Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Toplum
Nusret Çolpan’ı anmak…
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sanatçının ailesi, öğrencileri ve dostlarının da katıldığı Nusret Çolpan’ı anma toplantısı, 12 Haziran’da Miniatürk içinde, Çolpan’ın eserlerinin sergilendiği “Tarih ve Sanat Buluşmaları” çadırında gerçekleştirildi.
 
 
Se­mih İr­teş
Top­ka­pı Sa­ra­yı Tez­hip Ho­ca­sı
 
“İs­tan­bul aşı­ğı bir Nus­ret geç­ti”
 
1952’de Ban­dır­ma’da do­ğan Nus­ret, bir ta­raf­tan ço­cuk­luk yıl­la­rın­da es­naf olan ai­le­si­nin iş­le­ri­ne yar­dım eder­ken di­ğer ta­raf­tan da birta­kım re­sim­ler yap­ma­ya baş­la­dı. Re­sim def­ter­le­ri­ne ya­pı­lan Ban­dır­ma çev­re­si, va­pur se­fer­le­ri, de­niz ve gök­yü­zü en il­gi­si­ni çe­ken ko­nu­lar ol­du. Ama yi­ne bu dö­nem­de yap­tı­ğı İs­tan­bul man­za­ra­la­rı, ca­mi­ler, ta­ri­hî me­kan­lar onun o yıl­lar­da da­hi İs­tan­bul’a olan il­gi­si­nin bir te­za­hü­rü olup, ile­ri­de ya­pa­cak­la­rı­nın ipuç­la­rı­nı ve­ri­yor­du. 1970’li yıl­la­rın ön­ce­sin­de İs­tan­bul kart­pos­tal­la­rı onun ilk re­sim ar­şi­vi­ni oluş­tur­du. Ta­ri­hî me­kan­la­rı içe­ren bu re­sim­le­ri, ah­şap ka­şık­lar üze­ri­ne fo­toğ­raf ka­dar doğ­ru res­me­di­yor­du. Bir-iki san­ti­met­re ça­pın­da­ki ala­na ina­nıl­maz de­tay­lı ola­rak yer­leş­tir­di­ği Sü­ley­ma­ni­ye, Sul­ta­nah­met ve Aya­sof­ya re­sim­le­ri sey­re­den­le­ri hay­ran bı­ra­kır­dı. Ai­le bü­yük­le­rin­den olan mer­hum Ali Öz­tay­lan’ın him­met­le­riy­le bü­yük üs­tat mer­hum Sü­heyl Ün­ver’e tak­dim edi­len Nus­ret ve re­sim­le­ri, ho­ca­nın da il­gi­si­ni bir hay­li çek­ti. Ora­da Sü­heyl Ho­ca ta­ra­fın­dan im­ti­ha­na çe­ki­len Nus­ret, bu­nu ba­şa­rıy­la ge­çe­rek, İs­tan­bul vi­ze­si­ni al­dı.
1971 yı­lın­da İs­tan­bul’a ab­la­sı­nın ya­nın­da kal­ma­ya baş­la­yan Nus­ret, Cer­rah­pa­şa Tıp Ta­ri­hi De­on­to­lo­ji Kür­sü­sü’nde Sü­heyl Ün­ver Na­kış­hâ­ne­si’ne gel­di. Bu­ra­sı 900 yıl­lık Türk me­de­ni­ye­ti­nin kül­tür ve sa­nat ha­zi­ne­si­nin ar­şi­viy­di. Ru­hun, gü­zel­lik­ler için­de ken­din­den geç­ti­ği, bü­tün dert­le­rin unu­tul­du­ğu, kal­bin he­ye­can­dan sık at­tı­ğı bu na­kış­hâ­ne, onun Türk Tez­yi­ni Sa­nat­lar eği­ti­mi­nin te­mel ta­şı ol­du. Nus­ret ile ta­nış­mam 1973 yı­lın­da Sü­heyl Ün­ver Na­kış­hâ­ne­si’nde ger­çek­leş­ti. Ön­ce­sin­de olan re­sim ka­bi­li­ye­ti, ar­dın­dan mi­mar­lık eği­ti­mi ve tez­yin sa­nat­la­rın­da­ki ça­lış­ma­la­rı gör­gü­sü­nü art­tır­mış, ye­ni ta­sa­rım­lar yap­ma­sı­na te­mel oluş­tur­muş­tu. Bu tarz­da­ki ilk min­ya­tü­rü Kız Ku­le­si’dir. Da­ha son­ra Sü­ley­ma­ni­ye ve Ga­la­ta, Ru­me­li­hi­sa­rı, Ana­do­lu­hi­sa­rı, Top­ka­pı Sa­ra­yı, Aya­sof­ya ve Sul­ta­nah­met en önem­li ko­nu­la­rı­dır.
1990’lı yıl­la­rın ba­şın­dan iti­ba­ren Nus­ret Çol­pan ken­di min­ya­tür üs­lu­bu­nu oluş­tur­du. Ge­ce gün­düz, ba­har kış, de­niz dal­ga­la­rı, gök­yü­zü, bu­lut­lar, ta­bi­at do­ku­su, ağaç­lar ve özel­lik­le bu kom­po­zis­yon­la­rı mey­da­na ge­ti­ren mi­ma­ri bi­çim­ler, ken­di bo­yut­la­rı için­de ger­çek oran­dı. Min­ya­tür­le­rin­de ken­di­ne has gra­fik ile dü­zen­le­di­ği spi­ral­ler, vaz­ge­çe­me­di­ği bi­çim­ler­di. Ya­pıt­la­rın­da mut­la­ka ger­çek bir se­nar­yo var­lı­ğı­nı vur­gu­lar­ken, böl­ge­nin eko­lo­jik özel­li­ği­ne de dik­kat eder­di. 200’den faz­la de­ği­şik ta­sa­rımı­nın yer al­dı­ğı 500 ci­va­rın­da­ki ça­lış­ma­sı ile min­ya­tü­rü, ki­tap sa­na­tın­dan tab­lo gö­rün­tü­sü­ne ta­şı­dı.
İs­tan­bul âşı­ğı bir Nus­ret geç­ti. Bir gel­di, pir git­ti. Yü­zün­de bir te­bes­süm var­dı. Eli fır­ça tu­tu­yor­du gi­der­ken…
 
 
Hik­met Ba­rut­çu­gil
Eb­ru Sa­nat­çı­sı
 
“Türk min­ya­tür eko­lü­nü ku­ran ki­şiy­di”
Nus­ret Çol­pan, ge­le­nek­sel sa­nat­la­rı­mı­zın tı­ka­nık­lı­ğı­na bir son ver­di ve bir Türk min­ya­tür eko­lü kur­du. Ön­ce za­na­atı­nı be­cer­di ken­di üs­lu­buy­la; ar­dın­da da göz­le­ri yaş­lı ta­kip­çi­le­ri­ni bı­rak­tı. Nus­ret Bey, ge­le­ne­ği ye­ni­le­ye­rek ya­şa­tan ön­cü­ler­den bi­ri. Bel­ki 50, bel­ki 100 se­ne son­ra, “Öz Türk sa­nat­la­rı­nın bir rö­ne­san­sı bu. Bu rö­ne­san­sın bü­yük us­ta­la­rın­dan bi­ri de Nus­ret Ho­ca” de­ne­cek. Nus­ret Ho­ca şe­hit ol­du. Biz hep bir­lik­te Ja­pon­ya’ya gi­der­ken bi­ze yol­da “Ga­za­nız mü­ba­rek ol­sun” de­di. O bir ci­ha­da gi­di­yor­du. Ci­hat, gay­ret et­mek, inan­dı­ğı bir yol­da ça­ba gös­ter­mek­tir. O Türk min­ya­tür sa­na­tı­nı ye­ni­le­me­yi ken­di­ne he­def seç­miş­ti. Onu da çok gü­zel bir şe­kil­de yap­tı. İş­te o ci­hadday­dı ve şe­hit ol­du. Sü­heyl Ho­ca’nın baş­lat­tı­ğı bu yo­lu Nus­ret ve onun ar­ka­daş­la­rı gi­bi in­san­lar de­vam et­ti­ri­yor.
 
 
Gül İre­poğ­lu
Sa­nat Ta­ri­hi, Prof.
 
“Min­ya­tü­rün ru­hu­nu, ken­di sa­nat­sal ki­şi­li­ğiy­le mez­cet­ti”
 Os­man­lı min­ya­tü­rü­nün o ki­tap say­fa­sı­nın çer­çe­ve­siy­le sı­nır­lı gö­rü­nen bo­yu­tu­nun ar­dın­da ya­ta­nı bu­lup çı­ka­ran sa­nat­çı­dır Nus­ret Çol­pan. Onun eser­le­rin­de­ki bi­na­lar, ge­mi­ler, kuş­lar, çi­çek­ler, in­san­lar, de­niz dal­ga­la­rı, hem yüzyıl­la­rın öte­sin­den ör­ne­ğin bir Mat­rak­çı Na­suh’un izin­den hem de ta­ma­men Nus­ret Çol­pan’ın dün­ya­sın­dan can­la­nıp çık­mış­tır. İş­te bu iki­si­ni bir ara­ya ge­tir­mek ger­çek bir hü­ner ge­rek­ti­rir. Bu he­ye­can do­lu esin­len­me­le­rin böy­le­si­ne et­ki­le­yi­ci sa­nat ya­pıt­la­rı­na dö­nü­şe­bil­me­si­ni, hem sa­nat­çı­nın el­bet­te du­yar­lı­lı­ğı ve ye­te­ne­ği ile hem de onun for­mas­yo­nu ile açık­la­ya­bi­li­riz. Çol­pan da, mi­mar­lık eği­ti­mi­nin ona ver­di­ği yak­la­şım­la ele al­dı min­ya­tü­rü. Hem seç­me­ci hem de bir­leş­ti­ri­ci bir üs­lup­la ya­ni. O min­ya­tür sa­na­tı­nın ru­hu­nu özüm­se­yip ta­ma­men ken­di sa­nat­sal ki­şi­li­ği­ni or­ta­ya ko­ya­rak yan­sıt­tı. Bu onu baş­ka­la­rın­dan ayı­ran bir özel­li­ği. Se­ven­le­ri­ni üze­rek de ol­sa, ta­rih için­de­ki yer­le­ri­ni al­dı Nus­ret Çol­pan. Hep de­vam ede­cek bir mü­zik gi­bi…
 
 
Er­tuğ­rul Gü­nay
Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı
 
“Öz­de­ki cev­he­ri, mü­cev­he­re dö­nüş­tü­ren bü­yük us­ta”
Dün­ya­da iti­bar sa­hi­bi ol­mak bir top­lu­mun bü­tün dün­ya ta­ra­fın­dan al­kış­la­na­cak eser­ler or­ta­ya çı­kar­ma­sıy­la müm­kün ola­bi­lir. Bu­nun yo­lu ise öz­de­ki cev­he­ri an­la­mak ve o cev­her üze­rin­den bir mü­cev­he­ri or­ta­ya çı­kar­mak­la ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­lir. Min­ya­tür, tez­hip, eb­ru, hüs­nü hat üze­rin­den ye­ni­den ha­yat bul­ma­ya ça­lı­şan eser­le­ri­mi­zin bu­gün ulaş­tı­ğı ba­şa­rı se­vi­ye­si, bi­zi böy­le bir özü an­la­ma, özü kay­bet­me­me ih­ti­ya­cı ile yüz­leş­ti­ri­yor. Ev­ren­sel ola­bil­mek için ye­rel­de, fark­lı bir öz de­ğe­ri­ni­zin ol­ma­sı ge­re­ki­yor. 400’ü aş­kın min­ya­tür eser bı­ra­kan müs­tes­na ka­bi­li­yet Nus­ret Çol­pan, el­bet­te bı­rak­tık­la­rıy­la son­su­za ka­dar ya­şa­ya­cak. An­cak eği­lim duy­du­ğu­nuz bir alan­da ka­lı­cı bir eser or­ta­ya çı­ka­ra­bil­mek için bü­yük gay­re­tin ya­nın­da Al­lah ver­gi­si bir ka­bi­li­yet de ge­re­ki­yor. Ço­cuk­luk yaş­la­rın­dan baş­la­yan o tah­ta ka­şık­la­ra iş­le­me ey­le­mi, asır­lar son­ra ge­li­nen mer­ha­le­nin ilk ayak iz­le­ri­ni açık­lık­la gös­te­ri­yor bi­ze. Bu bü­yük ka­bi­li­yet ger­çek­ten bü­yük sa­nat­çı­la­rı or­ta­ya çı­ka­rı­yor. Bu bü­yük Tan­rı ver­gi­si kar­şı­sın­da eğil­mek ve al­kış­la­mak dü­şü­yor biz­le­re. Nus­ret Çol­pan’ı mil­le­ti­miz ve in­san­lık adı­na rah­met­le, min­net­le se­lam­lı­yo­rum.

Paylaş Tavsiye Et