Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
“Ritmik diplomasi”D-8’i harekete geçirebilecek mi?
Harun Küçükaladağlı
GELİŞMEKTE olan sekiz ülkenin oluşturduğu D-8’in dışişleri bakanları 2 Kasım tarihinde Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bir araya gelerek teşkilatın gelecek vizyonunu ele aldılar. Bilindiği gibi D-8, bir ekonomik işbirliği platformu olarak Türkiye’nin daveti üzerine İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya’nın katılımıyla 1997’de İstanbul’da düzenlenen liderler zirvesi ile hayata geçirilmişti.
D-8 Bakanlar Konseyi’nin bu yılki toplantısında, ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve ticaret hacminin arttırılmasına dair yeni hedefler ortaya konulup geleceğe dair yol haritası belirlenirken; gıda güvenliği, iletişim, ulaştırma, tarım ve enerji konularında bugüne kadar gerçekleşen çalışmalar da masaya yatırıldı. Toplantıda göze çarpan en önemli gündem maddesi ise 2006 ve 2008’deki devlet ve hükümet başkanları zirvelerinde kabul edilen ancak halen üye ülkelerin meclislerinde onay bekleyen tercihli ticaret, vize ve gümrük işbirliğine ilişkin anlaşmalar idi. D-8 Sekretaryası’nın hazırladığı verilere göre, kurulduğu günden bu yana D-8 üyesi ülkeler arasındaki ticaret hacmi 14 milyar dolardan 78 milyar dolara, toplam ticaret hacmi ise 400 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara çıktı. Bu rakamların da ortaya koyduğu üzere, gittikçe artan ticaret hacmiyle D-8, anlaşmaların yürürlüğe girmesiyle ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesinde önemli bir adım atmış olacak.
Gündemde yer alan bir diğer önemli konu ise Genel Sekreter Dipo Alam’ın çabalarının bir ürünü olan ve D-8’e uluslararası platformda hukuki kimlik kazandıracak, saygınlığını arttıracak, etkinliğini ve kurumsal yapısını güçlendirecek bir tüzüğün (charter) hazırlanmasıydı. Komisyon, sekretaryanın hazırladığı tüzük taslağının uzmanlar heyetinde tartışılıp son şeklinin verilmesi yönünde karar aldı ve konuyu Konsey gündemine havale etti. Konsey toplantısında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yeni bir vizyona ihtiyaç olduğunu vurgulayarak konuya sahip çıkması ve çalışmanın tamamlanması için oluşturulan uzmanlar heyetinin İstanbul’da toplanması teklifi, sürece yeni bir ivme kazandırdı.
Ayrıca Davutoğlu’nun küresel ekonomik krizle birlikte D-8 ülkeleri arasında ortak bir pozisyon oluşturma ihtiyacının açıkça ortaya çıktığını hatırlatarak ortak deneyimlerin paylaşılacağı bir çalışma ekibinin kurulması teklifi ve Mısır’ın önerisi olan genç diplomatların ortak eğitim programı, birlikte hareket edilmesi halinde çok çeşitli işbirliği alanlarının ortaya çıkabileceğini gösterdi. Ancak toplantı sonunda ortaya çıkan iyimser havanın somut işbirliğine dönüşmesi, başta Türkiye olmak üzere üye ülkelerin süreç içinde izleyecekleri politikalara ve siyasi iradelerini net bir şekilde ortaya koymalarına bağlı. Zira bu tür uluslararası kuruluşların gücü ve etkinliği, üyelerin siyasi iradelerinden kaynaklanır.
Bu arada diplomatik misyon gereği toplantıya gelen edilgen bir katılımcıdan ziyade etkin ve yönlendirici bir dışişleri bakanı profili sunan Davutoğlu’nun çizdiği küresel vizyon, D-8 içinde dinamik bir gelişime ortam hazırlarken, aynı zamanda örgütün uluslararası ekonomik alanda güçlü ve etkin bir yapıya kavuşması yönünde önemli bir adım oldu. Bundan sonraki süreçte beklenen, örgüte gerekli ivmeyi kazandıracak çalışmaların takip edilmesi.
 
“Eksen Kayması” ve “Ritmik Diplomasi”
Toplantının Türkiye’ye yansıması ise alınan kararlardan ve yapılan çalışmalardan çok, “eksen kayması” tartışmaları şeklinde oldu. Türkiye’nin çok boyutlu dış politika stratejisi izlediği bir dönemde rutin D-8 toplantısı bile eksen kayması olarak sunuldu. Bu tartışmalar karşısında Bakan Davutoğlu, Türkiye’nin, dış politikasını Soğuk Savaş süresince alışılagelmiş stratejilerin ötesine taşıdığını, artık tüm süreçlerde var olmaya çalıştığını, hem Doğu’yu hem Batı’yı kapsayan çok boyutlu bir dış politika yürüttüğünü belirterek, D-8’in de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu’nun “ritmik diplomasi” kavramıyla açıkladığı, Türkiye’yi küresel güç konumuna getirmeyi amaçlayan dış politikadaki yeni stratejilerin merkezinde D-8 ülkeleri, özellikle de İran, Mısır, Pakistan, Malezya ve Endonezya önemli bir yere sahip. Türkiye’nin gerek bölgede gerekse uluslararası alanda artan etkinliği, D-8 ülkeleriyle ilişkilerine de yansırken, bu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu çerçevede D-8 üyelerinden İran, Mısır, Pakistan ve Malezya’ya yaptığı ziyaretlerde Davutoğlu, bu ülkeleri derin tarihî bağlara sahip, çok kapsamlı işbirliği alanlarının birlikte yürütüldüğü ülkeler olarak nitelendirirken, bu çerçevede ekonomiden enerjiye, ulaştırmadan ortak güvenlik problemlerine kadar çok geniş alanlarda işbirliğinin geliştirileceğini belirtmişti.
 
Etkin Bir D-8 ve Türkiye 
Zengin doğal kaynakları ve gelişen sanayisinin yanında İslam Konferansı Teşkilatı’nın toplam nüfusunun %66’sını, GSMH’sinin %65’ini, toplam dış ticaretinin ise %60’ını oluşturan D-8, Türkiye açısından uluslararası ekonomi-politik etkinliğini arttırabileceği çok önemli bir dış politika aracı. Ciddi bir ekonomik işbirliği ile birçok ortak projenin gerçekleşme potansiyeline rağmen D-8’in Türkiye açısından en önemli zaafı, hükümetlerin bu oluşuma yaklaşımları olageldi. İç siyasi çekişmelerden etkilenen D-8, özellikle 2006 Bali Zirvesi’ne kadar herhangi bir varlık gösteremedi. Bali Zirvesi’nde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın D-8’i, toplantı yapıp dağılan bir örgütten öteye taşıyıp aktifleştireceklerini söylemesi umut vericiydi. Ancak bugüne kadar Türkiye örgüte gereken ivmeyi ve işlerliği kazandıracak önemli bir adım atmadı. Türkiye’nin hem kurucu üye olması hem de Genel Sekreterliğin İstanbul’da olması, D-8 içinde gerekli siyasi iradeyi koyup daha aktif bir rol üstlenmesini gerekli kılıyor.
D-8 Genel Sekreteri Dipo Alam’ın kişisel inisiyatif üstlenerek teşkilata etkinlik kazandırma çabaları umut verici; fakat sorunlara çözüm için yeterli değil. Etkin bir D-8 için siyasi karar vericiler, iradelerini net bir şekilde ortaya koymalılar. D-8 ülkeleri sahip oldukları kaynakları kullanarak üretim ve ticarette kendi standartlarını belirleyip birbirleriyle olan ekonomik ve ticari ilişkilerini aynen gelişmiş örgütlerdeki gibi üst seviyeye çıkarmak zorunda. D-8 bunu başardığı ölçüde dünya sisteminin önemli aktörlerinden biri olmaya başlayacaktır.

Paylaş Tavsiye Et