Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dünya Siyaset
Blair’in bombası BBC’yi vurdu
Sadık Ünay
DÜNYA’NIN en güvenilir, tarafsız ve siyasi etkiye kapalı (resmî) medya kuruluşu olarak haklı bir üne sahip olan British Broadcasting Corporation ya da BBC, seksen iki yıllık kurumsal tarihinin en çalkantılı birkaç haftasını 2004 başında yaşamak zorunda kaldı. Medya dünyasında siyasi özerklik ve istikrar abidesi olarak bilinen kurumun meşhur merkezi Broadcasting House (Yayın Evi) birkaç gün içinde Yönetim Kurulu Başkanı Gavyn Davies, Genel Yayın Yönetmeni Greg Dyke ve tartışmalı Irak dosyasının hazırlanmasında hükümeti eleştiren tecrübeli gazeteci Andrew Gillighan’ın istifaları ile sarsıldı. Bunun sonucunda, kendine güven ve soğukkanlılık üzerine kurulu geleneksel İngiliz tavrının tam aksine öfke, gözyaşı ve protestoyu yansıtan ve BBC’nin kurumsal mazisinde görülmemiş bir personel ayaklanması ortaya çıktı. Tabii bütün bunlar, değişimin çok zor ve yavaş gerçekleşebildiği İngiltere’de BBC ve televizyon gazeteciliğinin konumunu gündemin başköşesine oturtmaya yetti. Kuzey İrlandalı bir hakim olan Lord Hutton’ın hazırladığı rapor BBC’nin global prestijini ve temellerini ciddi şekilde tehlikeye atmıştı. Peki siyasi otorite ile mesafeli bir ilişki tarzı ve bağımsız gazetecilik yaklaşımını yaklaşık bir asırdır hayata geçiren BBC nasıl olup da Tony Blair’in İşçi Partisi hükümeti ile bir cephe savaşına sürüklenmiş ve bu savaştan ağır yaralı çıkmıştı?
BBC’de Today adlı haber programı hazırlayan Andrew Gillighan’ın, daha sonra intihar eden Savunma Bakanlığı bilim adamlarından Dr. David Kelly’ye dayanarak verdiği, Eylül 2002’de İngiliz hükümetinin Irak’a karşı savaş açılmasına gerekçe göstermek amacıyla parlamentoya sunduğu dosyanın, Tony Blair’in iletişim ve strateji danışmanı Alastair Campbell ve ekibi tarafından ‘abartıldığına’ dair iddiası tarafsız bir hakim olarak tayin edilen Lord Hutton’ın soruşturmasına konu olmuştu. Blair’in şahsen de ifade verdiği ve aylar boyunca hükümet üzerinde ciddi bir baskı oluşturup Blair’e Downing Street’deki en zor günlerini yaşatan soruşturmanın sonuçları hem iktidar, hem muhalefet, hem de BBC tarafından merak ve tedirginlikle beklenmekteydi.
İngiliz medyasına göre, Kabine’nin baş istihbarat görevlisi David Omand, Alastair Campbell ve Blair’in yeni danışmanı Jonathan Powell, Başbakanlık konutunda Hutton Raporu’nun kendileri için hazırlanan 330 sayfalık özel kopyalarını teslim aldılar. Sonra her biri pembe ve sarı birer kalem alıp ayrı odalarda raporu okumaya çekildi. Anlaşmalarına göre, raporun hükümeti öven kısımları pembe, yeren kısımları ise sarı kalemle çizilip bilahare değerlendirilecekti. Ancak yaklaşık yarım saat sonra aynı üçlü sarı kalemlere gerek olmadığını görerek ferahlayıp, gülümseyen yüzlerle tekrar bir araya geldiler. Rapor umduklarından da pozitif bir şekilde hükümetin pozisyonunu haklı buluyor ve BBC’yi yanlış habercilik ve kötü yönetim örnekleri vermekle suçluyordu. Raporun özetini 10 dakikada okuyan Blair, siyasi kariyerini sona erdirebilecek bir badireyi yarasız atlatmış olmanın sevinci ve muzaffer komutan edasıyla “diğer işlerimize bakalım” diyebilecekti. Aynı saatlerde raporun kopyalarını sabırsızlıkla bekleyen BBC Yönetim Kurulu üyeleri de olağanüstü toplanıp raporu yorumlamayı planlamışlardı. Ancak onların da Hutton Raporu’nu okuyup tartışmaya açmaları aynı şekilde çok kısa sürdü. Görünen oydu ki, soruşturmayı yönetmekle görevlendirilen Hutton açıkça iktidar yanlısı bir tutum takınmış ve BBC’yi çok ağır bir biçimde zan altında bırakmıştı.
Genel Yönetmen Greg Dyke ve Yönetim Kurulu Başkanı Gavyn Davies patlamaya hazır bomba gibiydiler. Tartışmalı Today programını hazırlayan Andrew Gillighan’ın ‘Pazar Gazeteleri’nden BBC’ye transfer olduğunu ve kamuoyunda dikkat çekecek kimi haberlerin kaynaklarını BBC’nin geleneksel double-checking (ikili kontrol) metotlarını kullanmadan seçtiğini biliyorlardı. Ama prensip olarak Gillighan’ın belli noktalarda haklı olduğuna, örneğin hükümetin Irak’a karşı başlatılacak savaşa meşruiyet sağlayabilmek için MI5, MI6 ve Savunma istihbarat örgütlerinden gelen verileri manipüle ederek “Irak’ın İngiliz hedeflerini 45 dakika içinde vurabilecek konvansiyonel, kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğuna” dair bilgiyi kasten eklediğine de inanıyorlardı. Ancak Lord Hutton, Gillighan’ın Dr. David Kelly’ye dayandırdığı bu iddiasını “istihbarat bilgilerinin tahrif edildiğine dair kanıt olmadığı” şeklinde cevaplandırarak BBC’nin tüm ümitlerini yerle bir etmişti.
Muhabirlerini ve kurumsal otonomisini koruma adına hükümet ile bir cephe savaşına sürüklenen BBC kamuoyunda kendi pozisyonunu savunmak için tarafsız bir soruşturma istemiş; ancak soruşturmanın beklenmeyen sonucu ile tarihinde ilk defa ‘açığa’ düşmüştü. Nihayetinde BBC yönetimi kurumsal tepkilerini göstermek için onurlu bir strateji belirleyip Yönetim Kurulu Başkanı’nın istifasını sunmaya karar verdiler. Ayrıca operasyonları yöneten kişi olarak Genel Yayın Yönetmeni de BBC tarihinde ender görülür bir biçimde hükümetten açıkça özür dileyecekti. Ancak Greg Dyke’ın canlı yayında ikili oynayan yarı-ofansif/yarı-defansif açıklaması BBC ile birlikte hükümetin de hatalar yaptığını ima ettiği için Downing Street’te pek sempati toplamadı.
Tony Blair son derece kızgındı. Kendisini aylardır meşgul edip yıpratan bir soruşturmaya sebep olan ve muhalefet tarafından Dr. David Kelly’nin isminin basına sızdırılması ile ilgili olarak defalarca yalan söylemekle suçlanmasına malzeme hazırlayan BBC’yi bu kadar kolay affedemezdi. “Artık sıra bende” diyerek önce Avam Kamarası’ndaki rakibi Muhafazakâr Parti lideri Michael Howard’a yüklendi. Soruşturma bulguları ile aklandığını vurgulayıp muhalefet liderini kendisinden özür dilemeye davet etti. Raporu saatlerce inceleyip hükümeti eleştiren tek satır bulamayan Howard, kendine has üslubu ile tartışmayı savuşturup planladığı basın toplantılarını iptal ederek ‘yer altına’ çekilecekti. Ardından Blair dikkatini tekrar BBC’nin Genel Yayın Yönetmeni Greg Dyke’a çevirdi. Resmî sözcüsü, hükümetin BBC tarafından yapılan açıklamadan memnun olmadığını ve açık, şartsız ve kapsamlı şekilde özür dilenmesi gerektiğini belirtti. Ardından soruşturmanın başlatılmasına neden olan 45 dakika iddiasının muhtemel sahibi, Blair’in eski başdanışmanı ve halihazırdaki sırdaşı Alastair Campbell, resmî görevinden ayrılmasına sebep olan BBC’ye karşı kazandığı zaferi kutlayarak Blair ve kendisini savunan; BBC’yi eleştiren zehir zemberek bir açıklama ile ona destek verdi. Hükümet iyice köşeye sıkışan BBC’ye kesin bir darbe vurmadan işin peşini bırakmak niyetinde değildi.
İstenen darbe, yeni seçilen BBC Yönetim Kurulu Geçici Başkanı Richard Ryder’ın kurumun hükümetten ‘şartsız ve çekincesiz olarak’ özür dilediğini belirten açıklaması ile başlayıp önce kurumda son derece popüler bir kişilik olan Genel Yayın Yönetmeni Greg Dyke’ın, ardından da tartışmalı programı hazırlayan Andrew Gillighan’ın istifalarına uzanan süreçte yerini bulmuş oldu. Tarihsel geleneğini ve kurumsal özerkliğini tehdit eden artçı şokların yaşandığı kritik bir haftanın sonunda BBC derbeder olan personel moralini toparlamaya, hükümetse Irak savaşıyla ilgili daha kapsamlı çalışmalara yoğunlaşabilirdi. Böylece pembe ve sarı kalemler de bir sonraki çatışmaya kadar kılıflarına sokuldular. Bakalım bir daha ne zaman çıkacaklar?

Paylaş Tavsiye Et