Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Skip Navigation LinksArşiv (June 2009) > Türkiye Ekonomi > Finansal deja vu
Türkiye Ekonomi
Finansal deja vu
Taha Özhan
Fİ­NAN­SAL sis­tem­de ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rın eş za­man­lı bir şe­kil­de dün­ya ge­ne­lin­de his­se­dil­me­si ar­tık alış­ma­mız ge­re­ken bir ol­gu. Sis­te­me mü­da­hil olan­la­rın, ni­met­le­rin­den na­sip­len­me­si ka­dar “ya­ra­tı­cı tah­rip­kâr­lık­tan” pay­la­rı­na dü­şen­le­ri de al­ma­la­rı ge­re­ki­yor. Bek­len­ti-fi­nans tek­nik­le­ri-ba­lon kıs­ka­cın­da or­ta­ya çı­kan kriz­ler arı­zi de­ğil, ya­pı­sal ma­raz­la­rın ürü­nü. Ağus­tos ayı bo­yun­ca ya­şa­nan Ame­ri­kan ipo­tek­li ev kre­di­le­ri kay­nak­lı kriz de fi­nans ka­pi­ta­liz­mi­nin do­ğal so­nuç­la­rın­dan bir ta­ne­siy­di.
Hyman Minsky’yi ta­kip ede­rek ca­ri kri­zi id­rak et­me­ye ça­lı­şır­sak, kar­şı­mı­za faz­la­ca de­ğiş­me­yen bir hi­ka­ye çı­kı­yor. Bir ya­tı­rım ara­cı­nın kâr­lı ola­ca­ğı­nın işa­ret­le­ri­ni ve­ren ge­le­cek al­gı­sı olu­şur; bu­nu o sek­tör­de­ki fi­yat ar­tış­la­rı iz­ler. Ar­dın­dan Or­to­doks fi­nans te­ori­si­nin fi­nan­sal kriz­ler­de ye­te­rin­ce in­ce­le­mek is­te­me­di­ği da­hi­li kre­di ge­liş­me­le­ri ve fi­nan­sal ino­vas­yon araç­la­rı dev­re­ye gi­rer. Mez­kur sek­tör­de ya­tı­rım­la­rı hız­lan­dı­ra­cak bir şe­kil­de kre­di akı­şı, hız­lı ve ko­lay bir şe­kil­de ha­zır ha­le ge­lir. Yük­se­len sek­tö­re ya­pı­lan ya­tı­rım­lar, do­ğal ola­rak Key­nes­ci pa­ra­dok­su be­ra­be­rin­de in­şa eder. Her ya­tı­rım­cı, ku­rum­sal ve­ya bi­rey­sel, ya­tı­rı­mı­nın li­kit ol­du­ğu ras­yo­na­li­te­si­ne yas­la­nır, da­ha faz­la risk al­ma­sı­nın tu­tar­lı ol­du­ğu­nu dü­şü­nür. Bu dön­gü iç çe­liş­ki­siy­le bü­yü­ye­rek li­ki­di­te pa­ra­dok­su­nu in­şa eder. Li­ki­di­te pa­ra­dok­su­nun his­se­di­lir dü­zey­de ola­bil­me­si için aşı­rı-iş­le­min ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Bu­nun için­se fi­nan­sal ens­trü­man­lar çe­şit­len­di­ri­lir, bir­çok oyun­cu dön­gü­ye dâ­hil olur. Oyu­na ken­di­le­rin­den ön­ce dâ­hil olan­lar­dan ka­za­nı­lan zen­gin­lik ya­pı­sal bir kâr re­ali­zas­yo­nu ola­rak ak­set­ti­ri­lir. Yer yer ak­si bi­lin­se de dön­gü­nün de­vam et­me­si­nin oluş­tur­du­ğu bas­kı, “ba­lo­nun iyi­ce sı­nır­la­rı zor­la­dı­ğı” uya­rı­la­rı­nın cid­di­ye alın­ma­sı­nı en­gel­ler. Öy­le ki dön­gü baş­la­ya­lı uzun za­man ol­muş­tur. Eğer ba­lon pat­la­ya­cak­sa ve za­ma­nı bi­lin­mi­yor­sa, her oyun­cu pat­la­ma­ya­cak­mış gi­bi, kâr top­la­ma­ya de­vam et­me­yi ter­cih eder. Ama ba­lon­lar pat­lar!
Son kü­re­sel fi­nan­sal ba­lo­nu­muz 2000’le­rin baş­la­rın­da fa­iz­le­ri di­be vur­du­ran ke­sin­ti­ler­le sif­tah et­miş­ti. Fa­iz­ler düş­müş, em­lak pi­ya­sa­sı bir an­da dot-com çö­kün­tü­sü­nün ar­dın­dan umut va­de­den pi­ya­sa ha­li­ne gel­miş, fi­yat­lar art­ma­ya baş­la­mış, he­men ar­ka­sın­dan çe­şit­li fi­nans­man ye­ni­lik­le­ri pi­ya­sa­ya gir­miş­ti. Si­nek­ten yağ çı­ka­ran tek­nik­ler­le, her­ke­sin bir fi­nans­man im­kan sa­hi­bi ola­bi­le­ce­ği kre­di or­ta­mı in­şa edil­mişti. Ka­li­te­siz ipo­tek­li fi­nans­man tam da bu or­tam­lar­da yay­gın­la­şmaktadır. Ay­nı şe­kil­de, ban­ka­la­rın, dev fi­nans ku­rum­la­rı­nın des­te­ğiy­le, yo­ğun ola­rak hed­ge fon­la­rı­na yö­nel­me­si de ben­zer bir li­ki­di­te sar­hoş­lu­ğu içe­ri­sin­de vu­ku bul­mak­ta­dır. Son­ra­sı ay­nı man­za­ra. Kâr­lar top­la­nır, fi­yat­lar dü­şer ve dön­gü ak­si tren­de ge­çer; Minsky hak­lı çı­kar. Kre­di­ler da­ra­lır, te­mi­na­tı kuv­vet­li alı­cı­lar bi­le kre­di bul­mak­ta zor­la­nır. Tıp­kı 1997, 1998 ve 2000-2001 kriz­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi kre­di­le­rin baz ris­ki art­mış du­rum­da­dır. Bu­ra­da il­ginç olan hu­sus en kü­çük oyun­cu olan ho­mo eco­no­mi­cus ile en bü­yük ve­ya dev ku­rum­sal oyun­cu­la­rın ben­ze­şen fi­nan­sal yak­la­şım­la­rı­dır.
Risk yö­ne­ti­mi­nin ve al­gı­sı­nın, ku­rum­sal ve bi­rey­sel oyun­cu­lar açı­sın­dan bu den­li ben­zeş­me­si­ni fi­nan­sal sar­hoş­luk­tan baş­ka açık­la­ya­cak bir kav­ram bul­mak­ta zor­la­nı­yo­ruz. Otur­mak için de­ğil, al-sat için em­lak fi­nans­ma­nı bu­lan bi­re­yin dav­ra­nı­şıy­la, en so­fis­ti­ke ma­te­ma­tik­sel mo­del­le­me­ler­le fi­nans tü­rev­le­ri­ni yö­net­me­ye ça­lı­şan ku­rum­lar ben­zer bir li­ki­di­te tu­za­ğı­nın kur­ba­nı olu­yor. Ne­oli­be­ral yak­la­şı­ma gö­re, mez­kur çal­kan­tı­lar vu­ku bul­sa da, ka­pi­ta­liz­min mu­hay­yel eli ya da meh­di­si il­laki sis­te­me mü­da­hil ola­cak ve sis­te­min ya­şa­nan tah­ri­ba­tı ken­di ken­di­ne ta­mir et­me­si­ni sağ­la­ya­cak­tır. Oy­sa ca­ri sis­te­mi Minsky’nin veç­he­sin­den oku­du­ğu­muz­da, “Ka­pi­ta­list sis­te­min iç di­na­mik­le­ri, fi­nan­sal iş­le­yiş­ten is­tik­rar­sız­lık so­nu­cu­nu ta­bii ola­rak do­ğu­rur. Fi­yat ve me­ta de­ğe­ri ün­si­ye­ti­nin, kı­rıl­gan fi­nan­sal sis­tem içe­ri­sin­de fi­nans kriz­le­ri do­ğur­ma­sı nor­mal fonk­si­yo­nel olay­lar­dan­dır.” yak­la­şı­mı­na iti­bar ede­bi­li­riz. Baş­ka bir de­yiş­le, fi­nan­sal kriz­ler­de ye­ni bir hal­den zi­ya­de bir de­ja vu ha­li ara­mak da­ha ger­çek­çi ola­cak­tır.
‘Ye­ni’ kri­ze se­bep olan sis­tem ne­dir? Özet­le ipo­tek­li ko­nut kre­di­le­ri­nin men­kul­leş­ti­ril­me­si so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan ürün­ler­den olan tah­vil­le­rin fi­nan­sal sir­kü­las­yon içe­ri­sin­de oluş­tur­du­ğu risk­ler bu­lu­nu­yor. Bu­ra­da so­run ka­li­te­siz kre­di­le­rin tah­vil­ler içe­ri­sin­de fi­nan­sal araç­lar­la eri­til­me­si ya da sak­lan­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Çü­rük seb­ze­ler­le, Fran­sız mut­fa­ğı­nın lez­zet­siz ama süs­lü ye­mek­le­ri­ni an­dı­ran bir mut­fak ça­lış­ma­sı ya­par gi­bi kre­di risk­le­ri ka­li­te­li var­lık port­fö­yü ha­li­ne ge­ti­ri­li­yor. Bu port­föy­ler fi­nan­sal sis­te­min içe­ri­sin­de ha­ki­ki risk pay­la­rı bi­lin­mek­si­zin do­laş­ma­ya baş­lı­yor. Ge­ri­ye sa­de­ce tah­min yü­rüt­mek ka­lı­yor. Me­se­la son kriz ön­ce­sin­de sub­pri­me de­ni­len yük­sek risk­li kre­di­le­rin mik­ta­rı­nın 1,5 tril­yon do­la­ra ulaş­tı­ğı tah­min edi­li­yor. Bu den­li bü­yük bir kre­di mik­ta­rı­nı fi­nan­sal sis­te­min içe­ri­si­ne ye­di­re­bil­mek el­bet­te Minsky’nin al­tı­nı çiz­di­ği fi­nans ino­vas­yo­nuy­la in­şa edi­len spe­kü­las­yon dön­gü­süy­le doğ­ru­dan iliş­ki­li. İşin ha­zin ya­nı, bu acı­ma­sız dön­gü­yü ta­rif eden bir­çok Or­to­doks ik­ti­sat­çı­nın, mağ­dur­la­rın, ezi­len­le­rin fi­nan­sal im­kan­la­ra ka­vuş­ma­sı­nı fi­nan­sın de­mok­ra­tik­leş­me­si ola­rak gör­me­le­ri. Ke­ra­me­ti ken­din­den men­kul fi­nan­sal de­mok­ra­tik­leş­me, ge­lir da­ğı­lı­mın­da en ada­let­siz böl­ge­ye yı­ğıl­mış ge­niş kit­le­le­ri de­mok­ra­siy­le bu­luş­mak pa­ha­sı­na da­ha da fa­kir­leş­ti­re­bi­li­yor.
Minsky, şir­ket­le­ri fon­la­rın kay­nak­la­rı ve kul­la­nı­mı te­me­lin­de üçe ayı­rır: Gü­ven­li, spe­kü­la­tif ve Pon­zi şir­ket­ler. Pon­zi şir­ket, kâr­la­rı borç ser­vi­si­ni (fa­iz+ana­pa­ra) dön­dür­me­ye yet­me­yen şir­ket­tir. Bu ise borç ser­vi­si için borç bul­ma çe­liş­ki­si­ni do­ğu­rur. Minsky’ye gö­re bu dön­gü­nün baş­la­ma­sı fi­nan­sal kri­zin te­tik­len­me­si an­la­mı­na ge­lir. Dön­gü­nün an­la­mı, ye­ni fi­nans­ma­nın es­ki borç­lar için kul­la­nıl­ma­sıy­la fi­nans ar­zı­nın ve ya­tı­rı­mın düş­me­si­dir. Ya­tı­rım­lar aza­lın­ca ge­ri dö­nüş oran­la­rı aza­lır, na­kit akı­şı ge­ri­ler ve borç ser­vi­si­nin da­ha faz­la na­kit akı­şın­dan pay al­ma­sı baş­lar. Fi­nans­man ar­zı dü­şer­ken fa­iz­ler ar­tar, elâs­ti­ki­yet­siz fi­nans­man ta­le­bi bü­yür, şir­ke­tin li­ki­di­te şart­la­rı bo­zu­lup ye­ni fi­nans­ma­na gir­mek zo­run­da ka­lır. So­nuç­ta şir­ket borç ser­vi­si­ni dö­nüş­tür­mek için var­lık sa­tı­şı­na gi­der. Sis­tem ka­ba­ca bu me­ka­niz­ma üs­tün­den yü­rü­mek­te­dir. Fi­nans ka­pi­ta­liz­mi­nin çe­şit­len­di­ril­miş araç­la­rı ve renk­li tek­nik­le­ri ise ya­şa­na­cak kı­sır dön­gü­yü ya da kri­zi en­gel­le­yen me­ka­niz­ma­lar de­ğil, ak­si­ne ‘dön­gü’(ler)den ne­ma­lan­mak için var olan sis­te­min so­fis­ti­ke ha­le gel­me­si­dir.
Fi­nans ka­pi­ta­liz­mi­nin Pon­zi şir­ket­ler ve ya­tı­rım­lar üze­rin­den yü­rü­me­si, sis­te­mik bir kriz ol­mak­tan zi­ya­de ca­ri ya­pı­sıy­la ola­bi­le­ce­ği tek şey­dir. Bu­ra­da ga­rip olan her kri­zin or­ta­ya çı­kı­şın­da ve son­ra­sın­da du­yu­lan şaş­kın­lık­tır. Ya­ra­tı­cı bir tah­rip­kâr­lık üze­rin­den yü­rü­yen sis­te­min, fi­nans ka­pi­ta­liz­mi­ne biç­ti­ği me­ka­nik rol “şir­ket şir­ke­tin kur­du­dur” il­ke­sin­den öte­ye ge­çe­mez. Do­la­yı­sıy­la mo­dern dö­nem­de, özel­lik­le de Bret­ton Wo­ods son­ra­sın­da fi­nans kriz­le­ri­ni şaş­kın­lık­la kar­şı­la­mak ye­ri­ne, ni­ye ge­cik­ti­ği­ni araş­tır­ma­ya ça­lış­mak biz­le­ri da­ha zi­hin açı­cı bir nok­ta­ya gö­tü­re­bi­lir. Ez­cüm­le iş­le­rin açıl­dı­ğı dö­nem­ler­de ya­ni li­ki­di­te­nin bol­laş­tı­ğı yıl­lar­da, ga­ri­ban­la­rın sır­tın­dan el­de edi­len ve fi­nan­sal tek­nik­ler/tü­rev­ler­le bo­ya­na­rak ulus­la­ra­ra­sı tah­vil­le­re dö­nü­şen ipo­tek kre­di­le­ri ba­lo­nu­nun pat­la­ma­sı ha­zin son de­ğil. Olayın gi­di­şa­tı za­ten tu­haf­tı!

Paylaş Tavsiye Et