so­kan so­run­la­rı gi­de­re­cek ku­şa­tı­cı bir si­ya­si di­le ih­ti­yaç var. So­nuç­ta bu top­rak­la­rı va­tan ya­pan ta­rih­sel-kül­tü­rel de­rin­lik ve kar­deş­lik al­gı­la­ma­sı göz ar­dı edi­le­rek ya­pı­la­cak her tar­tış­ma, ya­ban­cı­laş­ma­yı bes­le­mek­ten ve par­ça­lan­ma­yı hız­lan­dır­mak­tan baş­ka bir işe ya­ra­ma­ya­cak­tır. Tür­ki­ye, et­nik di­li meş­ru­laş­tı­ran ge­rek­çe­le­ri ya­pı­sal re­form­lar­la or­ta­dan kal­dır­mak su­re­tiy­le Kürt so­ru­nu­nu “Tür­ki­ye içe­ri­sin­de” çöz­me­yi ba­şar­ma­lı­dır. Ak­si tak­dir­de önü­müz­de­ki dö­nem­de “ül­ke-içi et­nik bir so­run”dan çok “sı­nır-öte­si bir ai­di­yet so­ru­nu”yla kar­şı kar­şı­ya ka­lı­na­bi­lir. Kürt so­ru­nu­nu bir “Kür­dis­tan so­ru­nu”na dö­nüş­tür­me­me­nin yo­lu, Tür­ki­ye Kürt­le­ri­nin bu top­rak­lar­la olan ka­der bir­li­ği­nin de­vam et­ti­ril­me­sin­den geç­mek­te­dir.
 
Çö­züm İçin As­ga­ri Adım­lar
Bu­gün iti­ba­rıy­la, Kürt so­ru­nu­nu çöz­me­ye yö­ne­lik dev­re­ye so­ku­lan stra­te­ji­le­rin bek­le­nen so­nu­cu ver­me­di­ği açık. Tür­ki­ye’nin Kürt so­ru­nu­na yak­la­şı­mı­nı esir alan gü­ven­lik ve kim­lik si­ya­se­tin­den vaz­ge­çe­rek, et­nik di­lin kur­gu­sal sih­ri­ne ka­pı­lan Kürt ve Türk va­tan­daş­la­rın zih­nin­de psi­ko­lo­jik bir dö­nü­şüm sağ­la­ya­cak ye­ni ve sa­mi­mi bir top­lum­sal uz­laş­ma­nın ze­mi­ni­ni oluş­tur­mak ge­re­kir. Bu ze­min, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne da­ya­lı de­mok­ra­tik bir si­ya­sal sis­te­min pe­kiş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik re­form­la­rın ge­liş­ti­ril­me­siy­le oluş­tu­ru­la­bi­lir. De­mok­ra­tik sis­tem içe­ri­sin­de ta­lep­le­rin hu­kuk­sal gü­ven­ce­ler­le kar­şı­lan­dı­ğı bir çö­züm stra­te­ji­si, bu ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı­nı tek­rar İs­tik­lal Mar­şı’nın ru­hun­da mün­de­miç olan bir “ai­di­yet ak­di”yle bir­bi­ri­ne bağ­la­ya­rak “top­lum­sal ba­rış”a, “nor­mal­leş­me”ye ve “iç kon­so­li­das­yon”a hiz­met ede­cek­tir.
Kap­sam­lı ve ger­çek­çi bir çö­züm stra­te­ji­si­nin ge­liş­ti­ri­le­bil­me­si için ini­si­ya­ti­fin gü­ven­lik güç­le­ri­ne bı­ra­kıl­ma­ma­sı, Kürt so­ru­nu­nun te­rör so­ru­nu­na in­dir­gen­me­me­si ve de­mok­ra­tik açı­lım­la­rın gü­ven­lik kay­gı­la­rı­na kur­ban edil­me­me­si ge­re­kir.
1.PKK’nın Kürt so­ru­nu­nu göl­ge­le­di­ği 80’le­rin or­ta­la­rın­dan bu ya­na, ini­si­ya­tif gü­ven­lik­çi pers­pek­ti­fe, gü­ven­lik çev­re­le­ri­ne ve gü­ven­lik güç­le­ri­ne bı­ra­kıl­dı. Bu du­rum Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri (TSK)’nin te­rör­le mü­ca­de­le­de ken­di­si­ni tek ad­res ola­rak gör­me­si­ni be­ra­be­rin­de ge­tir­di. TSK’nın si­ya­set üze­rin­de­ki nü­fu­zu ile si­ya­set­çi­le­rin ira­de koy­ma­ma­sı ne­ti­ce­sin­de, si­ya­set ku­ru­mu Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mün­de as­ker­le­rin is­tek­le­ri­ni ya­sa­laş­tır­mak­la sı­nır­lı bir edil­gen­li­ğe mah­kum edil­di. Bu yak­la­şım, bir­çok fark­lı ya­pı­sal di­na­mik­ler­den bes­le­nen Kürt so­ru­nu­nun PKK’yı bas­tır­ma­ya en­deks­len­me­si­ne yol aç­tı ve so­run kat­man­la­şa­rak bü­yü­dü. So­ru­na kap­sam­lı çö­züm için si­ya­si ik­ti­dar ön­der­li­ğin­de bir mü­ca­de­le ve çö­züm stra­te­ji­si­nin oluş­tu­rul­ma­sı ve bu çer­çe­ve­de gü­ven­lik güç­le­ri­nin gö­rev alan­la­rıy­la il­gi­li fa­ali­yet­ler­de si­ya­si ik­ti­da­ra kar­şı so­rum­lu ola­cak­la­rı bir dü­zen­le­me­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ge­re­kir. Si­ya­si ira­de­nin ini­si­ya­tif al­ma­sı, hem Kürt so­ru­nu­nun te­rö­re in­dir­gen­me­si ris­ki­ni azal­ta­cak hem de te­rör­le mü­ca­de­le­de da­ha et­ki­li bir stra­te­ji­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni müm­kün kı­la­cak­tır.
2.Kürt so­ru­nu­nu bes­le­yen ve bü­yü­ten bü­tün di­na­mik­le­rin he­sa­ba ka­tıl­dı­ğı bir çö­züm pa­ke­ti yü­rür­lü­ğe kon­ma­dan, sa­de­ce dağ­da­ki­le­ri et­ki­siz ha­le ge­tir­mek­le sı­nır­lı bir stra­te­ji çö­zü­me kat­kı­da bu­lun­ma­dı. Ni­te­kim son yıl­lar­da, as­ke­rî ve si­vil ka­rar alı­cı­lar, bu iki un­su­ru bir­bi­rin­den ayır­mak ge­rek­ti­ği­ni dil­len­di­ri­yor. An­cak bu gö­rüş­le­re de ya­kın­dan bak­mak­ta ya­rar var. “Da­ğa çık­ma­yı en­gel­le­me” ile “dağ­da­ki­le­ri et­ki­siz ha­le ge­tir­me” ola­rak for­mü­le edi­len ayı­rım, Kürt so­ru­nu­nu te­rör pa­ra­dig­ma­sıy­la iliş­ki­li ola­rak an­lam­lan­dır­mak­la gü­ven­lik pers­pek­ti­fi­nin za­af­la­rı­nı ta­şı­ma­ya de­vam edi­yor. Bü­tün mü­ca­de­le stra­te­ji­si­ni te­rör ör­gü­tüy­le iliş­ki­len­di­ren bir yak­la­şım, ör­gü­tü bes­le­yen kar­ma­şık iliş­ki­le­ri de ıs­ka­la­ma­ya mah­kum­dur. Kürt so­ru­nu­na yö­ne­lik ya­pı­sal re­form­la­rı te­rör fa­ali­yet­le­ri­nin dur­ma­sı­na bağ­la­yan bu pers­pek­tif terk edil­me­dik­çe, ne Kürt so­ru­nun­da bir me­sa­fe alı­na­bi­lir ne de te­rör so­ru­nu or­ta­dan kal­dı­rı­la­bi­lir. Bu ne­den­le Kürt so­ru­nu­nu çöz­me­ye yö­ne­lik ger­çek bir pa­ra­dig­ma de­ği­şi­mi, te­rör ile te­rör ör­gü­tü ara­sın­da bir ayı­rım yap­mak­tan öte, Kürt so­ru­nu ile te­rör so­ru­nu ara­sın­da bir ayı­rım yap­mak­tan ge­çi­yor.
3.Kürt so­ru­nu­nu te­rör göl­ge­sin­de ve gü­ven­lik­çi pers­pek­tif­le ele al­ma­nın Tür­ki­ye’ye en bü­yük ma­li­ye­ti, de­mok­ra­si-gü­ven­lik den­ge­si­nin gü­ven­lik le­hi­ne bo­zul­ma­sı ol­du. OHAL uy­gu­la­ma­sı­nın 15 yı­lı bul­ma­sı bu­nun en ba­sit ör­ne­ği. Do­la­yı­sıy­la te­rör­le mü­ca­de­le­de et­ki­li ola­cak bir stra­te­ji­nin gü­ven­lik güç­le­ri­ni de­net­le­ye­cek bir şe­kil­de si­ya­si ira­de­nin ön­cü­lü­ğün­de ger­çek­leş­me­si ne ka­dar ge­rek­liy­se, Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü­nü te­rör­le mü­ca­de­le­ye in­dir­ge­yen gü­ven­lik pers­pek­ti­fin­den ka­çın­mak da o ka­dar ge­rek­li. Bu iki dü­zen­le­me­nin eşza­man­lı uy­gu­la­ma­ya kon­ma­sı ge­re­kir. Ak­si tak­dir­de si­ya­si ira­de­nin ön­cü­lük et­ti­ği bir gü­ven­lik pers­pek­ti­fi de çö­züm yö­nün­de bir iler­le­me sağ­la­ma­ya­cak­tır.
Te­rör­le mü­ca­de­le, Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mün­de baş­vu­ru­la­cak stra­te­ji­le­r­den yal­nız­ca bi­ri­si­dir ve si­ya­sal, eko­no­mik ve kül­tü­rel çö­züm stra­te­ji­le­riy­le des­tek­len­me­di­ği sü­re­ce, bun­dan son­ra da ba­şa­rı­sız ola­cak­tır. Bu ne­den­le gü­ven­lik ted­bir­le­ri­nin va­tan­daş­la­rın de­mok­ra­tik ta­lep­le­ri­ni, ana­ya­sal çer­çe­ve­de be­lir­len­miş hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni ör­se­le­me­ye­ce­ği­nin te­mi­nat al­tı­na alın­dı­ğı bir dü­zen­le­me­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ge­re­kir.
So­nuç ola­rak bu­gü­ne ka­dar Kürt so­ru­nu­nu çöz­mek için gü­ven­lik pers­pek­ti­fi­nin sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de uy­gu­la­nan stra­te­ji­ler, çö­zü­me kat­kı sağ­la­ma­dı­ğı gi­bi so­ru­nun da­ha kat­man­lı bir hal al­ma­sı­na yol aç­tı. Yan­lış çö­züm stra­te­ji­le­ri­ne et­no-se­kü­ler dil de ek­le­nin­ce, Cum­hu­ri­yet dö­ne­mi Tür­ki­ye’sin­de ilk kez Müs­lü­man te­baa­dan iki fark­lı “et­nik un­sur” üre­til­di ve se­kü­ler bir an­lam dün­ya­sın­da kar­şı kar­şı­ya ge­ti­ril­di. Ni­ha­ye­tin­de Kürt so­ru­nu­nun sa­de­ce bir di­na­mi­ği­ne ve­ya ne­ti­ce­si­ne odak­la­nan yak­la­şım­lar, so­ru­nun çö­zü­mü­ne et­ki­li ve uzun va­de­li bir kat­kı sun­ma­dı. Kürt so­ru­nu kar­ma­şık si­ya­sal, sos­yo-eko­no­mik ve ulus­la­ra­ra­sı di­na­mik­le­riy­le en­teg­re bir so­run ha­li­ne gel­di. So­ru­na en­teg­re çö­züm pa­ket­le­ri sun­ma­yan her yak­la­şım, ken­di içe­ri­sin­de ek­sik­lik­ler ba­rın­dı­ra­cak; ül­ke­nin bir­lik ve bü­tün­lü­ğü teh­dit al­tın­da kal­ma­ya de­vam ede­cek­tir.
Geç­miş 25 yı­lın alış­kan­lı­ğıy­la ka­mu bü­rok­ra­si­si, bu­gün de bü­tün me­sa­isi­ni te­rö­rü et­ki­siz ha­le ge­ti­re­cek dü­zen­le­me­le­re ayır­ma­ya de­vam edi­yor. Bu ça­ba­lar, kar­ma­şık ve çok kat­man­lı olan Kürt so­ru­nunu te­rö­re ve asa­yi­şe in­dir­ge­ye­rek bes­li­yor. Va­kit kay­bet­me­den bu gü­ven­lik­çi pers­pek­tif­ten vaz­ge­çi­le­rek, Kürt so­ru­nu­nun kar­ma­şık di­na­mik­le­riy­le yüz­le­şe­cek ya­pı­sal re­form­la­rın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor. Bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye’nin as­li un­su­ru olan Kürt hal­kı­nı ku­cak­la­ya­cak, “or­tak ka­der” al­gı­la­rı­nı teh­li­ke­ye so­kan so­run­la­rı gi­de­re­cek ku­şa­tı­cı, de­mok­ra­tik ve öz­gür­lük­çü bir si­ya­si söy­lem ve ey­lem bü­tün­lü­ğü­nün ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ne ih­ti­yaç var. Hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne da­ya­lı de­mok­ra­tik si­ya­sal re­ji­mi pe­kiş­tir­me­ye yö­ne­lik açı­lım­lar, hem Kürt so­ru­nu­nun çö­zü­mü­nü hız­lan­dı­ra­cak hem de bü­yük oran­da çö­züm­süz­lük­ten bes­le­nen te­rö­rü or­ta­dan kal­dı­ra­cak­tır.

Paylaş Tavsiye Et