Kullanıcı Adı: Şifre    
   
  veya Üye olun | Şifremi unuttum
  Arama / Gelişmiş Arama  
   
Dosya
Dergi: Politik bir varoluş ya da “hür tefekkürün kalesi”
Hediyetullah Aydeniz
MODERNLEŞME serüvenimizin bir aracı ve göstergesi olagelen derginin, bilgiyi (ve malumatı) yaymanın ötesinde, bilgiyi üretme zemini olduğu söylenebilir. Türüne ve niteliğine göre farklılıklar olsa da bizim burada değineceğimiz dergiler, siyasî bir harekete ideolojik bir içerik kazandırmaya çalışan, hatta hareketin kendisine dönüşerek ona ad olan veya siyasî bir hareketin kendisini kamuoyunda onunla var etmeye çalıştığı dergiler olacaktır.
Cumhuriyetin kuruluş öncesi ve sürecinde çıkan dergilere bakıldığında, ilk olarak sosyalist parti ve grup çevrelerinin İştirak ve Aydınlık dergileri siyasî-ideolojik bir hareketin hem yayın organı, hem de siyasî hareketi ifade etmek için başvurulan isimler olmuşlardır: İştirakçiler ve Aydınlık çevresi. İştirak adlı derginin 1910’da Hüseyin Hilmi tarafından çıkartılmasının üzerinden henüz bir yıl geçmeden Osmanlı Sosyalist Fırkası kurulur.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın kurucusu Dr. Şefik Hüsnü’nün çıkardığı Kurtuluş dergisi, İstanbul’un İngilizlerce işgaliyle kapanır. Kurtuluş’un ardından Dr. Şefik Hüsnü, Aydınlık dergisini çıkarır. Yeraltında faaliyet gösteren TKP’nin legal yayın organı olarak faaliyetini sürdüren derginin yazar kadrosuna, Kadro dergisinin bazı kurucuları da katılır. Bu çevre de Aydınlık dergisiyle anılır.
1930’lu yıllarda bir düşünce hareketi olarak nitelenen Kadro dergisi, hem yeni cumhuriyetin ideolojik formunu doldurmaya çabalamış, hem de ortaya konan düşüncelerle bir Kadroculuk Hareketi’nin oluşmasını sağlamıştır. Bir siyasî fraksiyona dönüşmemişse de, daha üst bir form olan yeni “devlete” ideolojik içerik kazandırma amacını gütmüştür.
1940’lı yıllarda Necip Fazıl’ın çıkarmaya başladığı Büyük Doğu, bir davanın, bir mefkûrenin bir dergiye isim olmasıdır. Yaklaşık otuz yıllık bir yayım sürecinde Büyük Doğu, kendisi bir siyasî teşkilata dönüşmemişse de, siyasî hareketlere düşünce kaynağı olmuştur.
1950’li yılların entelektüel ortamında kendini gösteren ve Aydın Yalçın ile Turan Feyzioğlu’nun çıkardığı Forum dergisini de hatırlamak gerekir. Bu derginin 27 Mayısçılar için bir düşünce ve program kaynağı olduğu söylenebilir.
1960’da Sezai Karakoç tarafından yayımlanmaya başlanan Diriliş dergisi, Büyük Doğu gibi bir mefkûrenin, davanın yeniden ihyası amacıyla bir dergiye isim olarak seçilmesidir. Bu isim, daha sonra Karakoç tarafından kurulan partinin ismi olarak da tercih edilecektir. Bir mefkûrenin, dergi üzerinden kendini üretme çabasının partiye dönüşmesine bir örnektir Diriliş.
1960 ve 70’li yıllara gelindiğinde siyasî-ideolojik hareketlerin dergiler aracılığıyla kendilerini var etmeye çabalarlarken, dergi isimlerinin siyasî hareketlerle özdeşleşmesi daha net görülmektedir. 1961 Anayasası’nın göreceli özgürlük ortamının sağladığı imkânlar, şehirleşmenin giderek artmaya başlaması ve diğer başka nedenlerle siyasal ve toplumsal canlılığın yaşandığı Türkiye’de, entelektüel canlılık ise dergiler aracılığıyla tezahür etmiştir. Bunun örneklerinden en çok ses getiren Doğan Avcıoğlu’nun Yön dergisi, geniş bir aydın grubunun desteğiyle 1961–67 yılları arasında yayınlanmış ve bir duruş, bir düşünme biçimi olarak isim yapmıştır: Yön Hareketi, Yön Çizgisi.
Altmışların sonunda Türkiye siyaseti hem sağ, hem de sol cephede parçalanmaya uğrar. AP, MHP ve MNP; CHP ve CGP; TİP ve Dev-Genç’ten türeyen birçok örgüt ve grup kendi içindeki bölünmeyle uğraşmak durumunda kalır. Bu siyasî parçalanmaya uygun dergiler de neşv-û nema bulur. Özellikle sosyalist/Marksist cephede çıkan dergiler, hem bir grup ismi, hem de onun yayın organı olur. 1960’ların sonlarında Sosyalist cenahtaki ilk çatlak, TİP-MDD ayrışması, Türk Solu dergisinin yayımını getirdi. MDD’nin kendi içindeki anlaşmazlıklar ise, Aydınlık Sosyalist Dergi, Proleter Devrimci Aydınlık ve Sosyalist adlı dergileri vucûda getirdi.
70’li yıllara gelindiğinde ise bu ayrışmalar daha da hız kazandı ve fraksiyon-dergi ilişkisi adeta bir zorunluluk halini aldı. Her ne kadar sağ cenahta dergi ismiyle anılan hareket sayısı yok gibiyse de, solda örnekler çoktu.
1 Mayıs 1977’de yayına başlayan Devrimci Yol dergisi çevresinden oluşan Dev-Yol örgütü/hareketi, 1978’de Dev-Yol’dan ayrılan İstanbul kanadının yayımladığı Devrimci-Sol, Kurtuluş Sosyalist, Halkın Yolu, Birlik Yolu, Aydınlık, TİP’ten ihraç edilenlerin çıkardığı Sosyalist İktidar, hem bir dergi ismini hem de siyasî bir fraksiyonu ifade ederler. Herhangi bir siyasî grubun yayın organı olmayan Birikim dergisi bir siyasî fraksiyona dönüşmese de, Birikimcilik diye bir gruplaşmayı doğurduğu vakıadır. Bunlar, 70’li yılların sosyo-politik ortamının bir özelliği olan, hemen hemen her parti, örgüt veya hareketin bir dergi etrafında kümelenerek oluşumlarını gerçekleştirmelerinin ya da oluşum gerçekleştikten sonra bir dergi aracılığıyla düşüncelerini yayımlamalarının misalleridir. Yani derginiz varsa fraksiyonsunuz; fraksiyon iseniz derginiz olması gerekir. Böyle bir ortamda Birikim, genel yayın yönetmeni Murat Belge’nin açıkladığı gibi, bazı gruplardan fraksiyona dönüşme yönünde teklifler almıştır. 
12 Eylül baskısı altında geçen 80’li yılların sönüklüğüne karşın 90’lı yıllarda bir canlılık görülmeye başlandıysa da, bu canlılığın sürekliliği sağlanamamıştır. Dergilerde de benzer bir durum söz konusudur. Zira, derginin bir mefkûreye zemin teşkil etmesi o mefkûre ile özdeşleşmeyi sağlamış; bu da mefkûrenin ömrünün dergiye bağlı kalması gibi bir tehlikeyi beraberinde getirmiştir.
Derginin politik bir varoluş aracı olarak ele alınmasıyla ilgili liste daha da uzatılabilir. Dergilerin fonksiyonuyla alakalı Cemil Meriç’ten bir alıntıyla yazıya son vermeye çalışalım. “Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar.”

Paylaş Tavsiye Et